Dilay-Sinir küpü İçinden söylene söylene odasına döndü, Albay Selim’i fazlasıyla küstah bulmuştu. Hocasının bu davranışının arkasında Selim vardı ve durum sandıklarından daha karmaşık olmalıydı. Hocasına kızamıyordu ama albayı boğmamak için kendini zor tutmuştu. Aynanın karşısına geçti, burnundan derin nefesler alıp ağzından yavaşça verdi. ‘kendine gel kızım! Sen bugünlere kolay gelmedin, öfkene hâkim ol!’ O sırada kapı çalındı, gelen Burcu’ydu. ‘Dilaaayy! Duyduklarım doğru mu?’ kuş gibi şakımıştı. Arkadaşının dosyalarının diğer cerrahlara dağıtıldığını duymuş, hemen yanına koşmuştu. Dilay’ın delirmek üzere olduğunu biliyor, yarı şaka yarı ciddi davranarak sakinleştirmeyi umuyordu. Normalde her ne kadar soğuk ve kontrollü görünse de, nasıl yıkıcı bir öfkesi olduğunu iyi biliyordu. Dilay’

