3.BÖLÜM

1542 Words
Keyifli okumalar ● Teni tenime teni tenime ah Ten dokunur ruh denene Beni bir öper hissederek Aklımı yıkıp dans ederek ● 3.BÖLÜM 4 ay önce Hayat acımasızdı. Okuduğunuz kitaplardan, şiirlerden; karşınıza çıkan insanlardan hayata dair pek çok özel şey öğrenebilirsiniz. İnsanlık tarihinin en eski ve derin konusu olan hayata dair söylenen ve kendi hayatınıza tesir edecek pek çok söz vardır. Bazen bu sözler hayatta yaşanan acımasızlıklara, üzüntülere karşı sitemi ve üzüntüyü ifade edebilir, bazen hayatı daha anlamlı kılacak özlü sözler olabilir, bazen de bize yeni bir bakış açısı sağlayacak ibret verici ifadeler olabilir. İşte benim hayatım annemin benim yolumu çizmesi ile oluşmuştu. O yolda yürümek zorundaydım. Başka bir yol olsaydı bu yoldan gitmek istemezdim, asla. Babam iki yıl önce iş kazasından dolayı ölmüştü. Ambulans şoförüydü görevde iken kaza olmuş ve babam ölmüştü. Bana sevgiyi öğreten babam iki yıl önce ölmüştü. Annem babam öldükten bir yıl sonra sözde eve para getirmek için işe girmişti. Her gece geldiğinde vücudunun çoğu yerlerinde morluklar vardı. Yorgun olur ve uyurdu. Ne işte çalıştığını bile bilmiyordum. Bildiğim tek şey çok para kazanabilmesi için çok yorulduğuydu. Annemle, babamın ölümünden sonra aramız hiç iyi değildi. Beraber olduğumuz zaman dilimleri çok azdı. Eve geldiği an bana söylediği tek şey paramın olup olmamasıydı. Geldiğim yere baktım, beni buraya kafamdaki kaotik düşünceler getirmişti. Onların sesini kesmem gerekiyordu. Kafamın içindeki çığlıklar beni sağır edecek şekildeydi. Bu yolun doğru olmadığını bile bile kafamın içinde olan şiddetli sesler dayanılmayacak hale gelmişti.  Okul çıkışı kendimi burada buldum. Herkesin dilinde olan bu ıssız yerdeki bu ev, normal bir apartmandı ama içinin nasıl olduğunu bilmiyordum. Bunu bilerek buraya gelmiştim. Sırt çantamın kulpunu düzeltim mahalle sessizdi ve etrafta kimse yoktu. Sesli bir şekilde yutkunup apartmandan içeri adım atmaya başladım. Kafamda oluşan çığlıklara uğultulu başka sesler de eklendi, 'buradan çık'. Kötü bir yer olduğunu bilsem de buraya girmek kendi isteğimdi. İçeri girdiğimde hemen önümde yukarı doğru tırmanan merdivenleri görmüştüm. Oraya yönelip merdivenleri yavaş yavaş çıktım. Her basamakta değişik iğrenç kokular burun deliklerimden ciğerlerime yol alıyordu. Sıkıca atkuyruğu yaptığım saçlarımdan kopup fırlayan saç tutamları, gözlerimin önüne serilmişti. Her katın kapılarına bakarak apartmanın katlarını çıktım, sonunda açık olan bir kapı gördüm. İçeriden hafif gri dumanlar çıkıyordu. Ağzımın kuruduğunu hissederken, korkarak evden içeri girdim. Titrek mavi gözlerimin görüş alanına ilk giren uzun bir koridor oldu. Koridorun tavanlarında toplanan gri sis dumanı içeriyi boğuk gösteriyordu. İçeriden anlamsız mırıltılar çıkıyordu. Kalbim korkuyla hızlanmaya başladı. Ama korkumun bir fayda etmeyeceğini biliyordum kafamdaki sesleri böyle susturmaktan başka yolum yoktu.  Evden içeri girdim. Karşıma çıkan ilk kapıya baktım hemen, içeride birkaç kişi vardı. Ellerinde içki, sigara, avuçlarında bulunan tuzlar... Onların yüzüne bakmadan o odadan uzaklaştım. Hemen sağında olan odaya baktığımda onu gördüm. Gözleri her zamanki gibi baygındı. Yerdeki halının üzerine uzanmış elinde sigaraya benzer bir şey vardı. Etrafında toplanan kızlı erkekli bir grup, onlar da onun gibi uzanmıştı ama onların durumu daha kötüydü. Biri uyuyor gibiydi, inliyordu. Biri de avuçlarındaki tuzu burnuna götürüyor, aldığı nefese karışmasına izin veriyordu.  Odanın içerisine bir adım atıp içeri girdim. "Yantu?" diye seslendim. Esmer dövmeli bir kız dudağına götürdüğü içki şişesiyle bana döndü. Beni baştan aşağı süzüp elindeki şişeyi kafasına dikti. Diğerleri bana bakma gereği bile duymamıştı. Yantu, uzandığı halının üzerinde tavana bakarak dudaklarından sıyrılan gri dumanı havaya doğru püskürttü. Sonra tavanda olan baygın, kısık gözleri beni bulduğunda gülümsedi. "Geldin demek." dedi sesindeki boğukluk her zamanki gibi gün yüzündeydi. "Evet, buna ihtiyacım var." dedim. Ona doğru adımlamaya başlarken. "Yapabilir misin?" diye sordu tek kaşını kaldırarak. Yapamayacağımı düşünüyor olmalıydı. Kafamı aşağı yukarı salladım ve "Evet, yapabilirim." dedim. Uzandığı yerden zorlukla ayağa kalktı. Yorgun vücudu ile yanıma kadar sarsak adımlarla yürüdü. Tam karşımda durduğunda kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Odanın içi gri dumanlarla doluydu. Tam maviliklerime bakıyordu, parmakları arasındaki şeyi dudaklarına götürdü. Tek gözünü kapatıp bana baktı. "Umarım onlara benzemezsin." dedi. Mavi gözlerim bir deniz gibiydi, dalgalar kıyıya vuruyordu. Kıyıda bekleyen siyah göz bebeklerine sahip olan Emir vardı. Bana az önce benimle ilgili her şeyi bildiğini söylemişti. Daha ilk defa gördüğüm bu gözler bana her şeyini biliyorum diyordu. Dakikalar önce adını öğrendiğim ve içimi dolduran adam bana senin her şeyini biliyorum demişti. Dudaklarım aralık şekilde onun yüzüne bakıyordum. Buna inanmıyordum onu ilk defa görmüştüm ve adını dahi duymamıştım. Emir, şu an aramızda hiçbir mesafe yokken içimi dolduran adam. Bana bakmaya devam ediyordu yüzümü her bir santimine dikkat ederek bakıyordu. "N-Nasıl?" diye sordum şok içerisinde. Elindeki lifi kenara koyup kollarıyla belimi sardı. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı, sıcak nefesi yüzüme değerken yanaklarıma tüy kadar hafif bir öpücük bıraktı. Gözlerim kendiliğinden kapanırken, kolumu boynuna doladım. Dudaklarını yanağımda gezdirdi. "Bunun bir önemi yok." fısıltılı sesi kulaklarıma ulaştığında, boynundaki elimle saçlarını kavradım. "Seni ilk defa gördüm." onun gibi fısıldadım. "İlk defa görmedin, ilk defa fark ettin." dedi, kalçasını havaya kaldırıp içimde ileri doğru hareket etti. "Yani?" diye sordum, ben de kalçamı hareket ettirirken. "Sandraya geldiğinde seni hep görüyordum." dediğinde yanağımdan dudaklarını ayırıp dudaklarıma ulaştı. "Orası küçük olmasına rağmen seni hiç görmedim. Ki oradaki herkesi tanıyor gibiyim." dedim. Dudaklarım onun dudaklarına değerken kalçamdaki hareketim devam ediyordu. İçimi doldurması ve bu karmaşık durum çok anormaldi. "Bunları umursama güzelim. Hadi seni temizleyip çıkalım." dedi dudaklarımı öpüp benden uzaklaştı. "Ne zamandan beri beni tanıyorsun." diye sordum. Boynundaki kolumu çözerken. "Benim için kısa ama senin için uzun bir süre." gözlerini gözlerimden ayırıp tekrar life uzandı. Elindeki lifi, boynumdan köprücük kemiğime oradan göğsüme doğru sürttü. "Canın acımıyor mu?" boşta olan elini birleştiğimiz yere götürdü, bu sefer. "Hayır." dedim. Arada sızlanan duvarlarım dışında hiçbir acı yoktu, içimde olmasına alışmıştım. "Muhteşem bir şeysin." dedi, gözlerindeki hayranlık kırıntılarıyla. Gülümsedim. Elindeki lifi alıp gözlerine baktım. Gözlerime aynı hayranlıkla bakarken hızlı bir öpücük bıraktım dudaklarına. Dudaklarından ayrıldığımda elimdeki lifle omzunu, göğsünü, kollarını sırayla keseledim. Her dokunuşum da vücudu kasılıyor, içimdeki erkekliği seğiriyor, dişlerini sıkıyordu. "Çok mu bastırıyorum." dedim, hareketlerimi durdurarak. Aslında gayet yumuşak hareketlerle yapıyordum. "Hayır ama biraz hızlı yap çok yavaş yapıyorsun." dedi dişleri arasında. Kafamı sallayarak yavaş hareketlerimi hızlandırdım. Gözlerime uyku daha baskın geldiğinde hareketlerimi yavaşlattım ve elimdeki lifi küvetin içine attım. "Uykum var." dudağımı büzerek sarf ettiğim sözlere gülümsedi. Uzanarak fiskiyeyi açtı. Üstümüzde akan ılık su ile gözlerimi kapattım. Az önce ki uykum tekrar yer edindiğinde başımı Emir'in göğsüne yasladım. Kollarımı beline doladığım da su üzerimize akmaya devam ediyordu. Emir'in büyük avucunu sırtımda hissettim ve ona daha çok sokuldum. Elini aşağı yukarı hareket ettirirken bir şeyler mırıldandı. Ama ben uyku halinde iken ve akan suyun sesinden bir şey duyamıyordum, her ne kadar ona yakın olsam da. Emir saçımı köpürmüş, durulamış canımı hiç yakmamış parmak uçlarıyla saç diplerime masaj yapmıştı, diğer eli sırtımda yer edinmeye devam ediyordu. Sonunda suyu kapattığında yüzüme gelen saçları kulaklarımın arkasına sıkıştırdı. Dudakları alnıma değdiğinde, "Hadi kalk güzelim." dedi. Gözlerimi yavaşça açtığımda onun hafif sakallı çenesi ile karşılaştım. Kafamı göğsünden kaldırdım, gözlerim uykusuzluktan yanıyordu. Yavaşça kalçamı kaldırdığımda içimdeki erkekliği yavaşça kayıp içimden çıktı. Çıkması ile duvarlarım daha çok sızlanırken boğukça inledim. Kadınlığımdan aşağı akan pembe sıvı bacak aramdan aşağı akıyordu. Ayağa kalktığımızda duş başlığını alıp bacak arama su tuttu. Eli kadınlığıma gittiğinde vücudum tekrar kasıldı. Kadınlığıma da su tutup temizledi. Yanda duran dolapta bir havlu çıkarttığını gördüm. Gözlerim tekrar kapandığında havluyu vücuduma sarıyordu boynuna sarıldım ve burnumu boynuna sürttüm şampuanın ve onun o yeni keşfettiğim kokusu burnuma ulaşmıştı. Beni kucağına aldı ve yürümeye başladı. Bir kuşum ama yaralı bir kuş, önceden özgürken istediğim yere uçuyordum. Ama şimdi yaralı ve yorgun bir kuş gibiydim. Onun kollarında yaralı bir kuş gibi. Gözlerim araladım bir koridorda yürümeye devam ediyordu. Gözlerim tekrar kapandı dizlerimden ayak parmaklarıma doğru su damlaları süzülüyor yere damladığını anımsıyordum. Dirseğiyle açtığı bir kapıdan kucağındaki ben ile içeri girdi. Gözlerimi açıp nereye girdiğimize bile bakma zahmetinde bulunmadım bile, beni yumuşak bir yüzeye bıraktı kollarımı yorgunlukla göğsüme çektim. Emir üstümdeki havluyu aldı ve üstüme battaniye örttüğünü hissettim. Diğer tarafa dönüp cenin pozisyonuna geçtim. Uyku bana kollarını açmış beni çağırıyordu. Birbirine benzeyen günler, yaşarken nasıl geçtiği anlaşılmayan günler, tarih düşürülmesi imkansız günler. Pazartesi salı, sonra tekrar pazartesi ve salı bu böyle devam eder. Bugün de aynı günlerden biriydi ama değişik bir şey olmuştu. Ruhum bir denizde boğuluyordu, ama çırpınmadan bunu o istemişti, boğulmayı. Ruhum yorgun bedenimden kopmak üzere boğulmaya başladı. Etrafımdaki sesler uğuldayarak kulaklarıma ulaşıyordu. Bunu anlamak için odaklanamıyordum bile. Kadınlığımda ufak bir acı vardı, vücudum tamamen çıplak ve bir yatakta uzanmıştım. Tanımadığım birinin yatağında, çırılçıplak ve en derinliklerime sahip olan biri. Emir. Sadece adını biliyordum, ama o benim her şeyimi bildiğini söylüyordu ve bunu bana açıklamıyordu. Uzun bir süredir beni tanıdığını söylüyordu ama ben onu hiç görmemiştim ya da onun deyimiyle fark etmemiştim. Esrara dört ay önce başlamıştım. Bağımlı değildim ama kafa dağıtmak için içiyorum. Ama bu gece kanımda dolaşan uyuşturucuyu nasıl aldım hatırlamıyordum. Yatağın diğer tarafı onun ağırlığı ile çöktü. Yanıma uzandığında yüzümü yakan sıcak nefesi ve o kokusu... Bir süre bir şey yapmamıştı hareketsizce duruyordu. Derin bir nefes alıp üzerimdeki battaniyenin köşesini kaldırdı ve o da benim gibi battaniyenin altına girdi. Eli çıplak belimin gamzelerine değdiğinde irkilsem de bunu dışa vurmamıştım. Parmaklarına biraz kuvvet uygulayıp beni kendine çekti. Kırdığım dizlerim düz bir hal aldı. Benim gibi çırılçıplaktı, vücudumun her kıvrımı onun vücuduna değiyordu. Kalçasını biraz daha itti sertliğini hissettiğimde yutkundum. Uykum vardı ama onun bu hareketleri nefesimi kesiyordu. Dudaklarını alnımda hissettiğimde nefesimi tuttum. "Uyu güzelim seni zor günler bekliyor." °•°•°•°• Kitabın başında olduğumuz için bölümler biraz kısa olacak. Instagram: arsnin.melegi Twitter: arsmelegi Beni buradan takip etmeyi unutmayın Arsninmelegi ;) 23.06.20    
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD