KİMSİN SEN EVELYN

1411 Words
Evelyn odasında uyuyan genç adamın bir kaç saat daha uyuyacağı düşücesi ile bugün yapmayı düşündüğü banyosunu gerçekleştirmek amacıyla yanına temiz bir kıyafet alarak adada bulunan şelaleye doğru yürümeye başladı.  Aslında kendisine ihtiyacı olanları getiren amcası genç kızın yıkanması için güzel bir küvet dahi adaya getirmiş olsa bile Evelyn bir şeyin içine sıkışıp kalmaktan nefret ettiği için genellikle adanın içinde bulunan kaynak suyunu kullanmayı tercih ediyordu.  Böylelikle kendisini daha rahat hissediyor ve olabildiğince suyun içinde kalarak yıkanıyordu. Bazen ise şarkı söylüyor ve bunun sonucunda sesinin adanın içinde yankılanması hoşuna gidiyordu. Yıllardır tek başına yaşadığı bu yer bir nebze de olsa şarkı söylediği zamanlar sanki yanında biri varmış gibi hissettiriyordu.  Neden burada yaşamak zorunda olduğunu bilmiyordu genç kız. Amcasının dediğine göre bu şekilde yaşamak zorundaydı ve bir gün zamanı geldiğinde onu bu adadan götürmek için son kez gelecekti. O zamanın ne zaman geleceğini bilmese de bilmediği bir dünyaya adım atacağı için de çok korkuyordu.  Amcasının getirdiği kitapları okuyarak kendisini geliştirmeye ve birşeyler öğrenmeye çalışsa da bu düşünce aklına her geldiğinde kalbi heyecanla atmaya başlıyordu.  Adada yaşamaktan bir bakıma memnundu Evelyn. İstediği her şeyi yapmakta özgür olduğunu düşünüyordu. Bazen berrak mavi sularda yüzüyor bazen ormanın içinde gezintiye çıkıyor bazen de adanın içinde bulunan bu şelale de vakit geçiriyordu. Zamanının çoğunluğunu ise aşk romanları okumakla geçiyordu.  Kitaplarda okuduğu aşklara bazen imreniyor bazense sinirlenerek tepki veriyordu. Fakat aklına takılan tek bir sorun vardı. Gerçekten de aşk dedikleri şey kitaplarda bahsedilenler gibimiydi yoksa daha mı güzeldi.  Kötü olabileceğini düşünmüyordu öyle olsa kitaplar bunu da yazardı değil mi.  Bir de okuduğu başka bir şey vardı ki ona sahip olmak için bir sürü fedakarlık yapmak gerektiği yazıyordu. Gerçek Aşk'a sahip olan çiftlerin birbirlerini her şeyden çok sevdiklerini ve bunun için ölümü bile göze aldıklarını düşünerek hayallere kapılıyordu. Bu şekilde kendisini aşkın herkesin başına gelmeyecek kadar da güzel bir şey olduğuna ikna ediyordu.  Eline aldığı temiz kıyafetleri gördüğü ilk kaya parçasının üzerine bıraktıktan sonra üzerinde bulunan elbiseyi çıkararak giyeceği diğer elbisenin yanına koydu. İçine çok fazla bir şey giymeyi sevmediği için de suya girmek için artık hazırdı.  Nazik bir leydinin yapacağı gibi önce ayağını sokmak yerine bulduğu ilk yükseklikten suyun içine atlayarak keyifle gülümsedi. Okuduğu kitaplarda elbet bunlardan da bahsediliyordu ve genç kız yaşıtı olan kızların öğrenmek zorunda olduğu tüm bu saçmalıklarla dalga geçiyor ve bundan da keyif alıyordu. Ona göre hayatı bütün zevkleriyle yaşamak gerekiyordu. Kendisini izlemekte olan Aiden'ın varlığından habersiz yıkanmaya devam ederek bir süre oyalandı.  Aiden oturduğu kayanın üzerinde rahatsızca kıpırdanarak ayağa kalktı. Bu sert yerde oturmaktan beline ağrı girmiş ve yarası sızlamaya başlamıştı.  Genç kıza kendisini kibarca tanıtmayı düşünsede şu an karşısına çıkmanın iyi bir fikir olmayacağını düşünerek arkasını döndü ve biraz önce uyandığı yere doğru yürümeye başladı.  Ağaçtan yapılmış küçük odaların yanından geçtikten sonra sahile doğru yürümeye devam etti. Araştırma yapması ve yakınlardan geçen herhangi bir gemi olup olmadığına bakması gerekiyordu. Bu adadan en kısa zamanda ayrılıp evine dönmeliydi fakat bunu nasıl başaracağı hakkında en ufak bir bilgisi yoktu.  En iyi ihtimal gemi planlanan tarihte Amerika varmadığı zaman bu durumun İngilterede ki yardımcısına bildirilmesiydi. Daha sonra ise kendisini birilerinin arayacağını düşünüyordu. En önemlisi de nişanlısı Anthea'nın kendisinden haber alamadığı her saniye için ortalığı ayağa kaldıracağını biliyordu. Saplantılı bir aşkla kendisine bağlı olan kızdan ne yapsa da kurtulamamıştı.  Tanrı biliyor ya o kızdan bir gram dahi hoşlanmasa bile yine de onunla nişanlanmak zorunda kalmıştı. Kendisini büyük bir oyunun içinde bulduğunda çoktan katıldığı davette Anthea ile nişanlanarak büyük bir çıkmazın içine girmişti. Bunun altından anne ve babasının çıktığını tahmin etse de o an için bu duruma karşı çıkamamıştı.  Şimdi ise kendisini kurtarabilecek tek kişinin o olduğu düşüncesi ile sinirleniyordu. Böyle bir durumda hayatına o kadına borçlu olmak bu nişanlılık sürecinin evlilik yoluna girmesi anlamına geleceğini de iyi biliyordu.  Sahile vardığı zaman gemi parçalarının etrafa gelişigüzel yayılmış olduğunu gördü. Tahmin ettiği gibi gemiyi fırtına yerle bir etmese de büyük bir şimşek gemisine isabet etmiş olmalıydı.  Bir sürü parçanın arasından yürüdükten sonra başını kaldırarak denizin sakinliğini izledi. Sanki dün gece yaşanılan olay hiç yaşanmamış gibi bir hava vardı. Buradan bir iş çıkmayacağını farkeden Aiden dönerek tekrar adanın içine doğru yürümeye başladı. Artık kızıl güzelle tanışmanın zamanı gelmişti. Kısa bir süre yürüdükten sonra uyandığı yere vardığında odada ki değişimin farkına vararak kaşlarını çattı. Genç kız gelmiş olmalıydı.  " Uyanmışsınız " Duyduğu sesle başını çevirerek arkasına baktı ve genç kızın düşündüğünden daha güzel göründüğünü fark etti. Üzerinde bulunan elbise biraz önce gördüklerinden dolayı hafifçe ıslanmış ve genç kızın üzerine yapışmıştı.  Aiden bakışlarını çekmek istese de bunun mümkün olduğunu sanmıyordu. Kısa süreli bir oyalanmadan sonra nihayet bakışlarını Evelyn'in yüzüne odaklayabildi. Hafifçe boğazını temizledikten sonra nihayet konuşmayı başararak genç kıza cevap verdi.  " Evet, uyandım" Evelyn, Aiden'in bakışlarının farkında olmayarak gözlerini genç adamın yarasının üzerine dikmişti. Pansumanın olduğu kısım az da olsa görünür bir şekilde kana bulanmıştı.  " Yaranız kötüydü sizi göremeyince merak ettim. " " Sahile kadar inmiştim .. Belki bir şeyler bulurum diye ama birileri yokluğumun farkına varana kadar sanırım burada mahsur kaldım" " Anlıyorum, yaranız tekrar kanıyor, isterseniz temizleyebilirim" Aiden başını eğerek karnının biraz üzerinde bulunan beyaz bezin üzerine baktı. Kendisini fazla zorlamış olmalıydı ve büyük ihtimal yaranın olduğu yer tekrar açılmıştı.  " Olur tabi " diyerek olduğu yere çöktü ve arkasında bulunan ağaca yaslanarak derin bir şekilde nefes alıp verdi. Şimdiye kadar iyi olduğunu sanmıştı fakat bedenini fazla zorlamış olmalıydı. Başını arkaya yaslayarak genç kızın gelmesini bekledi.  Evelyn Aiden'dan onayı aldığı zaman hızlı adımlarla uyumak için kullandığı odaya doğru ilerlemiş ve gözden kaybolmuştu.  Bulduğu yeni bir bez parçası ve bir kaç ezilmiş bitkiyle tekrar Aiden'ın yanına dönerek aynı şekilde dizlerinin üzerine oturdu ve önce yaranın üzerinde bulunan pansumanı açmaya başladı.  Parmakları neredeyse Aiden'ın teniyle hiç temasta bulunmuyor ve bu işi ustaca hallediyordu. Aiden başını kaldırarak çalışmakta olan genç kızı izlemeye başladı.  Bu işi daha önce defalarca yapmış gibi ustalıkla hareket ediyor ve bir kez bile başını kaldırıp Aiden'a bakmıyordu. Bu fırsattan istifade Aiden kızı göz hapsine tutmaya başlamıştı.  Kurumaya yüz tutmuş saçları omuzlarından aşağıya cesur bir şekilde sarkıyor ve uçlarında biriken su damlaları elbisesinin ıslanmasına sebep oluyordu. Kalın askılardan oluşan düz ve sade görünen bir elbise giyen kızın gösterişten ne kadar uzak göründüğünü fark etti.  Tüm bu olumsuzluklar bile yüzünün masum ve güzel oluşunu saklayamıyordu.Genç kızın hakkında daha fazla şey bilmek isteyerek  " Burada mı yaşıyorsun " dedi.  Evelyn yaranın üzerini temizlerken kendisine yöneltilmiş olan soruyla başını kaldırarak Aiden'ın gözlerine baktı. Vücudunu incelemekten ya da başka bir yerine bakmaktan oldukça utanıyordu.  " E- evet " diye cevap verdi. Arkasını dönerek kendisi için yapılmış olan küçük kulübeleri gösterdi ve gülümseyerek,  " Belli olmuyor mu " diye sordu.  Aiden cevap vermeyerek bir kaç saniye genç kızın yüzüne baktı. Gülümsediği zaman içi bir hoş olmuş ve kendisi de gülümseme gereği hissetmişti. Daha önce böyle doğal ve içten bir gülümseme görmediği için şaşırmış ve buna şahit olduğu için de bir garip olmuştu.  " Adın ne ve neden burada yaşıyorsun " Evelyn tekrar yarayı kapatmak için işine dönmüşken kendisine yöneltilen bir diğer soruyla bu sefer Aiden'a bakmadan cevap verdi.  " Neden burada yaşadığımı bende bilmiyorum. Küçüklüğümden beri burası benim evim oldu. Tek bildiğim bir gün buradan gidecek olmam." Evelyn işini bitirerek ayağa kalktı ve bakışlarını Aiden'dan kaçırarak etrafına bakındı. Elindekileri atmak üzere yürümeye başlamıştı ki Aiden'ın kendisine seslenmesi ile duraksadı.  " adın genç leydi, adını öğrenmek istiyorum " Söyleyip söylememekte kararsız kaldıktan sonra sadece ismini söylemenin bir sorun yaratmayacağını farkederek dudaklarını kıpırdattı.  " adım Evelyn Bayım." " Evelyn ? Sadece Evelyn mi yani! " " Evet, şimdilik bu kadarını bilmeniz yeterli bence. Sizi tanımaya başladıkça belki devamını da söyleyebilirim. " " Tanımak mı ? Uzun süreli bir zaman kavramından bahsediyor gibisin, fakat benim burada o kadar uzun kalmak gibi bir niyetim yok.." " Yanılmıyorsam burada olduğunuzu bilen kimse yok değil mi ? " " evet fakat .." " O zaman uzun bir süre burada benimle birlikte yaşamak zorunda kalacağınızı üzülerek söylemek zorundayım bayım, şayet kimse sizin burada olduğunuzu bilmiyorsa bu adaya bakmak akıllarına bile gelmeyecektir. "  " Tanrım sen gerçekten ciddisin birileri elbet bu adaya da bakacaktır. " Evelyn gülümseyerek arkasını döndü ve yürümeye başladı. Nihayet yalnızlıktan kurtulmuştu ve kısa bir sürede olsa muhabbet edebilecek birisini bulmuştu.  " Aiden "  Evelyn arkasını dönerek ayağa kalkmış olan adama baktı.  "Anlamadım ! " " Adımı sormadın ! Adım Aiden. Aiden Vicente Boris " "Güzel isim bayım, şimdi izin verirseniz günlük işlerimi halletmeliyim. Sizde dinlenin " Evelyn'e adını söylemişti fakat genç kız umursamaz bir tavır takınarak halletmesi gereken işler olduğunu söylemişti.Aiden giden kızın arkasından uzun bir süre şaşkınlıkla bakarak " Evelyn " diye fısıldadı. " Kimsin sen Evelyn Kim? Ve bu adada yıllarca nasıl yaşadın ! "
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD