bc

ISSIZ SEVGİLİ

book_age16+
253
FOLLOW
1K
READ
sweet
mystery
rejected
secrets
self discover
virgin
love at the first sight
naive
passionate
duke
like
intro-logo
Blurb

Aiden Vicente Boris, ticaretini sağladığı geminin Shetland Adası yakınlarında geçirdiği fırtına yüzünden batması ile yüzerek karaya ulaşmış ve hayatta kalan tek kişi olmayı başarmıştır.

Kimsenin geçmediği bu ıssız ada da karşısına çıkan güzeller güzeli Evelyn Courtney Camille ile karşılaşan Aiden hayatı ve kalbi arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.

Genç kız adada geçirmek zorunda kaldığı yıllara sebep olan adama kalbini bilmeden verdiğinde Aiden'a ait olmuş bedeni için artık çok geçtir.

"Senden nefret ediyorum Aiden beni kandırdın ! Bunca yıl, tanrım herşeyin sebebi senmişsin. Buraya sürgün edilmem ailemin beni öldü bilmesi ! "

"Courtney bekle bilmediğin şeyler var ! Şimdi açıklayamam fakat bana güvenmen gerekiyor ! "

"Güvenmek mi asla Lord Boris !. Bundan sonra benim için sadece bir yabancısınız. Bu ıssız adada yollarımız kesişse de bir daha görüşmeyeceğimizi temin ederim. "

BİR YIL SONRA

"Onunla evlenmemi beklemiyorsunuz değil mi ? Söylediğim sözler, son konuşmamız, benden nefret ediyordur. Haklı da ! Onu dinlemek yerine suçlamayı tercih ettim. Beni istemeyecektir ve siz bana bu evlilik için beni seçtiğini mi söylüyorsunuz ? "

"Evet Evelyn, Aiden Vicente diğerlerini görmek bile istemedi. Sen Lord Boris'in seçtiği tek kızsın."

Genç kız bonesinden çıkan gür saçlarını kapatmaya çalışarak Ne düşünüyorsun Aiden, neden beni seçtin diye geçirerek kalbinde ki soruya bir cevap bulmaya çalıştı.

chap-preview
Free preview
SEN GERÇEK MİSİN ?
Aiden geminin son hazırlıkları tamamlanırken engin sulara bakarak bugün gelmiş olduğu yeri düşündü.  Yıllarca çalıştıktan sonra Büyük Britanyanın en zengin ve en güçlü adamlarından biri haline gelmişti. Daha küçük bir çocukken ailesi tarafından yurtdışına gönderilmiş ve yaşadığı yerden uzakta evini özleyerek yıllarını geçirmişti. Şimdi ise sahibi olduğu şirketinin gemilerinden birinin Amerikaya götüreceği mallara eşlik ediyordu.  " Jason gemi ne zaman hareket edecek planlananın dışına çıkmayı sevmediğimi biliyorsun ! " Nerden geldiği belli olmayan genç bir çocuk bir anda Aiden'ın yanında belirerek mahcup bir ifadeyle başını kaldırdı.  " Efendim Kaptan geminin yola çıkamayacağını söylüyor. Hava şartları buna izin vermiyormuş. " " Kaptana maaşını kimden aldığını hatırlat Jason. Yarım saat içinde limandan ayrılmak istediğimi de ekle " " Lordum ama ..! " " Jason sana ne diyorsam o " Hızlı adımlarla yanından ayrılan çocuğun arkasından bakan Aiden kaptanın emirlerine karşı gelmesine sinirlense de sakin olmaya çalışarak başını kaldırdı ve havaya baktı. Güneşli bir öğle vaktiydi ve hava muazzam derecede iyi görünüyordu. Yani bozmasına imkan olmayan bu havanın Kaptan'ı neden korkuttuğunu anlamayan Aiden ellerini cebine sokarak gamzelerini çıkaracak biçimde gülümsedi.  Gemi yavaş yavaş hareket etmeye başladığında Aiden güverteye yaslanarak izlemeyi sevdiği denizin tadını çıkarmaya başladı. Uzun deniz yolculuklarına alışıktı ve bu gezilerin yorucu geçtiğini söyleyenlerin aksine Aiden asla sıkılmıyor ve bir gram dahi yorulmuyordu.  Arkasından yaklaşan ve kendisine bir bardak içki getiren Jason'a kaşlarını çatarak baktıktan sonra bardağı çocuğun elinden alarak Teşekkür etti.  " Teşekkürler Jason " " Lordum kaptanın fikriydi. Size bir bardak sevdiğiniz içkiden getirmemi istedi. Söylediğine göre bu içki hayatınızda içtiğiniz son içki olacakmış " " Bunak adam Tanrıyla ne derdi var bilmiyorum fakat benim bu gece ölmeye niyetim yok Jason. " " Lordum bu kadar cesur olmanız beni de korkutuyor. Kaptan doğru söylüyor olabilir. Bulutlar gittikçe daha da belirginleşiyor" Aiden başını çevirerek Jason'ın gösterdiği yere baktı. Daha bir kaç dakika önce o bulutların orada olmadığına ve havanın çok güzel olduğuna yemin edebilirdi.  " Bulutlar yolculuğumuza engel olamayacak Jason. Kaptanın seni de korkutmasına izin verme " " Peki Lordum, bir ihtiyacınız olursa çağırın lütfen " " Git Jason bu gece serbestsin. Kendi başımın çaresine bakabilirim." Aiden tekrar önüne dönerek başını kaldırdı ve bulutlara bakış attı. Kaptan doğru söylüyor olamazdı değil mi. Hava hala sıcak olsa da bulutlar rengini kaybetmeye ve hafiften grileşmeye başlamıştı.  " Saçmalık, Amerikaya vardığımız zaman ilk işim seni kovmak olacak Kaptan " Bardağında ki içkiyi bitirerek dudaklarını hafifçe ıslattı. Bardağı denize fırlatmadan önce kaldırarak boş bardağa baktı ve " Şerefe Kaptan " diye mırıldandı.  " İçeceğimiz son içkiye " Bardak denizin derinliklerini boylarken Aiden arkasını dönerek yürümeye başladı. Kamarasına gidecek ve biraz da orada takılacaktı. Belki valizine koyulan şaraplardan birini de bu gecenin şerefine açar ve keyifle içerdi.  Elleri cebinde ilerleyerek kamaralara açılan kapıyı açtı ve koridorda ilerlemeye başladı. Kendi odası özel mobilyalarla döşenmiş bir şekildeydi ve koridorun sonunda ki büyük odaya sahipti. Yine de çalışanları ile aynı katta bulunmaktan gocunmuyordu. Kendiside onlar gibi gününü gün ederek çalıştığı için kendisininde bir çalışan olduğunu düşünmekten çekinmiyordu.  Odasının kapısını açarak içeri girdi ve yatağının yanında bulunan cam bölmeli dolaba doğru yürüdü. Bir kaç içki şişesi tüm ihtişamıyla içilmeyi beklercesine kendisine göz kırpıyordu. Kısa bir süre düşündükten sonra elini uzatarak kırmızı yıllanmış bir şarap şişesini eline aldı ve camın önünde bulunan masaya doğru ilerledi.  Eline aldığı bardağa doldurduğu kırmızı renkteki içeceği dudaklarına götürdü ve keyifle yudumlamaya başladı.. Aiden yüzüne vuran yağmur damlalarıyla gözlerini açarak etrafına bakındı. Bütün vücudu tutulmuş gibi hissediyordu. Uzandığı yere dikkatlice baktıktan sonra kaşlarını çatarak kalkmaya çalıştı. Gerçekten burada uyumuş olamazdı değil mi. Ne ara buraya geldiğini ya da ne zaman uyuduğunu bilmiyordu fakat güvertede bulunan çuvalların üzerinde uyurken rahatını sorgulamayı düşünmemişti.  Yerinden kalkmaya çalışarak doğruldu ve bu hareketle tekrar yerine oturarak neler olduğunu anlamaya çalıştı. Çok sarhoş olduğu için galiba ayakta duramıyordu ya da ..  Etrafına hızlıca bir göz attıktan sonra bunun sarhoşluktan kaynaklanmadığını fark etti. Ayağa kalkamamasının sebebi gemiyi olanca gücüyle sarsan fırtına ve yağmurun şiddetiydi.  " Ahh lanet olsun " diye bağırarak önünü görmeye çalıştı. Her tarafı sırılsıklam olmuştu ve başı çatlayacak derecede ağrıyordu.  " Kaptan " diye bağırarak sesini duyurmaya çalışsa da dalgaların şiddetinin ve uğultunun buna izin vermeyeceğini farketti. Kenardan tutunarak ayağa kalktı ve yürümeye çalıştı. Arkasında yükselen dalgayı görmeyen Aiden azgın suların geminin güvertesine dolduğunu göremeyerek bu ana hazırlıksız yakalanmış oldu...  Aiden hissettiği serin kumların üzerinde gözlerini aralamaya çalışarak başını kaldırdı. Ensesinde daha önce hissetmediği kadar büyük bir ağrı vardı ve bütün vücudu sızlıyordu. Yerinden kalkmaya çalışarak sert kumlardan destek aldı.  Ağrıyan vücuduna rağmen zor bir şekilde ayakta durmayı başardığı zaman etrafına bakarak şaşkınlığın bir kat daha artmasına izin verdi.  Her yer gemisinden kopan parçalarla doluydu ve adamlarından eser yoktu. Büyük ihtimal kurtulan kimse yoktu ve ölenlerin bedeni okyanusun dibini boylamıştı. En son neler olduğunu hatırlamaya çalışarak hafızasını yokladı. Nihayet yürümeyi başarmışken arkasından gelen dalgayı göremeyerek soğuk suları sırtına yemişti.Sonrası ise belirsizdi. Büyük ihtimal denize düşmüştü. Peki bu adaya nasıl çıkmıştı. Şu an hatırlayamasa da elbet bunun nasıl olduğunu da bir gün öğrenecekti.  Aiden bacaklarını oynatarak adanın içine doğru yöneldi. Burasının Shetland Adası olduğunu düşünüyordu hatta öyle olduğuna emindi. En son buranın yakınlarından geçtiklerini hatırlıyordu çünkü.  Dün gece içtiği bir şişe yıllanmış şarabın da baş ağrısında etkisi olduğunu bilen Aiden ağaçların arasında yürüyerek birşeyler veya birisini aramaya başladı.  Burada ölmeye niyeti yoktu. Elbet kendisine yardım edecek bir şeyler bulacaktı. Bu adanın uğranılması çok düşük ihtimaller içinde geçen bir ada olduğunu biliyordu fakat daha önce gelenler illa ki olmalıydı.  Onların bıraktığı bir şeyler bulabilirdi. Bu sırada göğsünde hissetmeye başladığı hafif sızı ile duraksayarak üzerinde bulunan kurumaya yüz tutmuş gömleğini yukarı kaldırdı.  Kahretsin bir bu eksikti.  Karnının biraz üzerinde ucu keskin bir tahta parçası baya derine girmiş gibi görünüyordu ve şu ana kadar acıyı hissetmemesinin ya da kan kaybından ölmemesinin tek sebebi de yüz üstü bir şekilde kumlarda baygın yatması ve kanayan yaranın pıhtılaşması olmalıydı.  Gömleği tek seferde üzerinden çıkararak yanında bulunan ağacın dalına astı. Bir şekilde bu tahta parçasından kurtulmalıydı. Farkına vardığı bu gerçek canının daha da acımasını sağlıyordu.  Yaranın etrafına dokunarak eliyle yokladı. Eğer tahta parçasını tutup çekebilirse önünde bulunan iki ihtimal olduğunu biliyordu.  Ya kan kaybından ölecekti, ya da yarayı tedavi edemeyecek ve yine ölecekti.  Etrafına bakındı. Ne bir ses vardı ne de bir hareket.  " Belki şans yüzüme gülerse ve hayatta kalırsam, sanırım o zaman da açlıktan öleceğim" diyerek zorlukla konuşmaya çalıştı.  Binbir güçlükle kollarını kaldırarak elini yaranın üzerine getirdi. Yapabilirdi, yapmalıydı. Gücünü toplayarak tahtanın ucunu sıkıca kavradı.  " Ben Aiden Vicente Boris, bu lanet adada ölmeyeceğim. " Acı bir çığlık adanın içinde yankılanırken Aiden başını arkasında bulunan ağaca dayayarak gözlerini açık tutmaya çalıştı.  Hayır, hayır gözlerini açık tutamıyordu ve kısa bir zaman sonra kan kaybından ölecekti. Hatta ölmüş bile olabilirdi çünkü böyle bir şey ne görmüş ne de duymuştu. Gözlerini kapatmadan önce kendisine doğru koşan şeyin ne olduğunu anlamaya çalıştı. Ateşten bir parça kendisini yakmaya geliyordu sanki.  Kolunu kaldırmaya çalışsa da başaramayarak elini tekrar yan tarafına koydu. Dudaklarını kıpırdatmaya çalışsa da söyledikleri çok zor anlaşılıyordu.  " Sen, sen gerçek misin ? Tanrım bu gördüğüm bir rüya mı ? " Gördüğü varlık kendisine tanrının bir lütfü olmalıydı. Koyu kızıl saçlar ingiltere de alışılagelmişin dışında bir saç rengini barındırırken genç kızın bir tanrıça gibi görünmesini sağlamıştı. Yeşil gözler ve beyaz bir ten ..  Dudaklarını bu pürüzsüz ve yumuşak görünen tenin üzerinde gezdirme isteği duyan Aiden gözlerinin kapanması ile olduğu yere yığıldı.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

AŞKLA BERDEL

read
78.9K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
520.6K
bc

HÜKÜM

read
223.5K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
1.8K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook