Peru, Sessizlik Tapınağı (Tapınak İçinde)
Tapınağın içi, Elara'nın Krono-Silis kalıntılarını rezonans cihazına yerleştirmesiyle aydınlandı. Dev kuvars kristali şimdi sadece mor değil, aynı zamanda buz mavisi ve turkuazın titreşen tonlarını yayıyordu. Cihaz, gürültüsüz ama hissedilir bir güçle çalışmaya başlamıştı.
Elara, ter içinde, cihazın kontrol paneline benzeyen bir dizi kadim rune yazıtını çözmeye çalışıyordu. Amacı, Tapınak’ın frekansını, dışarıdaki Voran zırhını geçici olarak devre dışı bırakacak ayara getirmekti. Ancak Tapınak'ın temel işlevi bu değildi; onun asıl görevi, boyutsal bariyerin, yani "Perde"nin stabilitesini korumaktı.
Yazıtlar, Tapınağın sadece Voranları değil, aynı zamanda Zemutları da dengelediğini gösteriyordu. “Perde ne kadar güçlenirse, Voranların maddesel gücü o kadar azalır. Ancak, Zemutların gölgeye dönüşme yeteneği o kadar artar.” Bu, Elara’nın dördüncü bölümde anladığı ikilemin ta kendisiydi. Tapınağı tam güçte çalıştırmak, Thorne'u Voranlardan kurtaracak, ancak Zemutlar'ın küresel sızmasını hızlandıracaktı.
Elara, önceliğin içerideki tehdit değil, kapıdaki vefalı dostu olduğunu biliyordu. Hızla bir dengeleme formülü çözdü ve cihazın anahtar rune’unu çevirdi. Tapınak’tan, sadece kulak zarını değil, tüm kemik iliğini titreten, ultra-düşük frekanslı, ancak sessiz bir uğultu yayıldı.
Kanyon Girişi (Tapınak Dışında)
Kaptan Thorne ve hayatta kalan iki askeri, Voranların ikinci dalgasıyla çevrili kalmıştı. Brandt’ın ihaneti sayesinde Voranlar’ın sayısı üçe katlanmıştı. Thorne, kayanın arkasına siper almış, nefes nefese kalmıştı. Geleneksel silahlar Voran zırhını çizmekten öteye gidemiyordu. Her an, bir enerji darbesiyle buharlaşabilirlerdi.
“Durum kötü,” diye hırladı Thorne, telsizine. “Mühimmatımız tükeniyor! Eğer o bilim kadını bir şey yapmayacaksa…”
Tam o anda, Thorne'un kulak zarlarında garip bir titreşim hissetti. Görünürde bir ses yoktu, ama hava sanki kauçuk gibi esniyordu.
Voran savaşçıları aniden durdu. Metalik zırhlarının üzerindeki mor enerji kalkanları titremeye başladı. Zırhın dikiş yerlerinden beyaz dumanlar yükseliyordu.
Zırhın içindeki Yüksek Voran Kralı Zarkos'un keşif komutanı, panik dolu metalik bir sesle bağırdı: "Frekans Aşımı! Zırhımız çöktü! Geri çekilin!"
Sessizlik Tapınağı’ndan yayılan saf Krono-Silis rezonansı, Voran zırhlarının stabilize edilmiş alaşımını anlık olarak nötralize etmişti. Zırhları tamamen devre dışı kalmamıştı, ancak enerji kalkanları çökmüş ve dış katmanları hassaslaşmıştı.
"Şimdi!" diye bağırdı Thorne, canlanan bir umutla. "Ateş serbest! Zırhların zayıfladığına inanıyorum! Baş bölgeyi hedef alın!"
Hayatta kalan üç asker, son mühimmatlarıyla Voranların göğüs ve boyun zırhlarına yoğun ateş açtı. Zırh, daha önce dayanıklı olduğu yerlerde bile, artık bıkkın bir teneke gibi eziliyordu. Bir Voran savaşçısının başı, yoğun ateş altında parçalandı. Diğer ikisi, panik içinde geri çekilerek uçan tanklarına doğru koşmaya başladı.
Thorne, zaferin yorgunluğuyla yere çökerken, Tapınak'tan gelen uğultunun aniden kesildiğini fark etti.
Tapınak İçinde
Elara, cihazın çalışmasını durdurmuştu. Yüksek Voran tehdidi geçici olarak savuşturulmuştu, ancak cihazı tam güçte bırakmak Zemutlar için bir davetiye olurdu.
Tapınağın duvarlarındaki yazıtlar, ona Zarkos’un kibri kadar, Zemut Kraliçesi Lyra'nın stratejisini de gösteriyordu. “Zemutlar, Voranların yenilgisini bekler. Perde ne kadar güçlenirse, Zemut Kraliçesi Lyra, dünyadaki diğer canlıların yaşam enerjilerini ve ruhlarını o kadar kolay kontrol eder.”
Elara, irkilerek arkasına döndü. Taş kapının hemen yanındaki duvarda, Zemutlar’ın zayıflamış bariyeri aşmak için yaptığı çabalardan kalan, ıslak, siyahımsı bir sızıntı vardı. Zemutlar, Voranlar'dan farklı olarak, tamamen mühürlense bile ruhani formda kalabiliyorlardı.
Elara'nın laptop'u aniden bir uyarı verdi: Telsiz bağlantısı geri gelmişti.
"Thorne! Buradayım, güvendeyim! Kapıyı açıyorum!"
"Hayır, bekle!" diye bağırdı Thorne, sesi yorgun ama acil geliyordu. "Dr. Vance, tapınağa doğru gelen daha büyük bir şey var. Geri dönen Voranlar, ana kuvvetlerini yanlarına almışlar. Ve bu kez, bizi alt edecek bir stratejiyle geliyorlar. Hazırlanın, Tapınağa saldıracaklar!"
Elara, yazıtları çözmeye devam etti. Duvarlardaki son bir yazı, Yüksek Voran Kralı Zarkos’un planladığı nihai saldırıyı detaylandırıyordu: Krono-Silis’in frekansını tersine çeviren bir karşı-rezonans silahı ve bu silahı kullanmak için devasa bir savaş gemisi.
Tapınağın kapısına dışarıdan gelen ilk sert darbe, Elara’yı duvara fırlattı. Tapınak, şimdi Zarkos'un öfkesinin tam hedefindeydi.