5. Bölüm: İlk Göz Teması

591 Words
​Peru And Dağları, Yüksek İniş Alanı (Birkaç Saat Sonra) ​İTB nakliye uçağı, And Dağları’nın zorlu coğrafyasında, Machu Picchu’ya on kilometre mesafedeki izole bir vadiye indi. Hava ince ve dondurucuydu. Thorne’un ekibi hızla konumlandı; dağlık bölge, Zemutlar’ın gölge saldırıları için ideal değildi, ancak bu durum Voranlar için de bir avantaj sağlıyordu. Voranlar, yüksek irtifa basıncını ve düşük oksijen seviyesini umursamayan makine zırhlarıyla kaplıydı. ​Thorne, radyodan emirler yağdırıyordu: "Çevreyi emniyete alın! Dr. Vance, Krono-Silis konteynerini korumalı çadıra taşıyın. Önceliğimiz, rezonans cihazının yerini belirlemek." ​Elara, mor ışıltılı Krono-Silis konteynerinin başında, tabletindeki koordinatları uydu haritasıyla eşleştiriyordu. Sessizlik Tapınağı'nın girişinin, vadideki kanyonun dibinde gizli bir mağaranın ardında olması gerekiyordu. ​"Kaptan Thorne, burası kanyonun tabanı. Gecikmeden oraya inmeliyiz. Tapınağın enerji imzası, Zemutlar'ın neden olduğu küresel titreşimler yüzünden zayıflıyor. Ne kadar beklerseniz, aktivasyon o kadar zorlaşır." ​Thorne tam cevap verecekken, dağların yankısını bozan, yüksek perdeden bir uğultu duyuldu. Bu, jet motorunun gürlemesine benzemiyordu; metalik, keskin ve avcı bir sesti. ​"Hava sahası ihlali!" diye bağırdı Thorne'un keşif ekibinden biri telsizde. "Tanımlanamayan uçan cisimler, Kaptan! Üç tane, hızla yaklaşıyor!" ​Elara paniğe kapıldı. "Bunlar Voranlar! Savaş gemileri değil, keşif drone'ları olmalı. Krono-Silis’in enerji imzasını takip ettiler!" ​Thorne derhal emri verdi: "Geri çekilin ve ağır makineli tüfekleri hazırlayın! Hedef: Gelen tüm birimler!" ​Gelen üç Voran aracı, drone'dan çok, zırhlı uçan tanklara benziyordu. Her biri, Sibirya’da görülen Voran savaşçılarından çok daha büyük, yaldızlı metalik zırhla kaplı, Yüksek Voran Kralı Zarkos’un elit birliğine ait bir askeri taşıyordu. ​Uçan tanklar iniş alanına yaklaştıkça, kargo bölgesi kapısı patlayarak açıldı ve üç Voran savaşçısı kar üzerine indi. Boyları üç metreyi aşıyordu. Zırhları, güneş ışığında bile ürkütücü bir şekilde parlayan koyu, gümüşi bir alaşımdandı. ​Thorne, Voran savaşçılarının yaklaşmasına izin vermeden ateş açtı. "Ateş serbest!" ​Ekibin ağır makineli tüfekleri ve tanksavar roketleri peş peşe Voranlar'a çarptı. Patlamalar alanı titretti ve duman bulutları yükseldi. ​Ancak duman dağıldığında, Thorne dehşetle gördü ki, Voran savaşçılarından ikisi olduğu yerde dimdik duruyordu. Zırhlarında, mermilerin çarptığı yerlerde sadece hafif sıyrıklar ve erimiş boya kalmıştı. Üçüncü Voran hafifçe sendeleyerek, çarpışmanın şokunu atlatıyordu. Geleneksel silahlar etkisizdi. ​"Tanrı kahretsin! Zırhları neyden yapılmış?" diye bağırdı Thorne, telsizde. "Hedefi değiştirmeyin, devam edin!" ​Elara, çadırdan dışarı fırladı. "Kaptan, durun! Onlara vurarak sadece zırhlarının enerji kalkanlarını şarj ediyorsunuz! Tablet, Voran zırhının Krono-Silis ile aynı alaşımın stabilize edilmiş formundan yapıldığını söylüyor!" ​Voranlar, insan direnişini umursamayarak yavaşça Krono-Silis konteynerinin bulunduğu yöne ilerledi. En öndeki savaşçı, ağır, üç namlulu bir enerji topunu kaldırarak Thorne’un ekibine nişan aldı. ​"Krono-Silis'i istiyorlar," diye fısıldadı Elara, bu savaşçıların asıl amacının kendileri olmadığını anlarken. ​Voran savaşçısı ateş etti. Mavi, yoğun bir enerji darbesi, Thorne'un ekibindeki mevziyi vurdu. Darbe, donmuş toprağı anında buharlaştırdı ve bölgede derin, camlaşmış bir krater bıraktı. Thorne’un iki askeri anında hayatını kaybetti. ​Thorne, hızla bir kayanın arkasına siper aldı. Geleneksel taktikler işe yaramıyordu. Voranlar'ın bu kadar dayanıklı olmasını beklemiyordu. Bu, bildiği hiçbir savaşa benzemiyordu. ​"Elara!" diye bağırdı Thorne, telsizden. "Hemen o Sessizlik Tapınağı'nın girişini bulun! Onları oyalamaya çalışacağız. Bu zırhı aşmanın tek yolu, bu lanet olası Krono-Silis'in frekansını tersine çevirmek olmalı!" ​Elara, tablet ve uydu haritasıyla koşarak kanyonun dibine doğru ilerledi. Geriye dönüp baktığında, Kaptan Thorne'un, neredeyse umutsuz bir çabayla, diğer iki askeriyle birlikte üç devasa Voran savaşçısına karşı taarruza geçtiğini gördü. Thorne, dikkat dağıtırken Elara'ya tapınağa ulaşması için zaman kazandırıyordu. ​Elara kanyonun ağzına ulaştı. Önünde, kadim işlemelerle kaplı büyük bir taş blok vardı. Tabletindeki semboller, bloktaki sembollerle eşleşiyordu. ​Hemen arkasından, Zemutlar'ın ilk kez sızdığına dair bir karaltı hissetti. Voranlar cephede savaşırken, Zemutlar gölgeden faydalanarak tapınağa sızmaya çalışıyorlardı. Elara, iki ateş arasında kalmıştı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD