Dudaklarım göbeğinde, ellerim kalçalarında...Diz kapakların kasıklarıma dokunuyor. Saçlarım artık düşmüyor gözlerimin önüne. O kadar özlemişim ki ne kadar öpsem, dokunsam doymayacağım bu gece. Ellerini saçlarımın arasında dolaştırışını çok seviyorum. Sensizken hep bu anların hayalini kuruyorum. Bu koku nedir, her duyuşumda mest oluyorum.
Dilimi göbek deliğinin etrafında dolaştırırken sağ elimle yanı başımda duran sehpayı yokluyorum. "Ne yapıyorsun, orada bir şey yok, ne arıyorsun?" demeyi kesmeni istiyorum. Az önce buraya bir makas koymuştum. Her neredeyse, ortaya çıkmalı, onun sırası. Makasa muazzam bir gösteri fırsatı sunuyorum.
Elime geçirdiğim, soğuk, metal, parlak, gümüşi makası sağ bacağının içine dayıyorum. Korkmamalısın, tedirgin oldun biliyorum. Bak gözlerimin içine, sana zarar vermeye kalkacak bir uzuv bu vücutta barınamaz, yemin ediyorum. Sadece kendini bana bırak, konuşmuyorum adeta yakarıyorum. Ellerini tekrar saçlarımın arasında soktuğunda itiraf etmeliyim ki kendimden geçiyorum.
Makası, ucu yukarıya dönük bir şekilde sağ bacağının içine, paralel şekilde tekrar yaslıyorum. Bu kez saniyeler öncesinden daha sakinsin. Kasılan bacağının gevşeyişini mutlulukla izliyorum. Makası, bacağına teması kesmeden yukarıya doğru yavaşça itiyorum..
Apartmandan gelen tüm sesler aniden kesiliyor. Sanki her biri birer dikkatli seyirci gibi bu eşsiz keşfi izliyor. Sürüklediğim makas nihayet eteğine ulaşıyor . Makasın ağzını aralayarak eteği arasına alıyorum ve bir kez kapatıyorum. Eteğinde oluşan kesiği dikkatle izliyorum. Gözlerimi yüzüne çeviriyorum. Kıvrılmış dudaklarından fısıldamayla salınan iki sözcük – Devam et- odada eşsiz bir orkestra kuruyor, duyabiliyorum. Bir kesik daha ve sonra bir kesik daha... Makasın ucu kasığına dokunduğu an duruyorum ve inan kasığına dudaklarımdan önce dokunan bu soğuk metali her şeyden çok kıskanıyorum.
Az önce gerilimden kaskatı kesilmiş vücudunda şimdi tek bir tüy bile titremiyor. Gözlerindeki umursamaz tavır beynimin her hücresini dirhem dirhem kemiriyor. Gözlerin... Gözlerin, neden duygularını ardında bıraktığı dağ ile birlikte yakmış özgürlük sevdalısı bir demirci gibi ileriye, sadece ileriye bakıyor? Az önce kıvrılmış bir çift dudağa sahipti o yüz, şimdi ise adeta istila ile viran edilmiş bir kent ki üzerinde bulunduğu ova gibi dümdüz.