Adliyenin soğuk, beton koridorları, Yaman'ın adımlarının yankısıyla çınlıyordu. Her adım, bir öncekinden daha ağır, daha kararlıydı. Arkasında, onu takip etmekte zorlanan Hayal, Oğuz ve Avukat Cem Bey vardı. Bedirhan'ın hücresine doğru giden yol değil, annesi Neriman'ın evine, belki de hayatının en zor yüzleşmesine giden bir yoldu bu. Yaman'ın yüzündeki ifadeyi Hayal daha önce hiç görmemişti. Öfke ve acı, buz gibi bir sakinliğin altında gizlenmiş, keskin bir kararlılığa dönüşmüştü. Arabaya binerken tek kelime etmedi. Sadece camdan dışarı baktı, şehrin geçen manzarasına değil, zihninde canlanan geçmiş anılara, sorgulamalara bakıyordu. Hayal, sessizce elini onun dizine koydu. Israrcı ya da teselli edici bir dokunuş değil, sadece orada olduğunu hatırlatan bir dokunuş. "Yanındayım," demek is

