Nefes aldıkça kaburgalarım batıyordu bir bir kalbime. Gizlemeye çalıştıkça daha kötü oluyordum. Dün gece geç saatlere kadar ağlayıp, sabah güneş doğmadan uyanmıştım. Belki de en fazla iki ya da üç saat uyumuştum. Evde kaldıkça delireceğimi düşündüğüm için sabah beş gibi koşmaya çıkmıştım. Kaç saat koştuğumu eve geldiğim zaman, fark etmiştim. Belki de tek şansım yarının cumartesi oluşuydu. Bu akşam yaşanacak olanlar beni yerlebir ederken yarın şirkete değil bir mezarlığa gideceğimi biliyordum. Ben yarın kendi cenazeme gidiyordum. Toprak atanların başında Bulut vardı. Üç saat kadar koşmuş eve gelip bir duş alıp bir umut kahvaltı yaparım diye, bir şeyler hazırlamıştım ama düşündüğümün aksine masa bana, ben masaya bakmıştım. Ben de vazgeçip sadece çay içerek ayaklandım. Telefondan gelen bi

