Karanlıkta hapsolan bir bedenim vardı. Çıkmamı imkansız hale getiren, beni boğan, sürgüne yollayan çıkmaz bir sokaktaydı bedenim. Ruhum onu takip ederken aslında başı boş bir şeyi takip ettiğini çok sonradan fark etmişti. Peki neydi bu düş kırıklığı? Yadsınamaz bir greçek vardı. Bedenim artık bu yükün altına giremeyecek kadar yorgun düşmüştü. Nefes almak daha da zor hale geliyor. Bu çıkmaz sokaktan çıkmak, her Allah'ın günü imkansız hale geliyordu. Ben susmuştum artık, susmuş ve yerime sinmiş ve artık sadece zihnim konuşur hale gelmişti. Ciğerlerime dolan nefes bile artık yetersiz kalıyordu. Ellerimin altında olan direksiyonu biraz daha sıktım. Gözümden akan yaşlar birbirini kovalar niyetinde peş peşe akmaya devam ediyordu. Bugün daha kaç defa yutkunacaktım daha kaç kere daha canım yanaca

