İLK KARŞILAŞMA

1092 Words
6 AY ÖNCE AZADE DEMİRSOY "Behram?" Öfkeli bir şekilde ayaklarını yere vura vura koltuğa oturan kardeşime baktığımda bugün de başaramadığını anladım. "Bugün de tanışamadın sanırım." "Yok, kızı yalnız bulabilmek mümkün değil, ya hiç dışarı çıkmıyor ya da yanında orduyla geziyor mübarek" "Kendi gibi pisliklerden korumak için kızını aslmıyordur o şerefsiz" "Nasıl olacak Azade böyle, bizim bir şekilde o aileye sızmamız gerek!" "Sana daha önce de söyledim senle olmuyorsa benle olacak!" Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. "Yine başlama, seni o şerefsizlerin evine sokamam Azade!" "Yapacak bir şey mi var Behram? 1 yıldır her gün o kızın peşindesin 5 metre yaklaşamadın. Benim daha fazla sabrım kalmadı. Onlar mutlu mutlu hayatına devam ederken ben geceleri uyuyamıyorum. Her gece annemi gözü yaşlı görmekten bıktım." Sert soluk alışverişlerimi kontrol altına almaya çalışırken Behram da kendine içki almak için kalktı. Koltuğa geri döndüğünde; "Bilmiyorum Azade, gerekirse planı değiştireceğiz başka bir şey yapacağız, ama seni sokmam oraya, senin de başına bir şey gelecek korkusuyla duramam burada." "Ben kararımı verdim Behram, başka plan falan yok. Bahoz'la evleneceğim, o eve girip Firaz Karaaslan'ın tüm pisliklerine dair kanıtları toplayacağım. Sen kabul et ya da etme! Daha fazla beklemeyeceğim" diyerek ayağa kalktım. Kapıya doğru gittiğimde arkamdan bağırdı "Azade nereye delirme!" Omzumun üzerinden bakarak "Hava almaya çıkıyorum, yemeğe kadar dönerim" deyip potmantodan montumu ve çantamı alıp çıktım. Kapıdaki adamlardan birine dönüp "Arabamı getirin sahile iniyoruz" dedim. Hızla getirilen arabaya binip sahile indim. Korumalar da başka bir arabayla beni takip etti. Arabayı park edip sahildeki banklardan birine oturdum. Denize bakıp düşüncelere dalmıştım. Kararlıydım. Behram'la olmuyorsa benle olacaktı, ama öyle ya da böyle daha fazla beklemeye niyetim yoktu. Annemizin intikamını daha fazla geciktirmeyecektim. Hem o Firaz Ağa'nın pisliklerini ortaya çıkararak askerlik görevimi yerine getirecek hem de ailesini darmaduman ederek annemin ve çocukluğumuzun intikamını alacaktım. Paltomu çekiştiren bir elle düşüncelerim dağıldı. "Abla sen artist misin?" diyen küçük kıza baktım. "Hayır tatlım, birine mi benzettin." "Çok güzelsin" diyerek elini yüzüme uzattı. Biraz sonra annesi olduğunu düşündüğüm bir kadın geldi yanımıza "Kızım, kaç kere diyeceğim gözümün önünden ayrılma diye, (bana döndü) kusura bakmayın rahatsız etmedi değil mi?" "Yooo, Allah bağışlasın çok tatlı bir kızınız var maşallah" "Anne bu abla artist değilmiş ama çok güzel, değil mi?" Küçük kıza doğru eğilerek "asıl sen çok güzelsin" dediğimde elini ağzına koyarak güldü "Anne bak o da beni beğenmiş" dedi. "Biz daha fazla rahatsızlık vermeyelim" diyerek kızının elinden tutup uzaklaşırken annemle hiç dışarı çıkıp gezemediğimiz aklıma geldi. Sadece bu kısacık karşılaşma bile içimdeki öfkeyi artırıyordu. Ben onların arkasında bakarken arkamdan bir ses geldi "Afedersiniz?" Arkamı dönüp baktığımda karşımda o vardı: Bahoz Karaaslan. Firaz Karaaslan'ın tek oğlu ve ilerideki varisi... "Buyrun" derken bu tesadüfün verdiği şaşkınlıkla sesim tiredi. "Bir şey soracaktım" "Tabi buyurun" fırsat ayağıma kadar gelmişti. Kardeşim Behram aylarca onun kardeşini takip etse de tanışma fırsatı bulamamıştı. Bahoz ise kendi ayağıyla karşıma çıkmıştı. Benim bir şey yapmama bile gerek kalmamıştı. "İlk görüşte aşka inanır mısınız yoksa gidip tekrar geleyim mi?" Ne saçmalıyordu bu? "Efendim? anlamadım" diye kaşlarım çatılınca yüz ifademin değiştiğini gören korumalar bize doğru hareketlendi. Elimi havaya kaldırarak onları durdurdum. Bu fırsatı kaçıramazdım, aklında kalıcı bir etki bırakarak peşimden gelmesini sağlamalıydım. İstesem bu kadar denk getiremezdim. Kendi gelip beni bulduğu için benden şüphelenmeyecekti. Bu fırsatı iyi değerlendirmeliydim. "Kusura bakmayın, niyetim rahatsızlık vermek değil, sadece sizi uzaktan görünce tanışmak istedim" "Sebep?" "Nolur yanlış anlamayın, öyle her gördüğü güzel kızla tanışmaya çalışan çapkın erkeklerden değilim..." "Ya ne?" "Küçük kızla konuşurken gördüm sizi çok güzel görünüyordunuz, ben sadece tanışmak istedim" deyip mahçup mahçup kafasını eğdi elini ensesine götürüp sıkmaya başladı. "Azade Demirsoy" diyerek elimi uzattım afallamış bir şekilde yüzüme baktı. "B-bahoz Karaaslan" diyerek elimi sıktı. "Sıcak bir yere geçip bir çay kahve içer miyiz?" "Hiç vaktim yok inanın, bir randevum var, zaman geçirmek için durmuştum." "Numaranızı alabilir miyim belki daha sonra bir şeyler yeriz?" diyerek şansını deniyordu sırnaşık şey. "Şöyle yapalım, eğer bir daha karşılaşırsak hem numaramı veririm hem de birlikte yemek yer sohbet ederiz" diyerek gülümseyip arabama doğru gittim.Ona kolay lokma olmadığımı göstermek istedim. Değilse bu Karaaslan tohumu beni de diğer kızlar gibi görerek iki günde unuturdu. Ama benim niyetim onun ne beni ne de aileme yaptıklarını unutmamalarını sağlamaktı. "Bunu söz olarak alıyorum" diyerek arkamdan bağırırken dönüp baktım karşımda bana gülümseyen adama sıcak bir gülümseme yollayarak el salladım ve arabama binip evin yolunu tuttum. Eve döndüğümde Behram hala koltukta oturmuş içiyordu. O benden daha fazla bu intikamı istiyordu biliyordum. Babamızın zalimliğinden beni koruyabilmek için o iki kat işkenceye maruz kalmıştı. Öz babamız bile olsa biz onun için kahpenin çocuklarıydık. Annemizi dayaktan öldürürken, geride kalan bizlere de her türlü işkenceyi uyguladı pislik herif. "Geldin mi?" "Geldim" diyerek gülümseyip kendime de bir içki doldurdum. "Hayırdır, keyfin yerinde, yürüyüş yaramış" dedi. Bardağımı ona şerefe der gibi kaldırarak "Bahoz Karaaslan'la tanıştım" dedim. Duyduğuna inanamayarak bana baktı. "Ben sana bir şey yapmayacaksın demedim mi?" "Ben bir şey yapmadım. Kader de bizim yanımızda ki onu bana gönderdi. Kendi ayağıyla gelip benimle tanıştı." "Nasıl" diye soran ikizime olanları anlattım. "Lan ben 1 yıldır kardeşiyle tanışmak için neredeyse konağın önünde pusuya yattım ama adam kardeşimi dakkada buldu." deyip bardağını kafasına dikti. "Behram, artık dönüşü yok, bu iş öyle ya da böyle olacak. Bahoz'la evlenip o eve gireceğim" "Asla olmaz, bir de o adamın oğlunun sana dokunmasına izin mi vereceksin, bir de çocuk yap istersen" deyip gözlerini belirterek bana baktı. "Saçmalama Behram, ben ne yapacağımı biliyorum. O adam asla bana dokunamayacak." "Nasıl olacak o?" "Genofobi" diyerek güldüm. "O ne be? İktidarsızlık yapıcı bir şey falan mı?" "Ah benim saf ikizim, kadınlrda ilk gece korkusu diye bir şey duymadın mı?" "Saçmalama adam evlendiği karısına korkuyor diye dokunmadan durur mu?" "Duracak, saçımın teline zarar gelmesini istemeyeceği kadar aşık olacak ve ben istemediğim sürece bana dokunmayacak" "Yine de içim rahat değil, nasıl emin olabilirsin? Seni tek gönderemem oraya!" Behram'ın bunu kolay kabul etmeyeceğini biliyordum ama bir şekilde onu ikna etmenin yolunu bulmalıydım. Aklıma gelen düşünce ile heyecanlandım "Peki sen de o eve damat olarak girersen? O zaman kabul eder misin?" Anlamamış bir şekilde bana baktı "Ne var aklında senin yine?" "Bizim soyadımız ne?" "Demirsoy" "Ağa olan amcamız olsa da sonuçta bir oğlu olmadığı için ağalık sana geçecek değil mi?" "Eee, bunun konuyla alakası ne?" "Bahoz beni kaçıracak sen de berdel isteyeceksin, üstelik o amcamız olan tohumsuz pislik de ağalığı kaybedecek." "Azade, sen uçuyorsun ama bu dediklerin öyle kolay olacak şeyler değil" "Kolay olmayacağını biliyorum, ama detaylı bir plan yaparsak istediklerimizi yapmamız işten bile değil" Behram gözlerime bakarken kararlı bakışlarımla ona bakmaya devam ettim. Bir şekilde haklı olduğumu ve doğru hareket edersek bu dediklerimi gerçekleştirebileceğimizi anlaması gerekiyordu. "Behram, kaybedecek bir şeyimiz var mı? Kaldı mı?" "Tek bir şartım var, ne olursa olsun o adamın kadını olmayacaksın!" "Kesinlikle olmayacağım!"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD