PUSULA

1027 Words
Ondan uzaklaştıktan sonra havuzdan çıkıp şezlonguma geçtiğimde Erol havlumu bedenime sarmıştı. Gülerek ona teşekkür ettim. Etraf çok kalabalıktı ve herkes pür dikkat sahneyi izliyordu. Ben ise acıkmıştım. Kendimi kuruladıktan sonra plaj elbisemi üzerime geçirip büfeye doğru yürümeye başaldığımda Erol da peşimden gelmişti. "Bira içmek ister misin?" "Alkol kullanmıyorum," dediğimde absürt bir şeymiş gibi bir bakış attıktan sonra kafasını salladı. "Kaç yaşındasın?" "Yirmi üç, sen?" dediğimde güldü. "Yirmi altı. Erkek arkadaşın var mı?" "Hayır, neden?" dediğimde rahatsız edici şekilde bedenimi süzdü. "Böyle bir güzelliği tek bırakmazlar normalde." "İş fikirlerin neler burası için?" dedim sadede gelerek. O ise beni incelemeye devam ediyordu. "Böyle sevgilimin olmasını isterdim." Gözlerimi devirerek sessiz kaldım. Hani iş için yardımcı olacaktı? Resmen bana yavşıyordu. "İlişki düşünmüyorum." "Önce bir tanışalım, hemen kestirip atma," dediğinde onu duymazlıktan geldim. İş dışında konuşabileceğim bir şey yoktu onunla. Kendimize yiyecekler aldıktan sonra yerimize geri döndük ve şezlonglarımıza oturduk. "Normalde ne iş yapıyordun?" "Moda tasarımı," dediğimde gözlerini devirdi. "Aşko kuşko sevgilimiz olacak desene." "Onu boş ver de beraber ne işler yapmayı planlıyorsun?" dediğimde biraz düşündü. "Tanıştıktan sonra ona bakarız. Uzun zamandır beni böyle heyecanlandıran biri olmamıştı." "Yahu anlamıyor musun? Seninle sevgili falan olmayacağım!" dedim sesimi yükselterek. Onun da sinirlendiği belli oluyordu. "O zaman sana bol şans." Tabağını alıp gittiğinde derin bir nefes verdim. "Gerizekalı." Kuzey ileriden bana bakıyordu. Yanında bir sürü kız vardı. Ona da göz devirdim. Ne aptalca bir yerdeydim ben öyle. Umursamamaya çalışarak yemeğimi yemeye başladım. Akşam tekrardan terasa gidip iş kollayacaktım. Ben yemeğimi yerken Murat yanıma gelmişti. "Ne oldu kızım size öyle?" "Bana yürüyüp duruyordu, istemiyorum ben onunla sevgili olmak falan," dediğimde sırıttı ve yanıma oturdu. "Sevinmedim desem yalan olur, siz beraber gidince ben aranızda bir şeyler var sanmıştım." "Hayır yok, olamaz da. Baksana Murat, burada ne işler yapılır?" dediğimde ağzını yamulttu. "Ben zaten bu sektörde çalışıyorum ve sevgilimle aynı sektörde olmayı istemem, sıkılırız bir süre sonra." "Sevgili olmak gibi bir düşüncem yok," dediğimde pis pis sırıttı. "Ben bırakmam ama seni." Tabağımı bırakıp çantamı aldım ve ayağa kalktım. Murat da birden ayaklanmıştı. Gideceğim sırada duraksadım ve ona döndüm. "Biliyor musun Murat?" "Neyi?" dediğinde gülümsedim ve onu havuza ittim. O havuza düşerken ilerlediğim sırada Erol'un önünden geçerken de masadaki birayı alıp kafasından aşağıya döktüm. "Çıkarcı pislikler sizi!" Herkes bana bakıyordu ama umurumda değildi. Kendimi çok iyi hissetmiştim. Ben sırıtarak oradan giderken Kuzey ile göz göze geldiğimizde onun da memnuniyetle güldüğünü gördüm. Baktığımı fark edince bana baş selamı verdi. Ben ise görmezden gelerek odama gittim. Eşyalarımı bırakıp plaj elbisemi çıkardığımda kapı çalmıştı. Muhtemelen Mayıs, hesap sormaya gelmişti. Gidip kapıyı açtığımda Kuzey ile burun buruna gelince korkuyla ellerimle bedenimi kapatmaya çalıştım. Havuzda zaten bikiniyle görmüştü beni ama yine de utanmıştım. Kuzey bir anda içeriye daldı ve odayı inceledi. Yüzüme bakmadan yataktaki elbisemi bana fırlattı. Elbiseyi yakalayıp hızlıca üzerime geçirdim. "İstersen Murat'ları kovabilirim ama ne olduğunu anlat." "Bir şey olmadı. Bir anlaşmazlık oldu. Hem ben her şeyi anlatıp mağdur ayaklarına yatmayı sevmem," dedim güçlü durarak. Bana yaklaşıp elini çenemin sol tarafına koydu. "Evet Eva çok güçlüsün, en güçlü sensin ama karşımda böyle olmana gerek yok. Ne olduğunu anlat." "İş konusunda yardım etme bahanesiyle yürüdüler, karşılık alamayınca da geri adım attılar. Çaresiz birine çıkarları olmadan yardım edemiyorlar," dediğimde kafasını sallamıştı ama öfkelendiği belliydi. "Sen de bana gelmek yerine onlara mı gittin?" Dişlerimi sıkarak ona yaklaştım. "Ölürüm de sana gelmem." "Benden neden haz etmediğini sonra konuşuruz. Sana davetiye getirdim. Akşam terasta Lila'nın etkinliği var," dediğinde kendimi boğmak istemiştim. Lila isminden de renginden de soğumuştum artık. "Yanındaki kızlara verseydin, kaçırmasaydın hiçbirini." "Sen şimdiye kadar çıktığım kızları görseydin ağzın açık kalırdı," dediğinde dalgaya aldım. Aynı şekilde karşılık vermek isterdim ama eski sevgililerimin hepsi embesildi. "Onları kaybetmek de senin aptallığın herhalde." "Her zaman daha iyisi vardır," dedi ve göz kırpıp kapıya doğru yürüdü. "Akşam görüşürüz." Hızlıca duşa girdim. Bugün öyle bir hazırlanacaktım ki ağzı açık kalan kesinlikle Kuzey olacaktı. Duştan sonra elbiselerime bakarken patronumun uğruna beni kovduğu o elbiseyi elime aldım. Siyah ve gri arasında, koyu renk bir elbiseydi. Nadir sim detayları vardı, adeta uzay gibiydi. Omuzlarında dikişler ve üzerinde süsleme olarak ince zincirler ve minik pusula vardı. Eşi benzeri olmayan tamamen bana özgü bir tasarımdı. Onu üzerime geçirip açık kumral saçlarıma hacimli kalın dalgalar verdim. Dumanlı bir göz makyajı yapıp dudağıma parlatıcı sürdükten sonra siyah topuklu ayakkabılarımı giydim. Akşam etkinlik olduğuna göre önemli iş adamları bu saatte terasa gitmiş olmalıydı, ben de bu fırsatı değerlendirecektim. Terasa çıktığımda telefonum çalmıştı. Boş bir masaya geçip aramaya baktım. Salak eski sevgilim arıyordu hem de görüntülü! Aramayı cevapladım. "İti an, çomağı hazırla." "Özledin mi beni yavrum? Neredesin sen? Bu seksiliğini neye borçluyuz?" dediğinde gözlerimi devirdim. "Tatildeyim, salak." "Neresiymiş orası? Kayarım oraya belki," dediğinde duraksadım. Akşam etkinlikte yanımda olması işime yarayabilirdi. "Polaris otel, geleceksen gel." Telefonu kapattığımda omzumda bir el hissettim. Kuzey, omzumdaki pusulaya dokunuyordu. Kulağıma doğru eğildi ve fısıldadı. "Pusulalar Kuzey'i gösterir Yıldız." "Seni çocukken sevmediler mi Kuzey ya?" dedim onunla dalga geçerek. O ise güldü ve yanıma oturdu ve gökyüzünü işaret etti. "Bak Polaris de orada." "Aslında en sevdiğim yıldız kutup yıldızı. Her zaman diğerlerinden daha çok parlıyor," dediğimde kulağıma eğildi. "Kuzey Yıldız'ı." Gözlerimi devirerek sessiz kaldığımda üzerimi süzmüştü. "Güzel elbise." "Uğruna işimden olduğum elbisem," dedim gülerek. Kuzey'in üzüldüğü her halinden belliydi. "Büyük haksızlık etmiş sana. Ben çok beğendim. Bunu bana satabilirsin, ne kadar istersen veririm. Gelecekte değer verdiğim bir kadının bu, pusulalı elbiseyi giymesini çok isterim." "Bu elbise türünün tek örneği ve sadece benim," dedim gülerek. Kuzey kalkıp bana elini uzattı. "En azından ilk dans provamı bu elbiseyle yapmak istiyorum." Makul bir teklif olduğu için kafamı salladım ve elini tutup ayağa kalktım. Biz, boş bir alana giderken Kuzey, ellerini belime yerleştirmişti. Ben de kollarımı onun boynuna doladım. Uzun boyu ve iri cüssesinin yanında ben minicik kalmıştım. Bana üstten bakarken bakışlarının oldukça yumuşak olduğunu görmüştüm. Oysa Kuzey çok sert ve ciddi duran bir adamdı. "Farkında mısın? Didişmiyoruz," dedim şaşkınlıkla. Buna ikimiz de gülmüştük. "Demek ki bizim anlaşma dilimiz dansmış." "Ya da pusula," dedim omuzlarımı sallayarak. Gözleri omzuma düştüğünde tek eliyle pusulaya yeniden dokundu. "Bu tasarım gerçekten de beni büyüledi, sen gördüğüm en zeki kadınsın." Söylediğine karşılık utançla yanaklarım kızarırken tebessüm ettim. "Emeğimin karşılığını veren birinin çıkmasına sevindim. Sanki o pusulayı takip ederek seni bulmuşum gibi değil mi ama?" Ben gülerek söylerken Kuzey yüzüme doğru eğildi. "Her şey Kuzey'i gösterir."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD