Eski masama oturduğumda gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Başkaları için her şey kolayken benim için neden zordu? Defterimi kapatıp manzaraya baktım. Denemiştim ve olmamıştı, peki ne yapacaktım ben? Pes edemezdim çünkü çaresizdim bir şeyler yapmak zorundaydım.
Kulaklığımı takıp bir müzik açtım ve manzaraya baktım. Esen rüzgar yüzüme çarparken içimden dilekler dilemeye başladım. Lütfen evren, ben başarayım... Lütfen.
Müzik dinlemek iyi gelmişti ve enerjim de yükselmişti. Mutlu olmalıydım, sonuçta buraya boşuna gelmemiştim ve iki tane altın değerinde bilgi öğrenmiştim. Defterimi alıp mutlu bir şekilde ayaklandığımda o ikisinin hala gözünün bende olduğunu görmüştüm. Onlara karşılık gülümsedim. "İyi geceler size."
"Teşekkür ederiz," dedi Lila cıvıl cıvıl haliyle. Terastan çıktığımda nedense içimde bir öfke hissetmiştim. Onlarla bir derdim yoktu aksine kendimle ilgili çok daha büyük bir derdim vardı ama ben mutsuzken o ikisini mutlu görmek beni sinirlendiriyordu. Asansörü çağıracakken başka biri tuşa bastı. Kafamı kaldırdığım anda bana gülümseyerek bakan esmer bir çocuk görmüştüm. "Merhaba."
Ben de selam verdiğimde çocuk açılan asansöre binmem için bana öncelik verdi. "Tatil için mi iş için mi geldin?"
"İkisi için de aslında," dediğimde gülümsemesi genişlemişti. Elini uzattı. "Ben Murat."
"Eva," dedim gülümseyerek ve tokalaştık. "Yarın havuzdaki etkinliğe geliyor musun Eva?"
Kafamı salladım. "Evet arkadaşımla geleceğiz."
"Güzel, yarın görüşürüz," dediğinde bir şey demeden asansörden ayrıldım. Düşen moduma karşılık bu adam enerjimi yükseltmişti. Odaya girdiğim gibi kendimi yatağıma attım ve gözlerimi kapattım. Mayıs da geldiğimi hissetmiş gibi kolunu belime atmıştı. Gülümseyerek kendimi uykuya teslim ettim.
Sabah gözlerimi araladığımda Mayıs'ı, pop şarkılar eşliğindee hazırlanırken görmüştüm. Sırıtarak banyoya gittim ve bir duş alıp akan makyajımı temizledim. Mor bikinilerimi giyip üzerime plaj elbisesi geçirdikten sonra çantama birkaç kozmetik atıp odadan çıktım. Mayıs gelene kadar yer tutacaktım. Otelin havuzuna gittiğimde, etkinliğin henüz başlamadığını görmüştüm. Boş şezlong ararken en güzel yerlerin kapılmış olduğunu görmüştüm. Mecburen ortalarda bir yere geçerken çok göz önünde olmak beni rahatsız etmişti.
"Eva, hoş geldin." Murat'ın sesiyle ona dönüp selamlaştım. Arkadaşlarına da seslenip yanımıza çağırdığında üç erkek yanımıza gelmişlerdi. "Arkadaşlarım Turan, Erol ve Özgür. Biz turizm alanında iş yapıyoruz."
"İnsan kaçakçılığı mı?" dediğimde hepsi de kahkaha atmıştı ve çoğu göz bize dönmüştü. "Hayır tabi ki. Dünyanın birçok yerinde lansman ve organize yapıyoruz. Sen ne iş yapıyorsun?"
"Tasarımcıydım artık çalışmıyorum," dediğimde Erol belimi tuttu ve kulağıma eğildi. "İstersen ben yardımcı olabilirim."
"Yok teşekkürler," dediğimde sözümü kesti. "Olur olur, etkinlikten sonra buluşalım."
Mayıs yanıma geldiğimde onu diğerleriyle tanıştırdım. Biz şezlonglara geçerken diğer çocuklar da şezlonglarını yanımıza getirmişlerdi. Mayıs kulağıma eğildi. "Kızım senin ne işin var bu kadar erkekle? Kuzey ileriden size nasıl bakıyordu görmen lazım."
"Keyfimden değil herhalde Mayıs, iş arıyorum yoksa arabayı satmak zorunda kalacağız," dediğimde üzüntüyle kafasını salladı. "Tamam karışmıyorum ben sana."
"Burada turizmle alakalı bir şeyler yapabiliriz ya da organizasyon şirketi kurabiliriz, biz bunu güzel yaparız ben tasarımcıyım sonuçta," dediğimde kafasını salladı. "Güzel düşünmüşsün."
Lila, eline mikrofon alıp dj'in yanına çıktığında gözlerimi ona çevirdim. "Herkese merhaba, etkinliğime hepiniz hoşgeldiniz. Böylesine büyük bir etkinliği yapabildiğim için çok mutluyum. Afişleri, süslemeleri her şeyi kendim yaptım. Küçük yaştan beridir özel olduğumu fark ederek bir sürü proje tasarladım yürüttüm her şeyi yapabilen biri oldum. Kenarda benim ürettiğim çerçeveler var, standa uğramayı uğramayın ve elinizi çabuk tutun çünkü sınırlı sayıda. Şimdi harika bir konser olacak sonrasında gösteri ekibi gelip ateşle gösteri yapacak."
Herkes alkışlarken ben de alkışladım. Çok ünlü bir pop grubu sahneye çıktığında şaşkınlıkla Mayıs'a baktım. "Bunlara nasıl ulaşmış öyle?"
"Yapar o şeytan," dediğinde Mayıs'ın bu düşmanlığına anlam veremeyerek gelen gruba baktım. Gruptakiler tek tek Lila'yı öpmüştü. Mikrofonu alıp onlar da konuşma yapmıştı. "Lila, seni tanımak büyük bir şerefti bizim için. Etkinliğinin parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Tüm misafirlerimiz hoş geldiniz."
"Koca grubu bile fanı yapmış," dedi Mayıs kulağıma doğru. Biz gülümserken ileride duran Kuzey ile göz göze gelmiştik. O ikisinin arasındaki ilişkiyi hiç anlayamamıştım. Artık Lila muhabbetinden bunalarak Mayıs'ın kolundan tutup çekiştirdim. "Hadi havuza girelim, gerçekten daraldım."
İkimiz de havuza girerken Mayıs, Sarp'a el salladı ve o da yanımıza geldi. "Selam."
"Gelsene sen de," dedi Mayıs ona su atarken. Bu beni güldürmüştü. Sarp ikilemde kalsa da suya girdi. Kuzey de yanımıza geldi. Gülerek ben de ona su attım. "Sen de gel hadi."
Kuzey de suya atladı ve yüzüme su fırlattı. Ben de ona karşılık verdiğimde ikimiz de su savaşı yaparken Kuzey bir anda belimden tuttu ve kendisine çekti. Gövdemiz birbirine temas ederken mavi gözlerini ilk defa bu kadar yakından gördüğümü fark etmiştim.. Yakından çok daha güzeldi. Yıldız gibi parlak bir maviydi, Polaris gibi...
"Murat'ı nereden tanıyorsun?" dediğinde omuz silktim. "Dün gece tanıştık."
"Geceyi onunla mı geçirdin?" dediğinde sorusunun altındaki imayı anlayınca öfkeyle ona baktım. "Ne diyorsun sen be?"
"Asansöre beraber bindiğinizi gördüm. Senden hiç de beklenmeyecek şeyler," dediğinde işaret parmağımı onun göğsüne bastırdım. "Sakın beni kendin gibilerle karıştırma. Asansörden çıkınca ayrıldık biz."
"Şimdi neden yanınıza geldiler o zaman?" dediğinde gözlerimi devirdim. "Arkadaşça konuşuyoruz."
"Buradakilerden arkadaşlık bekleme bence," dediğinde meydan okurcasına baktım. "Herkesi kendin gibi sanma bence."
Biz hala dip dibeydik ve dışarıdan gören birisi sevgili olduğumuzu düşünebilirdi. Lila'nın bize uzaktan attığı sert bakışlar da bunu kanıtlıyordu. Kuzey'e döndüm. "Kız arkadaşın yanlış anlayacak, mesafeni koru."
"Kim benim kız arkadaşım?" dedi alayla. Neden bu kadar komik bulduğuna anlam verememiştim. "Lila işte."
"Sevgilim falan değil," dediğinde kaşlarımı çattım. "Arkadaşın mı?"
"Hayır, sadece sempati duyduğum birisi. Zor bir hayat yaşayıp ayakta duran bir kadın. Projeleri için kendisi bana ulaştı ben de işbirliğini kabul ettim."
İçimde büyük bir öfke hissederken Kuzey'e karşılık sessiz kaldım. Bizim de zor durumda olduğumuzu biliyordu.ama torpille kimseyi almam demişti. Ben de ona inat, etkinlik sonunda Erol ile görüşüp işbirliği yapacaktım. Hatta o kadar güzel şeyler yapmak istiyordum ki Kuzey'i pişman etmek istiyordum.
Ben sessizce düşüncelere dalarken o, gözlerime bakmayı sürdürmüştü ve yüzümü incelemişti. Yüzündeki sert ifadesinden dolayı ne düşündüğünü anlamakta zorlanıyordum. Güzel mi bulmuştu beni? Çirkin mi?
"Yüzümü ezberledin artık," dediğimde alaycıl şekilde güldü. "Bu, yüzden her yerde var."
Meydan okuyarak ona biraz daha yaklaştım ve kısık bir ses tonuyla konuştum. "Emin ol bu, yüzden bir tane daha bulamazsın."
"Kendini o kadar büyük mü görüyorsun?" dediğinde bir kahkaha atmak istemiştim. Lila sürekli özel olduğunu söyleyince sempatik bulunuyordu ama ben ima edince egolu sanılıyordum. Kararlı şekilde ona baktım. "Görmüyorum. Her insan özel ve birtaneciktir."
Ondan ayrılmadan önce son kez gözlerine bakıp güldüm. "Gerçi senin için özel olmamak gram umurumda olmaz. Değerden çok değerin geldiği yer önemlidir."