Ayaz Silahın namlusu arabamın camından bana doğrultulmuştu. Tam karşımda dört tane adam dizilmiş, hepsi de ellerindeki silahlarla bana bakıyorlardı. Sakin olmaya çalıştım ve hiç belli etmeden babamı aradım. “Oğlum?” derken yine endişeliydi ama bu kez bunda sonuna kadar haklıydı. “Önümü kestiler, evin aşağısındaki yokuşun oradayım” dedim ve aynı anda dışarıdan “Çık dışarı!” diye bir ses yankılandı. “Sakin ol, geliyorum!” dedi babam. “Kapatma baba, açık tutacağım” dedim ve telefonun sadece hoparlörüyle tuş kilidini kapatıp cebime koydum, sonra da indim. “Ne istiyorsunuz?” dedim soğuk kanlı olmaya çalışarak. “Seni Bey’e götüreceğiz, yürü” dedi silahı bana doğrultan ve hemen sonra diğer ikisi gelip kollarımdan tuttular ve arabaya bindirdiler. Telefonum hala açıktı, kilidini kapamış

