2. Oyun Kurucu

930 Words
NEVA Eve geldiğimde, kalabalığın ve gürültünün üzerimde bıraktığı baskı yavaşça dağılmaya başlamıştı. Vücudumdaki adrenalin yerini yorgunluğa bırakırken, zihnimdeki tek şey öğrendiğim gerçekler ve Kartal'ın o kadar insanın içinde Barbie'ye yaptıklarıydı. Hızla montumu ve topuklularımı çıkarıp kendimi çalışma masama attım. Bilgisayarımın parlak ışığı karanlık odayı aydınlatırken, parmaklarım klavyede dans etmeye başladı. Arama çubuğuna, ‘cinsellikte kırbaç, farklı zevkler,” yazdım. Tıklama sesiyle birlikte karşıma açılan sayfalarda, daha önce varlığından haberdar olduğum ama içeriğini tam olarak bilmediğim bir dünya belirdi. Okudukça bedenim, hiç de beklemediğim türden tepkiler verdi. Gözlerimin önüne, kadının yaşadığı tatminle, Kartal'ın yüzüne yerleşen ifade geldi. O anı resmen yeniden yaşıyordum ve bedenim buna tepki veriyordu. BDSM. Bağlama, Hakimiyet, Teslimiyet ve Mazoşizm Okuduğum her bir tanım, her bir uygulama gözlerimin büyümesine neden oldu. Nasıl bir fantezi dünyasıydı bu? Kartal Demirbilek'in 'farklı zevkleri' dedikleri bunlar mıydı gerçekten? Gözlerim ekrandaki metinlerde gezinirken, birden beynimde bir şimşek çaktı. Zihnim, detayları okuduklarımla eşleştirmeye başlamıştı. Gözlerimi kapatıp o anlara gittim. Yazın, havuz kenarında bronzlaşırken, Selin'in sırtını sürekli havluyla kapattığını anımsadım. Omuzlarında ve sırtında gördüğüm izler, birkaç kez boynunda fark ettiğim diş izleri, bileklerindeki kızarıklar… Dişlerimi sıkarken görüşümü zorlaştıran yaşlar yavaşça süzüldü. O izlerin nedenini artık biliyordum. Dudaklarımdan acı bir fısıltı döküldü. "Hayır…" Kartal ile hiç yüz yüze tanışmamıştım ama resimlerini görmüştüm. Zaten birlikte olduklarını intihar etmeden bir ay önce falan öğrenmiştim. Selin'in erken diyerek tanıştırmaya istekli olmaması, benim yoğun işlerim derken bir türlü kısmet olmamıştı. Kartal karanlık zevklerin içinde boğulurken, kardeşim onun bu sapkın dünyasına mı çekilmişti? Aklıma Selin'in son zamanlardaki o garip neşesi, o gözlerindeki sönük, bazen de anlamsız bir parıltıyla beliren ifade geldi. Hafızamın önüme serdiği sahnelere katlanamadım. Kardeşimin katili sadece onu öldürmekle kalmamış, ruhunu da kirletmişti. Klavyeye vurdum, bir şeye ihtiyacım vardı, somut bir kanıta. Gözlerim yanıyordu ama uyku haramdı. “Ah Selin!” Selin kuzenimdi. Kardeşimdi. İkimiz de depremde tüm ailemizi kaybederken birbirimize tutunmuştuk. Birbirimizden başka kimsemiz kalmamıştı. Memlekette akrabalarımız vardı ama kimse başlarına kalmamızı istemediği için bize hep uzak durmuşlardı. Yalnızca ikimiz olmuştuk hep. Birbirinin sırtını sıvazlayan, birbirine yoldaş olan iki kız… Ve şimdi yalnızdım. Artık Selin yoktu. Kartal tüm gücüyle ve sessiz bir şekilde tereyağından kıl çeker gibi bu işten kurtulmuştu. Selin onun evinde balkondan düşerek ölmüştü. İhtihar denilip, çok hızlı bir şekilde dosya kapatılmıştı. Ben buna asla inanmıyordum. Selin her şeyden vazgeçse benden vazgeçmezdi. Kartal'ın sapkınlığını öğrenmek çok iyi olmuştu. Artık onu nasıl rezil edeceğimi, cinayeti nasıl itiraf ettireceğimi biliyordum. Tek mesele ona yaklaşmaktı. Gerisi çok kolay olacaktı. *** Yine bir aynanın karşısındaydım. Bu sefer makyajımı değil, kurguladığım sahneyi ve kendimi inceliyordum. Aylarca süren çabalarım, Kartal Demirbilek'in dikkatini çekmek için yaptığım tüm hamleler boşa çıkmıştı. Gazeteci kimliğimle, flörtöz tavırlarımla, hatta tesadüfi karşılaşmalarla bile bir milim yol kat edememiştim. O buz adam, sanki etrafında görünmez bir kalkanla dolaşıyordu. Ama şimdi, oyunun kurallarını değiştirecektim. Onu en hassas noktasından, zevklerinden vuracaktım. Restorandaki rezervasyonumu kontrol ettim. Köşede, biraz loş, gözlerden uzak ama aynı zamanda kolayca fark edilebilecek bir masa seçmiştim. Normal flört Kartal'ın ilgisini çekmiyordu artık anlamıştım. Etrafındaki herkese fazla ilgisizdi. Kartal yalnızca sapkın zevklerin peşindeydi, ben de ona tam olarak bunu verecektim. Yanımda oturacak olan adamı seçmek kolay olmadı. Yakışıklı, çekici ama aynı zamanda kontrol edilebilir olmalıydı. Sonunda, eski bir oyuncu olan Mert'i ikna etmiştim. Ona ne yapacağımı tam olarak anlatmamıştım, sadece ne yapması gerektiğini anlatıp küçük bir "oyun" oynayacağımızı söylemiştim. Giyindiğim kıyafet, sade ama bir o kadar da iddialıydı. Kırmızı rujumu sürerken, dudaklarımda hafif bir titreme hissettim. Korkudan mı yoksa içimdeki adrenalin patlamasından mı karar veremedim. Gözlerimdeki ifadeye ayna karşısında uzun bir süre çalışmıştım. Çünkü önemliydi. Kartal'ın dikkatini çekecek olan, acıyla karışık zevk pırıltısı olmalıydı. *** Restorana girdiğimizde Mert kolumdan tuttu. Gösterdiğim masaya doğru ilerlerken gözlerim Kartal'ı arıyordu. Köşede birkaç iş adamıyla, her zamanki gibi soğuk ve mesafeli bir şekilde oturuyordu. Bakışları, etrafındaki her şeyi süzüyor ama hiçbir şeye takılı kalmıyordu sanki. Ta ki ben masamıza oturana kadar. Yönümü ona doğru ayarlamaya dikkat etmiştim. Oturur oturmaz Mert'e döndüm, hafifçe öne eğildim ve fısıldar gibi konuştum. Sesimin tonu, yakınlığımızdan ziyade, bir tür tartışmanın eşiğinde olduğumuzu belli etmeliydi. Bir süre tartışır gibi göründük. Sesimin tonu giderek hafifçe yükseldi. Mert, anlattığım noktaya geldiğimizi anlayarak kaşlarını çattı. "Bitti Mert. Nesini anlamıyorsun?" dedim, sesimdeki duygudan yoksun tınıyı özenle koruyarak. Ayağa kalktım ve Mert, tam da anlaştığımız gibi, kolumu sertçe kavradı. Parmaklarının boğumları beyazlaşmıştı. Canım yanmıştı. Fakat şimdi acıyı değil, acının içindeki zevki hissetmeliydim. İçimde yükselen intikam ateşi bunu kolay bir hale getiriyordu. Aylardır boşa çıkan çabalardan bıkıp usanmıştım. Bakışlarımı Kartal'a çevirdim. Gözlerinin bizi izlediğini biliyordum. Dudaklarımda soğuk bir gülümseme belirdi. Bu gülümseme, Mert'in suratına değil, Kartal'a yönelikti. Günlerdir çalıştığım bakışı yapabildiğimi umarak kolumu kurtardım. "Seni mahvedeceğim," dedi Mert, sesini biraz yükselterek. Mert'in sözlerine cevap vermeden çıkışa yöneldim. İçimden zafer çığlıkları atıyordum. Kartal'ın dikkatini çekmiştim. Hissediyordum. “Oldu Selin,” diye düşündüm. “Sonunda varlığımı fark etti.” Selin'i hatırlayınca anında gözlerim doldu ama hızlıca geri gönderdim. Restoranın dışına çıktım ve gülümsedim. Camdan Kartal ile göz göze gelince gülümsemem soldu. Gerçekten dikkatini çekmiştim. Tüm bedenim bakışlarının esareti altında titredi. Bakışlarım, Kartal'ın kara gözlerine kilitlenmişti. İçimde bir alev parladı. Bu adam benim olacaktı. Tüm günahlarıyla. Tüm günahlarını dünyaya duyururken, kardeşimi öldürdüğünün itirafını da alacaktım o günahkar dudaklarından… Bakışları tıpkı o kadınla gördüğüm andaki gibi görünüyordu. İçim intikam hissiyle doluyken bile, bedenimi okşayan bakışlarının hissettirdiği bir sıcaklık bedenime yayılabiliyordu. Doğru mu yapıyordum? Bedenim bir göz süzüşle bile ona doğru çekilirken intikam oyununu kurabilecek miydim? Kartal Demirbilek'in dünyasına girmek zorundaydım. Eğer ondan bir itiraf almak ve o krallığını yıkmak istiyorsam bunu yapmak zorundaydım. Kartal'ın yüzündeki buz gibi ifadenin altında, çok kısa bir an için bir pırıltı yakaladım. Aylardır istediğim bu bakışı görmekti ama şimdi tuhaf hissetmekten kendimi alamıyordum. Yürümeye başladım. Dayanamayıp Kartal'a son bir bakış attım, hala beni izliyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD