1.

1090 Words
-Söyle bakalım Özlem ne istiyorsun? Özlem zevkle bana bakarken ben iddiayı nasıl kaybettiğimi düşünüyordum. Konu ne mi ,size anlatayım. Ben Güneş Kartal, namı değer özgür kız. Kıvır kıvır saçlarımı özgürce sallarken etrafımda ki beğenen bakışlara aldırmayan kız. Güzelim, bunu biliyorum yani. Neyse, 1.70 boyum, kahverengi gözlerimle ben buradayım diye gezmeyi seviyorum. Üniversite sınavını kazanıp Aydın'dan Ankara'ya geleli iki sene oluyor. Bir sene hazırlık ve bir sene de birinci sınıf. Karşınızda hukuk bölümü ikinci senesine giriş yapan öğrenci var. Gelelim Özlem'e, kızımız hakiki sarışınlardan. Güzel olduğu kadar deli dolu. Onunla bir çok ortak noktamız var, ama en sevdiğim özelliği o da benim gibi özgürlüğü seviyor. Sarı saçlar, renkli gözler, bu kızın peşinde koşan az mı erkek var. Erkek arkadaşı durumunu ikimiz de sevmiyoruz. Birine bağlanmak ve ona bağlı hareket etmek bizim için en zor şeyler. İlk geldiğimde tanışıp arkadaş olduk. Yurtta kalırken birlikte eve çıkmaya karar verdik. Özlem Muğla'dan geliyordu. Neyse konumuz bu değil yani. Gelelim asıl konuya. Okul başlayalı bir hafta oluyor. Malum ilk hafta ders işlenmeden geçen günler. Okula yeni bir hoca gelmişti. Bildiğiniz ben buradayım diyen. Bizim deli kızla hoca üzerinden iddiaya girdik. Küçük bir iddiaydı, ama ikimizde inada bindirince iş büyüdü. Konu ne mi, hocanın evli olup olmadığı. Ben değildir derken o evli dedi. Sonuç, kazanan Özlem oldu. Ben nasıl mı yenildim, adam yüzük takmıyor arkadaş. Benim böyle eşim olacak ben ona yüzük taktırmaz mıyım? Neyse zaten iddiayı kaybettim. Şimdi hanım efendi bir şey isteyecek ve yapacağız. -Seni bekliyorum Özlem. Artık bir şey söylesen. -Buldum!! Özlem heyecanla bakınca bende merak ettim. Sonuçta ben yapacağım. -Murat'ı tavlayacaksın. -Murat kim bee? Yani şaşırmayın, altı yüz kişilik anfi de herkesi nasıl tanıyayım? Birde ben niye erkek gibi onu tavlıyorum? -Hani şu koca gözlükleri ile ortalıklarda gezen çocuk. -Özlem beni sinir etme. Ben çocuğu bile tanımıyorum. Hem niye tavlıyorum onu? Başka bir şey iste. -Olmaz Güneş, dediğimi yapacaksın. İddiayı kaybettin. -Özlemciğim.... Sakin olmaya çalışıyorum , yoksa bu kız beni katil yapacak. -Böyle saçma bir şey mi olur? Ben o kadar kişiyi ret edeyim. Sen bana erkek tavla de. -Beni ilgilendirmez. Eğer yapmazsan hayranın olan erkeklere biraz bilgi verebilirim. Bu kız arkadaşım olduğuna emin mi? Resmen beni tehdit ediyor. İlk vereceği şey, büyük ihtimal vermediğim telefon numaram olur. Karşımda zevkle gülen arkadaşıma baktım. -Tamam yapalım bakalım. Nasıl olsa benim gibi birine hayır diyemez. -İşte bunu hiç bilemezsin. Oğlanı tavlıyorsun ,sonrası sana kalmış. Çıkmaya devam mı edersin ,yoksa bırakır mısın karar senin. -Aman kalsın devamı... Özlem gülerken oturduğum sandalyede kendimi geri attım. Okul cafesinde ders saatini bekliyorduk. -O zaman kolay gelsin Güneş. -Çocuğu göster de kimi tavlayacağım bileyim. -Kalk hadi anfiderdir büyük ihtimal. Ben çocuğu tanımazken bu hatun nasıl tanıyor acaba? Kalktığımıda yine o hayran bakışlar. Seviyorum bee kendimi. Anfiye vardırınca Mert, Ömer ve Sinan her zamanki gibi geyik yapıyorlardı. Anlaştığım üç erkek. Aslında Mert bana karşı bir zamanlar boş değildi. Birazcık çocuğu kendimden uzaklaştırınca arkadaşlığıma razı oldu. Özlem etrafa bakarken onlara doğru yaklaştım. -Selam gençlik. -Gelmiş bizim güzel bayan. -Teşekkür ederim Sinan bey. Hep birlikte gülerken Özlem kolumu dürttü. Bakalım kızımızın derdi neymiş? -Ne? -Bak orda Murat.. Özlem'in gösterdiği tarafa bakınca, şok olmuş şekilde kaldım. Neden mi? Karşımda resmen silik bir çocuk vardı. Gözünde kocaman gözlük, saçlar desen sadece taranmış. Adam bir şekil verir değil mi? Sen nesin oğlum? Yüzde bir iki çil, gözler gördüğüm kadarıyla siyah. Kıyafet mi ,konuşmak bile istemiyorum. Adamın modadan anlamadığı ortada. Giydiği kot kaç yıllık acaba, tişört ah bu ne böyle? -Özlem lütfen bana şaka de. Yüzüm düşmüş bir şekilde baktığım da gülüp duruyordu. -Ne oluyor kızlar? -Bir şey yok Mertciğim. Güneş beni kırmayıp bir şey yapacakta. Biraz naz yapıyor. Mert anlamamış şekilde bize bakarken, Özlem ellerini açıp kolay gelsin diyerek gitti. Ben bu çocuğu tavlarsam adım onunla anılacak. İki senedir kimseyle çıkmayan güzel kızımız çirkin erkeğe aşık oldu diyecekler. Bunu düşünmek bile istemiyorum. Hocanın girmesi ile Özlem'in yanına geçip oturdum. Murat arkamızda kalmıştı. Dönüp baktığımda bu çocuğu neden hiç görmediğimi bir kere daha anladım. Yalnız başına en arkada oturuyordu. Sadece dersle ilgilenen biriydi anlaşılan. -İncelemen bittiyse önüne dön. Dikkat çekeceksin. Sinirle Özlem'e döndüm."Senin yüzünden bu haldeyim. Başka bir şey istersen olmuyor muydu?" -Güneş mızmızlanmayı bırak ve dersi dinle. Evet pes ettim ve ders dinlemeye başladım. Aklındaki düşüncelere ara verip odaklanmaya çalıştım. Sonuçta kolay bir bölüm değil. İki saatlik dersten sonra beynimize biraz ara verdik. Diğer derse biraz vakit vardı ve dışarı çıkmanın tam zamanıydı.. -Kızlar hava almaya çıkalım biraz. Sinan teklifi ile hep birlikte ayağa kalktık. Dışarı çıkma adımın Özlem o çocuğu işaret edene kadardı. Bıkkın şekilde nefes verip arkadaşlara döndüm. -Siz gidin ben arkadan geliyorum. -Bir şey mi oldu Güneş? -Mert gidin ben geliyorum. Zorla onları gönderdikten sonra kendime çeki düzen verdim. Şort ve tişört ile güzel görünüyorum. Saçlarımı da düzelttikten sonra hayır denmeyecek kadar hazırdım. Makyaj tamam, gülüş tamam. Hadi kızım göster kendini. Çocuk hiç tipin değil, tamam çirkin, ama sen işe odaklan. Ne kadar çabuk olursa o kadar hızlı biter. Arkaya doğru giderken onu izlemeye devam ettim. Önündeki kitaba bakıp deftere not yazıyordu. Parmakları inceydi, en azından onlara bakıp kendime teselli verebilirim. Yanına vardığımda hala beni görmemişti. Yani buna alınmadım desem yalan olur. Beni fark etmemesi mümkün değildi. Biraz daha bekledim, ama sonuç değişmedi. En son pes edip konuşmaya karar verdim. -Selam.. Sadece bunu söyleyip bekledim. Oğlumuz sonunda kafasını kaldırıp bana baktı. Evet şimdi yüzünü yakından görüyorum. Gözlükler büyüktü ve kesinlikle güzel değildi. Gözler, bak işte onların siyahlığı ile beni biraz etkiledi. Yüzünde azda olsa çiller vardı. Boyu benden biraz uzundu. Yani 1.80 filan olmalıydı. Zayıftı, vücut çalışması yaptığını kesinlikle sanmıyorum. Anlayacağınız ben bu çocuğu tavlayıp ne yapacaktım? -Selam.... Sesini de duyduk. En azından sesi de güzel ,etti üç. Parmaklar,gözler ve sesi bunlarla idare edeceğiz. Evet şimdi böyle balıklama atladık, ama bir mazeret bulmamız gerekiyor. -Şey dersle ilgili bir şey soracaktım. -Bana mı? Hadi ama tabi ki de bir sürü kişi varken sana gelmem bile mucize. Hemen etkilenmelisin. Ancak çocuğunuz olan rahatlığı ile bana bakıyor. -Evet....yani senin iyi not tuttuğunu duydum. İyi attım sanırım. Tutmazsa yandık, ama sorun değil. Ona da bir mazaret buluruz. -Emin misin? Neden geldin söyle de işime bakayım. -Nasıl, anlamadım? -Ben seni zeki bilirdim Güneş. Rezil oldum. Çocuk resmen beni gömdü. Ah iddia olmayacaktı ben şimdi bir güzel haddini bildirecektim. Bu arada adımı bilmesine de şaşırmadım, beni bilmese şaşırırdım. Sonuçta bölümün güzel kızıyım. -Cevap vermeyecek misin? - Neden inanmıyorsun? Bana güvenmesi için böyle davranmak daha mantıklı geldi. -Yapma, sen sınıfın zeki kızısın. Benim notuma ihtiyacın yok. -O zaman seninle konuşmaya çalışıyorum desem. Az önceden beri suratı değişmeyen Murat'ın şimdi şaşkın gözlerle bana baktığını gördüm. İlk tavlama adımı atıldı, gerisi için bekleyin biraz. Bu kadarı bile benim için büyük olay.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD