BÖLÜM 1 /İlk Bakışma

1103 Words
Kalbi ile dili bir olan insandan korkma.. -Şems- BÖLÜM 1/ İLK BAKIŞMA *** Anladım, sonu yok yalnızlığın. Her gün, çoğalacak. Her zaman böyle miydi, bilmiyorum. Sanki dokunulmazdı çocukken, ağlamak. Alışır her insan. Alışır zamanla, kırılıp incinmeye. Çünkü olağan yıkılıp yıkılıp yeniden, ayağa kalkmak. Müziğin sesini biraz kısıp kulaklığımı sabitledim. Başımı otobüsün camına yaslayıp sadece dudaklarımı oynatabilerek mırıldanabiliyordum, sesim çıkmadan.. Yalnızlığım yollarıma, pusu kurmuş beklemekte. Acılar gözlerini dikmiş üstüme, nöbette. Bekliyorum bekliyorum, bekliyorum. Hadi gelin üstüme, korkmuyorum. İneceğim durağa geldiğimde ayaklanıp düğmeye bastım. Şarkının nakaratı çalmaya başlamıştı bile. Otobüsten indiğimde derin bir nefes aldım. Kulağımda halâ şarkının sözleri devam ediyordu. Umutlar yüklü ha yağdı ha yağacak, üstümüze. Hasret, yokluğunla ben baş başayız nihayet. Kulaklığımı çıkarıp telefondan müziği kapattım. Sırt çantamın diğer kolunu da takıp turnikelerden geçtim. Dersin başlamasına daha yirmi dakika vardı. O zamana kadar oyalanabilirdim. Arka taraftaki çimlere yönelip herhangi bir ağacın altına oturdum ve sırtımı gövdesine yasladım. Üniversite bugün çok az kişiye eşlik ediyordu. Sanırım bir çoğu dersteydi. Çantamdan Yerle Yeksan kitabımı çıkarıp 352. sayfayı açtım. Kitabın bitmesine on sayfa kadar az bir şey kalmıştı. Fırsatını bulmuşken bitirebilirdim. Daha iki sayfa okumuştum ki başımda hissettiğim gölgeyle kafamı kaldırıp baktım. Burada ve mahallede tek konuştuğum kişi duruyordu karşımda. "Zeynep?" dediğinde yana kayıp ona yer açtım. "Erkencisin, yine?" Çisel yanıma oturup elimdeki kitaba baktı. Gülümseyerek telefonumu çıkarıp not bölümüne girdim ve yazmaya başladım. "Sabah erken kalktım. Uyku tutmayınca da okula gelmek istedim. Bu arada günaydın." Yazdıklarımı okumuş ardından da gülerek başını sallamıştı. "Sana da günaydın. Bu kitabı ilk defa görüyorum elinde, yeni mi?" Elinde incelediği kitabımdan başını kaldırıp yüzüme baktı. Kafamı 'hayır' anlamında iki yana salladım. Bu kitabı genelde yatmadan önce okurdum. O kitabı incelemeye geri dönmüşken saate bakıp ayaklandım. Dersin başlamasına bir kaç dakika vardı. Çisel benim kalktığımı görünce kitabı uzatıp "Sanırım dersin var." dedi. Onu başımla onayladım. "Benim dersime daha var. Sen git, çıkınca konuşuruz." Son kez ona bakıp arkamı döndüm. Dersin olacağı sınıfa girdiğimde boş bir yer bulup oturdum. Hoca girdiğinde ve ders başladığında ben defterimi karalayıp duruyordum. Şuan bir kaç kişi sunum yapıyordu sadece. Sıkıcı da olsa nihayet biten bir dersin ardından sınıftan çıkıp yürümeye başladım. Çisel'i arıyordum. En son arka tarafa baktığımda orada da olmadığını gördüm. Telefonum titreyince ve mesajı okuyunca yüzüm düşmüştü. "Zeynep dersteyim şuan. Sen neredesin? Eğer dersten çıktıysan beni kafeterya da bekle lütfen." Mecbur tek başıma kafeteryaya gidip bekleyecektim. Tekrar yürümeye başlayıp biraz etrafa bakındım. Gün yine aynı gündü. Değişen hiç bir şey yoktu. Kendime bir kahve alıp ikili masalardan birine oturdum. İçerisi oldukça kalabalıktı. Bir yandan kahvemi yudumluyor diğer yandan da sosyal medya da geziniyordum. i********: hikâyeme masanın üzerindeki kahvemi çekip saati de ekledim ve attım. Hikâyemi gören Ege anında yazmıştı. Bu yüzümde küçük bir gülümsemeye sebebiyet verdi. "Keyfin yerinde bakıyorum, ufaklık." Bana hep ufaklık demesine sinir olsam da ona takılmadan cevap yazdım. "Aynı işte. Senin keyfin nasıl?" Ege aile dostlarımız olan Özge teyze ve Fırat amcanın oğluydu. Ege ve ben daha doğmadan önceki zamanlara kadar uzanıyordu ailelerimizin dostlukları. Ben Ege'den cevap beklerken Berat mesaj atmıştı bu sefer. Peş peşe mi geliyor bunlar anlamadım ki. "Ne zaman çıkacaksın okuldan? Akşam sizde olacağız, biliyorsun boncuk." Berat'ın bana boncuk demesini, Ege'nin ufaklık demesine tercih ederdim doğrusu. "Biliyorum:) Bir derse daha gireceğim ardından evde olurum. Enişteme selam söyle." Berat rahmetli teyzemin -daha doğrusu annemin teyzesinin- oğluydu. Aynı yaştaydık ama o benden beş ay önce doğmuştu ve bunu fırsat bilip bana abi diyeceksin falan diyordu. Tabii ki de demiyordum. Demeyecektim de. Semra teyzemin kanlar içindeki görüntüsü zihnime düştüğü an başımı iki yana salladım. Düşünme! Düşünme! Eğer düşünmeye başlarsam benim için hiç iyi olmazdı. Ama aklımdan çıkaramıyordum. Yüzünü hayâl meyal hatırladığım eli silahlı adam geldi gözlerimin önüne. Gözlerim dolunca elimdeki telefonu kapatıp masaya bıraktım. Titriyordum. Sakinleşmem gerekiyordu. Derin bir nefes alıp gözlerimi yumdum. Ama bir damlanın firar etmesine mâni olamamıştım. Normalde ağlayınca kafamı eğer gizlemeye çalışırdım. Ama nedense şimdi içimdeki garip duyguyla kaldırmak istedim başımı. Kaldırdım da, usul usul hem de. Gözlerimi etrafta, insanların üzerinde gezdirdim. Ama biriyle göz göze gelmek beni bozguna uğrattı. Kafeteryanın bana en uzak olan masasında birileriyle sohbet ederken gözleri değdi gözlerime. Tam o an, bütün kötü enerjimin vücudumdan gidişini hissettim. Ne titreme vardı artık ne de akan yaş. Kaşlarını çatmıştı. Neden çekmiyordu gözlerini? Utançla bakışlarımı önüme çevirdim hemen. Ağladığımı görmüştü ve rezil olduğumu hissediyordum. Buradan hemen gitmeliydim! Telefonum titrese de umursamadım. Ege veya Berat mesaj atmış olmalıydı. Çantamı takıp telefonumu elime aldım. Soğumuş kahveyi çöpe atıp dışarı çıktım. İkinci derse girmek istemiyordum. Hemen bir otobüse binip arkalarda bir yere oturdum. Ege ve Berat'ın yazdıklarını okuyup Çisel'e eve gitmem gerektiğine dair bir mesaj attım. Eve gidene kadar o garip bakan adamı düşünmüş, ardından da biraz şarkı dinlemiştim. Şimdi ise çantamdan çıkardığım küçük makyaj aynasından gözlerime bakıp kızarıklık var mı diye kontrol ediyordum. Eğer annem veya babam ağladığımı görürse hemen ne olduğunu soracaklardır. Son kez kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım ve ardından anahtarla eve girip sessizce oturma odasına çevirdim gözlerimi. Annem ile babam gülüşerek bir şeylerden bahsediyorlardı. Sessiz adımlarla merdivenlere yönelmiştim ki annemin sesini duyunca yakalandığım için kendime sövdüm. "Zeynep, kızım?" Yüzüme tebessüm yerleştirmeye çalışarak adımlarımı salona çevirdim. İkisi de merakla bana bakıyordu. Gidip aralarına oturduğumda babam saçlarımdan annemde yanağımdan öptü. "Bugün iki dersin olduğunu söylemiştin prenses, yanılıyor muyum?" Babama başımı sallayıp ellerimi kullanarak beden diliyle anlatmaya başladım. "İlk ders çok sıkıcı ve bunaltıcıydı baba. Bugün biraz dinlenmek istiyorum. En azından eniştemler gelene kadar." Tekrar başımın üzerini öpüp "Başka bir şey yok değil mi?" diye sordu. Benim için endişelenmesine gülümseyip başımı iki yana salladım. "Aç mısın güzel kızım?" Başımı anneme çevirip ona da başımı iki yana salladım ve yanağından öptüm. Babamı da öptükten sonra ayaklanıp ellerimle "Siz keyfinize bakın. Uyuyacağım ben biraz." dedim. Annem gülüp babama baktı. "Ne kadar güzel bir kız doğur muşum, değil mi Anıl?" Babam da gülerek annemi kolunun altına aldı ve alnından öptü. "Benim de payım büyük ama mavişim." Daha fazla dikilmeden onları yalnız bırakmak adına çantamı kaptığım gibi odama çıktım. Üstümü değiştirip rahat bir şeyler giyindikten sonra saçlarımı at kuyruğu yapmıştım. Pencereye doğru yürüyüp camı açtım ve gözlerimi ileriye diktim. Karşı eve dün yeni birileri taşınmıştı ama daha kim olduklarını görememiştim. Hemen yanındaki evde ise Çisel'ler oturuyordu. Bakışlarımı sokağa indirdiğimde bir arabanın, karşıdaki evin önünde durduğunu gördüm. Lacivert ve çok güzel bir arabaydı. İçimdeki meraka engel olamayıp izlemeye devam ettim. Arabanın şoför koltuğunun tarafındaki kapı açılınca ilk beyaz spor ayakkabılara tanık oldum. Ardından bütün bedeni ortaya çıkan genç bir adam. Kafasını kaldırıp karşı eve baktı ve ardından cebinden anahtar çıkardı. Yeni komşumuz bu olmalıydı. Bakışlarını sokağa çevirdiğinde yüzünü de görebilmiştim. Ve lanet olsun ki bu genç adamı tanıyordum! Gözlerim şaşkınca büyüdüğünde pencereden bir adım uzaklaştım. Şakaydı değil mi bu? Bugün kafeterya da ağladığımı görüp rezil olduğum adam, karşı komşumuzdu! *** Düşünceleriniz? S.D.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD