| 9 | GEÇMİŞ YA DA SİLİNMİŞ

2178 Words
Pörtlemiş gözlerle üzerime fırlayan devasa adamla karşı karşıya kalmışken arkamdaki Coren insanüstü hızını kullanarak sıçradı ve onu boğazından yakalayıp yere yapıştırdı. Sarı saçları ve tüm bedeni kan içinde olan adamın kıyafetleri paramparçaydı. Tam namına uygun üçüncü birlik askeri olarak Coren’ın karşısında dikilirken Coren bambaşkaydı. Temiz kıyafetleri ve zarif duruşuyla canavar değildi. Canavar güçleri olan bir asalet timsaliydi. “Siktiğimin piçi!” Diye bağırdı adam Coren’a yumruk sallayarak. “Yine mi sen lan!” Coren onu yerle bir bütün haline getirirken taş zeminin çatırdadığını duydum. “Kes lan sesini.” “Sen kes lan piç!” Karşı karşıya geçtiklerinde adam fıldır fıldır gezinen gözleriyle Coren’a bakıyordu. İnanılmaz öfkeli görünmesinin yanı sıra ondan yayılan büyünün rengi farklıydı. Coren kırmızıyken o mavi bir efsunun etkisinde görünüyordu. “Bölüğün en deli piçi sendin!” Dedi adam ona hırlayarak. Birbirilerini tanıyorlar. Neden şaşırdıysam? “Ben Coren’ım.” Diye karşılık verdi iyi eğitimli vahşi köpüşüm. “Sorduk mu amına koyim!” Irena seninle gurur duyuyor Coren... Böyle bir ortamda bile ağırlığını bozmamıştı. Kendini kaybetmeden dövüşüyordu. Asıl amacı onu yıldırmak ve hareketlerini engellemekti. Savaş modu aktifti ama eskisi gibi zihnini kaybetmiyordu. Tekrar birbirlerine girdiler. Hareketleri o kadar hızlı ve sertti ki odanın içinde sağlam kalan bir eşya bile yoktu. Kapıya yaslanıp vahşetlerini uzaktan izledim. Coren olmasa, saniyeler içinde ölürdüm. Aslında bu canavara bakma görevi bana değil de ona verilmişti. Umarım altınlarıma göz koymazsın Coren… “Deli köpek!” Diye haykırdı adam. “Sensin lan deli köpek!” Vur Coren. Harika. Mahvetti adamı. “SUS SİKERİM!” Bu adam da fenaydı. Yorulmuyor ve pes etmiyordu. Akıllı köpüşümü yaraladı mı acaba? “Kimi sikiyosun piç!” Coren’dan efsane bir kafa! Deliler gibi küfrediyorlar, sürekli konuşuyorlar ve konuştukları yere bir de dövüşüyorlardı. İnanılmaz bir görüntü olduğu için tüm dikkatim onlardaydı. Hep böyle mi anlaşıyorlardı acaba? Savaş alanında nasıl bir ilişkileri vardı ki? “ACIYOO!” Diye bağırmaya başladı adam. Coren onu yere yığmış, hayvan gibi yumrukluyordu. Off, çok fena… “YETER LAN BIRAAAK!” Tabii ki bırakmadı. Adam bayılana, yani sesi kesilene kadar yumrukladıktan sonra yetmedi, saçlarından tutup kafasını yere çarptı. Artık onu ne ikna etti bilmiyorum ama durdu ve derin nefesler alarak soluklanmaya başladı. Acayip yorgun görünüyordu. “İyi misin Coren?” “Ona haddini bildirdim.” Ah, kesinlikle bildirdin. “Yaralandın mı peki?” “Hayır yaralanmadım.” Ayağa kalkıp devasa adamı leş tutar gibi sol koluyla kaldırıp yatağa fırlattı. “Önceden de böyle kavga eder miydiniz?” “Emirlerde yoktu. Ben de kendimi tuttum. O yüzden hayır.” Ters ters adama bakarken solukları anca yavaşladı. “Çok konuştu.” Gelelim can alıcı soruya. “Peki hep böyle kavga mı edeceksiniz?” Eğer öyleyse sıçtık. “Bilmiyorum. Onu zorlayabilirim ama bizi sıkı yetiştirdiler. Özellikle de Dex’i.” Bu sarı canavar beyin adı Dex’ti demek. “Onu yıkmak zor. Suikast becerileri hepimizden iyidir. Her hareketi tekinsiz olduğu için akli olarak da dengesizin tekidir. Yani onunla ben ilgileneceğim.” Burnunu kırıştırdı ve vahşi ifadesiyle Dex’e baktı. “Bir daha kontrolü kaybederse de…Bizzat ben öldüreceğim.” Adamı öldürmesinler diye aldık ama şimdiden pestili çıktı. Şu hale bak…Yüzündeki her bir organı yer değiştirmiş resmen. Acaba Lucen buna bir şey der mi? Amaan bana ne canım. Bakabiliyorsa kendi baksın. “Biz yine de yumuşak olalım.” Dedim şirin şirin gülümseyerek. Her şey altın için. Özür dilerim Coren. “Anlaşıldı.” Dedi kısık gözlerle adama bakarken. “Onu yumuşak bir yastıkla boğup, yumuşak yumruklarla öldüreceğim.” NEEEE? “Hayır Core-“ Demeye kalmadan Dex bağırarak yerinden doğruldu. “AY UYANDI!” Ve kahrolası dövüş dansları tekrar başladı. 🐶 “O manyak piç mi yaptı bu eti?” Dex kalın bir iple sandalyeye bağlanmıştı. Aynı zamanda elleri de Coren tarafından bağlandığı için tek eliyle zar zor önündeki eti yiyordu. Evet kavgaları bitti demek isterdim ama bu imkansız. Çünkü Dex bir anda, sebepsiz yere delirip saldırmaya başladığı için Coren onu sandalyeye bağlamayı akıl etti. Şimdi mutfakta onun hazırladığı enfes etleri yiyorduk. “Evet.” Kendi tabağımı alıp karşısına otururken mesafeme de dikkat ettim. Bu kas yığını adam çok yakışıklı ve güçlü oluşunun yanında tam bir zırdeliydi. “Helal sana be kız!” Dedi heyecanla eti yerken. “Nasıl başardın? O kuduz itin tekidir.” Ya, öyle mi? Sen kendine hiç baktın mı? “Coren bunları kendi kendine öğrendi.” Dex eti iştahla yerken onun Coren’dan farklı yanını gördüm. “Yemeğin tadını ayırt edebiliyor musun?” “Bu ne saçma soru? Tat alma duyum var yani.” Hm… Coren’a döndüm. “Peki ya sen?” Kısık gözlerle Dex’e baktıktan sonra “Ben de ederim.” Dedi. Nah edersin. Sinir olduğu için böyle söyledi çünkü onda olan bir şeyin kendinde olmayışını asla kabul edemezdi. Yemekte ne var ne yok her şeyi bilse de tatları ayırt edemiyor. Dex ve diğerlerinin de böyle olduğunu düşünmüştüm ama belli ki bu sadece Coren’da vardı. “Dex Bey, kalbimin sesi ya da kuşların kanat çırpmasını duyuyor musunuz?” Dex bana malmışım gibi baktı. “Tabii duyuyorum.” “Bu seni rahatsız ediyor mu?” “Yoo.” Her şeyin bilincindeydi. Et sıcak olduğu için yemeden önce üflediğini de görmüştüm. Coren gibi kaynar çayı ağzına dökmemişti. “Yani düşünme becerin var.” “Sen de beni iyice mal ettin he.” Dedi Dex söylenerek. “Amacım o değildi.” Dedim sinirlenmesin diye. “Coren’dan farklı geldin gözüme. O yüzden.” Dex beni baştan aşağı süzdü. O sırada arka taraftaki Coren’ın hırladığını hissetim ama duymadım. “Havalı kadınsın.” Bu sefer hırladı. Net duydum. “Teşekkürler.” Bu adamın Coren’la alakası yoktu. Sosyal becerisi de yüksekti. İletişimde iyiydi, espri yapıyor ve imaları anlıyordu. “Aynı eğitimi almanıza rağmen çok farklısınız.” Diyerek ağzından laf almaya çalıştım. “Geçmişlerimizden dolayı.” Dedi eti ağzına tepiştirirken. “Onları çok küçükken katıldılar. Ben katıldığımda her şeyin farkındaydım. O yüzden fazla prosedüre maruz kalmadım.” Sikerler. Bu prosedür dediği ipin ucunun koptuğu yer olmalıydı. Bahsedilen prosedür ve büyüler kayıt dışı olduğu için içeriğinde ne olduğuna dair hiçbir bilgi yok. Yani sadece büyüyü yapan ve buna maruz kalan kişi ne olduğunu biliyor. Ve Coren’ın da hafızasının bu kısmı kilitli. Ağzından laf alma umuduyla Dex’e tüm tatlılığımla yaklaşmaya çalıştım. “Nasıl bir prosedür bu peki?” Şirin gülümsemelerim ona farklı geldiği için ilgisini çekiyordu ve bana kilitleniyordu. “Ben ne bileyim? Uygulayanlar biliyor sadece.” Ulan tas kafalı! Bir boku da bil. “Ne için yapılmış olabilirler?” “Ha…Duyuları keskin hale getirmek olabilir.” Coren yanımdaki sandalyeyi yavaş yavaş çekerken negatif elektriğini hissediyordum ama sinirli değildi. “Başka?” “Hay sikeyim…Bilmiyorum. Orada hayatta kalmak çok zordu ben de ne söylenirse onu yaptım. Güçsüz olanlar dayanamayıp delirdiler, delirenler de öldürüldü. Ama öldürmek için çok değerli olduğunu düşündükleri kişilerin de hafızalarını silip uzaklaştırdılar.” Eh. Sanırım bu işin ardında büyük bir bok yolu vardı. 🐶 “Yemek harikaydı. Bu kuduz it sürekli pişirsin bize.” “Belki hafızası silinmeden önce yemek yapmayı biliyordu?” Diye tahminde bulundum. Dex’in üzerindeki halatları çözmüş, koridorda yürüyorduk. “Belki de birliğe katılmadan önce devasa bir köşkte yaşıyordur ha?” Dedi Dex de tahminime ayak uydurarak. “Zaten piç kurusu veletken de acayip yakışıklıydı. Böyle yakışıklı birinin burada ne işi var derdim. Belki de gerçekten soyluydu.” Yaani, Coren gerçekten de doğuştan yakışıklı olmalıydı. “Coren’ın birliğe katıldığı zamanı hatırlıyor musunuz?” “Onu gördüğümde çoktan beynini yıkamışlardı.” “Bunu nasıl anladınız?” Dönüp Coren’a baktı. Sonra tekrar önüne döndü. “Şu an ki salak halinden belli değil mi? Konuşmayı unutmuştu. Hatta yemek yemeyi ve uyumayı bile. Ama nasıl olduysa bir yaratığa dönüşmüştü. Savaş alanında tam bir yırtıcıydı. Herkesi vahşice yok ediyordu. Bazıları yaratık olduktan sonra bile hafıza silinmesine maruz kaldı. Bu kuduz piç Coren hariç. Değil mi lan?” “Evet.” Dedi Coren sakin bir sesle. “Ama sürekli hafıza silinmesi soruna yol açmaz mı?” “Kimin sikinde?” Diyerek yine mantıklı konuştu. “Birkaç defa üst üste silinenler delirdi zaten. Sonra da geberdiler. Bu an meselesi zaten.” Bu durumu elini öylesine havada sallayarak anlatıyordu. Önemsiz şeylermiş gibi. “Bu sizi rahatsız etmiyor mu? Sonuçta orada arkadaştınız.” “Kıçımın arkadaşı.” Diye homurdandı. “Emir olmasa birbirimizi bile gırtlaklardık.” Coren bunu onaylar gibi yavaşça başını salladığında içim sıkıştı. Ne kadar iğrenç ve vahşi bir maruz kalmaydı bu. “Geldiğinde yeni doğmuş bebe gibiydi. Ben de kafasını kopartabileceğimi anladım.” Durduğu camın önünden Coren’a bakarken gözleri mavi alevle aydınlandı ve vahşi bir şekilde gülümsedi. “Bak şu işe ki buradayız… Bu piç kurusu sonuna kadar hayatta kalabildiği için.” Düşmancıl enerjisini anında sezdim. Panik ve öfkeyle Coren’ın bileğinden tutup önüne geçtiğimde eğer hamle yaparsa Dex’i ateşlerde kavurmayı da kendime ant içtim. Coren’da başını hafifçe eğmiş, tehdide karşılık savaş modunu açmış gibi görünüyordu. Sakin görünse de bedeninden taşan büyünün farkındaydım. “Siz iki kaçık herif, şu hareketleri kesin.” Dedim sinirime hakim olmaya çalışarak. “Kavga etmediğinizi söylemiştiniz. Şu anda da öyle bir emir yok.” “Of…” Dex gözünü camdan çekip saçlarını karıştırdı. “Şu piçin yüzünü ne zaman görsem yapıştırasım geliyor.” “Hahaha.” Dedim ama zorla ve yalandan gülmüştüm. YAKIŞIKLI DİYE Mİ VURASIN GELİYORDU BENİM COREN’IMA? HAYIRDIR PİÇ? Gözündeki bakış da durup dururken birden değişti. Ulan her şey yolundayken yine şartelleri atmış gibi duruyordu. “Şu piçin bakışları bile…” Saçını daha hızlı karıştırırken kendine hakim olmaya çalışıyor gibiydi. “GEL BELAMI SİK DİYOR!” Aniden durdu ve bize döndü. “SİKTİR! GÖZÜ, BURNU, DUDAĞI…HADİ LAN GEL DİYOR RESMEN! NASIL KENDİMİ TUTAYIM LAN ŞİMDİ?” Hırlamaya başladığı an dişlerini gösterdi ve saldırı pozisyonuna geçti. Coren anında beni arkasına alıp “Geri çekil.” Dedi sakinliğini bozmadan. İkisi karşı karşıya geldiğinde köşkün ortasında yoğun bir enerji bulutu oluştu. Coren’ın kızıl büyüsü yoğun ve güçlü bir enerji yayarken Dex’in büyüsü tamamen sinsi ve vahşiydi. Eğer burada kavga ederlerse muhtemelen kontrolü kaybedip camdan falan fırlayacaklardı. “Öyle mal mal bakacağına gelsene OROSPU ÇOCUĞU!” Dex sıçrayarak inanılmaz bir yüksekliğe ulaştığında Coren’ın sırtına yapıştım ve burada olmaması için “Yapma COREN!” Diye bağırdım. Mahvolacaktık. KÖŞKÜN ANASI SİKİLECEKTİ. Coren’ın sırtına sıkı sıkı sarılıp kendimle bütün hale getirdim ve ne olacaksa ona hazırlanarak gözlerimi kapattım. Ama hiçbir şey olmadı. Onun aksine Dex’in endişe veren sesini duydum. “Sen…Ne yapıyorsun lan sen?” Gözümü yavaşça açtığımda Coren’ın devasa sırtı dışında bir şey görmedim. “Coren?” Seslenmem üzerine başını bana çevirdiğinde Dex’in ona vurmasına izin verdiğini ve yanağının ezilerek kan topladığını gördüm. Hızla renk değiştiriyordu. Coren… Yumruk mu yedi? Taşşak falan mı geçiliyor şu an? Çünkü bu imkansız? Dex de benim gibi şok olmuştu ve dehşete düşmüş suratıyla Coren’a bakıyordu. “Sen yumruk mu yedin?” Dedik Dex’le aynı anda. Onun bakışları sadece bendeydi. “Yedim.” “Lan…” Dex tuhaf bakışlarını ondan ayırmadan kendi kendine konuşuyordu. “Piç kurusu sen…Açıkça saldırdım sana. Gizlide yapmadım. Nasıl suratının ortasına yumruk yersin lan? Nasıl lan piç?” “Vuran sen değil misin? Neden şaşırdın?” Dedim sinirli bir sesle. Akıllı köpeğim sırf dur dediğim için kendini tutmuştu ve bu bile onun için gebermeme neden olacak kadar yüksek hisler veriyordu bana. Ama artık kontrolü ele alma zamanı geldi. Coren’ın arkasından çıktım ve ikisinin arasına girerek Dex’in önüne geçtim. Tehlike verecek kadar yakın bir mesafe kadar yaklaşıp durdum. “Dex Bey, sizin de sakinleşmeniz lazım.” Bu hareketimden gerilmese de bana zarar vermekten korkarak bir adım geriye giderken titrediğini gördüm. “NE SİKİMSİN DE BANA NE YAPACAĞIMI SÖYLÜYORSUN LAN?” Elinden yakaladığım gibi tehditkar bakışımı ona verdim. “En azından deneyelim, olur mu koçum?” Şimdi senin içinden geçmezsem bana da Irena demesinler. “Başarabilirsiniz Bay Dex!” Elini tuttuğum yere ona ilahi gücümden aşılarken sersemlemeye başlamıştı bile. Coren canavar olabilirdi ama Dex itici piçin tekiydi. “Ne diyorsun-“ Benden kaçmaya çalıştıkça daha sıkı tuttum elini. “Sen onca savaştan çık, başarılı ol, herkesi yen!” “Öyle mi diyorsun yani?” “Tabii ki, sarı papatyam! Yaparsın sen!” İlahi gücümü onun ruhuna kadar akıttım. “Bastır şu savaşma arzunu!” “Sakinleşeyim o zaman…” Terlemeye başladığında solukları da yavaşladı ve gerçekten de öfkesini bir süreliğine de olsa çekip alabildim! “Daha iyi misin?” Dedim elimi ondan çekerken. Bir an şaşkınca bana baktı. Sonra gülümsedi. “Vay anasını…Cidden sakin hissediyorum lan. Yıllardı böyle hissetmemiştim. Süpersin sen!” “Öyleyimdir!” İflahım sikildi. Tüm enerjim gitti. “Sen var ya mükemmelsin!” Kocaman elleri birden belime dolanıp beni havaya kaldırdı. Bebek tutuyormuş gibi basit şekilde böyle kaldırmasına şaşırmadım. Sadece bunu yapmasına aşırı şaşırdım. Bana aşağıdan bakan suratı neşe doluydu. “Savaş alanından beri böyle iyi hissetmemiştim! Dünyam aydınlandı lan! Nasıl yaptın bunu?!” İndirse miydi acaba? Ama yüzündeki mutluluğa bakınca bir şey demek istedim. “Sihirli ellerim var diyelim!” Coren’ı böyle sakinleştirmek çok uzun sürse de Dex hemen kendine gelmişti- Arkamdan iki el belime yapıştı ve beni Dex’ten çekip aldı. Coren sırtımı göğsüne yaslamış, kollarıyla beni sarmalarken çatık kaşlarıyla Dex’e bakıp hırlıyordu. Ah. Siktir. Hırlamıyordu. RESMEN KÜKRÜYORDU. Az önceki sakin enerjisini kaybetmiş ve savaş modunu en manyak haliyle aktifleştirmişti. Solukları çok hızlıydı ve sırtıma değen kalbi de yerinden çıkacak gibiydi. Dex de aynı öfkeyle bize yaklaşırken tüm emeğimin zort oluşunu en ön koltuktan izliyordum. “YİNE NE VAR LAN DALLAMA! DÖVÜŞMEK Mİ İSTİYORSUN HA?!” HAYIR YA! BÖYLE OLMAMALIYDI!
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD