13. Bölüm

1290 Words
Keyifli okumalar Gülşah'ın durumu her geçen gün ağır gidiyordu. Herkes bir ümitle ondan iyi haberler beklerken doktorun verdiği haberle yerle bir olmuştu. "Maalesef sandığımız kadar kolay değil kemikleri kırılmış vücudunda eziyet edilmiş başına darbe almış." dediğinde Miran'ın bakışları adama dönmüştü. "Hiç bir ümit yok mu?" diyerek sordu. Derin bir nefes almıştı. "Bekleceğiz" dedi. Miran camdan sevdiği kadına bakmıştı. "Kurban olduğum kadınım ne olur beni sensizlikle sınama kaldıramam." dediğinde çalan telefonla kendine gelmişti. Bekir'in aradığını gördü. "Durumu nasıl?" diyerek sordu. "Aynı şeyi söyledi." dedi. Derin bir nefes almıştı. Sevdiği kadın uyanacak ona şans verecekti. .... Asuman'ın telefonu çaldığında arayana bakıyordu. Yavuz'un onu aramasını beklerken hiç istediği adamın araması gerçekten sinir bozucu oluyordu. "Ne istiyorsun hala?" diyerek sordu. Telefonun ucunda kahkahayı atan adam, "Beni ne çabuk unuttun." dediğinde gözlerini kapattı. "Fazla uzatmadan konuya gir." dediğinde adam ciddi bir şekilde konuştu. "Ulan benimle düzgün konuş yoksa." dediğinde bağırdı. "kısa kesecek misin?" diyerek sordu. "Gülşah yaşıyor olabilir." dediğinde ayağa kalktı. " O ne zaman öldü?" diyerek sorduğunda genç adam kahkahayı atmıştı. "Gerizekalı hiçbir şeyden haberin yok mu?", dedi. "Hastaneye git bak" dediğinde telefon üstüne kapanmıştı. Odadan çıkarken konakta kimsenin olmadığını fark etti. Bir hışımla araca binerken herkese bedel ödeteceğine dair yemin etmişti. Hastane önünde durunca araçtan indiğinde içeri girdi. Sekretere bakıp, "Affedersiniz Gülşah Karacabey bu hastanede mi?" diyerek sordu. Genç kadın ona bakıyordu. Bilgisayara bakarken, "Hayır öyle bir hasta gelmemiş." dediğinde gözleri kadına bakarken başını salladı. Miran telefonla konuşurken sekreterin önünde duran kadına bakmıştı. "Asuman." diyerek mırıldandı. Bu kadının burada ne işi vardı. Yavuz abisine bakarken onun baktığı yere bakıyordu. Gözleri karşıda duran kadına bakmıştı. Tam gidecekken kolundan tutan adama baktı. "Bırak şüphe çekme görmezlikten gel." dedi. Derin bir nefes almıştı. Dicle kocasının elinden tutarken Asuman'ın bakışları onlara dönmüştü. İçi içini yemişti. Gözleri dolarken öfkeyle baktı. Derin bir nefes almıştı. "Sonunda onu aldın." dedi. "Asuman yediğin haltları unuttun mu? Hala ne yüzle konuşuyorsun?" diyerek kızmıştı. Dicle'nin ona artık tahammülü kalmamıştı. "Sen niye hastanedesin yoksa ölüyor musun?" diyerek alayla konuştu. "Sana bir şey söyleyeyim mi?" dedi. Asuman'ın bakışları ona döndü. "O haberi hiçbir zaman alamayacaksın." dedi. Derin bir nefes alırken kadına bakmıştı. Asuman'ın öfkeyle çıkmasıyla sekretere bakıp, "Sana kimi sordu?" diyerek sordu. "Gülşah Karacabey" dediğinde gözlerini kapattı. Miran'ın bakışları ona dönerken, "Neden sormuş olabilir bu kadın bir şey karıştırıyor." dedi. Asuman hastaneden çıkarken telefonu çaldığında arayana bakıyordu. Kulağına koyduğunda, "Hastanede öyle bir hasta yok hem cenazesi gelmiş." diyerek telefonu kapatırken üstüne bir mesaj gelmişti. Herkes onun öldüğünü düşünüyordu. Doktorun cümlesi kafalarında tekrar ediyordu. Hiçbir bir ümit yoktu. Miran yoğun bakım katına tekrar çıkmıştı. Derin bir nefes almaya çalışıyordu. Ama o aldığı nefes ona yetmiyordu. Sevdiği kadının uyanmasını ve ayağa kalkmasını istiyordu. Bekir'in yanına gelmesiyle ona döndü. "Doktor ne diyor bu duruma?" diyerek sordu. Genç adamın çaresiz bakışları ona dönerken, "Hiçbir ümit yok" dediğinde hafif gülmüştü. "Hepsi ya kardeşimi tanımıyor yada bildikleri tek bir halt yok" dedi. Gözlerini camın arkasında yatan kardeşine dönmüştü. "Gülşah ne kurşunlar yedi." dedi. Derin bir nefes alırken aklına ilk zamanlar gelmişti. "Sırf bu meslek için babamla kavga etmiş kendini yerden yere vurmuştu." dediğinde Miran'ın bakışları adama dönmüştü. "Bende o asi haline aşığım zaten." dedi. Derin bir nefes alırken, "Bak sana gerçekleri söylüyorum Gülşah sana şans verir mi? Bileme ama eğer onun mesleğine karışacak olursan kısıtlama yaparsan karşında beni bulursun." diyerek uyardı. "Merak etme öyle bir şey olmayacak" dediğinde genç adam başını salladığında çalan telefon aradaki sessizliği bozmuştu. Annesi arıyordu. Biraz uzaklaştığında durumu söyledi. Ayşenur hanım gözyaşları içinde kalmıştı. Tek duası kızının iyileşmesiydi. Herkes bir ümitle ondan haber beklerken doktor ümitsiz konuşuyordu. Bekir doktor odasına girdiğinde genç adam ona döndü. "Doktor bey durumu nasıl?" diyerek sordu. Genç doktor ona bakarken derin bir nefes almıştı. "Bakın açık konuşayım durumu hala kritik bedeni yeterince zarar görmüş." dedi. Bekir'in aldığı nefes boğazında kalmıştı. "Kemikleri zarar görmüş başına darbe almış uyandığında hafiza kaybı ve sakat kalma riski yüksek." dediğinde gözleri doldu. "Hiçbir ümit yok değil mi?" diyerek sordu. "Allahtan ümit kesilmez ama başka bir şey daha var. Rahmine bilerek zarar verilmiş çocuğu olamayacak maalesef." dediğinde gözyaşları akmıştı. Bekir'in yüzü kireç gibi olmuştu. Odadan çıktığında gözyaşlarını serbest bırakmıştı. Aracına binerken telefonu çalmıştı. " Elif " telefonu meşgule aldığında her zaman gittiği yere gitmişti. Gözyaşları sicim sicim akarken arabadan inip nefesi kesilene kadar bağırmıştı. Arkadan birinin sarılmasıyla gelenin kim olduğunu biliyordu. Elif onun telefonu açmadığına buraya geldiğini biliyordu. Bekir sevdiği kadına sıkıca sarılmış hıçkırarak ağlamıştı. "Kardeşim iyi değil kemikleri kırılmış başına darbe almış uyandığında hiçbirimizi tanımayacak" dedi. Elif gözyaşları içinde sevdiği adama bakmıştı. "Sen ne diyorsun o kadar kötü mü?" diyerek sordu. Başını salladığında, "Dahası da var." dediğinde genç kadın ona bakıp, "Ne var?" diyerek sormuştu. Bekir'in dili bunu demeye varmıyordu. "Bekir söyle daha ne var?" genç kadın öfkeyle bağırmıştı. "Elif ona bilerek eziyet edilmiş rahmini paramparça etmişler. Bir daha anne olamayacak" dediğinde gözleri korkuyla bakmıştı. Sevdiği adama sarılırken genç adam titredi. "Ben bunu nasıl anlatacağım." dedi. Elini tutan kadın ona bakarken, "yanında olacağım." dedi. Araca bindiğinde gözyaşları dinmiyordu. Derin bir nefes almıştı. Konağa doğru giderken onun elinden tuttu. Elif aracı kullanıyordu. Çünkü bu halde kullanırsa kaza yapma ihtimali yüksekti. Konağın önünde durunca kapıdaki koruma onlara baktı. Elif'in bakışları sevdiği adama bakınca içi yanıyordu. Koluna girdiğinde beraber içeri girdiler. Elif'in ailesi de içerideydi. Ayşe endişeyle bakıyordu. "Abi iyi misin?" diyerek sordu. Genç adamın bakışları ona dönerken, "Evdeler mi?" diyerek sordu. Genç kadın başını salladığında beraber salona gittiler. İçeri girdiğinde Kazım Ağa'nın bakışları ona döndü. "Oğlum ne bu halin?" diyerek sordu. Ayşenur hanım gözyaşları içinde ağlarken, "Kızıma bir şey mi oldu?" diyerek sordu. Başını salladığında Elif’in yardımıyla oturdu. "Doktorla konuştu." dedi. Yaşlı adam oğluna bakıp, "Ne söyledi?" diyerek sordu. Derin bir nefes çekti. "Durumu kötü baba kendileri kırılmış başına darbe almış uyandığında hafiza kaybı olabilir sakat kalma ihtimali var." dediğinde yaşlı adam şaşkınca bakıyordu. "Baba birileri bilerek işkence etmiş rahmi paramparça bir daha anne olamayacak" dedi. Ayşenur hanım duyduklarına inanmak istemedi. Gözyaşları sicim sicim akarken feryat etmişti. "Kızıma bunu yapan gün yüzü görmez inşallah canımın içine kıyanlar elleri kırılsın." dedi. Kazım ağa oğluna bakıp, "Bekir kalk hadi kızıma bunu kim yaptıysa bedelini ödet." dedi. "Benim gül goncama kim kıyarsa bedelini ağır ödeyecek." dediğinde gözleri öfkeden kıpkırmızı olmuştu. Ayşe kayınbabasını ilk defa bu kadar sinirli görmüştü. Odasına giderken telefonu alıp abisine haber vermişti. Yavuz ona hala kızgındı. Onun yüzünden başına bela geliyordu. Ama o zaman karısı hayatında olmazdı. "Neden arıyorsun beni?" diyerek sordu. "Ağabey etme beni suçlama özledim hemde çok." dediğinde gözleri doldu. "Bunun için geç değil mi?" diyerek sordu. Genç kadın gözyaşları içinde kalmıştı. "Ama yine de şanslısın yengem hayatında sana zamanında o kadından uzak dur dedim." diyerek kızmıştı. "Ağabey birileri Gülşaha kötülük etmiş kasten bir daha çocuğu olmayacak sakat kalma ihtimali varmış." dediğinde ayağa kalktı. "Sen ne diyorsun?" diyerek sordu. Derin bir nefes alırken, "Ağabey kızma bana ama bu işin içinde o kadın olabilir mi? Sen boşadın diye bunu yapmış olabilir mi? Sonuçta yapmadığı şey değil."dediğinde derin bir nefes çekti. Telefonun kapanmasıyla karısı endişeyle bakıyordu. Durumu öğrendiğinde gözyaşları akıyordu. Arkadaşının yaşadığını öğrenmiş hemde onun yaşadıklarına dayanamamıştı. Yavuz bu işin peşine düşmüştü. Önce inanmak istemedi. Bu kadar kötü olmasını istemezdi. Ama aklında şüpheler vardı. Bir adam tutup onu takip etmesini söyledi. Derin bir nefes alırken abisinin geldiğini gördü. Odasına giderken onun peşinden gitmesiyle, "Ağabey" dediğinde gözleri kardeşine bakmıştı. "Doktorla konuştun mu?" diyerek sordu. "Hayır neden?" diyerek sorduğunda genç adam ona olayları anlatmıştı. Miran bir kere daha yıkılmıştı. "Asuman'ı takip etmesi için adam tuttum." dediğinde gözleri ona bakarken, "O kadın yüzünden başımıza gelmeyen kalmadı. Gülşah'ın başına bela geldiyse onun yüzünden onu doğduğuna pişman edeceğim." dedi. Ama bu yetmezdi. "Aşireti toplarım senin gerekiyorsa sürgün ederiz." dedi. Başını salladığında telefonu çalmaya başladı. Bekir'in aradığını gördüğünde hemen açarken, "Bekir ne olduğunu söyle?" diyerek sordu. "Gülşah tekrar ameliyata aldılar." dedi. Genç adam artık dayanamıyordu. Sevdiği kadının iyi olmasını beklerken durumu daha kötüye gidiyordu. Gülşah'ın beyninde pıhtı atmış tekrar ameliyat olmak zorunda kalmıştı... Bölüm sonu
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD