Erdem’den önce çok güzel bir hayatım vardı. Dert nedir, bilmedim hiç… Kendimi sorgulamadım, talihimden yakınmadım. Erdem gelene kadar hayatımda para dışında hiçbir şeyin yoksunluğunu hissetmemişim. Zaten parasızlık da bana acı veren veya içime dert olan bir şey değildi. Ama Erdem, ona her baktığımda sanki daha önce tatmadığım bir hazzın deli gibi özlemini bana yaşatıyordu. Çok aptalca ve tuhaftı ama gerçek gibi de acıydı… Havalimanında, Erdem’in kollarında titreyerek, daha önce rüyamda bile sahip olmadığım ama yine de özlemle beklediğim o öpücüğü almak üzereydim. Resmen kurtadam kitaplarındaki mühürlüler gibi hissediyordum kendimi. Sanki başka bir evrende veya paranormal bir dünyada, başka bir formda veya bilinçte öpüşmüştük de, bugünümüzde, bugün taşıdığım kimlik ve sahip olduğum bilinçt

