YILLAR SONRA YENİDEN

559 Words
Saat gece yarısını geçmişti ve her zamanki gibi eve dönüş yolunda sokağın sessiz ve sakinliğini bozan tek şey giydiği ayakkabıların tıkırtısı idi. Kısa boylu olduğu için her zaman yüksek topuklu giymeyi seviyordu. Kendini daha özgüvenli hissetmesini sağlıyordu topuklular. Tabi bir de kendini savunmak istediğinde de çok işine yarıyordu. Basit, küçük bir barda şarkı söylüyordu ve geç saatte çıktığı için sokaklardaki tehlikelerden kendini koruyabilmesi için savunma sanatlarını da öğrenmişti. Ailesi ile tüm bağlarını koparttığı, daha doğrusu ailesi onu evden kovup bir daha aramadığı ve etrafına kimseyi yanaştırmadığı için yalnız yaşıyordu. Aslına bakarsanız bu durumdan gayet memnundu. Çevresinde kimse olmadığı için mutsuz olmasına neden olacak ya da endişelenmesini gerektirecek kimsesi de yoktu. Üstelik ne zaman şehir değiştirmesi gerekeceğini bilmediği için çevresinde kendini tanıyacak insanlar birikmesini istemiyordu. Bu durum kendini daha rahat hissetmesini sağlıyordu. Bazen eski hayatını düşünecek gibi olursa da düşüncelere dalmadan kendini hemen spora atıyordu. Kick boks onun hobisinden çok sığınağı olmuştu. Kimsenin ne yaptığı ile ilgilenmezdi ama karşısına ders verilmesi gereken birileri çıktığında da aldığı derslerin hakkını verirdi. Çalıştığı mekan gece yarısı kapanmak için toparlanmaya başlayınca o da kemanını çantasına koyup, herkese iyi geceler dileyerek çıkışa doğru yöneldi. Aynı mekanda çalıştığı müzisyenler ve garsonlar her ne kadar hiçbir zaman onlara katılmasa da yine de inatla onu beraber takılmaya davet ediyordu. Kimseyle yakın dostluk vs kurmak istemediği için her zaman reddediyordu. Bu gece ekstra bir yorgunluğu olduğu için kafasında hemen eve gidip duş almak ve uyumak vardı. Bu yüzden gecenin sessizliğini bozan topuk tıkırtılarıyla yavaş yavaş evine gidiyordu. Evi çalıştığı mekana çok uzak olmadığı için yürümeyi tercih ediyordu. Kulaklıklarını takıp topuk seslerini de bastırınca gece yürüyüşü daha keyifli hale geliyordu, ama bugün kulaklığı bozulduğu için müzik dinlemeden gitmek zorundaydı. Evine gelmesine birkaç dakikalık mesafe kalmışken birilerinin yardım istediğini duydu. Sese doğru baktığında sadece iki kişi gördüğü için umursamaz ve kendi aralarında hallederler diye düşünürdü ama bugün müşterilerden biri garsona askıntı olduğu için sinirliydi ve bir şekilde bu siniri atmak zorundaydı. O yüzden dudağının sol tarafını yukarı kaldırıp yarıp ağızla gülerek o tarafa yöneldi. Elleri cebinde yürürken 2 kişi kendini fark edince “Eee gençler sorun nedir?” diye alaycı bir şekilde soru sordu. Adamların yüzü karanlıkta olduğu için seçemiyordu ama yerde bir kişi daha olduğunu fark edince yerdeki kişinin yardım istediğini anladı. Sırtındaki kemanını çıkarıp çantasıyla birlikte kenara bıraktı ve “noluyor lan burada?” diye sinirli şekilde yürümeye başladı. Adamlardan biri “işine bak bacım” diyince “bakıyorum zaten” diyerek adamın havadaki elini bilekten çevirip kolunun altına bir yumruk attı. Adamın nefesi kesildi, sendeleyip düştü. Diğer adam “napıyorsun sen…” diye üzerine yürüyecek gibi oldu ama onu da yakasından tutup kafasını duvara çarpınca o da yere yığıldı. “Tüh, ben biraz daha eğleniriz diyordum” diyerek hafif güldü. Sonra yerde duran adama yaklaşıp yardım etmek istedi ama adamı çok fena benzetmişlerdi yüzü kanlar içindeydi. “Bu iki lavuk mu seni bu hale getirdi. 1,50 boyundaki kadından bile dayak yiyen bu çöp torbalarından mı dayak yedin hem de bu cüsseyle” dedi. Adamlar toparlanıp kaçarken adamın inlemelerini duyunca kendinde olduğunu anladı, gidip çantasından su alıp geldi. Birazını adama içirdi, birazı ile de adamın kan revan içindeki yüzünü yıkadı. Adamın yüzü biraz temizlenince gözleri büyüdü. Bu yüzü tanıyordu, adam da gözlerini açıp teşekkür etmek üzere ağzını açtı ama kendisine yardım eden kadını görünce ikisi birden “Sen? Ama nasıl?...” diyerek ağzı açık bir şekilde birbirlerinin yüzüne bakakaldılar.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD