1-İçimdeki Müzik

408 Words
AYBÜKE, Kağan’la kayak pistinde karşılaştığım ve konuşmaya başladığımız an onu çok hoş bulmuştum ama sadece orada kalacak bir sohbet diye düşünüp çok hayal kurmak istememiştim. Yüzü dışında hiçbir şey de görünmüyordu üstelik tanıştığımızda ama o şekilde bile yakışıklı olduğu açıktı. Boyu benden epey, hatta Ayberk’ten bile birkaç santim uzundu. Yaşı gereği kardeşimden biraz daha yapılıydı da. Akşam bizi de birlikte oturmak için davet ettiğini öğrendiğimde içimde bir şey kıpırdanmıştı ama hala kendimi kaptırmak istemiyordum. Askeri okul öğrencisiydi, yakışıklıydı ve hedefleri vardı. Muhtemelen hayatında biri olma veya peşinde birileri olma ihtimali yüksekti. Hatta çapkın biri olma ihtimali daha yüksekti. Sonra, Ayberkler biraz baş başa takılsın diye etrafta bizimkilerden saklanarak gezinirken yeniden karşılamıştık. Yanında arkadaşlarından Kuzey vardı. Selamlaşıp ayak üstü sohbet ederken şaka yollu bizimkilerden saklanıyorum, Ayberkler yürüyüş yapıyorlar dediğimde, ‘’İstersen biz sana eşlik edelim. Yani sakıncası yoksa?’’ demişti. Tavırlarında ve konuşmalarında yılışıklık veya beni ayartmaya çalışan bir hal hissetmemiştim. Kuzey de nitekim ölçülü davranıyordu. ‘’Olur, sizin için sakıncası yoksa.’’ dediğimde Kuzey, ‘’Ben içecek alıp geleyim, ne içersiniz?’’ deyip içecek almaya gitmiş ve içecekleri getirdiğinde de, ‘’Kerim Binbaşı, Yakup’la beni çağırdı. Biz bir bakalım ne istediğine. İzninizle.’’ deyip muhtemelen planlı bir şekilde ortadan kaybolmuştu. Oradan buradan konuşmuş arada ufak anılarımızı anlatmaya bile başlamıştık sohbet ilerlerken. Çok güzel gülüyordu. Dişleri göründüğünde ona çok çekici bir ifade kazandırıyordu gülüşü. Ve kalbim daha önce hiç atmadığı bir ritimle atıyordu. Ayberkler kaybolunca ikilemeden arkadaşlarıyla hemen bana yardım etmeye koyulması, yanında güvende hissettirmesi ve ne yaptığını bilen haliyle Kağan o kimselerde göremediğim şeyi taşıyordu. Ve nihayet akşam birlikte otururken onu beresiz gördüğümde gerçekten yakışıklılığı konusunda yanılmadığımı anlamıştım. Kısa açık kahve kumral arası saçları, açık kahve gözleri, burnu, dudakları ve hatta kulakları. Kağan’ın sahip olduğu her organ ve hatta yüzündeki her kavis, her çıkıntı. Bir doktor edasıyla inceliyordum anatomisini. Orantılı ve güçlü bedeni, duruşu, ses tonu ve yaydığı eril enerji. Kesinlikle olmak istediğim adam oydu… Birbirimize numaralarımızı vermiş ve arkadaşlığımızı devam ettirmeyi uygun görmüştük. Kalp ritmim değişmeye ve sanki daha önce duymadığım bir melodiyi dillendirmeye başlamıştı. Kağan bana her dikkatli bakışında ve benimle ilgilendiğini belli edişinde artan bir ritimdi bu. Ilgaz’a veda ederken bu müzik kaybolacak diye korkuyordum. Ama Kağan bir fırsatını bulup yola çıkmadan önce benimle baş başa kaldığında, ‘’Aybüke, buradan indiğimde, biz bir kahve içebilir miyiz?’’ diye sordu. İçimdeki müzik birden canlandı ve, ‘’Tamam. İndiğinde bir kahve sözün var o zaman Siyah Giyen Adam.’’ dedim. O harika gülüşü belirdi yüzünde ve, ‘’Senin de bana Doktor Hanım.’’ dedi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD