GERİ SAYIM

909 Words
Hale, piknik sepetini masanın üzerine koymuştu. Titizlikle hazırladığı yiyecekleri, özenle sepetin içine yerleştiriyordu. Eli, karnına doğru kaydı, hafifçe okşadı. "Kurabiye mi istemiş benim bebeğimin canı?" diye mırıldandı sevgi dolu bir sesle. Sepetin içinden daha önceden yerleştirdiği kurabiyelerden birini aldı, küçük bir ısırık aldı. Tatlı bir tebessüm yayıldı yüzüne. "Sen bugün niye bu kadar hareketlisin bakalım?" dedi karnına fısıldayarak. "Piknik için mi heyecanlandın? Ama her şeyi yiyemeyiz. Sonra baban bizi beğenmez." O sırada Atahan, sessizce mutfağa gelmişti. Kapıya yaslanmış, gülümseyerek Hale' yi izliyordu. Hale, onu fark etmişti ama belli etmedi, içten içe oyununa devam etti. "Hiç hayal kurma bebeğim." diye devam etti karnına hitap ederek. "Bu sadece bir rüşvet. Her zaman böyle sürprizler olmaz. Genelde çok çalışan bir adamdır o. Alışsan iyi edersin. Şu an bizi susturmaya çalışıyor sadece. Aslında işiyle evlenecekmiş ama izin vermemişler. " Atahan gülümseyerek yaklaştı. Hale 'nin arkasından sarıldı, yanağına nazik bir öpücük kondurdu. Eli, otomatik bir refleksle Hale' nin karnına yerleşti. "Siz şimdiden beni mi çekiştiriyorsunuz?" dedi şakacı bir tonda. "Ayıp oluyor ama. Ayrıca, seni her halinle beğenirim." Hale yüzünü Atahan 'a çevirdi, hafif alaycı bir ifadeyle: "Mecburen." dedi. "Çünkü son zamanlarda seninle konuşmak mümkün değil. Yüzünü göremiyorum. " Atahan derin bir nefes aldı, sesinde sabırla karışık bir haklılık vardı. "Sevgilim," dedi, "sen de biliyorsun ki haklı olan taraf benim. Bu da benim işim." Hale' nin yüzü biraz gölgelendi. Kaşlarını hafifçe çatarak sordu: "Ama bu dava farklı, Atahan. Karşında Korkut Hanzade var. Senden daha deneyimli avukatlar bile bu davayı kabul etmedi. Neden sence?" Atahan 'ın bakışları kararlıydı. "Güçlü diye haksızlığa göz mü yumacağız?" dedi. "Bunun için mi avukat oldum? Ayrıca..." diye ekledi, sesi yumuşayarak, "Doğu Bey, ilk görüşmeyi benimle yapmak istediğini bizzat söyledi. Başka avukata falan gitmemiş yani. Kocanın adı duyuluyor artık. " Hale içten bir kırgınlıkla ona sarıldı. Başını Atahan' ın göğsüne yasladı. "Yakında baba olacaksın." dedi, sesi neredeyse bir fısıltı kadar hafifti. "Biliyorum," dedi Atahan. Sesi bu kez daha yumuşaktı. "Her şeyi bebeğimiz için, bizim için yapıyorum zaten. Bu dava kariyerimde bir dönüm noktası olacak." Hale gözlerini kapattı. İçindeki huzursuzluğu bastırmak ister gibi derin bir nefes aldı. "Yine de..." dedi, "içim hiç rahat değil." Atahan, Hale 'nin alnına bir öpücük kondurdu. Yüzünü ellerinin arasına aldı, sevgi dolu bir bakışla ona baktı. "İçin rahat olsun sevgilim." dedi. "Yakında Türkiye' nin en çok konuşulan avukatının karısı olacaksın." Hale buruk bir gülümsemeyle başını salladı. "Ben bunun iyi bir şey olduğundan emin değilim." diye mırıldandı. Atahan konuyu fazla uzatmak istemedi. Gülerek Hale' nin karnına eğildi, yumuşak bir öpücük kondurdu. "Peki," dedi eğlenceli bir tonla, "kız mı hissediyorsun erkek mi? Bence erkek. Sürekli tatlı istemenden belli. İnatla göstermiyor kendini. " Hale, Atahan' ın yine konuyu kapatmasından rahatsızlık duymuştu. Gözlerini kaçırarak sepetin kapağını kapattı. "Geç kalıyoruz." dedi. "Bekletmeyelim." Atahan, başıyla onayladı. "Hazırım." dedi. "Telefonumu yukarıda unutmuşum, alıp geliyorum." "Bugün ona ihtiyacın olmayacak aslında." dedi Hale, sesi hafif sitemkardı. Telefonu yanına aldığında işini de yanına almış oluyordu. "Yine de yanımda olsun." dedi Atahan omuz silkerek. "Biliyorsun, annem biraz garip davranıyor son günlerde." Hale başını salladı. "Annen de bu davadan hoşnut değil, başka bir derdi yok." dedi. "Ayrıca, bir şey olursa benden ulaşabilirler." Atahan, bir adım geri atıp Hale 'yi bir kez daha öptü. Ardından yukarı çıktı. Hale, onun arkasından kırgın bir bakışla uzun uzun baktı. İçinde bir his vardı. O telefonu almasını istemiyordu. ... Caner kanepede oturmuş, laptopuna bakıyordu. Telefonu titreyince irkildi. Ekranda "Korkut Hanzade" ismini görünce içi sıkıntıyla doldu. İstemeye istemeye açtı. "Buyurun Korkut Bey." dedi. Korkut, "Mahkemeye sadece bir ay kaldı Caner. Neler yaptın?" diye sordu, sesi her zamanki gibi keskin ve sabırsızdı. Caner hemen toparlandı. "Merak etmeyin, davayı kazanacağız. Atahan Ertem meselesini de çözeceğim. Davaya girse bile bizim kazanacağımızdan şüpheniz olmasın." dedi. Korkut 'un kısa bir sessizliğin ardından sesi daha da soğuk çıktı. "Ben neden senin gibi düşünmüyorum? Sen davaya odaklan sadece. Avukat meselesini ben kendi yöntemlerimle çözeceğim." dedi. Caner hızla lafa atladı. "Korkut Bey, lütfen! Bu konuyu daha önce konuşmuştuk. Bugün çözeceğim. Sadece biraz daha zamana ihtiyacım var. Bana en azından..." dedi, sesi biraz yalvarır gibi çıkmıştı. Korkut sözünü kesip alaycı bir şekilde, "Sen Hakan 'ın tutuksuz yargılanacağını da söylemiştin; ama iki aydır içeride. Sana tekrar güvenmekte zorlanıyorum. İki aydır çözüm bulamadın, şimdi mi bulacaksın?" dedi. Caner dişlerini sıkarak, "Bana sadece 24 saat verin. Halledeceğim bu meseleyi. Sadece 24 saat. Olmazsa size bırakacağım. Ama şimdi bana zaman verin. Lütfen." dedi. Korkut hiç tereddüt etmeden, "Sadece üç saatin var, Caner Aslan. Bir dakika fazla değil." dedi ve telefonu kapattı. Caner, tam bir şey söyleyecekken ekranda 180 dakikalık bir geri sayım başladı. Kafasını çevirdiğinde, kendisine öfkeyle bakan Gazel’ i gördü. Gazel, adımlarını sert bir şekilde atarak yanına geldi. Tam konuşacakken Caner elini kaldırarak onu susturdu. Laptopunun ekranında aradığı isim parladı: Atahan Ertem. Bu işi bugün çözmek zorundaydı. Korkut Hanzade' nin yöntemlerinin kanlı olduğunu biliyordu. ... Mahir, direksiyon başında dikkat kesilmişti. Gözlerini Atahan’ ın arabasından ayırmadan, aradaki mesafeyi ustaca koruyarak sürüyordu. Her hareketi kontrollüydü. Atahan’ ın ani bir dönüş yapmasına ya da hızını değiştirmesine karşı tetikteydi. Torpidoya uzandı. Eliyle silahı kavradı. Alışkın bir hareketle beline yerleştirirken gözlerini bir an bile yoldan çekmedi. Yüzüne belli belirsiz bir gülümseme yayıldı. "Bugün kendini Korkut Hanzade' ye ispat etme günü. Bunu başarırsam artık ayak işlerinden kurtulurum. " dedi kendi kendine. Motorun sesi rüzgara karışırken, Mahir sessizce ve sabırla Atahan’ ın izini sürmeye devam etti. Atahan ve Hale Mahir' in varlığından ve başlamış olan geri sayımdan habersiz keyifli bir şekilde yola devam ediyorlardı. Hale uzanıp radyoyu açtı ve çalan şarkıya eşlik etmeye başladı. O üç saat içinde çok şey olacaktı. Üç saat üç insan...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD