bc

ASKERİN ANKA KUŞU [+18]

book_age18+
2.5K
FOLLOW
36.5K
READ
family
HE
kickass heroine
brave
drama
sweet
bxg
serious
kicking
soldier
city
war
musclebear
love at the first sight
like
intro-logo
Blurb

Anka kuşu... Yeniden doğuşu, gücü, zarafeti simgeler...O gün bir kadın öldüğünde, kızı hayat buldu. Adı Anka. Gözleri açtı ve yeniden doğdu. Gücüyle, zarafetiyle ve hırsıyla...Anka, köy öğretmenliği yaptığı Hakkari'de hayatının aşkını bulacağını bilmiyordu. Bir nöbetle başladı her şey, bu bir aşk nöbetiydi.Kıdemli Üsteğmen Yaman Kurtay ile yolları kesişen Anka'nın hikayesini okumayan kalmasın. ♡

chap-preview
Free preview
Anka Gibi Yeniden Doğ
23 Eylül 2025 Hakkari - Şemdinli - Bağlar Köyü Anka Soydere "Ödevler yapılıyor, kimse unutmasın. Anlaştık mı çocuklar?" diye seslendiğimde bücürlerim hep bir ağızdan bağırdı. "Tamam öğretmenim!" Gülümseyip kitaplarımı aldım ve çantamı koluma taktım. "O halde yarın görüşürüz çocuklar." "Görüşürüz öğretmenim!" Zil çaldığında hepsi birden fırladığında bu tanıdık manzarayla iç çekip gülümsedim. "Fırat düşeceksin!" diye bağırdım arkasından ama dinleyen kim tabi? Sınıftan çıkıp öğretmenler odasına geçtim. Kitaplarımı dolabıma yerleştirdim. "Anka hocam?" Serdar'ın sesiyle ona döndüm. "Hocam dediğine göre yine bir şey isteyeceksin." Gamzelerini göstererek gülümsedi. "Benimle yemeğe çıkar mısınız acaba bu akşam?" deyip dolabıma yaslandı. "Bir düşüneyim, randevularımı kontrol etmem gerekiyor." Serdar çok iyi bir dosttu. Bunu inkar edemezdim ve sanırım benden hoşlanıyordu. Ben de ona bir şans vermeye niyetlenmiştim. Aşık olmak gibi bir isteğim vardı. Sadece istek. Aşık olmak istiyordum ama bir türlü aşık olamıyordum. Serdar'a da yakın davranmak bu yüzden işte istiyordum. Sıra onda, kalbimi kazanmanın bir yolunu bulması gerekiyordu. "Tamam, pekala. Belli ki bu geceyi kalbi kırık bir adam olarak yalnız başıma geçireceğim." Güldüm, gözüme çok tatlı göründüğü anlardan biri dahaydı. "Peki peki. Akşam sekizde beni evimden alırsın." "Arabayla almak isterdim ama evlerimiz yan yana. Bu yüzden yürüyerek gideceğiz." "Bana uyar. O halde sen yürüyerek gelip beni saat sekizde alırsın." "Tamam, anlaştık." dediğinde başımı hafifçe eğip selam verdim. "Sonra görüşürüz." "Akşam güzel bir bayanla yemek yiyeceğim için ona hediye alacağım. Merkeze gidecek olmasam sana eşlik ederdim." "Sakın abartıya kaçma, hediye istemiyorum." "Orası da bana kalsın Anka." deyip saçlarımı okşayıp yanımdan geçip giderken kalbim tekledi. Heyecanla elimi onun dokunduğu yere götürüp gülümsedim. Sevilmek güzel bir hismiş diye geçirdim içimden. Belli, bu gece harika zaman geçirecektim. ~ ~ ~ ~ ~ Eve geçtiğimden beri bütün elbiselerimi tek tek denemiş, eninde sonunda beyaz çiçekli, dizimin altında bir elbisede karar kılmıştım. Askılı bir elbise olduğu için üşürdüm, bu yüzden krem rengi hırkamı da geçirmiştim üzerime. Çok mu kötü görünüyor diye düşünüp kafayı yemiş olsam da en nihayetinde bir köy lokantasına gidiyorduk. Bu yüzden çok dert etmedim ve saçlarımı yapmaya koyuldum. Serin havada bozulsun istemiyordum, çünkü bu asi saçlara çoğu zaman söz geçiremiyordum. Fön yapmakla da vakit kaybedemezdim. Gevşek bir şekilde yandan örüp perçemlerimi de elimle düzelttim. Çok hevesli görünmemek için sade bir makyaj yapıp gülümsedim. Aynada kendime bakışlar atmayı ihmal etmezken kapım tıklatıldı. "Eyvah, geldi. Geldi..." deyip panikle çantamı aldım. "Geliyorum!" Spor ayakkabılarımı geçirdim. Çantamı koluma takıp kapıya koştum. Kapıyı açmadan önce derin bir nefes aldım. "Hadi kızım, alt tarafı yemek yiyeceksiniz." sorunsuz bir gece olması ümidiyle kapıyı açtım. "Hoşgeldin!" deyip gülümsediğimde elindeki kırmızı gülleri fark ettim. Hem de çok fazlaydı. Baya vardı... Şaşırmıştım. "Hoşbulduk." deyip gülleri uzattı. "Bunlar senin için..." "Teşekkür ederim." deyip gülleri elinden aldım. "Ama solup gidecek bütün bunlar, çok yazık." deyip eğilip gülleri kokladım. "Solduklarında sana yine gül alırım." deyip gülümsedi. "Bence alma, bu kadar çok gülün gözümün önünde solmasını istemem." deyip gülümsedim. "Neyse ki benim bir tane çiçeğim var ve o hiç solmuyor." dediğinde ufak çaplı bir şok ve utanma yaşadım. Bana çiçeğim mi demişti o? Evet evet, bana demişti. Boğazımı temizledim. "Ben bunları bir vazoya koyup geleyim." hemen dedim ve kapıyı açık bırakıp içeri girdim. Gülleri bir vazoya bırakıp içine de iki bardak su döküp son kez çaktırmadan aynadan kendimi kontrol edip tekrar karşısına geçtim. Gözleri kadar koyu lacivert lakos ve krem rengi pantolon giymişti, elinde de aynı renk ceketi duruyordu. "Hazırım, çıkabiliriz." dediğimde kolunu uzattı. Tereddüt etsem de koluna girip kapımı kapattım. Çok heyecanlıydım. İlk defa bir erkekle randevuya çıkıyordum. Ne hissedeceğimi bilmiyordum, şu saatten sonra sadece kendimi akışına bırakmak ve aşık olmak istiyordum. "Lokanta yakın olmasa sohbet ederdik ama köy meydanında işte, ne kaldı ki..." deyip güldü. "Söz veriyorum araba aldığımda seni merkeze de götüreceğim." "Boşver Serdar, ben burayı daha çok seviyorum. Merkeze git gel, kim uğraşacak. Hem balık yemek istiyordu canım da." Güldü. "Yine de seni bir gün şık bir restorana götüreceğim Anka." Gülümseyip başımı eğdim. "Peki." derken aslında olsa da olurdu, olmasa da... Ama heyecanlanıp duruyordum işte. "Geldik." dediğinde en sevdiğim yere gelmiş olmanın verdiği heyecanla hızlandım. Ara ara buraya öğretmen arkadaşlarımla da gelirdik. Burada balık yemenin tadı bir başkaydı. Sedire otururduk, ayaklarımızın altından dere akardı. Bazen bacaklarımızı uzatır, akan suyun tadını çıkarıp sohbet ederdik. Akşamları burası harika bir yerdi. "Ay çok seviyorum." deyip çantamı attım ve yukarı çıkıp dizlerimin üzerine oturdum. "Buraya iyi ki geldik." "Burayı çok mu seviyorsun?" Başımı salladım. "Severim tabi, burası Bağlar'ın en güzel yeri bana göre. Bazen tek başıma gelirim ve kendimi dinlerim." deyip derin bir nefes aldım. "İnsan iç sesini duyuyor." "Hım... Ne dersin, gideyim mi ben yoksa?" "Yok, kal. Gitme." diyebildim. "Ben onu lafın gelişi söyledim. Sen de bazen tek başına gelmelisin ama." diye de ekledim. "Ben tek başıma olmayı hiç sevmem. Sen varken özellikle... Buraya hep seninle gelmek gibi bir hayalim var." Bugün beni utandırmak için bunları bilerek mi yapıyordu? Eriyordum, şuradan akıp gidebilirdim hatta. "Teşekkür ederim." dediğimde yanımıza bir garson geldi ve kendime ancak o zaman gelebildim. Siparişlerimizi verdikten sonra lafladık. Yemeklerimiz geldiğinde de okuldaki durumlar hakkında konuşuyorduk. "Timur işte, tutturdu evlenme teklifi edeceğim Esra'ya diye. " dedi. Timur hocanın ondan hoşlandığını herkes biliyordu ama daha sevdiğini söylemeden evlenme teklifi gerçekten tuhaftı. "Esra kabul etmez ki... Daha sevdiğini bile söylemedi. Acelesi falan mı var?" "Ben anlamam o işlerden, sevgilicilik oynayamam diyor." lokmasını yutup bana döndü. "Biri sana birden evlenme teklifi yapsa ne derdin?" "Tabiki hayır derdim. Timur hoca sevgilicilik oynayamam diyor ama gerekli bir yerde. Birbirimizi daha yakından tanımış oluyoruz. Evlenip evlenmeyeceğimize de o zaman karar veriyoruz." Çatalımı salatama batırdım. "Peki sence ben evlenilecek bir adam mıyım?" dediğinde kaşlarımı çattım. "Ne?" "Arkadaşız ya sekiz aydır. Sence ben evlenilecek bir adam mıyım?" Güldüm. "Bilmem ki, sonuçta seni sadece arkadaşım olarak tanıyorum." İyi bir arkadaştı ama iyi bir eş olabilir miydi onu bilemezdim. "Ama sen gerçekten çok iyi bir dostsun." toparlamak istedim ama Serdar'ın yüzü düşmüştü. "Serdar... İnsanlar herkesin yanında farklı davranıyor, yani bu soruyu sorman gereken kişi ben değilim." "Ya kim?" "Sevdiğin kadına sormalısın." Başını salladı. "Zaten ona sordum." dediğinde çatalım elimden düştü. "Hıı?" Beni taklit ederken kaşlarını kaldırdı. "Hıı?" dediğinde gülüp önüme döndüm. "Kusura bakma, ben bazen aptallaşabiliyorum." "Heyecanlı olduğun zamanlarda... Evet." Beni bu kadar yakından tanımasını es geçip ona döndüm. "Ha yani bana aptal diyorsun?" "Aptallaşabiliyorsun demek istedim daha çok." "Çok kırıcısın." deyip çatalı elime aldım ve yemeğime odaklandım. Aptal Anka... Günlerdir bu itirafın gelmesini bekliyordun da şimdi ne oldu? Adam gözünün içine bakıyor şu an bir şey demen için. Yemek yemenin sırası değil. Ama üstelemedi, bir şey demedi. O da yemeğine devam etti. Yemekler bittikten sonra tatlı yiyelim diye ısrar etti ama sadece bir çay içtik ikimiz de. "Artık gidelim mi?" "Oturuyorduk, geleli bir saat oldu Anka." "Biliyorum..." dedim. Onu üzmemek için başımı salladım. "Yarım saat daha oturup gidelim o zaman." dediğimde başını salladı. "Hay hay, pekala." deyiverdi. "O sırada konuşabiliriz herhalde ama, değil mi?" "Tabiki." dedim ama ayaklandım. Ayaklarımı sarkıttım ama suya bırakmadım. Ayakkabılarımı çıkarmak istememiştim. Serdar da yanıma oturduktan sonra ellerini önünde birleştirdi. "Anka?" Başımı çevirip ona baktım. Gökyüzünü izliyordu. "Efendim?" dediğimde bana döndü. "İsmin neden Anka?" "Babam koymuş ismimi." deyip gülümsedim. "Anka gibi yeniden doğ..." önüme döndüm. "Erken doğum benimkisi. Annem beni doğururken çok kan kaybetmiş, doğduğumda göğsüne bırakmışlar. Hani olur ya, bebek doğunca annesini hissetsin derler. Annem beni hissettikten sonra kalbi durmuş, doktorlar anında müdahale etmiş ama kurtaramamışlar annemi." Babam bunu bana her seferinde anlatırdı, anneni unutma derdi. Ben annemi hiç unutmadım, hiç tanımadım da ama babam sağ olsun onların aşklarını çok iyi bilirdim. "Anka gibi, yeniden doğ..." derin bir nefes aldım. "Annem ölürken ben doğmuşum ya, babam sanki onun ruhunun benim bedenimde can bulduğuna, yeniden doğduğuna inanıyor. Ben onun gözünde mucizeyim, yeniden doğuşu simgeleyen o Anka kuşuyum." dediğimde gözlerim doldu. Babamın bana bakarken annemi gördüğüne hep emindim. Onun gözünde Anka yoktu, onun gözlerinin içinde Yaren vardı. Bekir'in Yaren'i... "Annen için çok üzgünüm." "Sorun değil. Boşver." deyip omuz silkip ona döndüm. "Artık eve gidebilir miyiz? Kendimi çok yorgun hissediyorum." "Gitmeyelim." dedi aniden. "Gözlerin boncuk boncuk olmuş, böyle gitmeyelim." dediğinde yanağıma bir damla göz yaşı düştü. Elimi kaldırdım ama Serdar benden önce davrandı. Elini yanağıma götürüp baş parmağı ile göz yaşımı sildiğinde nefesimi tuttum. "Anka..." diye fısıltıyla konuşup gözlerimin içine baktı. "Gözlerin çok güzel, bu gözlerden yaş akmamalı." dediğinde hıçkırdım. Bakışları dudaklarıma kaydığında yavaşça yaklaştı. Öpecekti, beni öpmek üzereydi ve geriye çekilmek de istemiyordum. Gözlerimi kapattım. Nefesi nefesimle karıştı, dudaklarımız arasında çok kısa bir mesafe kalmışken bir patlama oldu. İrkilerek geri çekilirken korkuyla etrafıma bakındım. "O neydi!" "Siktir... Terörist bunlar!" deyip elimi tuttu ve belimden kavrayıp beni aşağı indirdi. "Güvenli bir yere gideceğiz." dediğinde havaya ateş açıldı. "Kimse yerinden ayrılmasın!" diye bağırdı biri. Bizim tarafa bakan yoktu. Serdar elimi çekiştirdi. "Gel hadi." diye fısıldadı. "Kimse hareket etmesin dediler." diye mırıldandım korkuyla. "Anka kimse bizi görmüyor, gel." dediğinde bakışlarımı önümdeki teröristten alamadım. O da başını çevirdiğinde göz göze geldik kısa bir an için. "Gördüler, gördü. Ben gidemem." dedim. Adım atacak gücüm de yoktu şu an, titriyordum. "Kimse korkmasın! İhtiyaçlarımızı görüp gideceğiz!" Serdar elimi sıkıca tutarken konuşan adam tekrar bana döndü. "Bir takım özel ihtiyaçlar da var tabi." deyip bu tarafa doğru yaklaşmaya başladığında başımı eğdim. Serdar beni arkasına çekti. "Yaklaşma." "Bırak kadını." dedi terörist. Allahım, benden ne istiyordu bu adam? "Bırakmam, yaklaşma ona." "Sen mi durduracaksın lan beni!" diye bağırıp tüfeğin kabzasını Serdar'ın yüzüne geçirdi. Gözlerim kocaman açıldı. "Serdar!" diye bağırdığımda Serdar yere yığıldı. Burnundan oluk oluk kan akarken gözleri kapanıp açıldı. "Serdar iyi misin?" deyip yanına çöktüğümde elbisemin etekleri ıslandı. "Serdar bana bak." yanaklarına dokunup yüzünü kendime çevirdiğimde biri kolumdan tutup beni kendisine çekti. "Biraz da benimle ilgilen bakalım." deyip pis pis sırıttı. "Bırak beni!" diye bağırsam da nafile. Benim bu kadar adamın içinden kurtulma şansım sıfırdı. "Seni bırakmaya hiç niyetim yok." dediğinde ittirdi. "Düş önüme." derken son kez başımı çevirip Serdar'a baktım. Bayılmıştı. ~ ~ ~ ~ ~

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

AŞKLA BERDEL

read
79.1K
bc

HÜKÜM

read
224.3K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
523.4K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
1.8K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook