3 Değer mi?

1391 Words
"Ferhat bey yani Murat benim kocam değil. Fiilen de fizik ende. Onun borcu için benim bakireliğim çok olmaz mı?....." Yüzüne çok derin baktım ne düşünüyor diye... Ela hareleri beni süzdükten sonra, hiç tepki vermeden yemeğine devam etti. Bende içimden sakin kalmaya çalışıyordum. Yüzümde çok yumuşak bir ifade, "Ferhat bey bir şey söyleyin lütfen!" Elinden telefonu çıkarttı. Bir adamı aradı. "Alo Sinan şu Murat'ı bir araştır, senden haber bekliyorum. " "Tamam abi." Telefonu kapattı masaya koydu. Yemeğine devam ediyordu. "Beni bırakacak mısınız ?" dedim. Bana baktı. Başını sağa sola doğru hareket ettirdi. Yemeğine devam etti. "Sende ye, bana ayak uydurman lazım. " "Ferhat bey böyle konuşmayın, lütfen beni korkutuyorsunuz!" Gerçekten korkuyordum... İçimde soluksuz kaldığımı, ellerim ve ayağımın uyuştuğunu hissedebiliyordum. Kahkaha attı. Ben ne haldeyim bir de şu adama bak! Sinirimi ,öfkemi belli etmemeye çalışıyorum. Artık içime sığmayanlar kelimelerimle çıkmak için savaşıyorlardı. Hafif öfkemi belli ederek, "Siz beni duymuyor musunuz ? Ben, benim kocam bile olmayan bir adamın borcu için fahişelik yapamam... " Yüzüme baktı. Bende onun yüzüne bakıyordum. Bir şey söyleyecekti telefonu çaldı. " Abi, bu Murat başkasıyla evli, iki çocuğu var," dedi. "Tamam Sinan." Telefonu kapattıktan sonra masaya koydu. Sıfır tepkisiz bana telefonda duyduklarını söyledi. " Murat evli iki çocuğu varmış, " dedi Ferhat bey. "Nasıl ?" şaşırmıştım. Masadan kalktım. Sinirlenmiştim. Masa ile yatak arasındaki o kısa mesafede öfkemden geziniyordum. " Bu nasıl olur? Bana, beni kandırdı. Adi herif..." diye çıldırmıştım. Elim, ayağım daha çok titriyor kendimi kontrol edemiyordum. "Ben ailemi bunun için mi ? Yani of ... Her şeyim, bu adi yüzünden bütün hayatım bitti." Artık duramıyordum yere diz çöktüm. Gücüm kalmadı. Hiç durmadan ağlıyordum. Ferhat bey kalktı masadan yanıma çöktü. Benim elimi tutarak kaldırdı. Göz göze geldiğimde bu adama olan öfkem biraz dinmeye başlamıştı. Bu adam kim di? Masadaki yerime oturmamı sağladı .Hiç iyi değildim. Su uzattı. Bana çok kibar, ilgili davrandı. Ona karşı korkum biraz azalmıştı. Sevdiğim adamdan yediğim darbe, bu adam en azından dürüsttü. " İyi misin ?" dedi. Kafamı salladım sağa sola. "Hiç iyi değilim." " Bana şimdi ne yapacaksınız? "derken artık içimde kırılan kalbim enkaza dönmüştü. Sustu yutkundu." Bende buraya bir hevesle geldim sonuçta, Hevesim kursağımda kalsın istemem." Daha şiddetli ağlamaya başladım. Göz kırptı. " Korkma güzelim beraber eğleneceğiz," dedi. Bu sözleri fermanım oldu kalemim kırılmıştı. İdam sehpasına yürüyen mahkumdum... " Ben elimi yüzümü yıkamak istiyorum. Kalkabilir miyim?" "Tamam, "dedi. Bende ayağa kalktım. Banyoya doğru ilerledim. Arkamdan beni izlediğini hissediyordum. Banyoya girince kapıyı kilitledim. Aynada kendime bakarak, "Bahar buraya kadarmış bitti," dedim. Hemen perm atiği alıp sağ bileğimi kesmeye başladım. Canım acıdı ama hayatımı bir yalana ve bu olaylara karşı, bu acı az bile kalıyordu. Sonra diğer bileğimi kestim. Kanımdan aynaya özür dilerim yazdım. Sonuçta onun odasında ölüyorum. Bu kadarını bari yapıyım dedim. Sonra küvetin suyunu açtım. Bir yerde görmüştüm sanki daha hızlı ölünüyordu. İçine elbiselerimle girdim. Gözümde tüm hayatım, hatalarım film şeridi gibi akması, bekliyordum... Bir müddet geçti. Kapıyı tıklıyordu. Ben halim kalmadı ölüyordum. Gülümseyerek ölür mü insan ? Evet ben öyle ölüyordum. "Bahar, Bahar, " diye sesleniyor. Kapının şiddeti, sesi kulağımı tırmalıyordu. Sonra kapıyı kırdı. Beni öyle görünce çok şaşırdı. " Niye ya niye ?" diye bağırıyordu. " Benimle sevişmek bu kadar kötü mü? " Bende yarı baygın halde onun sorusuna "Değil, " dedim. Aslında çok yakışıklı bir adamdı. Başka yerde tanısam sevebileceğim biri olabilirdi. Ama ben fahişe olamazdım. Kucağına aldı beni yatağa taşıdı. Banyodan havlu aldı bileklerime sardı. Kapıdaki adamlarına "Arabayı hazırlasınlar, "diye bağırıyordu. Benim en son hatırladığım onun kollarındaydım. Ferhat bey; Aslında ilk gördüğümde yazık olacak diye düşündüm. Güzeldi ve ben onun üstünden paramı geri alabilecektim. Buydu düşündüğüm. Akşamda biraz eğlenirim sonra adamlarıma veririm diye düşündüm. Odaya girdiğimde ki bu güzellik sabahki halinden eser kalmamıştı. Ama hala düşüncelerim aynıydı. Üç milyon sonuçta. O parayı kazandırmaktı amacım... Ama o konuşmaya başladığında bakire olduğunu, O Murat denen adamla ilişkisi olmadığını duyunca içim bir tuhaf oldu. Hiç bakire biriyle olmadım. Murat'ın başkasıyla evli, iki çocuğu olduğunu duyunca bırakacak mısınız beni dedi. Hiç niyetim yoktu onu bırakmaya. O isterse sadece benim fahişem bile yapardım ... *** Özel bir hastane, galiba onlarınmış. Hemen acile almışlar. Kan lazım ARH+ adamı ben veririm demiş. Sonra bileklerimi dikmişler. Bir odada uyandım. Karşımda o, bana kızgın bir şekilde bakıyordu. Ben ellerime baktım. İki elim sargılı, hiç bir şey konuşmadık. Sessizliğini bozan o oldu. "Değer mi ?" dedi. Kafamı salladım aşağı yukarı. "Değer," dedim. "Nasıl ya benimle olmaktansa, ölmeye değer ha ?" dedi. Sesim kısık hafif bir tonda, "Hayır fahişe olmaktansa ölmeye değer. Ben fahişe olamam," dedim. Ağlamaya başladım. "Sen yani benimle olmak istersin, ama fahişe olmak istemezsin yani ! "dedi. Gözlerinin içi parlıyordu. Hafif bir gülücük... Hiç bir şey diyemedim.. "Ölmek istiyordum keşke kurtarmasaydınız." "Ailem, her şeyim bir hiç uğruna gitti. Keşke Salih abimle evlenseydim bilemedim," "En azından yuvam çocuklarım olurdu... " . . "Uyumak istiyorum izin verirseniz ," dedim. Ellerimin içini tırnaklarımla dağlıyordum. Gözlerini açıp kapatarak, "Tamam uyu, "dedi. Dışarı çıktı. Aslında uykum yok, ama bu günden sonra bana ne olacağı hakkında bir bilgim de yoktu. Öyle saatlerce sessiz odada kaldım. Sonra doktorla birlikte o da odaya girdi. "Hastayı taburcu edebiliriz, "dedi. "Tamam," dedi Ferhat bey. Hacer abla gelmişti. "Kızım sen ne yaptın?" dedi ve hemen yanıma geldi. Ayak ucuma oturdu. Bana üzgün bir şekilde bakıyordu. "Abla yapamadım hâlâ yaşıyorum," dedim. Ellerimi tutup, bileklerime bakarak, "Yaşamak güzel kızım, yaşa, " dedi. "Güzelse peki abla, ben niye görmüyorum?" Odayı sessizlik kapladı. Bir süre sonra "Kızım sana kıyafet getirdim üzerini değiştirelim, " dedi. Ferhat bey çıktı. Hacer abla giyinmeme yardım etti. Zorlandık ama oldu. "Başım dönüyor abla biraz oturayım." Biraz dinlendikten sonra, " Tamam abla ben çıkacağım hastaneden ama, beni özgür bırakıyor mu ? Bir şey söyledi mi? " " Yok kızım bir şey söylemedi." Kapıyı açtık. Koridora doğru yürüyordum. Beni, bütün vücudumu süzdü. Hacer abla kolumdaydı, yanına gittik. " Ferhat bey bana ne olacak? "dedim. " Bu gün otelde kalın, sana Hacer abla baksın." "Sonrasını sonra konuşacağız. " Ben sert bir şekilde baktım. "Bu kez de boynumdan kesiyim..." dedim. O da bana sert baktı. " Yardım ederim ben sana boynunu kesmene, tek olmaz ..."dedi. " İyi olur," diye bağırdım. "Bu kez kes , kurtarma." dedikten sonra arabaya ilerledik. Aynı arabaya bindik. Ben ellerime bakıyordum. O da bana bakıyordu. "Salih abin kim?" " Amca oğlu kuzenim," dedim. "Ailen onunla mı evlendirmek istedi?" " Evet keşke evlenseydim," dedim. "Ailem bir şeyler biliyormuş, şimdi ise fahişe oluyorum..." "Çok takıyorsun," dedi. " Neye ?" dedim. Sesim yüksek çıkmıştı. " Fahişe deyip duruyorsun," dedi. Alaylı bir tonda. " Ya yeter sen ne diyorsun ?" dedim. Öfkemden burnumdan ateşler çıkıyordu. "En fazla canımı alırsın, zaten onu da ben alıyordum. Beni indirin." Yüksek sesle bağırdım. Tepkime o da şaşırdı. Araba devam ediyordu. Arabanın kapısını bir anda açtım kendimi atacakken, tuttu. Bir tokat attı. Paniklemişti. Ferhat'ta bana bağırarak, "Çok oluyorsun, "dedi. "Ben evime gitmek istiyorum..." Çok sert bakıyordum. " Sen ne hakla bana vurdun ?" diye bağırdım. "Döverim de..." dedi. " Dövemezsin..."dedim. "Gerekirse yine keserim, kendimi öldürürüm..." Artık korkmuyordum. Restime rest... Bileğimden tuttu kesik yerinden kendi yanına çekti. "Ah.." diye inledim. " Bırak beni acıyor ." " Ne oldu sesin kesildi ?" dedi. Pis bir sırıtmayla. " Bir şey olduğu yok . Beni evime bırak ." " Sana hayır dedim." dedi. Birbirimize bağırarak konuşuyorduk. " Yeter ya sen bana karışamazsın. Benim sana borcum yok. İmza atmadım bir yere ispatlayamazsın. Bir tek canım var alırsan..." " Onu da al umrumda değil. " Oflayıp duruyor. " Sana imza attırırım," dedi. Omuzlarımı silkerek, "Atmam ki, salak mıyım?" dedim. Hacer abla ikimize birden şaşkın bakıyordu. Bir Ferhat'a, bir bana başı dönmüş olmalıydı. Otele gelmiştik, arabadan inmedim. " Hadi sene!"dedi. Arabadan indi. Omuz silktim. Kapısında bakıyor." Adamların evi biliyor götürsünler," dedim. "Ya sabır, " diyerek arabaya bindi. "Sen niye ?" dedim. Omzuna aldı beni arabadan indiriyor. "Ferhat, beni bırak, " diye bağırınca ikimiz birden şok olduk. Otelin içine doğru ilerliyordu. Ne zaman Ferhat beyden Ferhat'a terfi ettirdim ? Yok ya öfkemden o sinirle bir de bey mi diyeceğim... Odaya götürdü. Yatağa koydu. " Abla sen yan odada kal, ben burada yanında kalacağım," dedi. Ceketini çıkardı. " Hayır nasıl ya, abla gitme ?" dedim. Hacer abla çıktı. "Sen ne alaka çık buradan." Yataktaydım. Yan tarafıma o da geçti. Ayakkabısını çıkarıyor... Bu adam iyice saçmalıyor. Benimle aynı yatakta yapmayı mı planlıyor? Delirmiş olmalıydı. Benim onunla yatacağımı herhalde düşünmüş olamaz. Benim ruhum, bedenim bu yaşadığım hisler her şey çok fazla geliyordu. O panikle indim yataktan, sandalyeye geçerken kalbim, bütün vücudumda atıyordu. "Bahar beni sinir etme!" dedi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD