BÖLÜM-1 “ÇARPIŞMA”
BÖLÜM - 1 “ ÇARPIŞMA ”
" DURU "
Adım adım bana yaklaşarak aramızdaki mesafeyi sıfıra düşürüyordu , elini belime koyarak beni kendine sert bir şekilde çekerek bedenlerimizi bütünleşirken , nefesi ciğerlerimi delerek içimde dans ediyor ve ateşimi közlüyordu , tüm vücudum onun şehvetine kapılmış onu delice arzuluyor ve duygularımı bastırmakta güçlük çekiyordum . Yavaş yavaş kafasını yaklaştırarak aralanan dudaklarımı tam öpecekken ,
Fatma , duru ' nun annesi ,
- “ öğlen oldu daha ne yatıyorsun , saat 10 oldu anca eşek gibi yat ” sesi ile yerimden irkilmem bir oldu . bırak gerçek hayatta rüyalarda bile bana huzur yok ya ben artık buna eminim .
Duru ,
- “ Bir gün sadece bir gün huzur Allah'ım ” diyerek yattığım somya dan doğruldum . tek sıkıntı sabahın daha 8 olması ve benim aylardır deli gibi aramama rağmen iş bulamıyor olmam .
Liseyi dışarıdan bitirmeye çalışırken aynı zaman da bulduğum her işte çalışıyordum , ama kader iş yönünden de bana gülmediği için bir türlü bir işte ya kalıcı olamıyordum ya da tam oldu derken kapı dışarı ediliyordum .
Uyanıp daha anca kendime gelmeye çalışırken annem gene kendi kendine söyleniyordu neymiş ,
“ komşu Emine ablanın kızı yurt dışında bir şirkete girip çok iyi maaşlar alıyor ” muş ,
“ ben ise boş gezenin boş kalfası ” gene her zamanki elin oğlu elin kızı şöyle cümleleri havada uçuşurken ben siyah saçlarımı tepeden toplayıp at kuyruğu yapıp , siyah kot pantolon , siyah tişört ve lacivert kapüşonu ' m ile tamamladığım siyah spor ayakkabım ve makyajdan gram anlamayan fakir ruhum ile müstakil gecekondumuz ' dan çıkıp iş aramak için yola koyuldum. Mahalleden çıkarken ,
kuaför Sibel abla ,
-“ kız ne aylak aylak geziyor sun gel bana da şu kıyıları köşeleri süpür bak bal gibi iş diyerek seslendi .
“ vereceği üç kuruş ile canımı çıkaracak sanki haberim yok .
-“ sana da günaydın abla ” diyerek yola devam ettim .
Gözümle iş ilanı olan dükkân var mı diye sabit bakınırken bir anda kendimi yere kapaklanırken buldum .
-“ önüne baksana dağda mı yürüyorsun ayı “ diye sinirle kükredim karşımda 175 - 180 boylarında , kumral , hafif uzun saçlı , kahve rengi gözlü alt dudağı üst dudağına nazaran daha dolgun yüzü hafif uzun ve geniş omuz ve yapıya sahip oldukça çekici biri vardı . Elini yerden kalkmam için bana uzattı tutar tutmaz gücünü deneyecek ti sanırım öyle bir çekti ki resmen göğsüne yapıştım desem yeridir . Ona nazaran daha kısa boyluydum , boyum çenesinde bitiyordu kafamı kaldırıp baktığımda göz göze geldik yavaşça yüzüme yaklaşıp tek kaşını kaldırarak gözlerime keskin bir bakış attı , O an nefesimi tuttuğumdan bile habersiz ona odaklanmıştım sanki sabahki yarım kalan rüyayı şimdi yaşıyor gibiyim derken ,
-“ gözünde bir sıkıntı mı var önüne bakamayacak kadar kör müsün ? ” dedi . O büyülü hayalden bir anda sıyrılıp ,
-“ asıl sen önüne bak ayı yol senin mi ? ” diye karşılık verdim .
Sinirlenmiş olacak ki kalkan kaşı hemen indi gözlerini iyice kısıp sinirle soludu.
Yağız ,
-“ Sen benim kim olduğumu biliyor musun da böyle cesaretli konuşuyor sun ? "
Duru ,
-“ Kimsen kimsin bu dağ ayısı olduğun anlamını değiştirmez , özür dilemek yerine şu yaptığına bak ayı "
Yağız ,
-“ Ben neden özür dileyecekmişim ? sağa sola bakmaktan gözünün önünü göremiyor sun sana tavsiyem bir doktora görün "
-“ Senin tavsiyelerine kalmadım “ derken cümlemi bitiremeden ,
-“ Seninle tartışacak vaktim yok ” diyerek bir anda hızlı adımlarla kalabalığın içinden uzaklaşarak kayboldu . Sinirle adım atacakken ayağımın altında taş olmayan bir şeye bastığımı fark ettim . Ayağımı kaldırıp baktığımda ise bu bir cüzdandı “ ah hayır lütfen bu o dağ ayısının cüzdanı olmasın ” dedim içimden ki içini açıp incelediğim de kimliğinde ki resmi görüp onun olduğuna emin oldum olmasına ama ben bunu şimdi ona nasıl veri cem derken içinden bir kart düştü elime aldığımda ise “ Demiray Holding Yağız Demiray ” yazıyordu . Biraz daha iş bakınırken cüzdanın bende olması içime büyük bir sıkıntı yüklemişti ya beni hırsız zanneder de polise verirse ?
“ ahh çattık ya ” diye dışımdan hafif de olsa bir ses yükseldiğinde yanımdan geçen amca ,
" tövbe estağfurullah " çekerek uzaklaştı. Bir deli olarak adım çıkmadığı kalmıştı diyerek uzaklaştım tabi bu sefer içimden söylenerek , Demiray Holding yazan yerin yolunu tuttum . Minibüs ile gittiğim için 2 saate anca bulabildim İzmit in göbeğinde büyük ihtişamlı bir binanın önüne geldim . İçeri girip birkaç adım attığım da bir güvenlik görevlisi yanıma gelerek ne için geldiğimi sordu ona “ Yağız Demiray ” in bende bir şeyi olduğunu ve o nu vermek için geldiğimi söyledim , tipimi beğenmemiş olacak ki baştan aşağıya süzdü ve ,
-“ Sizde Yağız Demiray'ın neyi olabilir ki ” diyerek alaylı bir cevap verdi . Aslında haksız da sayılmazdı buradaki kızların giyimine bakılırsa yüzlerinde bir binaya yetecek kadar boya ve çok fazla göğüs ve bacak dekoltesi olan bir karış etek veya elbise ile çalışıyorlardı . Israrla kendisine vermem gerek bir şey olduğunu söyleyince ikna olacak ki ,
-“ ileride sağ tarafta asansör var 9 kat ta koridorun sonundaki oda ” diyerek yön gösterdi teşekkür edip yanında ayrılıp hızlıca asansöre binip 9 kata geldim . Koridorun sonunda ki odaya yaklaşırken yanıma giydiği büstiyerden neredeyse göğüsleri taşacak ve bir karış eteği ve yüksek topuğu ile bir bayan yaklaştı . Yüzündeki boya miktarı arif abinin dükkanındaki boya miktarından daha çok belli diye içimden geçirirken ,
-“ ben yağız beyin asistanı buyurun ne istemiştiniz ” dedi . Kızın giyinişine ağzım açık kalsa da bir anda silkinip ,
-“ ben yağız beye bir şey vermeye geldim ” dedim . Yüzüme ve vücuduma küçümseyici bakış atarak ,
-“ yağız bey müsait değil ” dedi . “ Bir sorun lütfen o kadar yol geldim , vereceğim eşyayı verip gideceğim işim gücüm var ” diyerek seslenirken sekreter oralı bile olmadı .
-“ lütfen zorluk çıkarmayın müsait değil ” sinir ile ,
-“ alt üstü 5 dakika ne demek müsait değil ” diyerek kapıya yöneldim ben önde sekreter arkamda kapıyı açar açmaz karşımda oturan dağ ayısı ile göz göze geldim .
" Yağız ",
-“ Ne oluyor burada ne bu hal ” derken sekreter ,
-“ Kusura bakmayın efendim müsait değil dedim ama durduramadım .” diyerek kendini savundu ben ise dik durmaya çalışarak ,
" Duru ",
-“ Sabah düşürdüğünüz bir şeyi vermek için geldim ” dedim . Gözleri kısılarak sekreterine kafası ile çık işareti yaptı arkamdan kapı örtülünce yavaş adımlarla masaya doğru yaklaştım ,
- “ Buyur seni dinliyorum “ diyerek ayağa kalkıp sırtı kapıya dönecek şekilde karşıma dikildi , bakışları o kadar net ve göz alıcıydı ki cümle kurmakta zorlandım .
- “ Şey ben sabah çarpıştığımızda cüzdanını düşürmüşsün onu vermek için geldim . ”
-“ Hırsızlık yapmadın yani ? ”
Şalterlerim attı o an sinirle ,
-“ Sen ne demek istiyorsun ? sana iyilik yapıp cüzdanını getirende kabahat ayı ” diyerek çıkıştım . Bana doğru birkaç adım atarak yürürken ayaklarım geri doğru hareket etti , sırtım masaya değince durdum ama o durmadı sırtımı resmen masaya temas ediyordu , belimi eğimli bir şekilde geriye yatırırken aynı şekilde üzerime doğru eğilerek ,
-“ Hem cüzdanımı çal hem de ofisime gelerek bana bağır ve üstüne üstlük ayı ha sen bu cesareti nereden alıyorsun küçük hanım ” diyerek üstüme eğilerek burunlarımızı birbirine değdirirken gözlerim gözlerine kenetlendi .
Kontrolüm dışında bozulan nefesimi düzene sokmakta güçlük çeksem de dik durmak o kadar da kolay olmadı . Az önceki dik başlı halim karşısında git gide küçülürken bir cesaret ile derince yutkunup ,
-“ Hem egolu hem de ayı olmak marifet olsa gerek , hırsızlık yapsam burada ne işim var kendini o kadar da önemli görme ” diyerek başımı gözlerinden kaçırmak istercesine kaldırdım . Anlayacak olacak ki kafasın kaldırıp bir adım geri çekildi elimi kapüşonumun cebine atarak siyah deri cüzdanını çıkarıp sinirli tavrımı gösterircesine masasının üstüne sertçe bıraktım .
Bir kaşını kaldırmış sert bakışları ile beni süzerken ,
-“ İnsanlıktan çok uzaksın ” diyerek odadan çıkmak için kapıya doğru yöneldim , birkaç adım atarken bir anda kolumdan sıkıca tutup beni hızla yan hizasına çekip kulağıma eğilerek ,
-“ Kimse ofisime gelip bana hakaret edemez küçük hanım . ” Diyerek kolumu daha da çok sıktı onun bu koyulaşan gözleri sesindeki netlik içimi ürpertti .Yüz hareleri , kirli sakalının altındaki o belirgin gamzeleri bana kızdıkça sanki içime işliyor irileşen gözlerinin içinde sanki ben git gide küçülüyordum .
Bana yaptığı etkinin altından çıkmak için derince yutkunup boğuk çıkan sesim ile ,
“ Çok kibirli sin .” diyebildim bileğimi öyle bir kavramıştı ki acısını o an hissetmemiş tim biraz daha sıkınca acı ile inleyip yüzümü buruşturdum . Bileğime bakıp bir anda elini bıraktı kızarmış bileğimde parmaklarının izi çıkmıştı , ayı lakabını sonuna kadar hak ediyor elleri ayı kadar büyük , bir anda duygusuz gibi arkasını döndü ve yerine doğru ilerledi oturduğu yerden bana bakarak ,
-“ Sen iş arıyordun dimi? ”
“ Evet de neden sordun? ” derken ,
Telefonumun çalması ile tüm dikkatimi üzerinden çekip cebindeki telefonu çıkarıp ekrana baktım . Arayan annemdi yanından bir birkaç adım uzaklaştım .
“ Efendim anne ? "
“ Neredesin gene çabuk eve gel , abin geldi para istiyor sen gelmeden sakinleşmeyecek çabuk . ”
Ben tamam diyemeden telefonu suratıma kapattı telefonu geri cebime koyup ,
-“ Seninle sohbet etmek inan istemezdim , Kusura bakabilirsin ama benim acil gitmem gerek .” diyerek kapıdan çıkıp kaçar adımlarla bu binadan çıkmak istedim .
Tekrar minibüse binip eve gitmem 2 buçuk saatimi aldı , Annem sürekli arayıp çabuk olmamı söyleyip durdu abim alkolik ve kumar bağımlısıydı , ya karnı acıkınca ya da parası bitince eve gelir alacağını alır ve geri giderdi .
Evin kapısını açıp içeri girdim , abimin beni beklediği her halinden belli oluyordu , odanın kapısında beni görür görmez hemen ayağa kalkıp , hızlıca saçımdan tutup kendine çekti acıyla inlerken ,
-“ Neredesin lan sen sürtük . ”
-“ Nerede ne halt ettin çıkar cebindeki paraları hemen ” diyerek bağırmaya başladı .
İçkinin de verdiği etki ile gözü dönmüş daha da hırçınlaşmıştı .
-“ Abi param yok , iş arıyorum bırak saçımı . ”
-“ Yalan söyleme sen kirli çıkısındır ” diye bağırmaya başladı . Elimi cebime attım . Dönüşte minibüsten kalan bir beşlik ve 3 TL vardı . Onları çıkarırken bir anda tokat yedim ve sendeleyerek yere düştüm .
“ Bir dahaki geldiğimde bana verecek paran olsa iyi olur . ” diyerek elimdeki o 8 TL’yi de alıp gitti . İnsanın ailesi olmaması ne kadar acı , sığınacağı bir dalı olmaması ya da elimi uzattığım her dalın daha tutmadan kırılması . Annem beni hiç sevmezdi kız doğduğum için beni hep uğursuz olarak görürdü .
Başına gelen her kötü olayda beni suçlar ve hatta kocasının yani babamın başkasıyla evlenmesini onu aldatmasını bile benim yüzümden olduğunu söylerdi .
Birkaç keresinde demir sopa ile öldüresiye dövmüştü , belki de öldüm sanıp bırakmıştı .
Beni hep işe yaramaz olarak görürdü okutmak istemedi .
Dudağından akan sıcak sıvı ile düşüncelerimden sıyrılıp , elimi dudağıma götürdüm parmaklarıma baktığımda birkaç damla kan gördüm .
Yerimden kalkıp elimi yüzümü yıkayıp direkmen yatağa girdim . Bir sağa döndüm bir sola ama gözüme bir türlü uyku girmedi aklıma o ofisteki adam geldi .
Adı neydi heh ' Yağız Demiray ' ukala , çok bilmiş , egoist diye içimden geçirdim ama doğru söylemek gerekirse etkilenmeyecek gibi de değil . Geniş omuz ve bacakları , kahverengi gözleri yüzüne yakışan ve yüz hatlarını belli eden kirli Sakalların altında belli olan gamzesi , sürekli her tepkide kalkan kaşı ve odunsu ve erkeksi kokusu gözlerimi kapatıp burnumdan gitmeyen kokusuna odaklandım .
İnsanın kendinden geçmesine sebep olan o koku ,
Ah Saçmalama duru sapık mısın sen ? .
Bir daha görmeyeceğini adamın kokusunu düşünüyorsun , diyerek düşüncelerimi dağıtıp gözlerimi tekrar kapattım .
Bu dünyada baş edemeyeceğim tek şey uyku , bir süre sonra uykunun kollarına yenik düştüm .
Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu . Hayret bugün sabah sessiz uyandım diyerek yatağımda doğruldum , yatağa olduğum gibi girdiğimi aynanın karşısına geçince fark ettim .
Hemen üstümü değiştirip elimi yüzümü yıkayıp mutfağa doğru ilerledim . Mutfağın kapısında annem ile karşılaştım .
– “ Uyanmışsın iyi ” dedi .
Yüzündeki memnuniyetsiz ifadeyle tezgâhın üstünden bir kâğıt alarak bana verdi .
Erhan geldi ? Sana iş bulmuş oyalanmadan git hadi kaçırma bu fırsatı git de bir işe yara diyerek bana uzattı .
Erhan ' ın bulduğu işe gitmek dursun verdiği kâğıdı orada parçalamak istedim ama bu ise ihtiyacım vardı , Erhan dayımın oğluydu ben 6 yaşından İtibaren hep ilgisi vardı ama çocuk aklımla bana olan ilgisinin sapıkça boyutta olduğunu anlayamamış tım .
Aramızda çok fazla yaş farkı olduğu için abim gibi gördüm hep ta ki bana ilgisi taciz boyutuna gelene kadar . Anneme söylememe rağmen umursamayıp oralı bile olmadı , kağıdı elinden aldım İstemeyerek ten de olsa
" tamam giderim " diyerek mutfaktan çıktım .
Olan iştahında gitmişti zaten hemen hazırlanıp dışarı çıktım . Giydiklerim tişört ve kot pantolondan farksızdı , benim tarzım buydu rahattım ben .
Hiç aşkoo kuşko olan kızlardan bir hayli uzağım ne okulda ne de gün hayatta arkadaşım olmadı .
Kaşlarımı bile liseye gidene kadar dokunamamıştım , okuldaki erkekler her gördüğünde martı geliyor martı simit atalım mı derlerdi , Sadece kaşımın ortasını ayırdığım için bile ne çok dayak yemiştim annemden . Ayaklarım istemeye istemeye Erhan Abinin verdiği adrese yaklaşmıştım , içimden abi demek bile gelmiyordu .
Sahile yakın bir yerdeydi , adrese geldiğimde içime bir şüphe düştü . İçimdeki ses gitme geri dön demesine rağmen işsiz olduğumu kendime hatırlatarak binanın önüne geldim .
Hiç iş tabelası yoktu ve kapı aralıktı 6 katlı sarı bir binaydı .
Girişinden yukarı doğru uzanan merdivenler vardı . Ürkek ve korkak adımlarla basamakları teker teker çıkmaya başladım . 5 - 6 basamak çıktığımda karşımda belirdi ,
- “ Geldin mi güzelim . ? Çok bekledim ” …