9. Bölüm: Geçmişin Gölgesi

419 Words
Mahalle yine sessizdi, ama sessizlik farklı bir biçimde ağırdı. Adem, ruhu ile gölgeler arasında süzülürken Leyla’nın evine yaklaştı. Zeynep’in ölümü, annesinin kaybı ve Ayşe’nin sessiz tanıklığı, tüm mahallede görünmez bir gerilim yaratmıştı. Ama şimdi Adem’in dikkatini en çok çeken şey Leyla’nın kendi içinde taşıdığı karanlıktı. Leyla odasında yalnızdı. Işıksız odada tek başına yürüyordu, adımları sessiz ama içindeki fırtına gürül gürüldü. Geçmiş, onu bugünlere sürüklemiş, suçluluk ve korku ağı ile sarmıştı. Adem onu gözlemliyordu; Leyla’nın titreyen elleri, dudaklarından çıkan sessiz fısıltılar, ruhun en karanlık köşelerini gözler önüne seriyordu. Leyla kendi kendine fısıldadı: “Bunca yıl… ne kadar çok şey saklamışım… Ayşe… Mehmet… ve ben… ne kadar da korkakmışım…” Adem’in ruhu, Leyla’nın zihninin derinliklerine indi. Gördüğü şeyler, küçük bir çocuğun içindeki karanlığın ilk kıvılcımları gibiydi. Leyla, çok genç yaşta Mehmet’in ritüellerine tanıklık etmiş, sessiz kalmayı seçmişti. O zamanlar Ayşe ile birlikte gördükleri semboller, karanlık geceler, bilinmez odalar… Her bir detay, bugün zincirin oluşmasına katkıda bulunmuştu. Leyla yatağın kenarına oturdu, başını ellerinin arasına gömerek fısıldadı: “Ben… onları korumalıydım. Ama korktum. Ve şimdi… zincir… her şeyi bana bağlıyor.” Adem şaşkınlıkla izledi. Ruh olarak bile Leyla’nın kendi içsel hesaplaşmasını gözlemek ürkütücüydü. Küçük bir hata, sessizlik ve korku… bugün mahalledeki ölümlerin ve dehşetin başlangıcı olmuştu. Leyla derin bir nefes aldı ve gözlerini kapadı. Geçmişi gözünün önüne seriliyordu: Küçük yaşta Ayşe ile gizlice Mehmet’in evine girmeleri, Semboller, mumlar ve eski defterler, Gördüklerini kimseye söylememe kararı, Ve sessizliğin onları koruduğunu sanması… Tüm bunlar bir bir açığa çıkıyordu, Leyla’nın ruhunu kemiriyordu. Bir anda Leyla bağırmak istedi ama sesi çıkmadı; korku öylesine yoğundu ki nefesi bile titriyordu. “Bunca yıl… sessiz kaldım… her şeyi gördüm… ama bir şey yapmadım…” Kendi kendine itiraf etti. Adem fark etti: bu itiraf, sadece Leyla’nın psikolojisini değil, mahalledeki karanlığı da derinleştiriyordu. Zincir, geçmişten bugüne ulaşan her gizli eylemle daha güçlüydü. Zeynep’in ölümü, annesinin kaybı ve Leyla’nın sessizliği, bu karanlık ağın parçalarıydı. Ayşe sessizce izliyordu. Ama Adem, Ayşe’nin bakışlarından şunu anladı: Leyla’nın korkuları ve hataları, Ayşe’nin sakladığı sırlarla birleştiğinde çok daha tehlikeli bir hâl alıyordu. Leyla bir süre sustu, sonra yeniden fısıldadı: “Mehmet’in ritüelleri… defterler… semboller… Hepsi geçmişin bir parçasıydı. Ve ben… onları durduramadım. Zincir bugün… Zeynep’in ölümüyle başladı, annesinin ölümüyle devam etti… Ve sırada ben varım.” Adem, Leyla’nın her kelimesini işitiyor, kalbinde bir dehşet hissediyordu. Ruh olarak izlemek, geçmişin bugünü şekillendirişini anlamak… dayanılmazdı. Mahalle sessizdi. Ama sessizliğin içinde bir şeyler hareket ediyordu; gölgeler, eski sırların ağırlığıyla daha yoğun görünüyordu. Adem biliyordu ki Leyla’nın karanlık geçmişi, zincirin bir sonraki halkası olacak ve önümüzdeki günlerde çok daha korkunç olayları tetikleyecekti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD