Zehra Hanım, Lavinya’ya, az önce oğluna takılırken kullandığı sert tonun aksine, yumuşak ve sevgi dolu bir gülümseme sundu. Sanki o tatlı tebessüm, sofranın üzerindeki gerginliği bir pamuk gibi topluyordu. “Bir şey mi dedim canım? Ne dedim de kızım?” dedi, sesine muzip bir sıcaklık katarak. Masada, bu anne-oğul atışmasına alışkın olduğu belli olan Sibel, kaşını hafifçe kaldırıp alaycı bir bakış attı. “Ay anne, bana da başlarda neler ettin… Vallahi Lavinya’nın aynılarını yaşamasına gönlüm razı değil,” dedi, dudaklarının kenarındaki yarım gülümsemeyle. Sonra, elti adayına doğru dönüp, göz kırpar gibi bir tonla ekledi: “Canım, sen bakma bu kadar ciddi göründüklerine… Hepsi şeker tadında… Bilen’e.” Cümlenin sonundaki küçük ima, masada tatlı bir kahkaha dalgası yarattı. Ama Lavinya, gülüş

