Sabah kapının sertçe açılmasıyla sıçrayarak uyandım
Mirza bana yaklaşıp kolumu kavradı ve beni süzdü
Dün akşam ki eserlerinden memnun olmuş olmalı ki yüzünde bir sırıtış oluştu
Beni sürükleyerek banyoya soktu
Ardından üzerimde ki elbiseyi çıkarıp beni küvetin içine iterek attı
Dengemi kenara tutarak sağladım
Elini musluğa atıp açınca soğuk suyla irkildim
Sudan kaçmaya çalışsam da beni durdurdu
Su zamanla ılımaya başlayınca dolu gözlerim akmaya başladı
"Duşunu al ve yatağın üzerine koyduğum elbiseyi giy. Dediklerimi yapmazsan hepsini ben yaparım"
"Allah senin belanı versin" diye bağırdım
"Senden büyük bir bela vereceğini zannetmiyorum o yüzden kapat çeneni yıkan. Ya da kocan olarak seni yıkayayım ne dersin?"
Bana yaklaşmaya başlayınca korkuyla geriledim
"Defol git"
Beni şöyle bir süzerek banyodan çıktı
Çamaşırlar üzerimde iken elime şampuan döküp yanları mı ovuşturmaya başladım
Elim dün akşam açtığı yaraya denk gelince acıyla ağlamaya başladım
Bana olan olmuştu ama aklım Doğu da kalmıştı onu nasıl geri çıkaracaktım
Deli gibi her yeri kırıp dökmek istiyordum
Ve tabi Mirza'nın elini alıp bir tarafına monte etmek
İyice yıkanınca çamaşırları mı çıkarıp durulanıp çıktım
Havluya sarılıp odaya geçince ilk yatağa baktım
Çarşaf yoktu
Kızlık kanım olmasa da benim kanım akmıştı o yatağa
Yatağın üzerine koyulan çamaşır takımı ve elbiseyi üzerime geçirdim
Biraz sonra kapı açıldı
Bakma gereği duymadım kimin geldiği belliydi
Gözlüğü mü geriye itip bekledim
"Mutfağa in herkes için kahvaltı hazırla sevgili karıcığım"
Sinirle yüzüne bakıp
"Ben senin karın değilim bunu o aklına iyice sok"
Mirza boş bakışlarla yanıma gelip
"Dün hanım ağa olduğunu söylüyordun bugün ne değişti?"
"Dün belki adamsın diye düşündüm ama bugün olmadığını anladım"
Mirza bana şiddetli bir tokat atınca geriye sendeledim benim nerdeyse iki katım olan adam bana vurunca gerçekten deprem etkisi yaratıyordu
Sinirle dik dik yüzüne baktım
Ağzıma dolan kanı yutup dilimle kan akan yeri yaladım
Beni yatağa itip kol ve bacaklarımı tuttu
Şeytanı andıran ifadesiyle
"İstersen sana gerçek adamı göstereyim ha ne dersin?"
"Bırak beni" diye çırladım
"Sen intihar edene kadar seninle uğraşmaya devam edeceğim bunun için şimdiden üzgünüm. Ölmeden benden kurtulamazsın küçük eşim"
Bir an kıpırdamadan durup ciddi olup olmadığına baktım
Yüzünde mimik oynamıyordu
"Ölmeden önce senden kurtulacağım"
"Bu imkansız çünkü kardeşin elimde"
Attığı iğrenç gülümseme ile yüzümü buruşturdum
Eğildiği yerden kalkıp üzerini düzeltti
Bende gözlüğü mü düzeltip ayağa kalktım
Diyecek bir şey bulamıyordum çünkü
"Kahvaltıyı hazırla milleti doyur sonra İstanbul'a gideceğiz hadi bekleme hızlı ol. Keyfini bekleyemeyiz"
Sinirle kapıya doğru yürüdüm
Kapıyı açıp yürümeye başlayınca takip edildiği mi anlayınca arkama döndüm
İki adam beni takip ediyordu
Sinirle soluyup alt kata inip mutfak olduğunu düşündüğüm yere geldim
İçerde iki hizmet gören kız vardı
Kızlar yüzüme bakınca gözlerinde ki üzüntüyü yakaladım
Bende olsam benim gibi birinin haline üzülürdüm
Daha 18imi dolduralı 1ay bile olmamıştı
Çocuk sayılırdım henüz
Babam ölünce çocukluğu mu bile yaşayamamıştım
Anneme destek olmak için okulu bile bırakmıştım
Köylü cahil bir kızdım
Merkezi en son babam yaşarken yani çocukken görmüştüm
Neyse düşünmenin bir anlamı yoktu
O yüzden tezgaha yaklaştım
Kızlar sağolsun malzemeleri hazırlamışlardı
Onların yardımı ile kahvaltıyı hazırladım
Arada bakışlarım dışarıyı bulsa da adamlar yüzünden sinirle önüme döndüm
Bunların elinden kaçmak imkânsızdı
Masayı dışarda ki avluda kurduk
Kızların bana yardım etmelerine bir şey dememişlerdi
Ev halkı toplanınca ben kenara çekildim
Mirza masaya oturunca bana baktı
Kendimi üst kata odaya attım
Hiç birini görmeye tahammülüm yoktu
Saatlerce odanın içinde dönüp durdum
Kaçmanın hiç bir yolu yoktu
Mirza odaya dalınca
"Yürü"
Üzerimde uzun beyaz bir elbise vardı
El mecbur onu takip etmeye başladım
Mirza ailesi ile vedalaşsa da ben tek kelime etmedim
Umarım bir gün huzur bulamazlardı
Mirza sertçe beni ittirince yürümeye başladım
Konaktan çıkınca gözlerim doldu
Dışarda bir sürü adam vardı ve kaçmak imkânsızdı
Kapısı açık arabaya beni itti ağlayarak bindim arabaya
"Kardeşini düşün ve sahibine itaat et"
Adamlarının yanında utanmadan bana köle muamelesi yapıyordu
Gerçi Allah'tan korkmayan, kuldan mı utanacaktı?
Yüzüne hiç bakmadan arabanın camından dışarıyı seyretmeye başladım
Havaalanına gidene kadar gözyaşlarım hiç durmadı
Kalbimi burda bırakıyordum
Aklımı da yanında hediye olarak.
Hayatımda tutunduğum tek şeyi elimden alıyorlardı işte
Sonunda buda olmuştu
Ben kendim için üzülmüyordum Doğu için üzülüyordum henüz çok küçüktü
Ben ona o bana muhtaçtı
Biraz sakinleşince Mirza'ya döndüm
Başını geriye yaslamış dinleniyordu
"Lütfen kardeşimi almama izin ver. Söz ne istersen yapacağım."
Mirza gözlerini açıp bana baktı
İfadesi son derece boştu
"Sen zaten her dediği mi yapacaksın. Bunun için ekstra bir boğaz doyurmama gerek yok"
Çatlak olan gözlüğü mü geriye itip
"Lütfen senden bunu istiyorum gerçekten yalvarıyorum lütfen beni ondan ayırma. Ben onsuz yaşayamam."
"İyi ya bende yaşamanı istemiyorum. Belki bu sayede kederinden geberip gidersin"
Başımı cama çevirip inene kadar onunla muhatap olmadım
Araba durunca beni kolumdan çekiştirip arabadan indirdi ben biraz direnince güvenlik yanımıza geldi
"Bir sorun mu var hanımefendi?"
"Evet o beni kaçırıyor lütfen beni kurtarın lütfen"
Gözlerim önümü net görmüyordu her yeri buharlı görüyordum
"Siz onun kusuruna bakmayın o benim eşim. hm nasıl desem annesini kaybettikten sonra kendini toparlayamadı"
Belimi kavrayıp beni kendine çekti ördüğüm saçıma bir öpücük kondurdu
Şu an güvenlik görevlisi bilmese de gerçekten deli gibi görünüyordum
Gözümde çatlak bir gözlük
Saçım örgülü her yerim kızarmış
Ve olmazsa olmazımız beyaz elbise
"Bize cüzdan gösterir misiniz beyefendi?"
Mirza sinirle soluyup ikimizin nüfus cüzdanını adama verdi
Adam nüfus cüzdanlarına bakarken Mirza kulağıma yaklaşıp
"Kardeşini öldürme mi istemiyorsan çeneni kapat Devin"
İçimden bir ürperti geçti bakışları mı güvenlik görevlisinden hiç çekmedim
Adam nüfus cüzdanlarını Mirza'ya verip bana döndü
"İyi misiniz? Bu adamın sizi zorla götürdüğüne emin misiniz?"
Boğazıma takılan yumruyu yutamadım
"O benim eşim arada kafam karışıyor onu bile tanımıyorum lütfen kusuruma bakmayın"
Adam uzunca süre ifademi kontrol etti ama elinden bir şey gelmezdi
Burda kurallar belliydi
Benim bu adamdan kurtuluşum yoktu hemde evliydik
"İyi günler"
Adam yanımızdan ayrılınca geriye ittiğim gözyaşlarım yeniden yüzümü buldu
O kadar kötü hissediyordum ki bacaklarım beni taşımıyordu
Açlığın da etkisi vardı tabi bir günden fazladır yemek yemiyordum
Beni uçağa doğru sürüklerken bakışlarım hep arkamdaydı
Gidemezdim, gitmemeliydim Doğu bensiz korkardı uyuyamazdı
Öyle böyle uçağa kadar beni sürükledi
Uçak yolculuğu da benim gözyaşlarımın akmasıyla geçti
Mirza denen adamı ömrüm boyunca affetmeyecektim
Nefes aldığım sürece ondan nefret edecektim
Devin: 18 yaş, yeşil gözlü, 165 boyunda, 50 kilo kahverengi saçlı
Mirza: 28 yaşında, mavi gözlü, 185 boy, 80 kilo, siyah saçlı bir adam