2. Bölüm k

1005 Words
Sabah kapının sertçe açılmasıyla sıçrayarak uyandım Mirza bana yaklaşıp kolumu kavradı ve beni süzdü Dün akşam ki eserlerinden memnun olmuş olmalı ki yüzünde bir sırıtış oluştu Beni sürükleyerek banyoya soktu Ardından üzerimde ki elbiseyi çıkarıp beni küvetin içine iterek attı Dengemi kenara tutarak sağladım Elini musluğa atıp açınca soğuk suyla irkildim Sudan kaçmaya çalışsam da beni durdurdu Su zamanla ılımaya başlayınca dolu gözlerim akmaya başladı "Duşunu al ve yatağın üzerine koyduğum elbiseyi giy. Dediklerimi yapmazsan hepsini ben yaparım" "Allah senin belanı versin" diye bağırdım "Senden büyük bir bela vereceğini zannetmiyorum o yüzden kapat çeneni yıkan. Ya da kocan olarak seni yıkayayım ne dersin?" Bana yaklaşmaya başlayınca korkuyla geriledim "Defol git" Beni şöyle bir süzerek banyodan çıktı Çamaşırlar üzerimde iken elime şampuan döküp yanları mı ovuşturmaya başladım Elim dün akşam açtığı yaraya denk gelince acıyla ağlamaya başladım Bana olan olmuştu ama aklım Doğu da kalmıştı onu nasıl geri çıkaracaktım Deli gibi her yeri kırıp dökmek istiyordum Ve tabi Mirza'nın elini alıp bir tarafına monte etmek İyice yıkanınca çamaşırları mı çıkarıp durulanıp çıktım Havluya sarılıp odaya geçince ilk yatağa baktım Çarşaf yoktu Kızlık kanım olmasa da benim kanım akmıştı o yatağa Yatağın üzerine koyulan çamaşır takımı ve elbiseyi üzerime geçirdim Biraz sonra kapı açıldı Bakma gereği duymadım kimin geldiği belliydi Gözlüğü mü geriye itip bekledim "Mutfağa in herkes için kahvaltı hazırla sevgili karıcığım" Sinirle yüzüne bakıp "Ben senin karın değilim bunu o aklına iyice sok" Mirza boş bakışlarla yanıma gelip "Dün hanım ağa olduğunu söylüyordun bugün ne değişti?" "Dün belki adamsın diye düşündüm ama bugün olmadığını anladım" Mirza bana şiddetli bir tokat atınca geriye sendeledim benim nerdeyse iki katım olan adam bana vurunca gerçekten deprem etkisi yaratıyordu Sinirle dik dik yüzüne baktım Ağzıma dolan kanı yutup dilimle kan akan yeri yaladım Beni yatağa itip kol ve bacaklarımı tuttu Şeytanı andıran ifadesiyle "İstersen sana gerçek adamı göstereyim ha ne dersin?" "Bırak beni" diye çırladım "Sen intihar edene kadar seninle uğraşmaya devam edeceğim bunun için şimdiden üzgünüm. Ölmeden benden kurtulamazsın küçük eşim" Bir an kıpırdamadan durup ciddi olup olmadığına baktım Yüzünde mimik oynamıyordu "Ölmeden önce senden kurtulacağım" "Bu imkansız çünkü kardeşin elimde" Attığı iğrenç gülümseme ile yüzümü buruşturdum Eğildiği yerden kalkıp üzerini düzeltti Bende gözlüğü mü düzeltip ayağa kalktım Diyecek bir şey bulamıyordum çünkü "Kahvaltıyı hazırla milleti doyur sonra İstanbul'a gideceğiz hadi bekleme hızlı ol. Keyfini bekleyemeyiz" Sinirle kapıya doğru yürüdüm Kapıyı açıp yürümeye başlayınca takip edildiği mi anlayınca arkama döndüm İki adam beni takip ediyordu Sinirle soluyup alt kata inip mutfak olduğunu düşündüğüm yere geldim İçerde iki hizmet gören kız vardı Kızlar yüzüme bakınca gözlerinde ki üzüntüyü yakaladım Bende olsam benim gibi birinin haline üzülürdüm Daha 18imi dolduralı 1ay bile olmamıştı Çocuk sayılırdım henüz Babam ölünce çocukluğu mu bile yaşayamamıştım Anneme destek olmak için okulu bile bırakmıştım Köylü cahil bir kızdım Merkezi en son babam yaşarken yani çocukken görmüştüm Neyse düşünmenin bir anlamı yoktu O yüzden tezgaha yaklaştım Kızlar sağolsun malzemeleri hazırlamışlardı Onların yardımı ile kahvaltıyı hazırladım Arada bakışlarım dışarıyı bulsa da adamlar yüzünden sinirle önüme döndüm Bunların elinden kaçmak imkânsızdı Masayı dışarda ki avluda kurduk Kızların bana yardım etmelerine bir şey dememişlerdi Ev halkı toplanınca ben kenara çekildim Mirza masaya oturunca bana baktı Kendimi üst kata odaya attım Hiç birini görmeye tahammülüm yoktu Saatlerce odanın içinde dönüp durdum Kaçmanın hiç bir yolu yoktu Mirza odaya dalınca "Yürü" Üzerimde uzun beyaz bir elbise vardı El mecbur onu takip etmeye başladım Mirza ailesi ile vedalaşsa da ben tek kelime etmedim Umarım bir gün huzur bulamazlardı Mirza sertçe beni ittirince yürümeye başladım Konaktan çıkınca gözlerim doldu Dışarda bir sürü adam vardı ve kaçmak imkânsızdı Kapısı açık arabaya beni itti ağlayarak bindim arabaya "Kardeşini düşün ve sahibine itaat et" Adamlarının yanında utanmadan bana köle muamelesi yapıyordu Gerçi Allah'tan korkmayan, kuldan mı utanacaktı? Yüzüne hiç bakmadan arabanın camından dışarıyı seyretmeye başladım Havaalanına gidene kadar gözyaşlarım hiç durmadı Kalbimi burda bırakıyordum Aklımı da yanında hediye olarak. Hayatımda tutunduğum tek şeyi elimden alıyorlardı işte Sonunda buda olmuştu Ben kendim için üzülmüyordum Doğu için üzülüyordum henüz çok küçüktü Ben ona o bana muhtaçtı Biraz sakinleşince Mirza'ya döndüm Başını geriye yaslamış dinleniyordu "Lütfen kardeşimi almama izin ver. Söz ne istersen yapacağım." Mirza gözlerini açıp bana baktı İfadesi son derece boştu "Sen zaten her dediği mi yapacaksın. Bunun için ekstra bir boğaz doyurmama gerek yok" Çatlak olan gözlüğü mü geriye itip "Lütfen senden bunu istiyorum gerçekten yalvarıyorum lütfen beni ondan ayırma. Ben onsuz yaşayamam." "İyi ya bende yaşamanı istemiyorum. Belki bu sayede kederinden geberip gidersin" Başımı cama çevirip inene kadar onunla muhatap olmadım Araba durunca beni kolumdan çekiştirip arabadan indirdi ben biraz direnince güvenlik yanımıza geldi "Bir sorun mu var hanımefendi?" "Evet o beni kaçırıyor lütfen beni kurtarın lütfen" Gözlerim önümü net görmüyordu her yeri buharlı görüyordum "Siz onun kusuruna bakmayın o benim eşim. hm nasıl desem annesini kaybettikten sonra kendini toparlayamadı" Belimi kavrayıp beni kendine çekti ördüğüm saçıma bir öpücük kondurdu Şu an güvenlik görevlisi bilmese de gerçekten deli gibi görünüyordum Gözümde çatlak bir gözlük Saçım örgülü her yerim kızarmış Ve olmazsa olmazımız beyaz elbise "Bize cüzdan gösterir misiniz beyefendi?" Mirza sinirle soluyup ikimizin nüfus cüzdanını adama verdi Adam nüfus cüzdanlarına bakarken Mirza kulağıma yaklaşıp "Kardeşini öldürme mi istemiyorsan çeneni kapat Devin" İçimden bir ürperti geçti bakışları mı güvenlik görevlisinden hiç çekmedim Adam nüfus cüzdanlarını Mirza'ya verip bana döndü "İyi misiniz? Bu adamın sizi zorla götürdüğüne emin misiniz?" Boğazıma takılan yumruyu yutamadım "O benim eşim arada kafam karışıyor onu bile tanımıyorum lütfen kusuruma bakmayın" Adam uzunca süre ifademi kontrol etti ama elinden bir şey gelmezdi Burda kurallar belliydi Benim bu adamdan kurtuluşum yoktu hemde evliydik "İyi günler" Adam yanımızdan ayrılınca geriye ittiğim gözyaşlarım yeniden yüzümü buldu O kadar kötü hissediyordum ki bacaklarım beni taşımıyordu Açlığın da etkisi vardı tabi bir günden fazladır yemek yemiyordum Beni uçağa doğru sürüklerken bakışlarım hep arkamdaydı Gidemezdim, gitmemeliydim Doğu bensiz korkardı uyuyamazdı Öyle böyle uçağa kadar beni sürükledi Uçak yolculuğu da benim gözyaşlarımın akmasıyla geçti Mirza denen adamı ömrüm boyunca affetmeyecektim Nefes aldığım sürece ondan nefret edecektim Devin: 18 yaş, yeşil gözlü, 165 boyunda, 50 kilo kahverengi saçlı Mirza: 28 yaşında, mavi gözlü, 185 boy, 80 kilo, siyah saçlı bir adam
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD