Sadece Vladimir ve benim olduğum bu adaya alışmam, onun sayesinde kolay oluyordu. Her gün bir şeyler yapıyor, günlerin nasıl geçtiğinin farkına varmıyordum. Burada geçirdiğim bir hafta boyunca her gün bana dövüş tekniklerini öğretiyordu. Hayır, oturup sakin sakin konuşmak varken ya koşmayı ya silahla ateş etmeyi ya da boks öğretiyordu. Adanın içinde bulunan, etrafı camlarla kaplı bir odanın içindeydik. Bu bir haftada hava feci bir şekilde soğumuştu, bu yüzden dışarıda daha az vakit geçiriyorduk. Ecevit’i de görmemiştim; acaba gitmiş miydi? “Daha ne kadar duracaksın, seni bekliyorum,” dedi sabırsızca. Gözlerimi kapattım, derin bir nefes alarak odanın havasını ciğerlerime çektim. Elime geçirdiğim boks eldivenlerinin sıkılığını kontrol ettikten sonra gözlerimi açtım ve karşımdaki adama oda

