8.BÖLÜM "AĞZINA AL"
-Gece'nin Ağzından-
"Şimdi benimle geliyorsun küçük kız!"
"Bırak beni manyak bunak!" diye bağırdım. Lanet olası Aren neredeydi? Murphy Kanunları'nın ben ağzına sıçayım!
Eğer bu yaşlı, sapık, sefil bunak olmasaydı Aren ensemde olur kesin beni yakalardı. Ama şimdi ortalarda yoktu. Babamın katili olma ihtimali olan adamdan medet ummaktan nefret ediyordum ama şu anda beynim tek bir şeyi haykırıyordu: "Ölmek istemiyorum!"
"Sakin ol güzelim, acıtmayacağım canını," diyerek üzerime doğru eğilirken ona bir tekme savurdum.
"Siktir git!"
"Sikeceğim merak etme." Yüzünde hain bir gülümseme belirdi. Ağaç dallarının arasından sızan ayışığıyla, karanlığa alışan gözlerim sayesinde her şeyi sanki daha net görüyordum şimdi. Belki de damarlarım da gezinen adrenalin görüşümü daha netleştirmişti.
Adam, sandığımdan ve yaşına göre çok daha güçlüydü. Tekmemi ustalıkla savuşturdu ve kolumu tutarak beni ayağa kaldırdı.
"Areeen!" diye bağırdım tekrar umutsuzca. Adam beni hızla ormanın derinliklerine doğru sürüklerken ona tüm gücümle karşı çıkıyordum ama o beni tüy kadar hafif bir şeymişim gibi sürüklemeye devam ediyordu.
Sonra birden durdu.
Nefes almaya bile cesaret edemiyordum. Herif, sanki bir ses duymuşcasına etrafı dinledi.
"Ne oluyor? Bırak beni!" diye bağırdığım an da bana bir tane tokat patlattı. Benim için öyle şok ediciydi ki olduğum yerde kaldım. Hayatımda ilk kez birinden tokat yiyiyordum. Babam, ben küçükken annem öldüğünden beri beni sevgiyle ve anlayışla büyütmüştü hep...
"Sessiz ol orospu!" diye fısıldadı adam. Etrafı iyice dinleyip, arkasına döndü. Orman kapkaranlıktı. Orada beni kurtaracak hiçbir şey yoktu malesef. Korkudan nefes bile alamıyordum sanki. Toprak, ayaklarımın altından kayıyor gibi hissediyordum. Öyle buz kesmiştim ki, ayaklarımı bile hissedemez olmuştum.
Gözlerimden yaşlar süzülürken, yaşlı adam bana döndü. "Peşinde kim var senin? Kimden kaçıyordun? Aren kim?"
"Bırak beni!" diye bağırdım tekrar. Ancak o beni ağaçların arasına doğru götürüp, küçük bir alana doğru fırlattı. Sırt üstü yere düştüm.
Yaşlı adam sırıtarak kemerini açarken ayağa kalkıp koşmaya çalıştım ama hemen yakaladı beni. Birlikte yere yuvarlandık.
"Eğer zevk almaya bakarsan canın hiç acımaz. Söyle bakalım benim ormanda ki minik ürkek kuşum. Bakire misin?"
"Hayvan!" diye bağırdım ve kendimi korumak için yerde bir şeyler bulmaya çalıştım. Bir taş bulup kafasına indirmek istiyordum ama her yer topraktı.
Adam beni bedeninin altında iyice sabitleyip, kokuşmuş donundan acınası pörsük erkekliğini çıkardı. Erekte olmuştu.
Midem bulanıyordu, gözlerim kararıyordu.
Küloduma ve altımdaki eşofmana doğru uzanıp aşağı sıyırmaya başladı.
"Bana direnme orospu. Kimbilir kaç kişinin altında inlemişsindir sen. Kaç kişinin penisini ağzına almışsındır, bana numara yapma! Tam orospu olacak bir tipin var. Koskoca memelerinle kimbilir kaç kişinin aklını başından aldın, şimdi beni mi beğenmiyorsun kaltak karı? Küçük olabilir ama işlevine inleyeceksin. Direnme!"
Sesli bir şekilde ağlamaya başladığım an da birden vahşi bir siyah köpek adama saldırıp onu üstümden aldı. Ne olduğunu bile anlamamıştım.
Ve bir ıslık sesi geldiğinde köpek durdu.
"Ne oluyor amına koyayım!" diye bağırdı adam korkuyla. Cebinden bıçağını çıkarıp köpeğe saplamaya çalıştı ancak köpek hırlayarak ondan kaçtı.
Adam ıslığın nereden geldiğini anlamaya çalışırken bende etrafa bakınıyordum. Sonunda bir gölge ağaçların arasından belirdi.
Aren...
Gözlerini yaşlı adama kitlemişti. Öyle korkutucu duruyordu ki, onu gözleriyle öldüreceğini sandım.
"Sen kimsin lan?" diye bağırdı yaşlı adam.
"Ecelin."
Aren'in ağzından çıkan tek bir kelime benim bile kanımı dondurmuştu. Öyle tehlikeli, öyle sakin bir tondaydı ki ancak bir psikopatın böyle konuşabileceğini düşündüm.
Yaşlı adamında korktuğunu görebiliyordum ama kendini hızla topladı. "Bana bak bok herif. İtini de alıp burdan siktir git. İşim var. Kendi iyiliğin için bu kızı da beni gördüğünü de unutursun yoksa seni de itini de lime lime ederim."
Aren hafifçe gülümserken, adama doğru yürümeye devam ediyordu.
"Beni duymadın mı sen?" diye bağırdı herif.
Aren'in adamlarının tümü ormanda yavaş yavaş belirirken, yaşlı adam sesli bir şekilde yutkundu. "Kimsin lan sen?"
"Sana bunu zaten söyledim."
Aren kafasıyla bir işaret verdiğinde, adamlar hızla yaşlı adamı yakaladı. Siyah köpek hala öldürme içgüdüsüyle yaşlı adama hırlayıp duruyor, Aren'den çaresizce "öldür" komutunu bekliyordu.
Bense donup kalmıştım. Düşüncelerim bile donmuştu sanki.
Aren hızla yanıma geldi ve beni ayağa kaldırdı. "Sana bir şey yaptı mı?"
"Be, ben..."
"Gece," dedi Aren. Adımı öyle bir söylemişti ki, sesindeki korkunç öfkeyi, sabrı, her şeyi duymuştum sanki. "Sana bir şey yaptı mı?"
"Bana- ba- bana tecavüz etmeye çalıştı," dedim ağlayarak. "Ama bir şey yapamadı. Kö- köpek beni kurtardı."
Aren'in bakışları adamın şu anda yarı erekte olan erkekliğine kaydı.
Aren, hiçbir şey demeden adamlarına doğru dönüp elini uzattı. Biri koşarak eline makasa benzer büyükçe bir alet getirdi.
Yaşlı adam başına gelenleri anlamışcasına korkuyla bağırmaya başladı. "Ne olur, bırak beni. Ne olur acı bana. Merhamet et!"
Aren bakışlarını adamdan alıp köpeğe döndü ve kafasını nazikçe okşadı. "Birazdan küçük bir porsiyon yiyeceksin Demon."
Olanlar karşısında şok geçiriyordum.
"Merhamet, merhamet!" diye yalvarıyordu yaşlı adam.
Aren'in adamları yaşlı adamın erkekliğini çıkarırken, yaşlı adamın ne yaptığını göremiyordum. Sırtı bana dönüktü. Aren ona iyice yaklaştı.
"Benim dünyamda merhamet yoktur."
Ve kesme sesi ormanda yankılandı. Adam çığlık içinde gecenin sessizliğini yararken, her yere kanlar boşanıyordu. Yere düşen parçayı adamlardan biri atıp Demon'un önüne fırlattı.
Tek hissettiğim vahşetti ama yaşlı adama acımak gelmiyordu içimden. Kimbilir kaç kişiye tecavüz etmişti bu sapık adam. Şimdi bu adamdan kurtulmuş olabilirdim ama tekrar Aren'in eline düştüğüm bir gerçekti.
Ve Aren gerçekten acımasızdı.
Aren hızla bana doğru yürürken nefesimi tuttum.
Gözleri nefretle parıldıyordu. Yanıma yaklaştı ve kulağıma doğru fısıldadı. "Sana benden kaçmanın hesabını soracağım."
Ve gözlerim karardı...
Aren beni kollarının arasına alırken mavi gözleri hala bana bakıyordu...
*
Gözlerimi açtığımda tekrar o uğursuz yataktaydım. Sanki yaşadıklarım korkunç bir kabus gibiydi. Ancak bir çift mavi göz, karanlık odada üzerime doğru eğilmiş bana bakarken kabustan değil kabusa uyandığımı fark ettim.
Sinirlerim öyle bozulmuştu ki bağırdım. "Ne istiyorsun benden? Neden beni rahat bırakmıyorsun?"
"Seni kurtardığım için teşekkür bile etmeyeceksin yani?"
Dirseklerimin üzerinde doğruldum. "Sana beni kaçırdığın için teşekkür edecek değilim seni adi piç!"
Hızla çenemi tuttuğunda ağzımdan küçük bir çığlık fırladı.
"Ne dedin sen?"
Çenemi bırakıp üzerimde ki pikeyi hızla yere fırlattı. Yine o beyaz gecelik üzerimdeydi ve toprakla kirlenen her yerim temizlenmişti. Bahse girerim yine içimde iç çamaşırlarım yoktu.
"Beni kim giydirdi?" diye sordum.
"Gerçekten merak ettiğin şey seni kimin giydirdiği mi yoksa seni çıplak görüp görmediğim mi?"
"Sen iğrenç birisin!" dedim ayağa fırlayarak.
Beni belimden tuttu ve hızla arkamızda ki duvara yapıştırdı. Dudaklarını dudaklarımı yakınlaştırarak, o korkutucu mavi gözleriyle direkt gözlerimin içine baktı.
"Seninle tablo avına çıkacağız güzelim. İstediğim şeyi bana eninde sonunda vereceksin. Ama ondan önce, sana sözümü dinlemezsen yarım bıraktığım işi tamamlayacağımı söylemiştim, hatırladın mı?"
Dudaklarım kuruduğu için istemsizce yaladım.
"Beni azdırmaya mı çalışıyorsun?"
"Sen ne diyorsun manyak, bırak beni!"
Elleri belimden kalçalarıma kayarken, çaresizce çırpındım ama güçlü bedenini bana daha da bastırdı. Göğüslerim sert göğüs kaslarında ezildi.
"Eğer öyleyse başarıyorsun..."
Bir eli kalçama kayarken, diğer elini siyah, belime kadar uzanan saçlarımda gezdirdi. Kalbim öyle hızla atmaya başladı ki, derin göğüs dekoltemden göğüslerim kabarıp şişiyor, onun göğsüne baskı uyguluyordu.
Geceliğimin altından çıplak kalçamı kavradı.
"Yapma," diyebildim sadece. Ama yaptıklarından hoşlanmıştım. Kahretsin! İlk kez biri bedenime dokunurken, ben neredeyse orgazm olacak kadar uyarılmıştım. Bu adam neydi böyle, seks tanrısı falan mıydı? Nasıl bu kadar tahrik edebilirdi beni? Daha önce bunu kimse başaramamıştı.
Eli kalçamdan ön tarafa doğru giderken nefesimi tuttum. Parmakları ıslanan kadınlığıma dokunduğunda hafifçe gülümsedi. "Dilin yapma diyor ama bedenin daha fazlasını istiyor."
"Sen babamın katilisin, değil mi!?" diye sordum.
O sırada kapı tıklatıldığında içimden derin bir nefes aldım. Bu adama kendimi teslim etmeyi asla ama asla düşünmüyordum. Ve madem buradaysam kafamdaki soruları çözmeliydim. Elbette tekrar kaçmadan önce...
Görünüşe göre herif bir şekilde zihnimi bulandırıyor, afrodizyak kokusuyla beni etkisiz hale getiriyordu ama acilen kendime gelmeliydim.
Aren beni bıraktı ve hızla bir adım geri çekilip bakışlarını benden ayırmadan "Ne var Serhan?" diye sordu.
"Misafirin odanda seni bekliyor."
Aren'in dudakları kıvrıldı. "Geliyorum..."
Aren hızla odadan çıkıp, görünüşe göre tam karşı odama girdi. Aren bana kendi odasını verse de demek ki beni kontrol etmek için tam karşımda ki odaya yerleşmişti. Her daim ensemde olacaktı belli ki.
Bu sefer gelen misafirininde benim peşimde olup olmadığını merak ettim. Tehlike miydim? Aren'in yanında tehlike de olduğum çok açıktı ama beni başka ne gibi tehlikeler bekliyordu bilmek istiyordum.
Hızla dinlemek için kapıya doğru yürüdüm ve Aren'in sesini duydum.
"Hemen ağzına al."