BÖLÜM İKİ- Dönüşmek

1425 Words
Bedeninde gezinen sinsi rüzgârı ve yavaş yavaş geçirdiği ürpertinin geçmesini bekledi ama geçmiyordu. Doktorun bakışları değişmiş, şüpheyle bakıyor ve Arin’in korkusunu görebiliyordu sanki. Hayır, ona belli etmemeliydi korktuğunu. Topluma hizmet bu. Her şey olması gerektiği gibi olmalıydı. Topluma faydası olmayacak birinin gönüllü ötenazi yapması zorunluydu. Peki bu son kaçınılmazsa neden adını gönüllü demişlerdi. Sorgulamamalıydı. Sistemi nasıl sorgulardı? Yoksa imanı mı zayıflamıştı? Hayır inançlıydı o. Ama nasıl olurdu? Bunlar nasıl onun başına gelirdi? Onun hayatı herkes gibi olacaktı. Sağlık merkezinden çıktıktan sonra başvuruları başlayacak ve evlenecekleri güne randevu alacaklardı? Haftaya Rüya ve Kenan’ın evlilik törenine katılacaktı. Giyeceği elbise bile hazırdı. Kayra tek mi gidecekti? Tabii tek gitmeyecekti? Kendisinin yerine gelen başka bir kadınla olacaktı. Kendi masasına oturacaktı o kadın, belki kendi dosyası onların ekranına düşecek dördü beraber öğle yemeği yerken bunun üzerine konuşacaklardı. Kolundaki çip ötmeye başladı. Doktor; “İyi misiniz?” Arin şaşkın gözlerle doktora baktı. Pürüzsüz tenine, gözlerini kırpmayışına yüzünün yapay detaylarında tek tek gözleriyle gezindi. “Teşekkür ederim. Ben gideyim artık!” diyerek ayaklandı Arin. Kayra arabasına atlayıp çoktan gitmişti. Arin ağır adımlarla sağlık merkezinden çıkıp araba almak için merkezin köşesindeki istasyona yürüdü. İstasyondaki büyük ekrandan ödemeyi tamamlayıp kiraladığı arabaya bindi. Evinin adresini arabanın ekranına girip arkasına yaslandı. Araba hareket edince bu ara çok popüler olan YZ idollerinin yeni şarkısı çaldı. Göz çipini açıp popi uygulamasına girdi. Rüya öğle yemeğini paylaşmış ve güzel bir yazı yazmıştı altına. Bir sürü beğeni ve yorum almıştı. Kayra’nın paylaşımı ise onu dehşete düşürdü. Kendi fotoğrafını paylaşıp bugün yaşadığı olayı paylaşmıştı. Yorumları okudu. “Büyük şansızlık! Böyle vakalar olabiliyor…” “Yeni başlangıçlara…” “Sistem senin için en uygununu belirler ama hayat sana iyisini vermek için yeni planlar yapar!” Kalbi hızlanmaya başlamıştı Arin’in. Bu yorumlar neydi böyle? Ne çabuk gözden düşmüştü? Ne çabuk sistem ve toplum kendisinden bu kadar kolay vazgeçmişti? Hayır bunları bu şekilde düşünmemeliydi, bunlar ancak inançsız birinin aklına gelecek düşüncelerdi. Gönüllü ötenaziden sonra toplum ona iyi yorumlar yapacak arkasından güzel sözler söyleyecekti herkes. Biliyordu, daha öncekilerden görmüştü. En çok iyi, güzel şeyler yazan kendisi olmuştu. Tanımadığı insanlara karşı bile çok güzel sözler yazmıştı. Peki ne anlamı vardı ki tüm bunları? Hayır, hayır, hayır… Asla inançsız biri değildi. Popi uygulamasından çıkıp annesini aradı. “Merhaba nasılsınız?” “İyiyiz sen nasılsın Arin?” “Sağlık merkezinden çıktım şimdi. Hastaymışım… Tedavi edilemiyor… Eşleşme iptal oldu. Gönüllü ötenazi başvurusu için Refah idaresine gidiyorum.” Öyle mi?” sessizlik oldu bir süre. Sonra annesi konuştu. “Tamam biz ne yapabiliriz diye bir bakalım sonrasında yanına geliriz!” “Tamam” dedi Arin ve görüşme sona erdi. Evine geldiğinde hızla yukarı çıkıp duş aldı ve hazırlanıp refah idaresine gitmek için yola koyuldu. O kocaman binaya yaklaştığında vücuduna saran soğukluk daha da arttı. Arin binaya yaklaştığında, dış cephe neredeyse steril bir laboratuvar yüzeyi gibi duruyordu. Ne bir tabela ne bir uyarı vardı; sadece kapısının üzerinde yanıp sönen küçük kare bir hologram: “Refah, huzurun bilimidir. Refah İdaresine Hoş geldiniz!” Kapı, Arin yaklaşınca sessizce yana kaydı. İçerideki hava dışarıdan birkaç derece daha soğuktu. Duvarlar düz, beyaz ve dokusuzdu. Sessizlik hâkimdi. Ne insan sesi vardı ne de aciliyet hissi. Her şey olması gerektiği gibiydi, gereğinden fazla değil. Girişteki kioskun ekranı Arin’i fark edince bir form açıldı. “Kimlik doğrulaması için göz hizalayın.” Tek bir mavi ışık yanıp söndü. Sonuç saniyeden kısa sürede belirdi: KART: MAVİ – YETKİ: TAMAM İşlem: Gönüllü Sonlandırma Ön Başvurusu Ekran bir adım daha ileri gitmesini istedi. Arka planda hiçbir insan bulunmuyordu; tüm alan tamamen otomatikti. Koridor boyunca sıralanmış odaların üzerinde sayılar vardı. Arin’in ekranında “Oda 3” belirdi. Kapı, yaklaşınca kendiliğinden açıldı. Oda küçük, kare şeklindeydi. İçeride duvara gömülü gri bir terminal ve ortasında tek bir metal sandalye vardı. Terminal robotik bir sesle konuştu: “Gerekli tıbbi taramalar yapılacaktır. Lütfen sabit kalınız.” Hemen ardından tane tane ilerleyen mekanik bir süreç başladı: İnce bir tarama ışığı baştan aşağı geçti. Vücut ısısı, kas tonusu, refleks tepki süreleri analiz edildi. Tıbbi geçmiş ekrana yüklendi. Sonra terminal kararını açıkladı — duygusuz, yorumsuz, renksiz: “Gönüllü ötenazi başvurusu için gerekli şartlar sağlanmıştır.” “İşlem onay ekranı hazırlanıyor.” “Kararı onaylıyor musunuz?” “Onaylıyorum” dedi Arin. Vücudu titremeye başlamıştı. Dayanmalıydı. Korktuğunu kimse anlamamalıydı. “İşlem tamamlanmıştır. Randevu gününe kadar evde istirahat ediniz! İyi günler!” Arin ağır hareketlerle geldiği yoldan geri döndü evine. Randevu gününün hemen geleceğini biliyordu. Sistem mavilere öncelik verirdi. Peki bu iyi bir şey miydi? Bu hafta içinde randevu verilmesini istiyordu, başka türlüsü bu haftanın bitmesiyle dosyası kendi çalıştığı ofise verilecekti. Orada tanıdığı kişilerden biri onun tüm ötenazi işlemlerine şahit olacaktı. Derin derin nefes alıp verdi. Ayağa kalkıp dışarıyı izledi. Uçan dronları, şehri aydınlatan kocaman hologramları, parlak ışıkları izledi. Bunu yapmak hoşuna gitti, neden daha önce yapmadığını düşünerek şaşırdı. “Kahve ister misin?” diye sordu ev asistanı. “Evet!” diye cevap verdi Arin ve kahvesi hazırlanmaya başlandı. “Aileniz geldi!” “Tamam kapıyı aç!” diye komut verdi Arin. Sonra da onları karşılamak için kapıya yöneldi. Kapı açılınca onları eğilerek selam verdi. Anne ve babası ona sarıldı. Üçü birlikte içeri girdi. Annesi; “Az zamanın var! Seninle vakit geçirmeye geldik!” Hep birlikte bir şeyler içerken babası; “Bu bir son değil biliyorsun!” “Biliyorum, daha güçlü bir bedende yanınızda olacağım” dedi Arin. Beyni kopyalanıp bir insansı bir robotun içine yerleştirilecekti. Böylece zararsız ve ölümsüz bir şekilde ailesinin yanında yaşayacaktı. O zaman başka iş vereceklerdi ona. Başka biriyle eşleşecekti. Kendi gibi dönüşmüş bir robotla eşleşirdi. Daha iyi olacaktı her şey. Ama korkuyordu işte? Bu değişimden korkuyordu? Anne ve babasıyla geçirdiği birkaç günden sonra hafta başında randevu günü belirlendi ve en çok istemediği şey başına geldi. Kendi çalıştığı bölgeye düştü. Randevu günü gelip çaktığındaysa anne ve babasıyla merkeze gitti ve karşında kendi arkadaşlarından birini görmeyi beklerken yabancı bir kızla karşılaştı. Kendisinin yerine gelendi. Güzel bir hayatı olacak olandı. Kendisiyse başka bir cinse dönüştürülmek üzereydi. “Hoş geldiniz!” diyerek selamladı bizi ve konuşmaya devam etti. “Benim ilk görevim siz oldunuz! Çok iyi ve mutlu hissediyorum” İyi ve mutlu mu? Herkesin böyle hissetmesi gerekirdi değil mi? Neden bu karşısındaki genç kadına karşı bir iğreti hissediyordu. Tanımlayamadığı bu duygunun anlamını bulmalıydı. Neden şu an onun yerinde olmak istiyordu? Yoksa inancı mı azalıyordu? Eğer inancı azalırsa dönüşümde çok fazla anısını kaybedebilirdi ve başka bir bedende uyandığında kendi gibi hissetmeyebilirdi. Bunun önüne geçmek için inancını sonuna kadar korumalıydı. Mutlu olmalı ve kutsal görevini yerine getirmeliydi. Önce bir makinaya bağladılar onu ve birkaç saat ona bağlı şekilde durdu. Sonrasında bütün kıyafetlerini çıkarıp poşete koydu ardından çiplerini çıkardılar. En son çıkaracakları beynindeki çipti. O son aşamadan sonra bu beden artık yok olacaktı ve başka bir bedende uyanacaktı. Beyin çipi ameliyatına girmeden önce anne ve babasıyla vedalaşmak için onları yalnız bıraktılar. “Sen tekrar uyanana kadar buradayız! Seni alıp kendi evimize götüreceğiz. Yeni bedeninde daha huzurlu olacaksın!” Babası; “Sakın korkma, canın hiç acımayacak yeniden doğacaksın” Onlarda bu işlemlerden geçtikleri için iyi biliyorlardı. Arin ellerini tuttu ikisinin ve dönüşmek için ameliyat odasına yol aldı. Kapıda onu bekleyen yeni kız ona gülümsedi. “Seni bekliyoruz. Gelene kadar ailenle beraber seni bekliyor olacağım!” dedikten sonra ekranında bazı formları doldurup değerlendirme yazılarını yazmak için bekleme salonuna geçti. Onun dolduracağı formları iyi biliyordu Arin ve bir zamanlar kendisi aynı analizleri yapıp değerlendirmeler yazardı. Bu değerlendirmeler sağlık tarama dosyalarına göre sistem tarafından oluşturulmuş anket sorularını doldurmaktı. Beynin ne kadar sağlıklı, hangi hormonların saha fazla salgılandığı gibi sağlık sorularına verilen cevaplar olurdu. Ya da çip çıkartılırken nabız kontrolüne dair sorular oluyordu. Bunların ne için sorulduğunu hiç düşünmemişti ama şimdi kendisi bembeyaz odada çipinin çıkarılması ve bu bedenden ayrılmak üzere beklerken soruyordu bu soruları kendine. Neden o formları dolduruyorduk ki? Yine inançsızlığından korkup kendisine gösterilen yere uzandı. Saniyeler sonra gözleri kapandı. Ve hayatı boyunca rüyasında görmediği korkunç mekanlar ve insanlar gördü. Bu karanlık onu boğuyor uyanmak istiyordu. Rüyada olduğunu biliyordu. Bunun için eğitilmişti. Rüyadayken bunu her zaman bilirdi ve her zaman güzel rüyalar görürdü. O kadar çok korkuyordu ki! Rüyasında her yerin yıkıldığı enkazda cesetlerin çıkarıldığını görüyordu. Bir bomba daha patladı. O kadar korkmuştu ki… Bu gördüklerini hatırladı. Tarihle ilgili bir belgeselde savaşlar anlatılırken gösterilen birkaç saniyelik görüntülerdi. Neden görüyordu bunları? Nefes alamadı. Korkuyla çığlıklar atıyor ama sesi duyulmuyordu. Birdenbire kendisini arabanın içinde buldu. Anne ve babasıydı arabanın içindekiler. Sonra araba kontrolden çıkıyor ve tepetaklak oluyorlardı. “Arin!” diye bağırıyordu annesi. Henüz sekiz yaşındaydı o zaman ve dönüşmemiş annesine rahatlıkla anne diyebiliyordu ve bütün sesiyle bağırdı. “Anne!” “Arin sakin ol, buradayım seninleyim elimi tut!” “Sen kimsin!” diye sese sordu Arin. Araba ve içindekiler donmuştu. Ses cevap verdi. “Varion!”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD