Bölüm 2: Kaçış Yolculuğu
Kelimeler, babamın ağzından dökülürken odaya bir ölüm sessizliği çöktü. Babamın tehditleri, içimdeki kararlılığı daha da güçlendirdi. Ne kadar zor olursa olsun, bu cehennemden kaçmanın bir yolunu bulacaktım.
O gece, odama çekildiğimde başımı yastığa koyup gözlerimi kapattım, ama uyumak imkansızdı. Kafamın içinde dönüp duran düşünceler, beni uyutmuyordu. Kaçış planımı detaylandırmaya çalışıyordum. Bir an önce buradan gitmek zorundaydım.
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, sessizce eşyalarımı topladım. Gereken her şeyi küçük bir çantaya sığdırdım. Evin sessizliğinde, kalbim hızla çarpıyordu. Kaçmak zor olacaktı, ama başka bir çarem yoktu.
Kapıyı aralayıp sessizce dışarı çıktım. Annem ve babam hala uyuyordu. Her adımda, kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Dış kapıya ulaştığımda, derin bir nefes aldım ve dışarı adım attım.
Köyün dar sokaklarında hızla ilerlerken, kimseye görünmemek için çaba sarf ettim. Fakat her yürüdüğümde ensemde bir nefes hissediyordum sanki. Etrafıma bakınsam da, birini göremedim. Sanki beni izliyorlarmış gibi hissetmem normal miydi?
Kaçmak için kararımı verdikten sonra, ilk olarak Doğan’a gitmeyi düşündüm. Onun beni anladığını ve bana yardım edeceğini umuyordum. Hızla onun evine yöneldim, kapısını çaldım ve bekledim. Bir süre sonra kapı açıldı ve Doğan karşımda duruyordu.
“Doğan, kaçmam lazım,” dedim nefes nefese. “Bana yardım et. Buradan gitmek zorundayım.”
Doğan’ın yüzünde şaşkınlık ve endişe belirdi. “Hazal, bu ne demek?” diye sordu.
“Hemen gitmeliyim. Annem ve babam beni zorla evlendirecek. Sevdiğim adamın abisiyle evlenmek istemiyorum,” dedim, gözlerimdeki yaşları tutamayarak.
Doğan derin bir nefes aldı ve başını iki yana salladı. “Hazal, seni anlıyorum ama bu mümkün değil. Ben... nişanlıyım ve senin abimle evleneceğini duydum. Seni koruyamam. Bu konuda sana yardımcı olamam.”
Doğan, Hazal’ı kaçarken reddettiğinde, Hazal büyük bir hayal kırıklığı ve şaşkınlık içinde kalmıştı. Doğan’a dönerek gözyaşları içinde tekrar sordu:
“Doğan, beni neden reddediyorsun? Seninle kaçabileceğimizi, birlikte bir hayat kurabileceğimizi düşünmüştüm.”
Doğan derin bir iç çekerek, gözlerini Hazal’dan kaçırarak cevap verdi:
“Hazal, seni reddetmemin sebebi nişanlı olmam. Rojbin ile nişanlıyım ve bu durumu değiştiremem. Ailelerimiz arasında yapılan bir anlaşma bu, ve ben de senin gibi bu anlaşmanın bir parçasıyım.”
Hazal, Doğan’ın itirafı karşısında adeta yıkılmıştı. Onun aşkı ve umutları, Doğan’ın sözleriyle bir anda yerle bir olmuştu. Gözlerindeki yaşlar daha da çoğalarak yanaklarına süzüldü. Hazal, Doğan’ın kendisine ihanet ettiğini ve ona karşı duyduğu güvenin kırıldığını hissetti.
“Demek her şey yalandı,” diye fısıldadı Hazal, gözlerindeki acıyla.
“Beni gerçekten sevseydin, benimle kaçmayı göze alırdın.”
Doğan, Hazal’ın gözlerindeki acıyı görmezden gelerek, sessizce başını eğdi. Hazal, bu gerçekle yüzleşmek zorunda kalmıştı ve içinde bulunduğu durumdan kendi başına bir çıkış yolu bulmak zorundaydı. Doğan’ın itirafı, Hazal’ın kalbinde derin bir yara açmıştı ve bu yarayı nasıl iyileştireceğini bilemez haldeydi.
Kalbimde bir boşluk hissiyle, arkamı döndüm ve yola çıktım. Artık tek başımaydım ve bu kaçış yolculuğunda kendi kaderimi kendim belirlemek zorundaydım.
Gözlerimde yaşlarla, köyden uzaklaştım. Her adımda, içimdeki kararlılık ve korku birbiriyle savaşıyordu.
Yolculuğum, bilinmezliklerle doluydu. Ama özgürlüğüm ve kendi hayatımı yaşama arzum, bu zorlu yolda beni ayakta tutacaktı. Peşime düşecek tehlikelere rağmen, kendi kaderimi yazmaya kararlıydım. Hala daha o izleniyormuş hissi peşimdeydi.
Sevdiğim adam tarafından yüz üstü bırakıldığı için kalbim öyle kırıktı ki kendimi öldürmek istiyordum. Sevmediğim bir adamla evleneceğine ölürüm daha iyi.
O an, anlık bir karar aldım. Buradan ilk geçen arabanın önüne atacaktım kendimi. En azından hayatımın son günlerinde kendi istediğim şeyi yapacaktım, bu ölüm dahi olsa.
Gözlerimden yaşlar süzülürken önümü bile göremiyordum. Nasıl bana ihanet ederdi Doğan? Hiç mi karşı gelmemişti böyle bir şeye? Neden karşı gelsin ki? Nişanlısı var sonuçta. Beni sadece kullandı.
Hem de benimle nişanlısını aldattı. Ben Şahin denilen adamla evlenip nasıl bakayım Doğanın yüzüne? Bu kabul edilemezdi.
Kararlıydım.
Kendimi öldürecektim.
Karşıdan geldiğini gördüğüm araba ile nefes alışverişlerim hızlandı ve yanıma yaklaşırken hiç düşünmeden kendimi önüne attım.
Artık ölüm, her şeyden daha yakındı.