20

638 Words
Otobüse vardığımızda frankie beni diğer 6 kişi ile tanıştırdı. Bazıları gizliliğe önem verdiğinden maske takarken. Diğer ikisi takmamıştı. Herkesi tek tek selamladıktan sonra en arkaya geçip oturdum. Otobüs haraket ettikten sonra Frankie açıklama yapmaya başladı. -Bildiğiniz üzere gidiceğimiz zindanın adı Kanlı Gözyaşı. İçerisinde düşük seviye canavarların olduğu bir beyaz kademe zindan. Bu yüzden endişelenmenize gerek yok. Dediklerimi yaparsanız hepiniz yara dahi almadan geri dönersiniz. Zindan içinde karşılaşıcağımız yaratıklar Orthus adı verilen yırtıcı canlılardır. Zayıf noktaları sağ arka bacakları orayı tutan bir saldırı orthus'u hareketsiz kılıcaktır. Sonra işini bitirebilirsiniz. -Grubumuz 6 kişi, maskeli çaylak tek takılmak istiyormuş. Bu yüzden şimdi buradaki kişileri görevlerine göre ayırıcam. Dedi ve sıradıyla otobüsteki herkese görevler verdi. Bense bu sırada kulaklıklarımı takıp müzik açtım. Bu eski hayatımdan kalma bir alışkanlıktı. Gaza gelmek için açtığım müzik eşliğinde karaborsa şehri patara'ya bakıyordum. 6 saatlik uzun otobüs yolculuğunun ardından nihayet yeraltı matkaplarının olduğu yere gelmiştik. Otobüsten sırasıyla indik. Herkez ekipmanlarını kuşatmaya başladı. Mana ile güçlendirilmiş kumaştan kıyafetler hareketinizi biraz kısıtlasa da etkin bir koruma sağlardı. Bense yanımda sadece kılıç ve silah getirmiştim. Zor durumda kalırsam diye kırmızı çekirdeğim vardı. Ve zindanın içimdeki canavarlar oldukça güçsüzdü. "alıcak paramın kalmaması yada paramın hepsini zindana girmek için harcamam kesinlikle söz konusu değil." Hepimiz sırayla matkaba girdik ve zindanın içine doğru dik bir iniş başladı. 10 dk lık sarsıntılı iniş sırasında frankie gruba planı tekrar baştan anlattı. Sonra bana döndü. -evlat biliyorum tek gitmek istiyorsun ama dikkatli ol zindanın içi kolay bir yer değil ne kadar düşük seviye olsa da. Bu sözlerin ardından matkap aşağı inmeyi bıraktı ve sert bir çarpma bizleri selamladı. Zindanın içine girince anılarım depreşti. Etrafta bulunan mana taşlarının parlak mavi rengi. Girişinin sarkıt ve dikitlerle süslenmiş mağara gibi ve dallara ayrılan yapısı. Sanki evimdeymiş gibi hissettirdi. Zindanın içindeki mana miktarı yüzeydekinden çok daha fazla olduğundan antrenman yapmak için en ideal ortam diye düşündüm. Frankie'ye baktım. Grubunu hemen toparlayıp yaptığı plana doğu tarafına doğru yol alıcaklardı. "o zaman batı tarafı onlardan uzaklaşmak için ideal di." Kırmızı çekirdeğimi iç manama odaklayıp vücudumu geliştirdim. Vücudum hala A- seviyeyi kaldıramadığı için kaslarım şiddetli bir şekilde isyan ediyordu. Manamı bacak kaslarıma odaklayıp yerden birden sıçrayıp gözden kayboldum. Tünellerin içinden geçerken bir Orthus sürüsü ile karşılaştım. "15 - 16 tane mi?" Elimle sayarken içimden sınırlarımı test etmek geldi kılıcımı çekip canavarlara doğru atladım. Düşüşümde bir tanesinin kafasını hemen kopartmıştım. Beklenmedik hamlem karşısında Orthus lar afallamıştı ki sadece 2 saniye filan sürdü. Bir taraftan iç mana ile çok hızlı bir şekilde saldırılarından kaçarken diğer taraftan rüzgar büyümü kılıcımın keskin tarafında toplayıp Orthos'ların zayıf noktalarını vuruyordum. Bu savaş deneyimim oldukça kısa sürmüştü. Bütün canavarları oldürdükten sonra kendimi yere bıraktım. İki çekirdeğimi aynı anda verimli bir şekilde kullanabilmek hala benim için zor. Rüzgarımı yapıcak manan artık kalmamıştı ki buna şaşırmamıştım hala F seviyesine az önce ulaşmış olsam da manam hızlıca tükenmişti. O an aklıma bir fikir geldi. "acaba alev çekirdeğimdeki manayı diğer çekirdeğime geçirme imkanım olabilir miydi?" Eğer bunu yaparsam iki mana kaynağım da çok hızlı bir şekilde gelişirdi. Odaklandım ve zıt elementteki manamı diğerine aktarmayı denedim ancak ağrılı bir süreç beni karşıladı. -ahhh! Diye inledim bu düşündüğümden daha zor olucak Biraz olsun başarı şansı var ancak şu anki seviyem için imkansız. Zindanda tek başıma olsam da alevlerimi gün yüzüne çıkartmak tehlikeliydi. Bu yüzden manamım yenilenmesini bekliyicektim. Çantamdan bir tane enerji içeceği çıkartıp içerken bir taraftan üzerindeki yazıyı okuyordum. "manaplus+" "büyücüler için mana eklentili çilekli enerji içeceği." "not: takviye edici gıdadır. Sık kullanılması tavsiye edilmez." Yüzüm bir anda buruştu çileklinin hala tadı iyi değil bide Alexander iken özellikle not bırakmıştım. İçeceğimi kafama dikip bitirdikten sonra "kavunludan adla şaşmamam lazımdı." Diye iç geçirdim. İçeceğimi bitirdikten sonra etkilerini hissetmeye başlamıştım. Manamım doluş hızı inanılmaz biçimde hızlanmıştı. Ayağa kalkıp esneyerek sertleşen kaslarımı açmaya çalıştım. Kılıcımın ucuna bulaşmış Orthos kanını ise yerdeki bir mana taşına sürtüp temizledikten sonra : "2. Tura başlayalım artık. Acaba bu zindan nereye kadar gidiyor." ..
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD