Ceylan Tahir’in bakışları, Devran Ağa’nın arkadaşının üzerinde odaklanmıştı. Adam, kalabalığın arasında, hiç utanmadan, açıkça dekolteme bakıyor, hatta dudaklarında küstah bir sırıtışla bir arkadaşına bir şeyler fısıldıyordu. Hava aniden elektriklenmişti. Tahir’in yüzündeki ifade, Moskova’daki en karanlık günlerini hatırlatıyordu; öyle bir donukluk ve öfke vardı ki, yüzü adeta taş kesilmişti. Tahir, Ercan’la yaptığı konuşmayı aniden kesti. Adımlarını, son derece sakin ve ölümcül bir kararlılıkla, Devran Ağa’nın ve o adamın olduğu gruba doğru attı. Kalabalık, onun yaydığı enerjinin farkına vararak sessizleşti ve yol açtı. Herkes olacakları seyrediyordu. Devran Ağa, Tahir’in yaklaştığını gördü ve kaşlarını hafifçe çattı, ama arkadaşına hemen sıcakkanlılıkla baktı. “Tahir, kardeşim, bir an

