BELA

1102 Words
"Kız Gökçe kaldır o koca poponu ve bana yardım et" diye annem mutfaktan bağırdı. Sadece gözlerimi devirdim ve tekrar televizyon izlemeye başladım ama annem salona bir elinde kepçe bir elinde terlik ile gelince hemen ayaklandim. Napiyim? got korkusu "Bana bak! gözlerini devirme oyarim o gözlerini" dedi. "Anne hamile filan misin? ne bu afra tafra ya" dedim gülerek. Benim bu deyişime babam gulunce annem ilk olarak korkutucu ışınlarımı babama dogrulttu babam susunca bana... "Bak seeen! bizim küçük sıçanın dili fazla uzamış" deyip üzerime doğru yürüyünce koşarak annemden uzaklaştım. "Anne inşallah ne olmuşsa ben evde yokken olmuştur" dedim gülerek tabi bu annemi daha da sinirlendirdi. Ve koşmaya başladı. Evet! Koşmaya... Ayaklarima hemen ayakkabilarimı geçirip kapıyı açtım. "Dışardayim bir saat sonra gelirim hadi öptüm bay" dedim ve kapıyı kapattım yoksa alnimda annemin 38 numaralı terlik izi çıkabilirdi. Apartmandan çıktıktan sonra ne yapacagimi düşünmeye başladım. Aylin'ı arasam olmaz çünkü ailecek yemeğe gideceklerdi, Meltemin de ailesi ortaklarıyla yemeğe çıktı. Yine mi kaldık tek başımıza brütüs? Kendi kendime dolaşırken kavga sesleri duydum ve bu meraklı yanım o tarafa gitti. Baktigimda iki grup kavga ediyordu, valla tam çekirdeklik ama çekirdek yok... Yere oturup bağdaş kurdum ve kavgayi izlemeye başladım, çok guzel kavga ediyorlar bu arada, hele ki şu sarışın olan çok yakışıklı pis köpek. Sonra hepsi sozlesmiş gibi aynı anda durup bana döndüler bende ayağa kalktım ve onların konuşmasına izin vermeden ben konuştum. "Valla kavganiz çok güzeldi bende izlemeden gecersem ayıp olur diye düşündüm" dedim ve onların cevap vermesine izin vermeden yanlarından geçtim. Bugün bela kotomu doldurdugumu düşünüyorum yani inşallah. Kaldırımda yürürken artık eve gitmem gerektiğini düşündüm, geri dönme başladım ama karşıdan hızla gelen arabayi görünce geri doğru bir adım attım arabada beni görünce yavaşladı fakat sol ayağımın ezilmesinden kurtulamadım. Ben güçlü bir çığlık atıp yere düştüm. Arabanın kapısı açılıp biri indi. Gördüğüm kişiyle şok oldum ya yok artık! O da beni görünce ilk şaşırdı sonra da güldü. "Hayvan herif niye bakmiyorsun etrafına çok acıyor" dedim ayağımı tutarak. Yanıma gelip "Çok mu acıdı?" diye sordu. Bir de çok mu acıdı diye soruyor. Yok canım ne acıması, alt tarafı ayağım koptu! Sol gözümden dökülen bir damla yaşla, elini yanağıma getirerek göz yaşlarımı sildi. "Hişşt ağlama" dedi ve beni kucağına alarak arabanın arkasına yerleştirdi. Hastaneye gelince odaya aldılar ve ezilme olduğunu en geç 1 haftaya geçeceğini söylediler. Telefonum bilmem kaçıncı kez aranmaya başlanınca annemin aradigini gördüm. "Efendim" "Nerdesin sen?! çok korkuttugunun farkında misin? bizi" diye endişeyle bağırdı. "Geliyorum anne" dedim baygınca. "Sen gel eve kırıcam o bacaklarını daha doğrusu kırıcaz Rüzgar falan da endiselendi senin yüzünden" dedi ve telefonu suratima kapatti. Yiğit beni evimin önüne kadar bıraktı. "Tamam saol Yiğit Hadi sen git" dememe rağmen "Niye?" diye sordu. "Bilmiyormuş gibi konuşma valla bizim kızlardan biri görürse direk abime söyler hadi git" dedim o da el mecbur gitti. Ya da göt korkusu... Adım attığım zaman ayağıma giren sancıyla kaldırıma oturdum ve telefonumdan Rüzgarı aramaya başladım. "Efendim Gökçe" sesinde hafif sinir geliyordu. "Rüzgar beni alır misin?" diye sordum. "Nerden?" dedi. "Apartmanın asagisindayim şimdi hiç konusma gel çabuk" dedim ve telefonu kapattım. Çok geçmeden Rüzgar geldi ve "Ne oldu?" diye sordu. "Ya araba ayağımı ezdi hastaneye falan gittim de yürüyemiyorum" der demez beni kucağına aldı. "Çok acıdı mı canın?" diye sordu asansöre girerken. "Birazcık" deyip başparmağim ve işaret parmağimla işaret gösterdim. Sadece güldü ama ne güldü. "Nasıl becerdin, gerçekten meraktan soruyorum" omuz silktim. "Ben bir şey yapmadım, araba gelip ezdi" tekrardan güldükten sonra senden iflah olmaz der gibi başını salladı Eve gelip her şeyi annemle babama anlattim tabi annemin evhamları dışında her şey normal di. Rüzgar da beni odama götürüp yatagima bıraktı. Uzun süredir beklenen yeni bölüm geldi * "Çok sıkıldım her şeyden hiç zevk almaz oldum koştur koştur yoruldum hep aşklardan vuru--" devam edemememin sebebi Rüzgar'ın televizyona bağlı olan karaoke kablosunun fişini çekmesiydi. "Yeter amınakoyayım bu susun lan" dedi ve kendini koltuğa attı. "Ya ama Rüzgar çok sıkılıyorum ben" dedim dudaklarımı büzerek. Rüzgar da 'ya sabır' çekerek yukarı baktı ve "Allahım sen yardım et yarabbim" diye söylendi. "Rüzgar bak beni çıldırtma zaten ayağım sakat yürüyemiyorum, öliyim gitsin en iyisi ya" diyerek duygu sömürüsü yapmaya başladım. "Başlatma ölmene falanına filanına az sonra gelir bizimkiler" diyerek elini telefonunu aldı ve oynamaya başladı. Ama sen görürsün o gün bana zorla yedirdiğin kahvaltının acısı alıcam *sinsi sırıtması* "Rüzgar telefonumu verir misin" "Kalk kendin al" "Kalksam alıcam ama kalkamıyorum ki" dememle uzun bir of çekmesi bir oldu. "Tamam allahın cezası tamam" diyerek telefonumu verdi. "Aaa Rüzgar ben olsam olsam Allahın cezası değil Allahın senin başına getirdiği en güzel şey olurum" diyerek şirince gülümsedim. O da bana 'başıma gelen en bela şeysin' bakıiı atıyordu. O sırada zil çaldı "Rüzgar git kapıya bak" dedim. "Sen iyice kendini prenses sandın ama annene sözüm var yoksa seni şimdiye kadar paramparça etmiştim" diyerek kapıyı açtı. Meltem ve Aylin anında yanıma gelerek "Hangi boklu panda yaptı bunu sana" diye saçma soru soracak tek kişi ise Meltem kuzumdu. Emre ile Ulaş da geçmiş olsun dileyerek koltuğa oturdu ve Ulaş Rüzgara "Kim bu hayattan soğdum bakışları attıran kişi" diyerek sordu. Rüzgarın bakışları anında beni buldu ben ona şirince sırıtırken "Şu şahıs bana sabahtan beri yapmadığı eziyet bırakmadı bütün ayak işlerini bana yaptırdı pis sıçan" diyerek gözlerini kıstı. Tabi bizimkiler kahkahalar ile kendilerini yere attılar. "Rüzgar o zaman iyi dayanmışsın bikeresinde bize neler yapmıştı o zaman hayatı ben neden geldim diye sorgulamıştım." dedi gülerek Aylin. "Ne aldınız lan bana" diyerek sordum. "Kanka abur cubur bide film aldık izleriz diye" cevapladı Meltem ve Aylin ile mutfağa gittiler. Ulaş ile Emre de filmi takmaya gitti, Rüzgar da koltuğa yattı. "Rü--" diyecekken sözümü kesti sonra da "Hayır" dedi. "Ama daha ne isteyeceğimi bilmiyorsun ki" dedim dudaklarımı büzerek. "Of Allahın belası ne istiyormuş acaba" diyerek sordu. "Su" diyerek kısaca yanıtladım. Rüzgar da ofladıktan sonra mutfağa girip bana su getirdi. & Filme kendimizi kaptırmışken telefonum titredi baktığımda bilinmeyen bir numaradan arıyorlardı. Kapattıktan sonra filme dönmüştüm ama oyuncuların isimleri falan veriliyordu yani bitmişti. Telefonum tekrar çalarken bu sefer baktım. "Alo?" "Selam" oh my Allah bu Yiğitin sesi omg. Ben hala şoktan bişey diyememişken "Şaşırdın sanırım" dedi gülerek. "Evet beklemiyordum neden aradın" diye sonunda konuşarak sordum. "Merak ettim" diye kısaca cevapladı. "Merak etme" diye telefonu kapattım. Salona tekrar baktığımda kaşları çatık kızlar ve erkekler beklemiyordum. "Kim o" diye sordu Aylin. "Aynen o kim ve sen neden sinirlendin" diye Aylin i destekledi Meltem. "Yiğit'ti" diyerek kısaca cevapladım tabi ama Rüzgarın bunu demele dışarı çıktığını anlayamdım. O gittikten sonra erkeklerde tekrardan geçmiş olsun diledikten sonra gittiler. "Abine söylesek mi buraya döndüğünü" diye soran Ayline direk karşı çıktım. "Hayır sakın söylemeyin" Peki madem ama bir daha rahatsız ederse...abine söyleriz" dedi Meltem bende başımı salladım. BÖLÜM İTHAFI dersname Teşekkürler okuduğunuz için ve lutfen okuduktan sonra yıldız tuşuna basın
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD