Üç gündür hepimiz kötü bir haldeydik. Eva odasından hiç çıkmıyor ve yemek yemiyordu. Bir psikolog ile konuşması gerekti. Ivan'a bunu söylemiştim ve benden önce ilgilendiğini söylemişti. İkisi birlikte psikoloğa gitmişti ve benim haberim yoktu. Tepki vermeli miydim? Haddime miydi? Kızmamıştım, Eva bu durumda iken kızamazdım. Sadece biraz kırılmıştım sanırım.
Sabah olduğunda Ivan yanımda yoktu. Yataktan hafif bir hayal kırıklığıyla kalktım ve banyoya gittim. Hızlıca bir duş aldım ve dişlerimi fırçaladım. Sabahlığımı çıkarıp, dizlerimde biten beyaz bir elbise giydim. Islak saçlarımı kurutma ihtiyacı duymadan serbest bıraktım. Yüzüme hafifçe makyaj yaptım. Sonunda odadan çıktığımda doğruca aşağı inmek için merdivenlere gittim ama ağlama seslerini duymam ile hızlı adımlarla Eva'nın odasına gittim.
Kapıyı ittim ve yatakta iki büklüm yatan Eva ve başında dikilen Ivan'ı buldum.
"Nesi var?" diye telaşla sorarken yanlarına gittim. Ivan bana bakmadan, çömeldi ve Eva'nın terli saçlarını alnından çekti.
"Hastahaneye gitmeliyiz." Eva hırsla başını salladı. "İstemiyorum!" Ivan yumruğunu sıktı, sakin olmaya çalışıyordu.
"Doktor Philips'i neden çağırmıyorsun?" diye sorduğumda sanki orada olmamdan rahatsızmış gibi cevap vermedi. Bu düşünce kendimi kötü hissettirirken, ellerimi birleştirdim ve sıkıca yumruk yaptım. Ivan rahatsızlığımı fark etmiş olmalı ki cevap verdi.
"Ülkede değil." sesi soğuk çıkarken, bana tavır yaptığı için olmadığını biliyordum, ama canımı yakıyordu. Bende onun ailesiydim. Yoksa değil miydim? Ona destek olmak istiyordum. Buna neden izin vermiyordu? Yanına gittim ve omzuna elimi koydum. İrkilse de ittirmedi.
"Miden mi bulanıyor?" Eva derin nefesler alırken, başını kaldırdı. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Aniden bu hali beni korkuttu. Ivan'ında gerilen bedeninden korktuğunu biliyordum.
"Evet." dedi Eva. Yutkundum ve zorlanarak konuştum. "Hastahaneye gitmeliyiz tatlım. Kendi iyiliğin için."
Ivan bana döndü ve fısıldayarak "Ben hallederim." dedi. Bu kelimelerden çok bakışı canımı yaktı. Bu işe karışma diyordu gözleri. Biraz uzaklaştım ve duvara yakın durdum. Ivan Yatağa oturdu ve Eva'yı kendine bakmaya zorladı.
"Doktorla konuşacağım, muayene olurken kimse olmayacak." dediğinde Eva'nın gözleri parladı. "Söz mü?" Ivan başını salladı ve alnını öptü.
"Söz." ikisi birbirine sarılırken ayakta dikiliyordum. Ivan bunu bilerek mi yapıyordu? Ivan'a kızgındım. Onlardan önce kapıdan çıktım. Gelmemi istemeyeceklerini düşünürken, Ivan elime uzandı ve onunla birlikte gitmeye zorladı. Gelmek istemiyorum demek istiyordum ama bana güvenmesini istiyordum o yüzden sustum. Apar topar arabaya bindik. Eva gergin bir şekilde eteğiyle oynarken, eline uzandım.
"Halledeceğiz."
***
Ivan karşımda otururken, ısrarlı bakışlarına cevap vermedim. Bana soğuk bir şekilde konuşmasını istemiyordum. Bana bunu yapmasını istemiyordum. Ivan ellerimi tuttuğunda geri çektim.
"Yapma..." sinirli bir şekilde konuşsada sadece ikimizin duyabileceği kadar kısık konuşuyordu. Ona döndüm. "Neyi?" Ivan parmağıyla kendi yüzünü işaret etti ve "Trip." dedi. Kollarımı sinirle birbirine doladım "Trip atmıyorum!" Eva'nın bu sesi duymaması imkansızdı. Şaşkınlıkla bize döndü. "Siz kavga mı ediyorsunuz?" Ivan beni işaret etti "Ona sor." dedi.
Kaşlarımı çattım ve Eva'ya döndüm. "Abin neden olduğunu biliyor. Madem üzülmemi istemiyor, bir daha böyle davranmasın."
"Stresliydim." bu sefer ona döndüm "Bende öyleydim." Ivan pes etmiş gibi ellerini kaldırdı. "Özür dilerim." gözlerimi kapatıp açtım, kollarını iki yana açmış Ivan'ın görüntüsü öyle şirindi ki... Bu adam öyle şirindi ki. Ona şirin desem bana kızabilirdi ama öyleydi işte. Pes edip yanına zıpladım ve kucağına oturdum. Sıkıca belime sarılırken, burnunu saçlarıma gömdü.
"Seni seviyorum..." parmağımı saçlarına daldırdım, ama kızgınlığım hala geçmemişti. Bir tutmamını hafifçe çektim. "Vahşi sevgilim. " dediğinde seni seviyorum dediğini unutmamıştım. "Bende..." diye fısıldadım. Eva'nın kıkırtısını duyabilirken, hafifçe geri çekildim ama bu Ivan'ın hoşuna gitmiş gibi değildi. Eva "Kavganıza şahit olduğuma inanamıyorum!"
"Birazdan başka bir şeye daha şahit olmak istemiyorsan, cama bak."
dediğinde kızardığımı hissedebiliyordum. Eva memmun bir halde başını çevirdi. Ivan uzandı ve yumuşak bir şekilde dudaklarımı öptü. İç çekerek, üst dudağını kendime doğru çektim. Ivan'ın dudakları gülümseme ile kıvrılırken, dudaklarımı nazikçe öpmeye devam etti. Eğer şimdi durmazsam, Ivan asla durmazdı. Elimi göğsüne koydum ve hafifçe ittim. Ivan kulağıma eğildi "Akşama benimsin." tenime rüzgar değmiş gibi titrerken, kucağından kalktım ve yanına oturdum. "Şuan bunu düşündüğüne inanamıyorum. Normal haline dönebilir misin?" dediğimde Ivan beni kollarına aldı.
"Beni öldüreceksin." Tam Ivan'a sarılmak üzereyken cama açılan ateş ile kendimi yerde buldum. Ivan şaşırma fırsatı vermeden beni ve Eva'yı saklamayı başarmıştı. Eva'nın çığlığı kulağımı sağır ederken, Ivan ikimizi de korumaya çalışıyor, güçlü kolları ile gelebilecek darbelere karşı sıkı sıkıya tutuyordu. Belindeki silahı aldığında hızla kolunu tuttum.
"Yapma!" Ya ona bir şey olursa? Ivan bağırarak "YATIN! BEN SÖYLEYENE KADARDA SAKIN ÇIKMAYIN!" diyerek ön koltuğa atladı. Ivan dışarıda ki adamlara ateş etmeye başlarken, içimden bildiğim tek duayı ediyordum. Eva'yı gözyaşları içinde gördüğümde, titreyen parmaklarımla elini tuttum. "Hiçbir şey olmayacak."
Ivan'a bir şey olmayacak...Eva'yı kendime sıkıca bastırdım. Gözlerim kapalı haldeyken, Eva kollarım arasında bir kuş gibi titriyordu. Bir... İki... Üç... dışarıda ki silah sesinin kesilmesi ile gözlerimi açtım.
"Ivan!" diye haykırdım ve ön koltuğa uzandım. Ivan'ı gördüğümde sevinçle elimi dudaklarıma götürdüm ve çığlığımı tuttum. Öfkeyle bana bakarken, yanıma geldi. "Ben gelene kadar çıkma demiştim Lana!" desede dinlemeden boynuna sarıldım. Eva'da korkuyla abisine sarılırken, boynuna art arda öpücükler kondurdum.
"Beni dinlemedin!" derken ağlıyordum. Ivan saçlarımı sakince okşadı.
"Sakin olun. İyiyim." alnımı öptü. "İyiyiz." dedi.
"İyisin..." kendi kendime tekrar ettim. Yüzüne baktım, vücuduna. Yarası yoktu. Kalbim sakinleşmeye başladı. İyisin.