Bölüm 1
1990 ~ Rusya
Kabinin içine giren Eva'yı yaklaşık yarım saattir bekliyordum. Kolumda ki saate bakmayı bıraktım ve elbise askılarını dolaştım. İnci renginde, straplez bir elbiseye gözüm çarptığında, bedenime tuttum ve aynadan yansımama baktım.
"Size çok yakışıyor." aniden gelen sesle irkilsem de gülümsedim ve sarışın çalışana gülümsedim. "Çok naziksiniz.". Kadın orada dikilmeden, ayrıldı.
Kabine gittim ve yavaşça Eva'ya seslendim. "Eva? İyi misin?"
"Evet. Fakat elbisenin güzel durduğundan emin değilim..." dediğinde derin bir nefes aldım. Eva hayatımın aşkı olan o adamın kardeşiydi. İkisi de sessiz ve içine kapanık insanlardı ama Eva'nın durumu farklıydı. Eva'nın yüzü yanık izleriyle kaplıydı. Kendini her sevmeye çalıştığında, aynada yüzünü görüyor ve dünyadan saklanıyordu. Bana hikayesini Ivan anlatmıştı. Eva'nın sırrını bana açıklaması yaklaştı iki yılı almıştı. Ona saygı duyuyordum, çok sevdiğiniz bir insanın en derin yarasını antalmak, onu tekrar yaşamak gibidir, konuşmak kolay olmaz. Anneleri onları terk ettiğinde... Kaçmış ve bulabildikleri harabe bir evde saklanmışlar fakat kasabalı, evi ateşe vermiş.
Perdeyi hafifçe araladım ve "Bakabilir miyim?" diye seslendim. Eva çığlık attı ve duvara yaslandı. Karanlık yüzünden hiçbir şey göremiyordum. Perdeyi avuçlarımda sıktım.
"Olduğun kişiden utanmamalısın diye milyonlarca kez söyledim."
"Kolay değil!" Eva ilk kez sesini yükseltmişti. Her zaman yanıyordu ama artık ateşi dışarı sıçramaya başlamıştı.
"Biliyorum... Seni görecek tek kişi benim. Benden de utanmıyorsun değil mi?" dediğimde Eva'nın derin bir nefes aldığını duydum. Kısa süre sonra perde açıldı ve Eva dışarı çıktı. Üzerine giydiği siyah mini elbise ona çok yakışmıştı. Genç vücudu artık kadın vücuduna dönüyordu. Bedeni değişiyordu ama ruhu, o hala çocuktu. Şaşkınlığımı gizleyemeden, yanlış bir şey yapmış gibi hareketsizce duran Eva'nın elini tuttum.
"Çok güzelsin... " ona binlerce kez tekrar edebilirdim ama inanmazdı.
Eva başını yavaşça kaldırdı ve aynaya baktı. Gözlerinde ki şaşkınlığı gördüğümde omzuna dokundum. Eva kumaşın üzerinde parmağını gezdirdi. Kendini farklı bir şekilde görüyordu. Mutluluğunu hissedebiliyordum. Gözleri yüzünde ki yara izinde durduğunda, omzunda ki elim sıkılaştı. Eva acı çeken bir ruhtu. Vücudunu seviyor fakat yüzünü sevmiyordu, sevemiyordu. Dudakları, burnu... Yüzünde ki onu var eden her detay onu rahatsız ediyordu. Böyle olmamalıydı. Olmamalıydı... "Bence satın almalıyız." diye fısıldadım. Eva başını belli belirsiz salladı ve kaçarak kabine gitti. Ağlayacaktı. Yanına girmek için uzandım ama kendimi tuttum. "Her zaman böyle hissetmeyeceksin... Bir gün gelecek ve sende kendini sevebileceksin." diye geçirdim içimden. Gözlerim yanarken, elimle yüzümü kapattım ve Eva'nın yanına gittim. Ağlaması hemen gelip geçen bir fırtına gibiydi. Çünkü abisi onun her zaman yanındaydı. Canı acıdığında, ona kendini toparlaması için zaman vermezdi. Bu durum bana göre yanlıştı, ona söylediğimde kendince doğru olanı yaptığını söylemişti. Eva onun ailesiydi. İkisine birbirinden daha yakın kimse olamazdı o yüzden ona saygı duyuyordum. Onu üzgün görmek asla istemiyordu. Üzgün olduğunda ona destek olamamaktan çok korkuyordu. Bu yüzden Eva, acıyı gömme konusunda ustaydı. Gözleri olmasa ağladığı belli bile olmazdı.
Onu çok seviyordu.
Kardeşini çok seviyordu.
Ve ben bu sevgiye aşıktım.
***
Alışverişten hemen sonra eve döndük. Eva hızla odasına koştu. Utanmış olabileceğini düşündüm. Çünkü bu duyguyu yenmesi gerektiğini düşünüyordu ve yapamıyordu. Zayıflığını kimsenin görmesini istemiyordu. Ama ben öyle düşünmüyordum. Onlar benim tanıdığım en güçlü çocuklardı. Daha hayatın ne anlama geldiğini bile bilemeden yalnız kalmış ve birbirlerine sahip çıkmışlardı. Belki Ivan yanlış işlere bulaşmıştı fakat... Bana bundan da bahsetmedi. Şirkette çalışıyor olduğunu düşünmemi isterdi. Bende öyle düşünüyormuş gibi yapardım. Ama biliyordum.
Benden aptalı oynamamı istiyordu. O mutlu olacaksa, aptalı da oynardım.
Uşak Osmon'u koridorda koşarken gördüğümde duraksadım. Beyaz gömleğini hızla çekiştirirken, onu izlediğimi görüp elini çekti. Bu hareketine istemsizce gülümsedim. Yanımda durdu ve ellerini önünde birleştirdi.
"Hoşgeldiniz. Ivan bey bu gece evde olamayacak ve bu durumdan çok üzgün olduğunu iletmemi istedi." dediğinde kaşlarımı çattım. Sabahtan beri onu görmemiştim ve özlemiştim. Yanaklarımı şişirdim ve neredeyse bir çocuk gibi nefesimi bıraktım.
"Neden?" sesim cılız çıkmıştı. Onu çok özlemiştim. Ona sarılıp uyumayı hayal ediyordum. Osmon'da bunu fark etmiş gibiydi, gülümsedi ama hemen ardından ciddi görünüşüne döndü.
"Beyefendi'nin işi uzamış... Eminim yapabilseydi, yanınızda olurdu." dedi ve gitti.
Yalnız kalırken saçlarımı sinirle karıştırdım. Abartmamalıydım. Sadece bir geceydi. Kendimi kandırırken merdivenleri çıktım ve Eva'yı kontrol ettim. Uyuyordu. Hizmetlilere 2 saat sonra yemek için uyandırmalarını söyledim ve odama girdim. Odamıza. Kokusu burun deliklerimden içeri anında sızdı. Şimdiye kadar nefesimi tutuyormuş gibi derin derin çektim içime. Koşarak yatağa zıpladım ve yastığını burnuma bastırdım. "Aptal!" diye bağırdım. Birkaç saniye sessizce geçti. Sonunda kendimi geri çekebildim. O işleri yapmasını istemiyordum. Benden uzak kalsın istemiyordum. Benim istediğim gibi biri olsun istiyordum. Ne çok şey istiyordum böyle? Ivan benide mi çok şımartmıştı? Kıkırdadım. Bu dediğimi duysa burnumu ısırır ve kızardı. Onu daha fazla düşünürsem delirecektim. Kalkıp banyoya gittim. Suyu açtım ve küvete lavanta yağı döktüm. Hızla soyundum ve suya girdim.
Uzun kalmak istesem de düşüncelerim beni meşgul etti ve bir süre sonra çıktım. Beyaz şortu ve askılı bir badi giyindim. Sarı saçlarımı kuruttum ve hafif bir makyaj yaptım. Hala dönmesini bekliyordum. Balkonun kapısını açtım ve pufa oturdum. Sıkıntıyla nefesimi bıraktım. O olmadan ben ne yapıyordum? Başımı yukarı kaldırdım ve ayaklarımı sehpaya yasladım. Yalnızlık eski, derin düşüncelerin serbest kalmasına olanak sağlıyordu... Kız kardeşim... Ben sadece Ivan'ı özlemiyordum. Ben kardeşimi de özlüyordum. Yanağıma değen ıslaklık ile ürperdim. Aşkımız için yapmak zorunda olduğumuz şeyde ardımda birçok şey, birçok hatıra bıraktım. Ama bunlardan en değerlisi. Bir parçamı, kız kardeşimi bıraktım. Bırakmak zorunda kaldım. Başım ağrırken ayaklandım. Dolaptan hırkamı aldım ve bahçeye çıktım. Yemek saatine kadar koşsam daha iyi olacaktı.
***
Eva ile birlikte yemeği yedik. İkimizde iştahlı değildik. Abisinin nerede olduğunu sordu. Bu gece gelmeyeceğini söylediğimde gözleri doldu. Onunla kalabileceğimi söylemek istiyordum ama reddetmesinden korkuyordum. Bende yalnız kalmak istemiyordum. Sıkıntıyla kıpırdandım ve "İstersen seninle kalabilirim." diye sordum. Eva önce şaşırdı ama sonra nazik bir gülümsemeyle "Olur." dedi. Kalbim hızlanırken ona gülümsedim. İlk kez ona bu kadar yakınlaşmama izin verecekti. Odaya girdik ve yatağa uzandık. Bir an ikimizde gözümde çok küçük göründü. Ivan bir gece yoktu ve halimize bak... Yüzümde ki gülümseme ile yan döndüm ve gözleri kapalı Eva'ya "Sarılabilir miyim?" diye sordum. Eva omzunu silkti. Kız kardeşim gibi... Gözlerim dolarken ona sıkıca sarıldım. Saçlarının tepesine öpücük kondurdum. Aniden bu kadar şefkate şaşırmasını istemiyordum. Eva düzenli nefesleri ile uykuya daldı. Kollarımda ki çocuk kız kardeşim gibiydi... Onun gibi kokuyor, onun gibi davranıyordu... Yorganı üzerine iyice örttüm ve bende uykunun beni hapsetmesine izin verdim. Ivan geldiğinde bedelini ödeyecekti. Onsuz olamayacağımı biliyordu ve yinede bunu yapıyordu. Oda bensiz yapamazdı. Yoksa öyle değil miydi?
***
Yanağıma değen yumuşak dokunuş ile gözlerimi araladım. Ivan'ı görmem ile yerimden fırladım. Ivan parmağını dudaklarına götürdü ve "Sessiz." dedi. Başımı salladım ve heyecanımı dizginlemeye çalıştım. Hala geceydi. Gelmeyecek demişti. Ivan karanlıkta parıldayan soğuk mavi gözleri ile yüzümü tararken birden eğildi ve sertçe dudaklarımı öptü. Sakinleşmeye çalışırken o buna izin vermiyordu. Kollarımı boynuna doladım ve kendime sıkıca bastırdım. Sırıtırken saçlarımı düzeltti.
"Odamıza gidelim." diye boğuk bir sesle fısıldadı dedi ve elimden tuttu. Çıkmadan önce Eva'yı kontrol etti ve birlikte odadan ayrıldık. Yanında yürürken durdum ve arkasına geçerek belinden ona sarıldım. Burnumu sırtına bastırdım. Eliyle kolumu okşarken, aniden ona olan kızgınlığım geri geldi. Parmaklarımın üstüne bastım ve omzunu ısırdım. Acıtmamıştı ama zaten o yüzden yapmamıştım. Ivan kafasını çevirdi ve "Kızdın?" diye sordu. Sarı sakallarına elimi uzattım ve başımı salladım. Yanağıma değen öpücüğü ile gözlerimi kapattım. "Buradayım. Seni özlediğim için geldim."
"Gerçekten mi?" gözlerim ışıl ışıl parlıyor olmalıydı. Ivan başını salladı. "Bende seni özledim." Çok! Çok... Boynuna sarıldım ama o beni kucağına aldı. "Beni ne kadar özlediğini gösterebilirsin?" derken dudağıma yumuşak bir öpücük kondurdu.
"Bu saatte? Hem sen yorgun olmalısın-"
"Değilim." odanın kapısını açtı ve beni yatağın üzerine bıraktı. Kendiside vakit kaybetmeden üzerime eğildi ve çok sevdiği göğüslerimi açıkta bıraktı. Hızı beni hayrete düşürürken bacaklarımı beline doladım.
"Bu gece sağ çıkamayacağımı düşünmeye başlayacağım." Ivan'ın kıkırtısını duyarken şimdiden sarhoş olmuş gibiydim. "Asla." yavaş yavaş sanki bir söz verir gibi "Senin canını asla yakmam." dedi. Boynumu öptü, kulak mememi, çenemi. Bu nasıl bir sevgiydi? Benimki nasıl bir sevgiydi? Aşk bu kadar büyük olabilir miydi? Beni hep sevsin istiyordum. Hep... Bir ömür boyu. Benden bir gün vazgeçecek olsa - düşüncesi bile beni soluksuz bırakıyordu.
+18
Ben düşüncelere boğulmuşken, Ivan göğüs ucumu ağzına alarak beni dünyaya geri getirdi. İnlememi bastırmadan vücuduna daha sıkı sarıldım. "Lana'm" boğuk sesi ile ismimi adeta inlerken, iyi hissediyordum. Ivan uzunca bir süre meme ucumu emdi ve ısırdı. Bedenimde en sevdiği şey göğsüm olmalıydı. Kızarana kadar emer ve ısırırdı. Canımın yaksa dahi ses çıkarmazdım. Çünkü hissettiğim acı değil zevkti. Sonunda uzaklaştığında avucunu diğer göğsüme götürdü ve acı verecek kadar çok sıktı.
"Ah!"
"İnlemene bayılıyorum." dedi ve üstüme doğru eğildi. Sertleşen erkekliğini hissedebilirken, kolumu boynuna doladım.
"Beni bekletme." dedim ve dudağına uzandım. Ivan sertçe dudaklarımı öperken altımda ki şortu çıkarmaya başlamıştı. Parmağı ıslak küloduma değdiğinde nefesimi bıraktım. Islak çamaşırda parmağını gezindirirken, hafifçe sıyırdı ve parmağını birden içime soktu. Anı gelen zevkle inleyerek başımı yastığa bastırdım. Ivan parmağını içimde gezindirirken, bacağımı omzuna koydum.
Yavaş bir şekilde içimde daireler çizerken, kendimi parmağına doğru ittirdim. Daha fazlasını istiyordum.
Aniden parmağını çektiğinde yalvaracak konumdaydım fakat beni bekletmeden çamaşırımı çıkardı ve yere fırlattı. Kafasını kadınlığıma gömdüğünde, nefes nefeseydim. Dilini içime soktuğunda sırtım yay gibi gerildi. Ivan kolları ile tekrar uzanmamı sağladı. Diliyle kadınlığımı yalarken, biraz daha devam ederse sona geleceğimi biliyordum. Dilini sokup çıkarmaya başladığında içimde yeni bir ateş yanıyordu. Bedenim alev almış gibi ısınırken, klitorisimi ısırması ile tekrar inledim. Acıyı azaltmak için boylu boyunca kadınlığımı yaladığında tüm vücudum donmuş gibi titredi.
Ivan daha fazla uzatmadan ayaklandı ve kendini soymaya başladı. Onu izlemeye koyuldum. Siyah takım elbisesini çıkardığında gözlerime adeta şov yapıyordu. Eğildi ve yanağımı öptü "Hazır mısın?"
Başımı salladım. Boynumu öptü ve çekmeceden prevarzatif alıp taktı. Daha fazla beklemek istemiyordum, uzandığında omzuna sıkıca sarıldım. Dudaklarımız birleştiren, kendini girişime konumlandırdı ve tek seferde sertçe içime girdi.
"Ah!" diye çığlık attım. Eğer duvarlar yalıtımlı olmasaydı evde ki herkes sesimi duyabilirdi. İçimde ki varlığı büyürken, nefesimi tuttum. Hareket etmezken, dişlerimi omzuna geçirdim. Her zaman ilk kez sevişiyormuşuz gibi canımın yandığını düşünürdü. Konuşacak halim olmadığı için onu ısırmak zorunda kalmıştım. Hareketime güldü ve saçlarımı ensemden çekti. Büyük avucuyla boynumu tuttuğunda, hareket ettiğim için canım yanmıştı fakat içimde gidip gelmeye başladığında aldığım zevkle gözlerim kapanıyordu. Beni tutan kolu olmasa yatağa devrilecektim. Kendini çekmeden, en derinlerime kadar açgözlülükle girerken, her girişinde hareketinin yönünü değiştirerek aldığım zevki katlıyordu. Bacaklarımı beline sardım ve daha da derinlerime girmesine izin verdim. Bende ona benzetmiştim. Onun gibi açgözlüydüm. Bu düşünce gülümsememe neden olurken, Ivan tek bir saniye gözlerini yüzümden çekmiyordu. Terden sırılsıklam olmuş alnımda ki saçları çektiğinde, kollarımı boynuna doladım. Bakışlarında şehvet ve aşk iç içe geçmişti. Bir bütün olan bedenlerimiz, rahatlamak için yalvarırken Ivan gelmeme izin vermeden aniden içimden çıktığında "Yine mi!" diye isyan ettim. Ama Ivan saniyesinde tekrar içime girdi. Kaşlarımı çattım ve uzanıp çenesini öptüm.
Ivan daima seksi uzatmak istiyordu. Bazen ona yeterli gelmediğimi düşünürdüm... Ama aslında benimle daha uzun süre sevişmek istediğinden yaptığını anlamıştım. Son saniyeler yaklaşırken, içimde büyüyen hisle "Geliyorum!" diye bağırdım. Ivan hızlandı ve elleriyle kalçamı havaya kaldırdı. Başım yastığa düşerken, nefes nefeseydim. Sona gelirken, yüzümde güzel bir rahatlama ifadesi vardı. Sonunda boşaldığımda bedenim titriyordu. Ivan içimde birkaç saniye daha kaldı ve sonunda oda rahatladığında yanıma düştü. Kolunu belime doladığında, sıkıca sarıldım.
"Çok güzeldi." diye fısıldadım. Ivan "Seninle her şey çok güzel." diye tamamladığında kalktım ve üzerine oturdum. Ivan şaşkın bir bakışla "Beni sürmek mi istiyorsun?" dediğinde gülmek istesem de kendimi tuttum ve parmağımla dudağına vurdum.
"Daha yeni seviştik!"
"Ama sana doyamadım." dedi ve elini kadınlığıma götürdü. Parmağı hassas bölgeme dokunduğunda neredeyse ona kanmak üzereydim. Parmağını hızla tehlikeli bölgeden uzaklaştırdım.
Göğsüne doğru uzandım ve kalp ritmini dinlemeye başladım. Ivan'ın parmakları yavaşça saçlarımda dolaşmaya başladığında hissettiğim huzurla gülümsedim.
"İyi uykular, bebeğim." daha çok sırıtırken, uykuya daldım. Bu gecenin kötü geçeceğini düşünmüştüm, ama gelerek beni yanıltmıştı. İyi ki gelmişti. İyi ki...