Evde yalnız başımaydım. Elimdeki içki şişesini dudaklarıma götürdüm. Büyük bir yudum alırken, kalktım ve sarsak adımlarla yatağa uzandım. Nefes sesleri odada ki sessizliğe karışırken başım dönüyordu. Çok geçmeden şişe elimden düşmüş ve parçalara ayrılmıştı. Çıkan gürültüyle birlikte oflayarak yan döndüm. Aynı anda kapı çalarken, heyecanla ayağa kalktım. Ayaklarım beni taşımazken zorlanarak alt kata koştum.
Ivan'ın geldiğini düşünüyordum. Aptalcaydı. Tabii ki o değildi. Gelen Philip'ti. Yüzümde ki hayal kırıklığını saklamadan salona davet ettim.
Yüzüme kısaca baktı. "Doğru olanı yaptın." derin bir iç çektim. "Umarım. Rahatsızlıkla elimi ağrıyan başıma götürdüm.
"Bu kadar kısa sürede karar vermeni beklemiyordum." demesi ile elimi çektim ve yüzüne baktım.
"Ivan sayesinde. Eğer o kabul etmeseydi bir daha ısrar eder miydim bilmiyorum." Philip başını salladı. Kısa bir süre sonra sohbet kendiliğinden açıldı. Ona hastahane ile ilgili sorular sordum. Bu sırada dönen başım bana yardımcı olmuyordu.
"Ağır hastalarla aynı yerde kalmayacak değil mi?"
"Hayır. Onlar başka katta kalıyor. Bu hastahanenin başka yerlerde de şubesi var. Daha kötü olanları oraya gönderiyorlar." arkama yaslandım. O kadar berbat durumdaydım ki Eva'nın acısını yaşayamıyordum. Kalbim sızlarken Philip "Yarın ziyaret edeceğim." dedi.
Dudaklarımı yorgun bir şekilde hareket ettirdim. "Bende geleceğim."
"Bunu yapmamalısın. Ivan'da senden ayrı oldukça zorlanıyor olmalı. Ona alışması için zaman ver." acı bir şekilde gülümsedim. Philip bir süre sonra evine gitti. Yalnız kaldığımda odaya çıktım. Yastığı burnuma götürdüm. Hala Ivan kokuyordu. Sıkıca sarılıp uyumak istiyordum. Aramızda ki mesafe beni korkutuyordu. Bir daha asla bir araya gelemeyecekmişiz gibi beni ürkütüyor ve telaşa sebep oluyordu. Yastığa sıkıca sarıldım ve uyumaya çalıştım.
***
Ivan araba durduğunda önünde ki eve baktı. Yorgun hissediyordu. Derin bir boşlukta gibiydi. Sert bir soluk çekti içine. Sürekli başa dönmek istiyordu. Sürekli o ana dönmek ve kız kardeşini kurtarmak ama olmuyordu. Hayat ona bu sonucu bırakmıştı ve bununla yaşamalıydı. Zordu. Birini kaybetmenin acısı zordu. Ama Ivan sadece birini kaybetmemişti. Ivan her şeyi ve kendini kaybetmişti.
Hastahanede duramamıştı. Lana'yı görmeden yapamamıştı. Hasta değildi. Aklı yerindeydi. Lana için denemek istemişti. Onun için iyileşmek istemişti ama onsuz bunu yapamazdı. Eğer iyileşecekse onun yanında yapacaktı.
Büyük ve güçlü adımları ile eve girdi ve üst kata çıktı. Odaya girdiğinde aldığı koku başını döndürdü Ivan sendeledi ve duvara tutundu. Bu kadar özlem hiç iyi değildi. Ama o böyle düşünmüyordu. Yatakta yatan kadını görünce hızla yanına gitti. Yerde çatlamış cam parçaları vardı. Kaşlarını çattı ve yavaşça soğuk parmaklarını kadının narin elinde gezdirdi.Yara yoktu. Rahatlarken parmakları bu sefer dağılmış sarı saçlarda gezindi.
Lana uykusunda mırıldanmış ve gülümsemişti. Bunun bir rüya olduğunu düşünüp gözlerini açmamıştı ama kokusunu hissedince hızla uyandı. Karşısında ki adamı görünce geçirdiği şok ile kala kaldı.
"Ivan!" dedi ve hızla kollarına atladı. Ivan ikiside düşmeden durabildi ve kucağında ki kadın ile yatağa oturdu.
Lana ile birkaç dakika sessizce durdular. Sıkıca sarıldılar. Ivan sadece Lana'yı düşünüyordu. Kollarında ki kadını sıkıca tuttu ve saçlarını öptü. Lana her şeyin geride kaldığını düşünmek istiyordu ama değildi. Yavaşça geri çekildi ve o gözlere baktı.
"Neden geldin?" Biraz sert konuşmak istemişti ama memnun olduğu bu durumda çok zordu. Ivan elini çenesine götürdü ve okşadı.
"Sözümden dönmedim. İyileşeceğim ama seninle. Senin aşkın beni iyileştirecek." dedi ve Lana'yı yatağa itip üstüne çıktı. Lana duyduğu bu sözlerden sonra aklını kaybetti. Bu adam ona güveniyordu. Bu adam onu seviyordu. Onu iyileştirecek güce sahip olduğunu iddia ediyordu.
Bu düşünceler arasında kaybolurken, Ivan dudaklarını sevdiği kadının dudaklarına mühürledi.
Birbirlerinde kaybolmak. Sahip olduğu karanlığı unutmak ve unutturmak istiyorlardı. İstek ve arzu ile birbirlerini öptüler. Ivan'ın elleri bedeninin her yerindeydi. Tıpkı ruhunda olduğu gibi. Büyük avuçları ile kalçalarını tuttu ve yataktan kaldırıp kucağına oturmasını sağladı.
Üstündeki kumaşı çıkardı. Çıplak göğüslerine hayranlıkla baktı. Soğuk parmakları yavaşça göğüslerine dokundu. Lana başını arkaya doğru attı ve inledi. Ivan derin acısının içinde kaybolmuşken Lana onun elini tutmuş, unutmasına yardımcı oluyordu. Bu kadında kendini kaybediyordu. Elleri iki göğsüde acımasızca sıkarken, Lana acı ve zevk içinde kıvranıyordu.
Ivan aniden durdu ve Lana'yı kucağına alarak banyoya gitti. Lana başını Ivan'ın alnına yasladı. Nefesleri birbirinin yüzüne çarpıyordu. Ivan suyu açtı ve birlikte kabine girdiler. Su başlarından aşağı akarken, ikiside yanıyordu. Ivan duvarla arasına elini koydu ve Lana'yı nazik ama kararlı bir şekilde itip duvara yasladı. Dudakları tekrar birleşti. Elbiseleri ıpıslaktı. Ivan aceleyle Lana'yı soydu. Lana'nın elleri heyecandan titrerken Ivan'ın elbiselerini çıkardı. Ivan parmağını Lana'nın ıslaklığında gezindirmeye başladığında, Lana sertçe dudağını ısırdı ve Ivan'ın boynuna sıkıca tutundu. Parmağı içine girdiğinde ayak parmaklarına kadar bükülmüştü. Parmağı içinde hareket ederken yüksek sesle inledi. Ivan Lana'nın boynunu öptü ve ısırdı. "Seni seviyorum." derken parmağını çekti ve büsbütün içine girdi. Öyle hızlı olmuştu ki Lana'nın cevap verecek zamanı olmamıştı.
Ivan sertçe içinde hareket ederken, Lana aldığı zevkle sarhoş bir şekilde Ivan'a sarıldı. Ivan tek bir saniye duraksamadı. Kadınlık duvarlarına çarparken, acıması yoktu. Eğer yavaşlamazsa saniyeler içinde boşalacaktı. Öyle de olmuştu. Ivan açgözlülü bir şekilde içinde hüküm sürerken ikisi de saniyeler içinde zevkin doruklarına ulaşmışlardı. Ivan yere oturdu ve Lana nefes nefese kucağına.
Birbirlerine bakmadılar. Lana dudağını Ivan'ın çenesine götürdü ve yavaşça öptü. "Bende seni seviyorum." Ivan güldü ama bir şey söylemedi. Lana Ivan'ın boynuna sarılıp yorgun bir şekilde yaslandı. Ivan'ın gözlerine bakamıyordu çünkü orada eskisi gibi tutku yoktu. Acı vardı. Ivan tutkunun esiri iken bile acısı kaybolmuyordu. Belki Lana'nın bunu yok ettiğini söylüyordu ama bu sadece saniyelik bir şeydi... Birkaç saniye acısı geçiyor ama yok olmuyordu. Lana bütün acısını almak istiyordu. Bunu her şeyden çok istiyordu.
Birlikte duş aldılar ve odaya döndüler. Lana'nın ilaç alması gerekiyordu. Ama yapmadı. Yapmak istemedi. İçinde ki yeni doğan his bir bebeğin ikisini çok daha çabuk iyileştireceğini söylüyordu. Belki de öyleydi. Ivan bunu fark etmemişti bile. Yatakta birbirlerine sarılı bir halde uykuya daldılar. Lana itiraf etmiyordu ama Ivan'ın uykusunda ona tekrar zarar verebilme ihtimalinden korkuyordu. Ama Ivan bu kadının yanında huzurluydu. En azından şimdilik ikisi de eskisi gibi uyuyabilirdi.