Amcaoğlu Ve Üvey Kardeş

1891 Words
Odanın kapısı vurulduğunda genç adam oturduğu meşe ağacından yapılmış olan çalışma masasında, büyük bir titizlikle önünde duran dosyaları inceliyordu. Tok sesiyle; “Girin” diye seslendi. İçeriye yere sağlam basan ve emin adımlarla yürüyen şirketin müdür yardımcısı girdi. "Bir selam vereyim dedim." Şamil arkadaşının gözlerindeki pırıltıyı görünce meraklandı. Kerim'i gördüğüne sevinmişti zira saatlerdir çalışıyor olmaktan dolayı yorulduğu için can dostuyla kısa bir sohbetin iyi geleceğini biliyordu. “Sadece bir selam mı? Daha fazlası var gibi duruyor. Çıkar bakalım ağzındaki baklayı.” Aynı yaştaydılar. Hemen hemen aynı kiloda, yalnız Şamil birkaç santim daha uzundu ondan. Amcasının oğlu olan bu genç adamla, üniversite zamanlarında birlikte okumuşlar ve birlikte nice maceralara atılmışlardı. İkisi de kendileri gibi baba mesleği olan mühendisliği seçerek iş hayatına atılmıştı. Kerim, Şamil'in her şeyini paylaştığı kardeşi gibiydi. Birbirlerine olan güvenleri sonsuzdu. Babasının emekliliğinden sonra işleri devir almış, şirketin sorumluluğunu üstlenerek, genç yaşta olgunluk kazanmıştı Şamil. Annesi ve babası memleketleri olan Adapazarı'na yerleşmiş, emekliliğin tadını çıkarıyorlardı. Kerim elindeki iki büyük resmi Şamil'in önüne koydu; “Gözünden de hiç bir şey kaçmıyor patron." "Diyelim ki seni çok iyi tanıyorum." "Çokta mütevazidir benim kuzenim." "Ne olduğunu söyleyecek misin Kerim yoksa öğle yemeğine çıkacağım." "Tamam patron hemen celallenme. Huzur villalarının tanıtım reklamlarında oynayacak kişi de kararsız kaldım. Senin de fikrini almak istiyorum, hepsi bu.” Kerim üzerine oturan lacivert takım elbisenin içinde tam bir iş adamı gibi görünüyordu. Keskin yüz hatları ona ciddi bir hava katıyordu. Aslında tam da görüntüsü gibi olgun bir kişiliğe sahipti. Şamil tek kaşını kaldırarak baktı kuzenine, onun karasız kaldığını ilk defa görüyordu. O gerek işinde gerekse özel hayatında her zaman ne istediğini bilen ve de düzenli hayatı olan bir adam olmuştu. Normalde böyle basit bir konuda ondan yardım istemeyeceğini biliyordu fakat bunun arkasında bir iş olduğu apaçıktı. Kuzeninin masaya bıraktığı resimlere çevirdi deniz mavisi bakışlarını. “Bu iki kız arasında kararsız kaldım. Daha doğrusu biri benim çocukluk arkadaşım olduğu için bu tercihi senin yapmanın tarafsız olacağını düşündüm amcaoğlu.” diye açıklamada bulundu. Kerim uzun süredir elinde tuttuğu iki resme bakıp durmuştu odasındayken. Biri kumral diğeri esmer iki genç kız arasında gidip gelmişti düşünceleri. Buna tam kararsızlık denemezdi aslında. Seçmek istediği kişi arkadaşıydı, diğer kızdan çok daha alımlı, güzel ve cazibeliydi çünkü. Fakat bunu yaparken tarafsız olup olmadığından pek emin olamamıştı. Bu nedenle Şamil'in fikrini almak için soluğu burada almıştı. Derken Şamil'in gözü resimlerden birinin üzerinde takılı kalınca anında söze girdi. “Alev Aslan. Yirmi iki yaşında bir yetmiş üç boyunda. Hukuk fakültesinde okuyor.” Genç kız hakkında kısa bir bilgi verdi kuzenine. Kızın zümrüt yeşili gözleri öyle parlak, iri ve ışıltılıydı ki gözlerini o gözlerden alamadı Şamil. Küllü sarı saçları omuzlarından aşağıya bukle bukle dökülüyordu. Beyaz teni çıkık elmacık kemikleri ve kalın sayılabilecek güzel dudakları vardı. Allah vergisi saf bir güzelliğe sahipti genç kız. Kusursuz vücut hatlarıyla çok çekici görünüyordu. Hatta nefes kesici demek daha doğru olurdu şu anki hissettiklerini tarif etmek için. Diğer kıza bakmaya gerek bile duymadan; “Bu kız gayet uygun” dedi. O anda Kerim'in yüzü aydınlanırken, başıyla onayladı kuzenini. Sonuçtan fazlasıyla memnun olmuştu. “Bugün çağırıp gereken şartları konuşurum, sözleşmeyi de imzalarız.” Koltuğuna yaslanan Şamil meraklı bakışlarını kuzeninin ela gözlerine çevirdi. “Çocukluk arkadaşın o kız mıydı?” Kerim’in gülümsemesi derinleşirken onaylarcasına başını salladı. “Sadece çocukluk arkadaşı mı, yoksa aranızda başka bir şeyler de var mı?” diye ekleme gereği duydu Şamil. Nedense alacağı cevabın tedirginliği sarıp sarmalamıştı onu. Kerim bir an için duraksadı fakat cevabı net oldu. “Sadece arkadaşım. Hatta sende onunla birkaç defa karşılaşmış olmalısın. Gerçi o zamanlar hepimiz çocuktuk. Hatırlarsın belki Alev babamın arkadaşı olan Nedim amcanın kızı. Hani son derece bakımlı karizmatik bir adamdır. Yaşından oldukça genç gösterir.” Şamil gözlerini kısıp sabit bir noktaya odaklanarak hafızasını yokladı. Hayal meyal sekiz dokuz yaşlarında sarı saçlı sevimli bir kız çocuğu belirdi anılarında. Amcasının evinde karşılaşmış hep birlikte oyunlar oynamışlardı. Tabi çok uzun zaman geçmişti o günlerin ardından. Şimdiyse o küçük kız çocuğu, harika bir kadına dönüşmüştü. “Evet hatırladım.” Fotoğrafı tekrar eline alıp baktı. “Çok güzel bir kız olmuş” Akılında oluşan sorulara yanıt bulmalıydı, kalbinin tam olarak yatışması için devam etti. “İyi de neden onunla sadece arkadaş kaldın?” diye sormadan edemedi. Kuzeni yakışıklı adamdı, onun böylesine güzel bir kızla sadece arkadaş kalmasına anlam veremedi. Belki de aralarında kısa bir ilişki bile geçmiş olabilirdi. Merak ettiği cevabı kuzeninin gözlerinde ararken gerildiğini hissedince bu yaşadıklarına bir anlam yükleyemedi. Kerim gergin bir şekilde ensesini kaşıdı. Ona bu durumu nasıl anlatacağını bilemedi. Çocukluklarından beri Alev gözde bir kız olmuştu ve etrafında her zaman fazlaca erkek bulunurdu. Yeterince duygusal bir kız olduğu için sevgiliden çok dosta ihtiyaç duyardı. İçini döküp güvenebileceği, omzuna yaslanıp ağlayabileceği, birlikte eğlenceli vakit geçirebileceği gerçek bir dosta... Kerim bu şekilde oldukları için daha mutluydu. Geniş omuzlarını hafifçe kaldırdı. “Bilmem. Ona hiç o gözle bakmadım. Bunları neden merak ediyorsun?” "Sadece merak diyelim." "Öyle olsun bakalım." Bu konuyu konuşmak istemediği için kısa kesip başka konuya geçiş yaptı. “Hafta sonu çekimler için Bursa'ya sen mi gitmek istersin yoksa ben mi gideyim?” Kısacık bir an, orada olmak o kızı daha yakından görmek için yanıp tutuşsa da, bu zamansız duyguları geri plana itmeyi başardı Şamil. “Bu konuyla sen ilgilen amcaoğlu. Zaten yönetmen Bülent ne yapacağını biliyor. Bana gerek olacağını hiç sanmıyorum.” dediğinde Kerim başıyla onayladı. “Peki Şamil. O halde sonra görüşürüz.” diyerek izin istedi ve odadan çıktı. Kendi odasına gittiğinde bu mutlu haberi bir an önce arkadaşıyla paylaşmak için cep telefonunu çıkarıp Alev'i aradı. Genç kız o esnada odasındaydı, sırtını yatağın kadife başlığına dayamış bir şekilde kitap okuyordu. Çalan telefonunu eline aldığında ekranda arkadaşının adını görünce heyecandan düşüp bayılacağını sandı. Derin cesaretlendirici bir nefes alıp telefonu açtığında hızlıca konuştu. “Kerim lütfen bana iyi haberlerin olduğunu söyle?” derken heyecanı sesine yansımıştı. “Bunu yanıma geldiğinde söyleyeceğim. Buraya ne kadar zamanda gelebilirsin?” Alev yatakta dizlerinin üzerine doğrulduğunda kitap kucağından yere düşüverdi. O bunu fark etmedi bile. “Şu an evdeyim, yarım saat sonra orada olurum.” Bu iş için ne kadar hevesli olduğunu vurguladı. “Güzel o halde görüşmek üzere.” Telefonu kapadığında hızla kalktığı gibi iki kapılı gardırobunu açtı ve içinden en sevdiği elbiseyi çıkarıp aceleyle giyindi. Çok geçmeden evden çıkıp soluğu Vural inşaat genel müdürlük binasında aldığında kalbi yerinden çıkacakmış gibi gümbürdüyordu. Binanın muhteşem mimarisine hayran kalan kız, kısa boylu esmer güzeli sekreter eşliğinde Kerim'in odasına girdiğinde, heyecandan titriyordu. Genç adam onu ayakta karşıladı. “Hoş geldin Alev.” diyerek sarıldı. “Hoş bulduk.” derken yıllardır ona güven veren kollara sığındı. Üzerine giydiği uçuk pembe kloş elbise dizlerinin üzerinde bitiyor, altına giydiği babet ayakkabı ve küçük kol çantası şıklığını tamamlıyordu. Kumral saçlarını tepesine gelişigüzel topuz olarak toplaması ona sevimli ama yaramaz bir kız imajı vermişti. “Buyur otur lütfen.” Gösterilen yere hakiki deriden yapılmış siyah koltuğa otururken, Kerim de kendi koltuğuna oturmak yerine genç kızın karşısında duran tekliye oturdu. Ona hal hatır sordu zira uzun zaman olmuştu görüşmeyeli. "Nasılsın bakalım?" “Heyecandan her an kalbim duracak gibiyim.” derin bir nefes doldurdu ciğerlerine ve aynı coşkuyla devam etti. “Lütfen söyle sonuç ne? Seçilemedim değil mi? Buraya beni teselli etmek için mi çağırdın?” dediğinde alt dudağı büküldü. Bu ihtimal içinin sızlamasına neden oldu. Kerim keyifle gülümserken ellerini yukarıya kaldırdı. “Dur biraz sakin ol küçük hanım.” Onun bu deli dolu hallerini seviyordu. Her zaman samimi ve dürüst bir kız olmayı başarmıştı. “Az önce Şamil ile görüştüm. Gururla söylüyorum ki şirketi en iyi temsil edecek kişi olarak sen seçildin.” Alev koltuktan fırladığı gibi neşe ve sevinçle yerinde zıplamaya başladığında, tıpkı küçük çocuklar gibi görünüyordu. “Buna inanamıyorum. Demek ben kazandım. Aman Allah'ım bu harika bir haber. Hayır hayır süper ötesi. Olağanüstü.” Kerim onun sevincine ortak olmak için yerinden kalktı. Gözlerinin ardında tanıdık bir kıvılcım parlıyordu. “Seni gönülden tebrik ederim Alev Arslan.” Genç kızın boynuna sarılıp yanaklarından öpmesini beklemediği için, onun bu hareketine tepkisiz kalmayı tercih etti. Alev'in bu ani tepkilerine alışamamıştı bir türlü. Şamil'e kıyasla kadınlar söz konusuyken fazla rahat davranamıyordu. Daha çekingen bir yapıya sahipti. “Nasıl mutluyum bilemezsin Kerim. Sana çok teşekkür ederim.” “Teşekkür etmeni gerektirecek bir şey yapmadım. Bu senin başarın. Zaten seçimi ben yapmadım, seni tercih eden Şamil'di. ” Diyerek göz kırptı. Daha sonrasında çekecekleri reklamlar hakkında bilgilendirirken genç kızın heyecanı biraz durulmuş gibiydi. İlk reklam hafta sonunda, ikinci reklam ise iki hafta sonra çekilecekti. Annesinin duyunca ne tepki vereceğini bir an için merak etse de bu düşünceden çabucak kurtuldu genç kız. “Yalnız benim de şartlarım var.” Ela gözlerinin üzerindeki kaşlarını kaldırdı. “Seni dinliyorum çokbilmiş.” Alev boğazını temizledi ve aynı ciddiyetle devam etti. “Aileme utanç verecek, hiçbir hareketi ve rolü kabul etmem. Ben örf ve adetlerimize önem veriyorum Kerim, beni iyi tanıyorsun anneannem beni oldukça hassas yetiştirdi. Bu nedenle çok açık ve teşhir edici kıyafetler de giymeyi asla kabul etmem.” Kerim duyduklarından memnun olmuşçasına gülümsedi. “Merak etme Alev. Biz bir aile şirketiyiz. Otuz beş senedir ayakta kalmamızın nedenlerinden biri köklerine bağlı olmamızdır. Bu konuda endişelenme sakın. Villaların tanıtım filmi çekilecek ve sende konu mankeni olacaksın o kadar.” Aklına bir şey gelmişçesine durdu ve kafasına takılan soruyu sormadan önce genç kızın yüz hatlarını inceledi. “Merak ediyorum Alev, neden bu işi almak için bu kadar isteklisin?” Genç kızın hüzünlenmesi beklemediği bir şeydi. Onun hüzünlü yüzünü görünce kalbinden bir parça kopar gibi oldu. “Sana karşı dürüst olacağım. Benim paraya ihtiyacım var.” bunu söylerken yanakları kızarmıştı ellerini kucağında birleştirdi. “Yakın bir zamanda evden ayrılmak istiyorum.” “Öyle mi? Bunu beklemiyordum.” diyerek şaşkınlığını dile getirdi. Az çok aile içindeki geçimsizliklerden haberi vardı Kerim'in. Çocukluklarında birbirlerine her şeylerini anlatır dertleşirlerdi. Unutmamıştı o günleri. “İyi de neden bu iş?” Alev hızlıca düşünüp cevap verdi. “Neden olmasın ki teklif edilen para benim için çok iyi. Üstelik senin bana göz kulak olabileceğini düşünüyorum. Tıpkı eski günlerde ki gibi.” Sözünü bitirdikten sonra, ona sevimli bir gülücük sunmayı ihmal etmedi. Sonra ne tepki vereceğini görmek için arkadaşının ela gözlerine odaklandı. Kerim başını sağa sola sallarken keyifli görünüyordu. “Çocukken de senden az çekmedim. Koruyuculuğunu yapacağım diye, mahallenin oğlanlarından çok dayak yemiştim.” Çocukluk anılarını hatırlayınca Alev'in gülümsemesi büyüdü. Kerim ona her zaman iyi bir arkadaş iyi bir sırdaş olmuştu. O sahiplenici, koruyucu bir şövalye idi. Genç kız birden dudak büktü. “Bundan şikayetçi misin yoksa?” Kerim beklemediği soru karşısında duraksadı. Durgunlaşan genç kızı süzdü. Boğazına bir yumru oturduğunu hissetti. Şamil'in de fark ettiği gibi etkileyici bir güzelliği vardı. Bulunduğu her yerde erkeklerin dikkatini çekmeyi başarıyordu. Bu iyi mi yoksa kötü bir özellik miydi emin değildi doğrusu? Kendini hemen toparladı. Reverans yaparak Alev'in önünde hafif eğildi. “Sizi korumak benim görevim Alev Hanım. Her zaman sizin hizmetinizdeyim” Genç kız aldığı cevaptan hoşnut bir halde gülümsedi. Bu adamın hem sert hem de bu kadar sevimli olmayı nasıl becerebildiğini merak ediyordu. Nihayet içindeki kurtları dökme zamanı gelmişti. Zümrüt yeşili gözlerini kısarak bakmaya başladı genç adama. Onun vereceği tepkiyi kaçırmak istemiyordu. "Aslında sana çok kızgınım." diye söylenirken burnunu dikleştirmeyi ihmal etmedi. Kerim'in tek kaşı yukarıya kalktı. "Nedenmiş o?" Arkadaşındaki ani gelişen bu ruh değişimine şaşırmıştı. "Neden olacak Zehra ile sevgili oluğunuzu öğrendim." Genç adam huzursuzca yerinde kıpırdandı. Özel hayatı onun hassas noktasıydı. "Evet bu doğru, o çok hoş bir kız. Onunla zaman geçirmek hoşuma gidiyor." Güzel dudaklarının hüzünle kıvrılmasına engel olmadı Alev. "Sana inanamıyorum Kerim. Koskoca İstanbul da sevgili olmak için, bula bula benim üvey kardeşimi mi buldun?"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD