"Bu planlanan bir şey değildi, sonradan gelişen bir şey oldu Alev. Zehra ile uzun zamandır tanışıyoruz ve birbirimizden hoşlandığımızı fark ettik."
Genç kız sakin görünmeye çalıştı ama şu an için bu oldukça zordu onun için. Bunu ilk duyduğunda yaşadığı hayal kırıklığını hatırlayınca içi ürperdi yine.
"Onda ne bulduğunu anlamıyorum sen çok daha iyilerine layıksın. Allah aşkına Zehra kendini beğenmiş, şımarığın, kalpsizin teki. O sana göre biri değil ki Kerim. Oysa sen duygusal, düşünceli hassas birisin."
"Ben kardeşinin öyle biri olduğunu düşünmüyorum." Sesinde hafif bir terslik vardı.
"Senin gözlerin mi kör. Zehra iyi biri değil Kerim. Senin kalbini kırabilir. Belki de bana inat olsun diye sana yakınlaşmış bile olabilir. İnan bana ondan her şey beklerim." Yanaklarını şişirerek bıkkın bir şekilde nefes verdi genç adam.
"Abartıyorsun Alev. Beni düşünmen hoşuma gitti ama merak etme kendimi koruyabilirim." dedi ve masanın üzerinde duran birkaç dosyayı eline alarak arkadaşına döndü.
"Ne dersin sözleşmeyi imzalayalım mı?" diyerek ustalıkla konuyu değiştirmiş oldu. Özel hayatını Alev ile tartışmak isteyeceği en son şeydi. Onun bu abartılı sözlerine anlam yüklemeyi yersiz buluyordu. Her zaman ki deli dolu Alev'di işte. Genç kız heyecanla başını salladı. Ayağa kalkıp elbisesinin etek kısmını düzeltti ve ağır başlı bir şekilde Kerim'in yanına geldi. Sözleşmeyi imzalayıp ciddiyetle el sıkıştılar.
"Hayırlı olsun bakalım." Alev içten bir şekilde tebessüm ederken adeta bulutların üzerinde uçuyor gibiydi. Diğer yandan attığı bu imzanın bütün hayatını değiştireceğini hissediyordu.
"Teşekkür ederim."
"Cuma akşamı yola çıkacağız, muhtemelen dönüşümüz Pazar akşamı olur. Kendini ona göre ayarlarsın. Buradan şirketin önünden otobüs kalkacak. Hep birlikte yolculuk yapacağız."
"Sende geliyorsun değil mi?"
"Elbette. Çekimler boyunca Bursa'da olacağım. Seni asla yalnız bırakmam."
"Bu güzel bir haber, yanımda olman bana her zaman cesaret veriyor. İşe başlamak için sabırsızlanıyorum. Çok heyecanlıyım Kerim. Sence bunu gerçekten başarabilecek miyim?" diyerek samimi bir itirafta bulundu. Kerim arkadaşının yüzüne ve sesine yansıyan heyecanı görebiliyordu. Cesaret vermek için narin eli avuçları arasına aldı ve gözlerinin derinliklerine baktı.
"Endişelenme sakın. Ben senin her şeyin üstesinden gelebilecek biri olduğunu biliyorum. Sen güçlü ve becerikli bir kızsın. Aklına koyduğun şeyi bu güne kadar yapamadığına hiç şahitlik etmedim." Genç adamın bakışlarındaki sıcaklık ona daha iyi hissettirdi.
"Sağ ol Kerim. Çocukluğumdan beri hiç bir zaman desteğini benden esirgemedin, Benim için yaptığın her şey için çok sağ ol." Yanı başında duran adama sarıldığında bu defa başını onun sert göğsüne dayadı. Kerim ise her zaman ki gibi ne yapacağını bilemeden öylece beklemekle yetindi.
"Biz arkadaşız Alev ve arkadaşlar bunun için var. Yalnız bu reklam için annen ve babanın onayını nasıl aldın merak ediyorum?"
Alev gözlerini iri iri açarak alt dudağını ısırdı. Suçlu bir çocuk edasıyla başını kaldırıp baktı arkadaşına. Bu hareketi üzerine Kerim ona kaşlarını çatarak bakmaya başladı. Bir adım gerileyerek ondan uzaklaştığında az önceki keyfinden eser kalmamıştı.
"Bu yaptığına inanamıyorum Alev. Hangi akla hizmet onların onayını almadan böyle bir işe kalkışırsın? Ya izin vermezlerse o zaman ne olacak?" Omuz silken kız kararlı görünüyordu.
"İzinlerini alacağım Kerim. Bu işi sen bana bırak. Sana söz veriyorum cuma akşamı hiç bir sorun çıkarmadan burada olacağım." Genç adam onun o güzel aklından neler geçtiğini merak ediyordu ama onu tanıdığı kadarıyla zihninden neler geçtiğini az çok tahmin edebiliyordu.
"Onları kızdırmaktan zevk alıyorsun değil mi?"
Ne diyebilirdi ki, arkadaşı onu çok iyi tanıyordu. Onu yatıştırır ümidiyle yaramaz sevimli bir gülücük atmadan edemedi. Baş ve işaret parmaklarını birbirine yaklaştırarak "Belki birazcık." dedi.
Kerim etrafta huzursuz bir şekilde dolanmaya başladığında Alev olduğu yerde sessizce onu izledi. Anne ve babasından izin alamazsa onun yerine bir başkasını bulacaklardı. En kötüsü de arkadaşını zor durumda bırakacak olmasıydı. Hayatta en son isteyeceği şey Kerim’in üzülmesiydi.
"Ah Alev ben seninle ne yapacağım. Sen hiç büyümeyecek misin?" diye söylendi ona ters bir bakış atmayı ihmal etmeyen adam.
Alev suçlu hissederek dudak büktü. Üstelik söylediği sözde gücüne gitmişti ne demek istiyordu şimdi bu adam? Yoksa onu hala küçük bir çocuk olarak mı görüyordu. Bu düşünceyle çıkışmadan edemedi.
"Sence hala küçük bir çocuğa mı benziyorum?" Kerim farkında olmadan duraksayıp genç kıza baktı. Alev o bakışların bütün vücudunda gezmesini beklemediği için yanaklarının kırmızılara boyanmasına engel olamadı. Tamam çocukluk arkadaşıydı ama sonuçta etkileyici biri olduğu su götürmez bir gerçekti.
"Elbette çocuk değilsin ama bazen çocukça davranıyorsun." Alev konunun uzamasını istemediği için alttan almaya karar verdi.
"Söz eve gider gitmez önce annemle konuşacağım. Sonra da babamı arar onu ikna ederim. İkna kabiliyetim çok yüksektir bilirsin. Ne de olsa avukat olacağım." Göğsü kabararak söylemişti son sözlerini. Oysa Kerim pek ikna olmuş gibi görünmüyordu. Genç adam işaret parmağını kaldırıp kıza doğru salladı.
"Bu işi sorun çıkarmadan hallet lütfen. Nedim amca ve Meral teyzeyle tartışmanı istemiyorum."
"Emredersiniz Kerim Bey." Dedikten sonra reverans yaptı. Yine yapmıştı yapacağını ve Kerim'i yumuşatıp gülümsetmeyi başarmıştı. Kızamıyor ve kıyamıyordu bir türlü ona. Şeytan tüyü vardı sanki Alev'de. Birer kahve içtikten sonra çok geçmeden gitmek için müsaade istedi. Delikanlı ona asansöre kadar eşlik ederek kibarlık yapınca bu hareketi hoşuna gitti. Bu adam kesinlikle onun ruh ikizi olmalıydı. Bu güne kadar onun kadar yakışıklı, düşünceli, kibar tam bir bey efendi olan birini tanımamıştı. O her kadının sahip olmak isteyeceği ideal erkeklerin başında geliyordu.
"Eve gidince vardım diye beni ara."
"Merak etme ne yapacağımı biliyorum. Seni haberdar ederim." Onun hassasiyetini çok iyi biliyordu.
Asansörün kapısı açıldığında asansörden inen Şamil ile karşılaştılar. Genç adam o sırada telefonla konuşuyordu. Kerim ise hala Alev'e nasihat vermekle meşguldü. Şamil'in dalgın bir halde yanından geçtiğini fark edince koluna dokundu.
"Patron bu ne dalgınlık .Biraz vaktin var mı?"
"Elbette dostum." Alev'in asansöre doğru ilerlediğini görünce ardından seslendi.
"Alev bekle bir dakika..." Genç kız bütün vücuduyla onlara döndü ve birkaç adımda yanlarına geldi.
"Seni şirketin sahibi ve aynı zamanda kuzenim olan Şamil Vural ile tanıştırmak istiyorum. Ve bu genç hanım da..." Tam o esnada Şamil araya girdi.
"Alev Hanım değil mi? Alev Aslan" diyerek ona elini uzattı. Alev şaşkınlık içinde başını evet anlamında sallayıp uzatılan eli sıktı.
"Hafızana hayranım kuzen." dedi Kerim.
Adamın duruşu öyle dik ve kendinden emindi ki, hiçbir kadın buna kayıtsız kalamaz diye düşündü Alev. Hele ki zeka pırıltılarıyla dolu, koyu mavi gözleri etkileyici ve güven dolu bakıyordu. Rahat ama son derece otoriter görünüyordu Şamil Vural. Alev'in yanakları al al olurken;
"Çok memnun oldum Alev Hanım." dedi Şamil.
"Teşekkür ederim bende memnun oldum."
"Alev ile sözleşmeyi imzalayıp, karşılıklı anlaştık." diyerek müjdeyi verdi Kerim.
"Bu harika bir haber. Çok iyi bir iş çıkaracağınızdan eminim." derken yandan çapkın bir gülücük attı kıza.
Karşısında duran kızı tarif edecek bütün kelimeler anlamını yitirmişti o anda. Fotoğraftaki gördüğü o harika melek tam karşısında duruyordu Şamil'in. Hem de fotoğraftakinden çok daha alımlı ve çok daha güzeldi. Kumral dalgalı saçlar, beyaz pürüzsüz bir cilt ve ona saflıkla bakan iri yeşil gözlerin birleşimiyle oluşan mükemmel bir sanat eseri gibi duruyordu karşısında. Nefesi kesilmişçesine ve büyülenmişçesine baktı Alev'e. Genç kız elinin hala Şamil'in elinin içinde olduğunu fark edince yavaşça çekip aldı. Hala tek kelime etmediğini fark edince, en etkileyici gülümsemesini takınmaya çalışarak durumu kurtarmaya çalıştı.
"Teşekkür ederim Şamil Bey sizinle çalışmak için sabırsızlanıyorum."
Üzerindeki şık gri takım elbise, beyaz gömlek ve siyah kravatıyla şık ve çekiciydi Şamil. Çekici olduğu kadar da, kendinden emin ve kendiyle barışık bir duruşu vardı. Hafif uzamış sakalları ona olgun ve karizmatik bir hava katıyordu. Deniz mavisi gözleri beyaz yüzünde ön plana çıkmış, erkeksi yüz hatlarını siyah saçları çerçevelemişti. Yirmi altı yedi ki bu genç adamın görüntüsünden fazlasıyla etkilenmişti Alev. Adamında ona beğeniyle baktığını fark edemeyecek kadar heyecanlıydı. Fakat Kerim bu bakışları görmüştü. Zira Şamil'i çok iyi tanıyordu ve biliyordu ki bu kız onun aklını başından almıştı. Bakışlarını ikisinin üzerinde gezdirirken şahit olduğu şey, birbirlerinin gözlerinde hapsolmuş olmalarıydı. Şamil Vural söz konusu olunca hangi kız ondan etkilenmezdi ki? Yanlarında beliren esmer kadın araya girdi.
"Şamil bey toplantının başlamasına iki dakika var efendim."
Şamil sıkıntıyla ensesini kaşıdı. Gözlerini bir an olsun Alev'den ayırmadan konuştu.
"Size bir şeyler ikram etmek isterdim. Ama ne yazık ki gitmeliyim erteleyemeyeceğim bir toplantım var. Umarım bunu başka bir zaman telafi edebiliriz."
Elini uzattı. Alev hiç tereddüt etmeden elini o sıcacık iri elin içine bıraktı.
"Size iyi günler Alev Hanım"
"Size de iyi günler Şamil Bey."
Uzaklaşan adamın ardından baktığında, etrafına güç ve enerji yaydığını gördü. Nasıl bir adamdı bu böyle. Ondan bu kadar kolay etkilendiği için kızdı kendine. Resmen dili tutulmuştu ve konuşamamıştı karşısında. Ne kadar komik görünmüştü kim bilir. Bu yaşına kadar ilk defa bir erkekten böylesine etkileniyordu. Kendini toparlamaya çalışarak, çekingen bir şekilde sessiz kalan Kerim'e döndü. Genç adamın bakışları şüpheciydi. Umursamıyormuş gibi görünmeyi seçti Alev. Elini havaya kaldırdı. Parmaklarını oynatarak ona el salladı.
"Cuma akşamı görüşürüz."