Sabah uyandığında üzerini değiştirip mutfağa indi. O akşam onlarda kalan Ela Zehra ile birlikte kahvaltı masasını hazırlamakla meşguldü. Hemen kolları sıvayan Alev onlara yardıma koyuldu çok geçmeden kahvaltı masası hazırlanmış herkes etrafında yerini almıştı. Aradan yarım saat geçmiş Meral Hanım kocasını işe göndermişti ki kapının zili duyuldu. Zehra kalkıp açtı kapıyı. Çok geçmeden elinde bir buket kırmızı gül ve küçük bir paket ile yanlarına geldi. Ela onu görünce ıslık çaldı ve takılmadan edemedi.
“Şu Kerim de ne kadar romantikmiş.”
"Bana değil, Alev’e gelmiş" dedi hoşnut olmadığını anlatan sesiyle.
"Kim bu delikanlı?" diye sordu annesi. Onun yerine soruyu Ela yanıtladı.
"Kerim'in patronu ve kuzeni Şamil Vural" Sonra da çiçekleri masanın üzerine bırakıp içindeki kartı okuyan Alev'e döndü.
"Kartta ne yazıyor?" diye sordu merakla. Alev onu duymazdan gelerek kartı sessizce okudu.
"Günaydın. Uyuyan Güzel Ş.V" yüzünde kocaman bir gülümsemeyle küçük paketi özenle açtı. Yemek yedikleri restoranın küçük bir minyatürünü tutuyordu elinde.
"Çok hoş" dedi Ela arkadaşının elinden minyatürü alıp incelemeye başladığı sırada. Alev'in çalan telefonun sesiyle gözler ona çevrildi. Genç kız masanın üzerindeki telefonu alıp soluğu odasında aldı.
"Efendim"
"Günaydın uyuyan güzel..."
"Sana da günaydın yakışıklı prens. Çiçek ve anlamlı hediyen için teşekkür ederim."
"Bende hayatıma güzellik kattığın için teşekkür ederim. Bugün ne yapıyorsun, bir planın var mı?" Şamil odaya giren Kerim'e baktı ve oturması için koltuğu gösterdi ardından ona beklemesi için işaret etti.
"Bir kaç yere iş başvurusun da bulunmayı düşünüyorum."
"İstersen bunun için yardımcı olabilirim?"
"Hayır istemiyorum." Sesi kesin ve net çıkmıştı.
"Anlıyorum. Peki benimle saat iki gibi bir şeyler içmek ister misin? Seni görmeyi çok istiyorum Alev." İçinden çocuklar gibi dans etmek geliyordu. Tabi şimdilik bu isteği rafa kaldırdı ve alt dudağını ısırdı. Bu adam neler söylüyordu böyle. Aralık duran kapıdan kendisini dinleyen kızları fark etti o anda.
"Bilmem ki." Şamil'in kızın kararsızlığı karşısında morali bozulur gibi oldu.
"Bu günlük işlerini erteleyemez misin?" diye sordu bir ümit.
"Sanırım erteleyebilirim."
"Saat bir buçuk gibi bulunduğun yerden seni alırım."
"Buna gerek yok, adresi verirsen ben kendim gelebilirim."
"Ben almak istiyorum." Ne ısrarcı bir adamdı böyle ama yine de üsteleme gereği duymadı.
"Peki" diyerek kabul etti.
"Güzel, o halde görüşmek üzere şimdilik hoşça kal."
"Hoşça kal” Telefonu kapadığında Kerim'in meraklı bakışlarıyla karşılaşan Şamil'in keyfi pek yerindeydi.
"Konuştuğun kişi Alev miydi?" Şamil onu başıyla onayladı. Kerim'in gergin tavırları gözünden kaçmamıştı.
"Bir sorun mu var Kerim?"
"Sana karşı dürüst olacağım Şamil." Tek kaşı yukarıya kalktı ve gelecek darbeye karşı kendini hazırladı.
"Seni dinliyorum" Duyacaklarının verdiği stresle gerildiğini hissederken kalkıp odanın içinde birkaç tur attı. Kerim konuşmadan önce boğazını temizledi.
"Bildiğin gibi Alev ile çok yakın arkadaşız ve onu sandığından da iyi tanıyorum. O narin biridir. Duygusal ve hassas bir kız. Nasıl desem onun kırılıp incinmesini istemiyorum." Şamil derin bir nefes alıp verirken ruh hali gözle görülür bir şekilde değişmişti.
"Alev'i kıracağımı da nereden çıkardın?" dedi alınmış bir sesle. Kerim'in dudakları düz bir çizgi halini alırken aynı gerginlik onda da baş gösterdi. Yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen, birbirlerini kardeş gibi gören ikili ilk defa böyle bir durumla karşı karşıya kalıyordu.
"Kadınlar üzerindeki etkilerini düşünürsek, bu olası bir ihtimal. Bak Şamil Melis ile yeni ayrıldınız. Ona olan hislerini unutamazsın. Bu ilişki bu kadar çabuk bitemez. Yarın Türkiye'ye geri döndüğünde ne olacak? Alev'i bırakıp ona mı döneceksin?"
"Kapanan bir defteri yeniden açmak gibi bir niyetim yok. Beni terk eden kendisiydi" dedi en huysuz haliyle. Kerim'in bu ithamları karşısında gücenmeden edemedi. Sanki onu tanımıyormuş gibi konuşuyordu.
"Allah aşkına Şamil dört yıldır birlikteydiniz. Bu az bir zaman değil. Birbirinizi seviyordunuz. Kız evlenmek istedi diye..." Şamil sözünü bitirmesine izin vermedi. Kaşları çatılmış ve öfkelenmişti.
"Ona bana zaman vermesini söyledim. Tek yaptığı ise çekip gitmek oldu. Ayrıca tek sorun bu değildi Kerim." Ellerini cebine soktu ve kendini sakinleştirmeye çalıştı.
"Melis artık umurumda değil tamam mı? Hayatımdan çıkıp gitti. Öyle biri yok artık." Konuyu değiştirmek istedi. Durdu ve kuzenine baktı, onu ikna etmek ister gibiydi.
"Alev'den çok hoşlandım Kerim. Onu tanımak istiyorum." kerim yavaşça ve zorlukla nefes aldı.
"Eğer onu üzersen karşında beni bulursun." Kerim ayağa kalktı ve kuzeninin omzuna yumruk attı. Şamil teslim olmuş gibi ellerini yukarıya kaldırdığında ikisi de küçük çocukları andırıyordu.
"Söz veriyorum onun kalbini kırmayacağım. Bu senden korktuğum için değil ona değer verdiğim için." diye takılmayı da ihmal etmedi.
Alev telefonu kapamıştı ki ardından telefon bir daha çaldı. Yine tanımadığı bir numaraydı arayan.
"Alo."
"Günaydın. Alev Hanımla mı görüşüyorum?"
"Evet. Buyurun."
"Alev Hanım ben Elit mankenlik Ajansından arıyorum."
Bu yeni gün, güzel fırsatlarla dolu bir gündü. Öğleden sonra ajansa giderken Ela onu yalnız bırakmadı ve beraber gittiler. Tam görüşmeden çıkmıştı ki Şamil onu tam vaktinde aradı ve nerede olduğunu öğrendi. Bulundukları yere geldiğinde, genç adam arabadan inerek yanlarına geldi.
"Selam hanımlar."
"Selam" diyerek karşılık verdiler.
"Nasılsın Ela?"
"Sağ olun Şamil Bey iyiyim. Siz nasılsınız?"
"Bana Şamil de lütfen. Açıkçası hiç olmadığım kadar iyiyim" dedi bakışlarını Alev'e çevirdiğinde onu hayranlıkla süzdü.
"Çok güzel görünüyorsun." Bu adamın hayranlıkla bakmasına alışabilir miydi?
"Teşekkür ederim"
Binmeleri için kapıyı açınca iki genç kız arabaya bindi. Önce Ela'yı okuluna bıraktılar. Derse girmesi gerekiyordu. Ardından aracı kullanan şoför Tarık arabayı sahil kenarında bir kafeteryanın önüne park etti. Tarık otuzlu yaşlarda esmer uzun boylu ve kalıplı bir delikanlıydı. Aynı zamanda Şamil'in korumalığını yapıyordu. Dört senedir onun yanında çalışan güvenilir ve saygılı bir gençti.
İçeriye girdiklerinde garson onlarla birlikte masalarına kadar eşlik edip yanlarından ayrıldı. Karşılıklı oturmadan önce Şamil onu baştan aşağı süzdü. Giydiği beyaz buluz ve kalçalarının güzelliğini ortaya çıkaran kiremit rengi pantolon içinde son derece güzel ve hoş görünüyordu. Saçlarını atkuyruğu yapmasını sevmemişti, aksine o elini uzattığında rahat okşayabilmesi için salık saçtan hoşlanıyordu.
"Bir dakika Alev" Genç kız merakla baktı.
"Saçlarını salmanı istiyorum. Benim için o güzel saçlarını özgür bırakır mısın?" diyerek rica da bulundu. Bu isteği ikiletmeyen Alev tokayı çıkardı ve saçlarının omuzlarından aşağıya bukle bukle dökülmesini sağladı.
"Şimdi çok daha iyi... Teşekkür ederim." Kırmızı kadife koltuklara otururken Alevin yanakları al aldı.
"Ela'yı okula bırakmamız sorun olmamıştır umarım." diyerek konuyu değiştirdi.
"Arabam, şoförüm ve ben her daim hizmetindeyiz." Alev memnuniyetini gizlemek için camdan dışarıya çevirdi bakışlarını. Bu adama karşı hissettikleri onda kaçma isteği uyandırıyorken bir yandan da kalbini tamamen Şamil'e açma isteği arasında gelgitler yaşamasına neden oluyordu. Genç adam dikkatle baktı ona. Alev'in bu utangaç hali hoşuna gidiyordu. Melis'in aksine daha duru saf bir güzelliğe sahipti. Bakışlarında gördüğü o hüzün Şamil'in içini sızlatıyor, o hüznü yok etme isteğiyle yanıp tutuşmasına neden oluyordu.
"İş görüşmen nasıl gitti?" Alev hevesle anlatmaya başladı gün içinde yaşadıklarını.
"Sabah sen telefonu kapattıktan sonra, iki ajans aradı ve görüşmeye çağırdı. Sanırım birinin teklifini kabul edeceğim. Bülent bana modellik ve film teklifleri bile alabileceğimi söylemişti ama ben onun abarttığını düşünmüştüm. Halbuki daha dün bir bugün iki... Açıkçası bu kadar çabuk beklemiyordum." Şamil merakla sordu.
"Nasıl bir iş bu?"
"Modellik ve mankenlik yapacağım."
Şamil'in birden çene kasları gerildi ve otomatikman kaşları çatıldı. Dudakları bıçak gibi incelirken hoşuna gitmemişti bu durum. Evet hem de hiç. Alev bu mimiklerin bir erkeği bu kadar harika gösterdiğine ilk defa tanıklık ediyordu.
"Teklifim hala geçerli Alev iş bulmanda yardımcı olabilirim. İstediğin işi söylemen yeterli... İstersen şirketimde sana uygun bir pozisyonda bir iş de ayarlayabilirim." Bu defa Alev'in ince kaşları çatıldı.
"Bu konuda ki düşüncemi sana söylemiştim." Yanlarına orta boylu balık etli bayan garson gelip siparişlerini aldı. Garson gidince konuşmaya devam etti genç kız.
"Yardımını istemiyorum Şamil, kimsenin yardımını istemiyorum" Az önceki neşesinden eser kalmamıştı o anda, sesi durgundu. Bir şeyler başarmak istiyordu ve bunu kimsenin yardımı olmadan yapmak istiyordu.
"Bende mankenlik yapmanı istemiyorum" dedi sert bir tonda. Alev ağzı açık ona bakakalırken dişlerinin arasından konuştu.
"Ne iş yapacağımı sana soracak değilim Şamil Bey." Güzel daha ilk buluşmalarında kavga etmeyi başarmışlardı. Şamil düşünceli bir şekilde çenesini kaşırken, bu kızla çok işi olduğunu fark etti. Bu kadar masum görünümlü biri nasıl oluyor da bu kadar dik başlı olabiliyordu anlam veremedi.
"En azından fikrimi alabilirsin."
"Fikirlerine de ihtiyacım yok." Birbirlerine gözdağı verircesine bir süre bakıştılar. İkisi de burnundan soluyordu.
"Çok inatçı bir kızsın."
"Öyleyimdir" dedi burnunu dikleştirerek.
"Ayrıca görüp görebileceğin en huysuz ve aksi kızımdır. En iyisi değerli vaktini benimle harcama" dedi ve öfkeyle çantasını alıp ayağa kalkarak Şamil'i şaşırttı. Kendi de bu ani hareketine şaşırmıştı. Bu adamla tanıştığından beri normal davranmıyordu zaten. Genç adam da hızla ayağa kalktı ve kibarca Alev'i elinden tuttu gitmesine engel olmak için. Delici bakışlarla genç kızın yüzüne baktı. Bu şekilde bitmesini istemiyordu. Hayatında bir ilke imza atarak anında yumuşadı.
"Özür dilerim. Lütfen otur" dedi emrivaki ses tonuyla. Bir düzineden fazla duygu kızın güzel yüz ifadesini dalgalandırırken açıklamada bulundu Alev.
"Hayatta en sevmediğim şey yönlendirilmektir. Ailemin yıllardır tek yaptığı buydu. Artık buna izin vermeyeceğim. Ben kendi kararlarımla yaşamak istiyorum. Bu hayat benim hayatım iyisiyle kötüsüyle."
Ona uyarısını yaptıktan sonra adamın başını salladığını gördü. Kalmayı her şeyden çok istediği için sesini çıkarmadan itaat ederek yerine oturdu. Genç adamın elinin sıcaklığını hissedince, yavaşça çekip aldı elini, kucağında duran diğer eliyle birleştirdi. Garson kız getirdiği kahveleri masaya bırakıp yanlarından ayrıldı. Bir süre sessizce oturdular. Şamil güneşin doğuşunu izler gibi ya da eşsiz güzellikteki bir tabloya bakar gibi gözlerini ondan alamıyordu. Alev uzun dalgalı saçını omzundan geri attı ve pervasızca onu izleyen adama sitemde bulundu.
"Bana öyle bakmayı keser misin?"
"Nasıl bakıyorum ki?" diye sordu Şamil çapkın bir gülücük eşliğinde. Alev gözlerini devirdi. Şamil tüm ciddiyetiyle konuştu.
"Çok güzelsin." dedi ve tane tane ekledi.
"Çekici... Etkileyici... Büyüleyici... İnsana huzur veren bir güzelliğin ve sadeliğin var. Böyle bakmamın tek suçlusu sensin yani." Alev hiçbir erkeğin karşı koyamayacağı bir şekilde gülümsedi. Genç adam kızın gülümsemesiyle tuhaf bir şekilde rahatladığını hissetti. Bu kız ona ne yapıyordu böyle.
"Kimsin sen? Şamil Vural olduğunu biliyorum sadece." Onu tanımak istemesi Şamil'i mutlu etmişti ve anlatmaya başladı.
"Annem ve babam Adapazarlı, ben İstanbul'da doğup büyüdüm. Tek çocuğum, ne yazık ki kardeşim yok. Babam emekli olduktan sonra işleri bana devredip memlekete yerleşti. Yirmi yedi yaşındayım ve babamın kurduğu inşaat şirketini yönetiyorum. Hepsi bu kadar."
"Kerim ile kuzendiniz değil mi?"
"Evet babalarımız kardeş, ayrıca Üniversiteyi de beraber okuduk. Çocukluğumuzdan beri beraberiz diyebilirim. Kardeş gibi candır benim için. Peki sen nereden tanıyorsun?" Nedense onun ağzından da duymak istemişti. Bir şekilde emin olmak istiyordu.
"Babalarımız arkadaş."
"Yakında akraba olacak gibi görünüyorsunuz." Alev zoraki gülümsedi. Masanın üzerinde duran kahvesinden bir yudum aldı.
"Ben bundan pek emin değilim. Bana yakında ayrılacaklarmış gibi geliyor. Birbirlerine uygun değiller çünkü. Eminim bunu onlarda fark edecektir."
"İlginç." Dedi ve sırtını koltuğa yaslayarak rahat bir pozisyon aldı.
"Kerim Zehra ile üvey kardeş olduğunuzu söyledi" Alev farkında olmadan gerilmişti. Ailesinden bahsetmeyi pek sevmiyordu.
"Evet. Annem ve babam ben henüz birkaç aylık bebek iken boşanmışlar. Ardından annem Zehra'nın babasıyla evlendi. Beni de anneannem büyüttü."
"Anladım. Baban, o nerede peki?" Kendinden bahsetmek ne kadar zordu onun için. Ne anlatabilirdi ki.
"Babam Antalya'da yaşıyor. Bir sene önce eşiyle beraber oraya taşındılar. Anlayacağın pekte iyi bir çocukluk yaşamadım." dedi acı bir gülüş eşliğinde.
"Önemli olan yaşadıkların değildir, onlara ne anlam yüklediğindir Alev. Sen gördüğüm en güçlü ve cesur kızsın. Bir de en dik başlısı" derken gülümsedi. Nedense kendini öyle görmüyordu Alev. Aciz ve zavallı gibi hissediyordu.
"Kızları nasıl etkileyeceğini çok iyi biliyorsun." Şamil'in hoş kahkahası duyuldu ardından.
"Aslına bakarsan hiçbir zaman kızları etkilemek gibi bir çabam olmadı." dedi.
Tabi olmaz diye iç geçirdi Alev. Kızlar onu etkilemek için bin bir takla atıyor olmalıydı. Etrafına bakındı. Bulundukları mekan hayli kalabalıktı. Birkaç masa ileride oturmuş bir grup bayanın Şamil'e bakarak konuştuklarını ve iç çektiklerini gördü. Ne sinir bozucu bir olaydı böyle. Ne diye bakıyorlardı sanki. Bu yakışıklı adam onun yanındaydı. Avucunuzu yalayın diyerek burnunu kaldırarak baktı kızlara. Şamil düşündüğünü anlamış gibi uzanıp Alev'in elini tuttu. Dudaklarına götürüp küçük bir öpücük kondurdu.
"Ben seninle olmak istiyorum Alev ve bunun için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım."
***