Sapık

969 Words
““Issız bir yerdeyim kuru topraklar üzerinde… nereye gittiğini bilmeden yürüyorum. Sıcak ve güneş yakıyor bedenimi… Biraz daha ilerledim… ileride uzakta yeşillikler var. Koşarak gittim… önüme bir uçurum çıktı. Yeşillikler ve çiçeklerle dolu olan yer uçurumun karşısında… onu fark ettim. Beyazlar içinde çiçeklerin arasında dolaşıyor… “Beni duyabiliyor musun?” Diye bağırdım ama yok duymuyor. Oturduğu yerden kalktı. Yüzünü gördüm bu o kadın evet ona ulaşmam gerekiyor.. Arkasını döndü gidecek. Atlamadan onun yanında gidemem sesimi duymuyor.. cesaretimi topladım atlayacağım onun yanına gitmem gerekiyor. Biraz geri geldim. Hıza koşup karşıya atladım….”” O anda uyandım ter içinde kalmıştım. 'O kadınla acil konuşmam gerekiyor o parfüme fena kafayı taktım rüyama bile girmişti, o koku huzura kavuşmak gibi… öğrenmem gerekiyor yoksa kadına da takıntı olacağım gerçi güzelde kadın yüzü ay gibi parlıyordu akşamın karanlığında yüzü aklıma gelince dudağımın kenarı kıvrıldı yakışmazdı bana ama çekiliyordum nedensiz.Tekrar uykuma devam ettim. Sabah erken kalktım kısa bir duşun ardından siyah özel dikim bir takım ve buz mavisi gömleğimi giydim. Hava serindi kış kendini iyiden iyiye belli ediyordu evde yiyecek birşey olmadığından 'en azından kahvaltılık bir şeyler alsam iyi olacak' deyip kabanımı giyinip çıktım bir cafe de kahvaltı yapacaktım, sonra da arkadaşımın bahsettiği Rahmi Demir ile görüşecektim. Kahvaltımı bittikten sonra Rahmi Demir'in ofisine doğru yol aldım. Aracımı otoparka park ettim indim karşıya geçmek için gelen minibüsün geçmesini bekliyordum. O anda gözüm sürücüsüne takıldı. Bu oydu o kadın ve o minibüs de ne işi vardı? üzerinde ki logo Rahmi Demir'e aitti bu kadın Rahmi beyin neyi oluyordu? yada kadın çalışana başka iş mi kalmamıştı aklımda deli sorular öğrenirim elbette diyerek içeriye girdim. "Hoşgeldiniz nasıl yardımcı olabilirim?" diye soran sekretere; "Rahmi Demir ile görüşmeye geldim adım Alaz Yazıcı"dedim. "Odasında sizi bekliyor haberi var geçebilirsiniz" dedi bende ilerledim. İçeriye girdiğimde yaşlı babacan güleç yüzlü bir adam karşıladı emeklilik isteğine göre baya dinç gösteriyordu. Hafif gülümseme ile elini uzatım. "hoşgeldin evlat bende seni bekliyordum" dedi. Çok samimi davranmıştı şaşırdım birden, şaşırdığımı anlamış olacak ki devam etti "Adını ilettiklerin de soyadın tanıdık geldi. Acaba mı diye merak edip bir tanıdığımı aradım." tek kaşım kalkmış merakla devamını bekledim. "Babanın adı Poyraz Yazıcı değil mi?" "Evet doğru ama nereden tanıyorsunuz?" "Baban ile askerlik arkadaşıyız.Askerden sonrada Giresun'da babanla birlikte iş yapmıştık uzun yıllar. Bazı olaylardan sonra artık Giresun'da kalamayınca buraya taşındık eşimle birlikte, teknoloji bu kadar iyi değildi durumlarda derken koptuk ama senin adını duyunca hemen hatırladım sordum soruşturdum babanın adını öğrenince çok sevindim bana numarasını verirsen mutlu olurum arkadaşımla da konuşmak isterim." dedi Çok şaşırmıştım ve sevinmiştim bu işe oldu gözüyle bakabilirdim. "Tabi ki veririm efendim babamgil hala Giresun'da memleketinden çıkmayı hiçbir zaman istemedi orada hala" biraz daha ailemden sohbet ettikten sonra iş konuşmaya geçtik. Rahmi amca (bey dememi istemedi) "Bak evlat ben artık yaşlandım hayatımın son zamanlarını eşimle daha fazla vakit geçirmek için kullanmak istiyorum. Bu sürece elimdeki işimi devredip gidebilirdim ama burada bana kızım gibi olan bir çalışanım var başka yerde çalışmasına gönlüm el vermiyor. Artık yeni anlaşmalar yapmıyorum depoların ve araçların mülkiyeti bana ait sana lazım olacak mülkler, çalışanlarımda bu konuda tecrübeli işine yarayacaktır." sandığımdan daha varlıklıydı Rahmi amca "Bu şekilde %50 oranında eşit bir şekilde ortak olabiliriz." dedim ve devam etti "Olur evlat ama mülkleri size tamamen vermek niyetindeyim birkaç ufak şartım var sadece" dediğinde çok şaşırdım neden veriyor ki? "Depolar sizin olacak çalışanlarım da kadrolu bir şekilde işlerine devam edecek sadece bir kişi hariç ona %10 hisse vereceğiz yani onunla ortak olacaksın mülklerin karşılığı olarak da her ay %30 u yetiştirme yurdu ve eğitim fonlarına yatacak benim başka gelir kaynaklarım da var onlar bana yeter, ben ölünce onlarda yetiştirme yurdu ve eğitim kurumlarına bağışlanacak" değişik bir istekdi benim için fark etmezdi bu konuda gayet kárlıydım her halükarda… "Ne diyeceğimi bilemedim ama teklifinizi kim olsa kabul eder" "Hayır evlat bu teklifi sadece sana yaparım" "Tamam öyleyse işlemlere hemen başlayabiliriz benim en kısa zamanda düzeni kurmam gerekiyor." "Olur evlat ben sözleşmeleri halleder sana haber veririm. Sende istersen git depolara bak bugün son teslimatlar yapılacaktı boşalmıştır bir bak nasıl düzenlenmesi gerekiyor ona göre karar verirsin." Olur deyip adresi aldım. İşlerim yoluna girmişti bir çırpıda. Tek sorun yeni ufak ortak nasıl biri ki Rahmi amca ona o kadar destek çıkıyor. Dediği adrese geldiğimde gerçektende çok büyük ve donanımlı bir yere gelmiştim üç adet depo ve önlerinde şu anda beş büyük araç vardı kapıları kapanmış hareket etmeyi bekliyorlar gibi. Taşıma işi bitmiş anladığım kadarıyla araçlara yaklaştıkça içimi bir huzur kaplamaya başladı yine, galiba iş konusunda rahatlamamdan kaynaklanıyor diye düşündüm. Bekleyen şoförlerin yanına gidip neden beklediklerini sordum. "Eylül hanımın son kontrollerini bekliyoruz beyim, yola çıkacağız arka taraftaki aracın yanında" dediler Oraya doğru yol aldım ama böyle bir işte bir kadın görmekte garip geldi. Rahmi amcanın bahsettiği çalışanı herhalde. Normalde bu işi Rahmi amcanın yapması gerekirdi ne kadar güveniyorsa ona bırakmış. En son aracın yanına gelmiştim ki bir kadın sesi duydum. "Hepinize işinizi layıkıyla yaptığınız için teşekkür ederim arkadaşlar yolda kendinize dikkat edin" diye uyarıyordu. Otoriter ve bir o kadar nazik sesle ama ses tanıdıkdı dudağımın kenarı kıvrıldı. Sessizce yanlarından ayrıldığında, bende sessizce takip ettim. Sabah içinde gördüğüm araca tam binecekti ki kolundan yakaladım. Bana dönüp şaşırmış bir şekilde bakarken kaşları çatıldı. "Sende kimsin be?" diye tersleyip biraz daha dikkatli baktı ve devam etti. "Tanıdım seni sapık mısın be adam. her yerde karşıma çıkıyorsun." diyerek kolunu kurtardı. Ben tek kelime edemeyecek kadar yeşilimsi ela gözlerine tutulmuştum. Kolunu çekmesi ile kendime geldim. Gözlerimi kapattım kafamı yaklaştırıp kokusunu ciğerlerime hapsetmek için tam derince bir nefes almıştım ki sert bir yumrukla yere savruldum bir an ne olduğunu anlamadan o arabaya binip gazı kökledi. Yüzüm acıyordu ama mutluydum onun haberi yoktu ama o benim küçük ortağımdı ve evli değil yüzüğü kontrol etmeyi ihmal etmedim, evli bir kadın yüzüğünü bu kadar uzun süre takmadan durmazdı sonuçta bu asi ve hırçın kadınla uğraşmak güzel olacaktı.... Bekle bakalım kim mişim? Eylül hanım... adı gibiydi işte kokusu da son bahar esintisi gibi....
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD