KABUSLAR EVİ

975 Words
Hava gerçekten çok sıcaktı. Burasının normal haliydi elbette ama ben alışık değildim işte. Zaten tenim güneşe karşı hassastı. Hemen kızarıyordum. Bu gün yeterince güneşte kaldığım düşünülürse, günün sonunda oldukça kızaracağımı biliyordum. Bunu düşünerek keyfimi kaçırmak istemiyordum. O yüzden güzel sofrayı düşünerek rahatlamaya çalıştım. Taş avluya geldiğimde yanılmadığımı anlamıştım. Kocaman bir masa duruyordu avlunun ortasında. Üzeri ise enfes yiyeceklerle doluydu. İşte bu masa için bu şehre de âşık olabilirdim. Hevesle masaya oturduğumda babamın keyifli ifadesiyle karşılaştım.” Yeme konusunda değişmemişsin sanırım.” Dedi. “ Ah bu masa için herşeyi yapabilirim. Şunların güzelliğine bak.” Dedim içli köftelerden birine uzanarak. Kocaman bir ısırık aldım. Ah çok lezzetliydi.” Bunu hanginiz yaptıysa elinize sağlık.” Dedim yeniden ısırarak.” Bayıldım. Çok güzel.” Dedim ısırıklar alarak.  Elimdekini bitirerek yenisine uzandım. Ah bu lezzetli şeyi nasıl yapıyorlardı acaba? Mutfakta kötü biri değildim. Ama bunu da yapamazdım. Bu apayrı bir şeydi. Dördüncüyü elime aldığımda babamın bana güldüğünü görebiliyordu. Ağzımdakini bitirdiğimde, çok beklemeden yeniden ısırıyordum. Tabağımı tıka basa doldurup enfes yemeklerden yemeğe devam ettim.  Ah bu yemekler için bu eve katlanabilirdim sanırım. Çok lezzetliydiler. Benim gibi birini can evinden vurmayı başarmışlardı. “ Bu kızın bu kadar yemek yediğine inanmak çok zor.” Dedi amcam gülerken. “ Ama, bu yemeklerin kabahati. Bu kadar lezzetli olunca dayanamıyorum.” “ İstediğin kadar ye. Hepsi senin için yapıldı.” Dedi babam. “ Hepinize teşekkür ediyorum. Bunlara bayıldım.” Dedim tabağımı doldururken. Çoğu yemeğini bitirmişlerdi. Ama nedense benim doymam gelmiyordu. Tabağımı bitirdiğimde oldukça doymuş hissediyordum. Karnımı tutarak geriye yaslandım. “ Doydun mu?” “ Hem de çok.” Dedim keyifle. “ Annen sana hiç yemek yedirmiyor muydu?” Diye sordu babaannem. Ah sanırım kıtlıktan çıkmış imajı vermiştim onlara. Haklıydılar. Az önce ben kendime bile şaşırmıştım. Masada ne var ne yok yemiştim. Aslında nefes alacak yerim olsa onu da içli köfteyle doldururdum ama ne yazık ki yoktu. “ Öyle şey olur mu babaanne. Elbette yiyorum. Sanırım çok hareketli olduğumdan kilo almıyorum.”  “Burada alırsın.” Dedi soğukça. “ Burada hareket edeceğin bir şey yok.” Başka zaman olsa bunu eve kapatma olarak algılardım ama algılarım bile dolmuştu. Şu an uğraşmak istemiyordum.  Kızlar masayı toplamaya başladığında bu rahatsız edici sohbetten kurtulmak adına onlara yardım etmeye başladım. Doğru dürüst konuşmamıştık bile. Ellerimdeki tabakları mutfağa bıraktığımda tezgâha yaslanıp onlara baktım. “ Eee anlatın bakalım. Burada nasıl vakit geçiriyorsunuz?” “ Burada eğlenmek için çok fazla seçenek yok maalesef. Burada kızlar geldiğin yerdekine oranla çok farklı bir hayata sahiptir. Biz sıkıldık mı dışarıya çıkıp gezmeyiz. Annemizin yanında oturup çeyizimizi yaparız. Yani üzgünüm ama burada gerçekten sıkılacaksın.” Dedi Zehra ya da Fatma. Onları cidden ayırt edemiyordum. “ Cidden mi?  Ya babam, amcam... Onlar da gezdirmez mi?” “ Hayır, genelde onlar işte olur. Burada biz bizeyiz. Çok sıkıldığın zaman yan tarafta komşuya gideriz. Ya da onlar bize gelir. Biz gezmek için bir yerlerde düğün falan olmasını bekleriz. Burada kız kısmı çok gezmez.” Bu ne ya babaannem ağzıyla konuşmuştu. “ Sanırım buna ayak uydurabileceğimi sanmıyorum.” Oldukça hayal kırıklığına uğramıştım.” Neyse okulum başlayacak nasıl olsa.” Dedim. En azından buna tutunabilirdim. “ Evet, o konuda oldukça şanslısın.” Dedi hangisini olduğunu bilmediğim kuzenim. “ Siz ne duruyorsunuz burada? Masayı toplasanız ya?” dedi sertçe yengem. Elindekileri tezgâha bırakıp bize öldürücü bakışlar yolladı. Kızlar onun ikazıyla hemen içeriye koşarken ben ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Bu kadar tepki verilmesi gerekecek ne yapmıştık ki? Bunu anlayabileceğimi sanmıyordum. O yüzden düşünme zahmetine girmeden avluya geçtim. Burada oldukça baskıcı bir yapı vardı. Oysa annemle böyle sorunlarım hiç olmamıştı. Biz herşeyi birlikte yapardık. Annem beni hiçbir zaman böyle azarlamamıştır. Bir şeyi yapmamışsam bunu tatlı bir dille söylerdi. Ama burada işler öyle gitmiyordu. Ben şimdiden buradan kaçma isteğiyle dolmuştum. Ve annemi çok özlemiştim. Ona kızgındım ama yine de her çocuk gibi yine anneme sığınmak istemiştim. Avluyu es geçtim. Yengemle karşılaşmak istememiştim. Merdivenlere yönelip odaya çıktım. Ona kızgın olmama rağmen annemin sesini duymak istiyordum. Telefonu çantamdan çıkarıp numarasını tuşladım. İlk çalışta açmıştı. Biraz önceki konuşmamızdan sonra ağladığını anlamıştım. Sesi titrek çıkıyordu. Bu pişman olmama neden olmuştu. Sanırım çok üzerine gitmiştim. Normalde çok duygusal bir kız değildim ama bu kez gerçekten ağlamanın kıyısından dönmüştüm. Ben kolay kolay ağlayamıyordum. Gerçekten ama gerçekten çaresiz olmam gerekiyordu ağlamak için. Kendimi bildim bileli ilk defa buraya gelmem gerektiği öğrendiğimde ağlamıştım. Buda tercih sonuçlarımı öğrendiğim gün olmuştu. Tercihlerimin arasına yazmamama rağmen Harran Üniversitesini kazandığımı gördüğümde gerçekten ağlamıştım.  Hatta annemle bir hafta konuşmamıştım. Bunu bana yaptığına hala inanamıyordum. Babamla bir olup benim elimi kolumu bağlamışlardı. Bu bölüme bu kadar âşık olmasam asal bu şehre gelmezdim. Ama bir sene kaybetmek istemiyordum. O yüzden ne kadar zor olursa olsun buraya gelmek zorundaydım. Annemde bu kararı vereceğime emindi. Beni benden iyi tanıyordu. Onunla yarım saat konuştum. İyi olup olmadığımı defalarca sormuştu. Kötüyüm dersem sanki elinden bir şey gelecekti. Üstelik buradan ne kadar nefret ettiğimi bile bile buraya göndermişti. O yüzden ona kızgındım. Hatta biraz da kırgındım. Ama babamın aldığı arabadan da memnundum. Annemin bundan haberi olmadığına şaşırmıştım. Oysa babamla oldukça iyi planlar yapabiliyordu. Bunu bana iyi kanıtlamışlardı. Evliyken de bu kadar uyumlu olsalardı belki de ben bu kadar yalnız bir çocuk olmayacaktım. Annemle olmaktan mutluyum elbette. Anneannem ve dedem bana hiçbir şeyin eksikliğini yaşatmamışlardı. Her zaman mutlu bir çocuk olmam için çabalamışlardı. Haklarını inkâr edemem. Ama babamla da büyümek isterdim. Her çocuk gibi onun güvenli kollarında uyumak gerçekten isterdim. Babamı çok seviyorum. Her zaman kibar ve anlayışlı bir baba olmuştur. Bana hiç bir şeyi dayatmamıştı. Buraya gelmemi bu konunun dışında tutuyorum. Annemle yaşıyor olmama, onun yetiştirme şekline hiç karışmamıştı. Bir kez olsun beni suçlamamıştı. Sonuçta bu evde nasıl hayat sürdükleri ortadaydı. Buraya uyum sağlayabilmem için çabalıyordu ama baskı yapmıyordu. Bunun için ona minnettardım. Bu yüzden babamı ve amcamı çok seviyorum. Ama diğerleri beni ürkütüyorlar. Özellikle de babaannem. Eski kafalı olduğunu saklama gereği duymuyor. Onunla çok fazla zıtlaşacağımın farkındayım. Ama o zaman gelene kadar huzurlu yaşamaya devam etmek istiyorum. Telefonu kapatıp yatağıma uzandım. Yeni hayatına hoş geldin Dilan. 
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD