8.Bölüm İlk Öpücüğün Kusuru Olmaz

1120 Words
Baran'la yan yana yürümeye devam ettik, Budapeşte sokakları... Kim bilir nelere şahit olacaksın. Umarım olursunda. Baran’a açılmak istiyordum, gerçek duygularımdan da bahsetmek istiyordum. Ben öyle içinde gizli saklı yaşayacak biri değildim; ne olursa olsun, her şey olsun havasındayım. Ama Baran benim tam tersim; her şeyi içinde yaşayan birisiydi. Baktım, Baran’ın konuşacağı yok, ben anlatmaya başladım: "Ne düşünüyorsun Baran, İngrid hakkında? Bana verdiği dosyayı şöyle bir gözden geçirdim de, bizim içimizde de ajanlar var, farkındasın değil mi? Yani sizden karşı tarafa bilgi sızdırılıyor düzenli bir şekilde, o yüzden bir türlü adamları yakalayamıyorsunuz. İngrid bana yardımcı olacağını söyledi. Ayrıca sana ihanet etmemiş, söylediğine göre sırf sana yardım edebilmek için karşı tarafa geçmiş ve senin hayatın tehlikedeymiş; ölüm emrin gelmiş. Bunu engellemek için bizimle temasa geçmiş." Ben bunları konuşurken Baran’ın dudak kıvrımlarının hafifçe yukarı doğru kıvrıldığını fark ettim, alaycı şekilde cebinden sigara paketi çıkarıp bir sigara yaktı. Resmen tüm sigaranın dumanını içine çekiyordu. İçine çektiği duman olmak isterdim. Acaba içinde neler yaşıyor? Daha sonra Baran’a omuz attım: "Ee, ne düşünüyorsun? Cevap versene." Tebessüm etti: "İngrid’in seni oyuna getirdiğini düşünüyorum ve sen de oyuna gelmişsin. Halbuki seni uyanık bir kız zannederdim. O söylediklerinin hepsi yalandı, inanma ona; ihanetin bahanesi olmaz. Madem öyle bir şey düşünüyordu, gelip benimle konuşsaydı; tedbirimizi ona göre alırdık. Kurduğu oyunu oynuyor sadece. Eğer İngrid’i okusaydın, baştan aşağı yalan olduğunu anlarsın. Sen sadece gözlerine o'daklısın, vücut diline odak olmalıydın aynı zamanda. Sana verdiği dosya zaten bizim elimizde olan bir dosya. O bilgiler zaten var, bize olmayan bir şeyi vermedi. Ve şu anda hedefteki ben değilim, sensin. Seni ortadan kaldırmayı düşünüyor, sana bakışlarından bunu anladım. İmkanı olsaydı seni orada bitirirdi. Çalıştığı adamlar benim değil, senin ölüm emrini vermiş. Çünkü adamların tüm şifreli mesajlarını çözdün, kazara da olsa çözmüş oldun. Tüm iletişim anı çökerttin. Adamların hedefinde olan sensin, ben değilim. Seni kandırıp meydana çıkarıyor ve işini bitirecek. Defne; “Salak kafam! Ben de sırf sana aşık diye sana yardım etmeye çalıştığını düşündüm. Daha çok işim var benim; ben çok yanlış okumuşum o zaman. Ama sana aşık olduğuna eminim. Eğer beni de ortadan kaldırmak istiyorsa, bu kıskançlıktan dolayı beni adamların önüne atacak. Yani yine senin yüzünden benim başım yanacak. Nereden çözdüm şu şifreleri? Ne güzel, mis gibi monoton bir hayatım vardı." Baran tebessüm etti: "İstersen seni o monoton hayatını tekrar gönderebilirim." "Ben hemen..." "Hayır, hayır, istemez ama beni biraz daha yetiştirmen gerekiyor.Peki, ne yapacağız şimdi?" Baran ; "Sen daha dikkatli olacaksın. Aslında anlamaman benim işime geldi. İngrid ona inandığını düşündü; bu da onun hata yapmasını sağlar. Bu durumu kullanacağız. Aslında acemiliğin işe yaradı. Defne “ Peki plan nedir?” Baran “ Onun aramasını bekleyeceğiz. Ama bu arada da tedbirimizi alacağız. Ben buradaki diğer arkadaşlarla irtibat halindeyim, onlar İngrid’i takip ediyor. Bakalım kimlerle buluşacak; buluştuğu kişilerle ben görüşeceğim. Bakalım ne işler çeviriyor. Ayrıca o masanın altına dinleme cihazını biz oraya gelmeden yerleştirmişti. Yani bu buluşma daha önceden planlanmıştı, sadece bizi cafeye çekmesi gerekiyordu. Buna da o adamlar sayesinde yapacaktı. Ve de oldu. Yani ortam okuman da hâlâ eksik, Defne; kendini geliştirmen lazım, yoksa ömrün çok kısa olur bu alemde.” Defne "Teşekkür ederim, bu moral çok iyi gelecek bana.” Baran “ Kusura bakma ama gerçekleri söylemek zorundayım: Kendine dikkat etmezsen işimiz zor." Defne “Tamam o zaman asıl acil olan meseleye gelelim.” “Acil?” Baran meraklı gözlerle bana bakıyordu, bu gözlerde kaybolmak istiyordum. Sonumuz ne olur adamlar beni öldürmeyi başarır mı bilmiyorum, ama bildiğim tek şey Baran’a boş değildim ve ilk hamlemi yaptım. Baran’ı kendime çevirip dudaklarına yapıştım resmen. Elimle boynunu sıkacak tuttum çekilmesin istedim. Oda bana sarılıp karşılık verince, dahada rahatlamıştım ve kendimi onun kollarına bıraktım. Baran’ın öpüşme konusunda bu kadar iyi olacağını tahmin etmiyordum. Nefes almak için geri çekildim oda gözlerimin içine baktı. “Güzel hamleydi dedi” Şaşırdım birden ne demek istediğini anlamadım. Tekrar kendine çekip öpmeye devam etti. Elleriyle belime sarılması kendine çekmesi çok hoşuma gitmişti sahiplendiğini gösteriyordu. Durdu ve “tamam” dedi. Defne “Ne tamam?” diye sordum. Baran “Adamlar gitti rahat davrana bilirsin. Fark etmediğini düşündüm bir ara.” Buda ne şimdi rol icabımı öptüğümü sandı. Bozuntuya vermeden; “Evet takip ettiklerini anladım İngrid’in kulağına yetiştirsinler oda öfkeyle hata yapsın diye düşündüm.”dedim. Yalan halbuki hiç böyle düşünmemiştim ama bozuntuya vermedim. Baran tebessüm etti kolunu omzuma atıp yürümeye devam etti. Baran “O zaman biraz daha sinirlendirelim.” Bende bana uyar dedim ve ona uyum sağladım. Oyun da olsa Baran’a yakınıma yeter şimdilik. İlk öpücüğümü de aldım keyfim yerinde. Baran; Defneyle yürürken cafeden onun kulağına fısıldarken aldığım kokusu geldi aklıma. Ona ortamı okuyamadığın İngrid’in onu manipüle ettiğini anlatsam da onun kafa başka yerdeydi. Duygularını çok belli eden biriydi. Benim için iyi düşman için kötü bir özellik. Sigaramdan son nefesi içime çekip kalan izmariti fırlattım. Defne acil olan meseleye gelelim dedi acil olan ne diye sormamla beni kendine çekip öpmesi bir oldu. Beklemediğim bir davranıştır ama sıcak dudaklarını hissetmek çok güzel olmuştu. Bozmadım bende eşlik ettim ona. Daha sonra pişman olmasın diye de tedbirimi aldım. Hafif geriye çekildim nefes almasına müsaade ettim; “Güzel hamleydi”dedim ve dayanamayıp tekrar dudaklarıyla buluştum. Karşı koymadı buda beni cesaretlendirdi kendime daha çok çektim. Tüm vücudunu hissetmek istiyordum. Daha sonra şüphelenmedim diye aslında bırakmakta istemiyorum ama “tamam”deyip geri çekildim. Onun da bana karşı boş olmadığına eminim artık. Bu Ajan oyunlarını arada kendi lehime çevirme fikri hoşuma gitti. Bizi izleyen birileri yoktu ama bunu bilmesine gerek yoktu. Biraz daha gaza getirip kollarımı omuzuna atıp yürümeye devam ettim. Çok çabuk gaza geliyorsun Defne hanım. Ona biraz Budapeşte’nin gezdirmek istiyorum. Kafası dağılırsa daha kolay odaklanır. Defne’yi ilk olarak ; Budapeşte Tarih Müzesi (Budapesti Történeti Múzeum) görmesini istedim. Şehrin tarihini, Roma’dan günümüze kadar gelişimini keşfedebilir. Müze geniş, bu yüzden özellikle Budapeşte’nin tarihi kısmına yoğunlaştım. Zaman hızla akıp geçmişti Defne ile saat 13:00 olmuştu. Öğle yemeği molası. Yakındaki kafelerden ya da müzelerin yakınındaki restoranlardan tercih yapmasını istedim Oda Tabiki Defne’liğini yapıp en pahalı görünen restoranı seçti. Art Nouveau tarzında bir otelin restoranına gittik. Modern Fransız mutfağını zarif bir atmosferde sunuyor. Oldukça pahalı bir menü seçip iştahla yedikten sonra zafer kazanmış edasıyla “başka nereyi gezicez” dedi Öğleden sonra olmuştu Baran “Yorgun değilsen seni Güzel Sanatlar Müzesi (Szépművészeti Múzeum) Avrupa sanat tarihinden seçme eserler ve Macar sanatçıların önemli tabloları. En ünlü eserleri (örneğin El Greco, Rubens, Raffaello gibi sanatçıların işleri) var oraya götüreyim istermisin?” Defne düşünmeden “evet” dedi. Sanırım o öpücüğün bedelini ödettirecek bana. Onu anlamadığımı sanıyor:). Güzel sanatlar müzesini de gezip iyice yorulduktan sonra taksiyle otele dönmek için yola çıktık. Arka koltukta otururken başı aniden omzuma düştü. Uyumuş güzelim, bende kendime çekip sarıldım rahat etmesi için. Kokusunu içime çekmem için harika bir andı. Yarın olacakların planını kafamda şekillendirirken bu koku iyi geliyordu bana. Umarım sana zarar gelmeden bu işi de çözeriz acemi ajanı…!
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD