2.BÖLÜM

705 Words
"RACE OF CHEF'S 'e hepiniz hoşgeldiniz! Yeni bir maceraya beraber adım atıyoruz sayın seyirciler. Öncelikle yarışmada......"  Oktay bey' in kameraya formatı anlatmasını dinlerken mikrofonun verdiği rahatsızlıkla yerimde kıpırdanmaya başladım.  "Yerinde dur!" en az şef bıçağı kadar keskin bir sesle fısıldadı kulağıma Araf.  Cevap vermek için ağzımı açtım ama söyleyecek bir şey bulamayınca konuşmadım. Oktay Bey 'i dinlemeye devam ederken beni çıldırtmak istercesine tekrar konuşmaya başladı.  "Söyle ne söyleyeceksen. İçinde kaldı." hem bu kadar alaycı olup hem de bu kadar ciddi kalabilmesi. Ayakta alkışlanacak bir performans.  "Sus artık!" dediğimde ona hiç bakmadan tekrar Oktay Bey 'e odaklanmaya çalıştım.  "Şimdi efendim, dilerseniz yarışmacılarımızı tanıyalım. Kim başlamak ister arkadaşlar!"dediğinde herkesin' ben ' demesi ile şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım.  Daha bu sabah bunların hepsi konuşmamak için direniyordu. Şimdi ise herkesin eli havada söz almayı bekliyordu. Ben elimi kaldırmamıştım sadece, bir de o.. Araf!  " Sakin arkadaşlar herkese söz verilecek! Araf ve Enfal. Pek istekli görünmüyorsunuz. O zaman sizinle başlayalım!" Oktay beyin kahkahasıyla yüzümü buruşturmamak için zor duruyorum. Pislik herif!  Araf'a baktığımda dudaklarını oynatarak 'sus demiştin' dedi.  Sanırım utanacağımı falan düşünüyor. Hiçbir tepki vermeden önüme döndüm ve Oktay bey 'e bakarak kendimi tanıttım tekrar.  Sözü Gizem' e verince kameraların bizi çekmediğinden emin olup sert sesle konuştum.  "Aferin böyle her dediğimi yaparsan akıllılık edersin." dedim alayla ama alaydan çok uzak yüz ifadem ile.  Araf konuşacağı sırada Oktay Bey 'in seslenmesi ile sustu.  "Araf sıra sende!" dediğinde Araf konuşmasını yaptı.  Bu sefer söz başka birine verilince herkesi.. Rakiplerimi tanımak adına dinlemeye başladım.  "Ben Gözde Kara. Pastacılık bölümünü bitirdim. 23 yaşındayım. Bu yarışmayı kazanmak ve kariyerime zirvede başlamak istiyorum.." kısa boylu kıvırcık saçlı tatlı bir kızdı Gözde. Onu incelemeye devam ederken daha sırada 10 kişiden fazla yarışmacı olduğunu görünce kendi hayal dünyama dalıp onları zamanla ve daha önce aldığım notlarla tanımaya karar verdim..  "Kestik! Mikrofonları çıkarıp ekibe teslim edin arkadaşlar. İyi iş çıkardınız. Dinlenebilirsiniz. Yarın ilk düello başlıyor. Kimlerle yarışacağınız odanızdaki listede yazıyor. İyi geceler!" Oktay beyin konuşmasını bitirmesiyle kalabalıktan sıyrılıp odama girdim.  Üzerimdekileri çıkarıp pijamalarımı giydim ve yatağa uzandım. Telefonumu elime aldığımda az önce biten canlı yayından sonra bir sürü mesaj, takip isteği hatta adıma açılmış fan sayfalarını görünce yüzümü buruşturdum.  Neden mutlu olmamıştım ki? Ben zaten buraya bunu için katıldım. Ünlü bir aşçı olmak için. Bir esnaf lokantasında ya da kendi dükkanımda çalışmak yerine daha büyük işlere imza atmak için buradayım.  Kendimi kanıtlamak için buradayım. Babama, anneme, kardeşlerime bile.  Bu yarışmaya katılırken herkes bana yapamaz başaramaz gözüyle bakıyordu. Yarışmaya seçildim ama değişen bir şey olmadı. Şimdi de hemen elenir diye düşünüyorlar. Liseyi birincilikle bitirdiğimde inanmayıp  alay ettiler. Daha yüksek bölüm varken gastronomi seçtim diye alay ettiler.  Ama başaracağım. Kendimi çok güzel yerlere getireceğim. Bu yarışmaya adımı altın harflerle kazımadan elenmeyeceğim.  Bu yarışmada olan kimseyle arkadaş bile olmamam gerekiyor. İlk gün ki izlenimlerime göre burada herkes birbirini harcar. Kimse kimsenin umrumda değil. Herkes kariyeri için burada. Hatta bazıları 1 - 2 hafta göründükten sonra bile elensem yeter diye düşünüyor.. Ama benim tek bir hedefim var.. Hedefim burada biraz kalıp televizyonda görünmek. Sosyal medyada tanınmak değil. Benim hedefim burada birinci olup işimi ne kadar iyi yaptığımı herkese göstermek.  Bugün tam burada kendime bçr söz verdim. Sen ... Enfal Öztürk.. Buradasın ve tek bir hedefin var.. Kazanmak!..  ---- Son kez aynadan kendime bakıp çalışma masasının üstünde duran listeye doğru yürüyüp elime aldım. Bu hafta cuma günü bir yarışmam vardı Enes diye biriyle. Diğer yarışmacılara da göz attım.  Masaya listeyi bırakıp telefonumu yeşil hırkamın cebine atıp çıktım odamdan. Merdivenlerden aşağıya inerken bu eve geldiğimde içeriye girerken gördüğüm bahçeye doğru ilerledim.  Herkesten uzak olan bir ağacın altına geçip oturdum ve telefonumdan bir müzik açıp gözlerimi kapattım. Yavaşça eşlik ederken yanımda bir hareketlenme hissettim. Gözlerimi açıp baktığımda kimseyi göremeyince tekrar kapatıp şarkıya eşlik etmeye devam ettim. Müzik birden kapanınca telefonumun şarjının çok az olduğunu hatırlayıp gözlerimi açmadan şarkıya eşlik etmeye devam ettim.  "Sana koşuyorum  Dönmesem diyorum.  Dönüyor başım,  Seni seviyorum..  Öyle bakınca, yanlış anlıyorum.. Koptu ipim düşüyorum!" diye şarkıya devam ederken gözlerimi açıp ayağa kalktım. Tam eve doğru gidecekken ağacın diğer tarafında gözlerini kapatmış oturan Araf Aksoy 'u gördüğümde ne yapacağımı bilemez bir halde ayakta durmaya devam ettim.  " Ben kimim? Seyir defterimi kaybettim. Boşver dedim kepenklerimi indirdim.. Uzandım bulutları izledim.. Hepsini eninde sonunda sana benzettim..." diye şarkıya devam edince arkamı dönüp koşarak odama çıktım...  Evet.. KOŞARAK...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD