Şahin, Berfu'nun sesini duymasıyla derin bir nefes aldı.
"Berfu, nasılsın?" diye sordu.
Berfu utangaç bir şekilde, "İyiyim. Sen nasılsın?" diye cevapladı.
Şahin, içinden gelen heyecana çoktan kapılmıştı.
Berfu" Umarım rahatsız etmedim," dedi.
Şahin ise, "Ben de aramanı bekliyordum," dedi.
Berfu ne söyleyeceğini bilemezken, Şahin konuşmayı biraz daha ilerletmek istedi.
"Berfu, geleceksin değil mi? Tepede seni bekliyor olacağım," dedi.
Berfu, "Evden çıkmayı deneyeceğim. Eğer gelebilirsem, geleceğim," dedi.
Şahin ve Berfu, kalplerindeki heyecanla buluşmak için dakikaları sayıyordu.
Şahin, karakoldan çıkıp direkt anlaştıkları tepeye doğru yola çıktı.
Berfu ise, annesi konudan haberdar olduğu için rahatlıkla evden çıkabilmişti.
Berfu tepeye geldiğinde, Şahin çoktan gelmişti ve heyecanla Berfu’yu bekliyordu.
Berfu'nun arabası olmadığı için tepeye taksiyle gelmişti; dönüşte de Şahin bırakır diye umut ederek taksiyi göndermişti.
Şahin, nazlı nazlı yürüyerek ona doğru gelen Berfu’yu hayranlıkla seyretti.
Bir kız nasıl hem bu kadar güzel, hem naif, hem de masum olabilirdi?
Şahin, bu kıza âşık olmayıp da ne yapsındı?
Şahin, Berfu’ya doğru birkaç adım atıp, "Hoş geldin," dedi.
Berfu sakince, "Hoş buldum," dedi.
Şahin ve Berfu ileriye doğru yan yana yürümeye başladılar.
Şahin, "Buralarda birisiyle birlikte görünmek nasıl bir probleme yol açar az çok anladım. Bunu göze alıp benim yanıma gelmen benim için çok önemli bir şey," dedi.
Berfu, "Bunu nasıl yaptığımı ben de bilmiyorum. Yani… şey… ilk kez birisiyle buluşuyorum," dediğinde Şahin gülerek,
"Buna çok sevindim işte," dedi.
Şahin, Berfu’ya annesinden, babasından, kız kardeşlerinden bahsetti.
Kız kardeşlerinden bahsederken “Hilal” dediğinde gözleri dolmuştu.
Berfu bunu fark edip, "Bir sıkıntı mı var kardeşinle ilgili?" diye sordu.
"Uzun mesele… zamanımız olduğunda anlatırım," diyerek geçiştirdi.
Şahin için Hilal yüreğinde bir yaraydı.
Ahmet, Şahin'in birlikte büyüdüğü silah arkadaşıydı.
Hilal'le çocukluklarından beri âşıklardı.
Ahmet ve Şahin, askeriyede yeni göreve başladıkları dönemde, bundan beş yıl önce bir operasyona katılmışlardı.
Operasyon başarıyla devam ederken, Şahin’i hedef alan bir keskin nişancıyı fark eden Ahmet, onu itmek için hareket ettiğinde kurşun kalbine isabet etmiş ve orada şehit düşmüştü.
Hilal, geçen beş yıla rağmen hâlâ Ahmet için üzülüp, “Bu dünyada değil, belki biz de ahirette kavuşuruz,” diyerek yaşamak için yaşıyordu.
Bu da en çok Şahin’i üzüyordu.
Şahin, uykusuz kaldığı gecelerde, "Ahmet değil de ben ölseydim… Bu vicdan azabıyla yaşamak çok zor. Allah’ım beni bu azaptan kurtar," diye dualar ediyordu.
Berfu, "Ben gideyim artık, evdekiler merak eder," dediğinde, Şahin hızla Berfu'nun elini tutup,
"Bir daha geleceksin değil mi? Tekrar seni görebileceğim?" diye sordu.
Berfu, kızaran yüzünü saklamayı başaramıyordu.
"Eğer vakit bulabilirsem gelirim," dedi.
Şahin, "Buradan tek başına yollamam seni. Evinin yakınına kadar ben götüreceğim," dedi.
Yol boyunca sessiz, sakin bir şekilde ilerlerken, önlerini kesen arabayla Berfu korkuyla irkildi.
Şahin ise sakin kalmaya çalışarak,
"Merak etme Berfu, bir şey olmayacak," dedi.
Azad, öfkeden gözü dönmüş bir şekilde Şahin ve Berfu’ya bakıyordu.
Arabasından inen Azad, Berfu’nun kapısını açmaya çalıştığında, Şahin izin vermeyerek arabadan indi.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun lan? Çekil yolumuzdan!" diyerek Azad’ı ileriye doğru itti.
Azad, Şahin’in bu yaptığıyla daha da sinirlendi.
Hızla Şahin’in üzerine yürüyüp,
"Berfu benim nişanlım! Asıl sen benim nişanlımla nasıl gezersin?" diyerek Şahin’in yakasına yapıştı.
Şahin, önce ne olduğunu anlayamadı.
Sonra kafasını arabada oturan Berfu’nun olduğu tarafa çevirdi.
Berfu, “Hayır,” anlamında kafasını sağa sola salladı.
Şahin, Berfu’nun gözlerindeki korkuyu gördüğünde, Azad’ın yalan söylediğini, belki de Welat’ın onu o yüzden vurmuş olabileceğini düşündü.
Böylece Şahin’in kafasında taşlar yerine oturmuştu.
Şahin cebinden telefonunu çıkartıp karakolun numarasını çevirdiğinde, Azad,
"Bu burada bitmedi!" diyerek arabasına binip uzaklaştı.
Şahin arabaya geri döndüğünde, Berfu hâlâ ağlıyordu.
"Bak, gerçekten o benim nişanlım değil. Yalan söylüyor," dedi.
Şahin ise sevecen bir ses tonuyla,
"Berfu, ağlama lütfen. Ben sana inanıyorum. Hadi, sil bakalım gözyaşlarını," diyerek parmak uçlarıyla Berfu’nun gözlerindeki yaşları sildi.
Berfu, Şahin’den ayrılmadan önce ona bazı şeyleri söylemek istedi:
"Azad bir akrabamız. Babam beni onunla evlendirmek istiyor. Abimler ve annem karşı çıksa da Azad vazgeçmek nedir bilmiyor. O gün de abim yine bu konu yüzünden Azad’ı vurmuştu."
Şahin, duyduklarıyla biraz daha şaşırdı.
"Baban neden onunla evlenmeni istiyor peki?" diye sordu.
Berfu, derin bir nefes alıp,
"Babamın ilk eşi Azad’ın halası olduğu için, babam onlara karşı bir vefa borcu olduğunu düşünüyor. Bu yüzden bu evliliği istiyor. Ama ben hiç istemiyorum, gerçekten bak," dedi.
Şahin, derin bir nefes alıp elleriyle yüzünü sıvazladı.
"Peki, babanı vazgeçirmek için ne yapabiliriz?" diye sordu.
Berfu ise,
"Babamın vazgeçeceğini pek sanmıyorum. Buraya niye geldim diye sorarsan da… Kalbime engel olamadım," diyerek hızla arabadan inip konağa doğru koşarak gitti.
Şahin, ardından derin düşüncelerle baş başa kalmıştı.
Hayatında ilk kez kalbinin attığını fark etmişti.
Aşkı bulmuştu.
Şimdi ondan nasıl vazgeçebilirdi ki?
Şahin, tüm gece aklından geçen bin bir düşünceyle ne yapması gerektiğine karar vermeye çalıştı.
Sabah olduğunda dayanamayıp Berfu’yu aradı.
Telefon defalarca çalmasına rağmen açılmamıştı.
Bu durum, Şahin’in daha çok merak etmesine sebep oldu.
Bir şekilde Berfu’yu görmesi gerekiyordu.
Şahin, karakoldan yanına bir asker alıp Zinari kapısına dayandı.
Korumalar, Şahin komutanı gördüğü gibi,
"Buyurun komutanım, nasıl yardımcı olabiliriz?" diye sordular.
Şahin ise,
"Welat Ağa’nın yanına geldim, onunla konuşmam gerekiyor," dedi.
Korumalar, Şahin’e yol gösterip misafir odasına doğru yürümeye başladıklarında, Şahin uzaktan Berfu’nun avluda oturduğunu gördü.
Berfu o kadar dalgın ve üzgündü ki Şahin’in konakta olduğunu fark etmemişti.
Şahin ise Berfu’ya o kadar dikkatli bakmıştı ki, parmağında parlayan alyansı çoktan fark etmişti.
Berfu, Şahin’den ayrıldıktan sonra eve gelmiş; sessiz sedasız yedikleri akşam yemeğinden sonra gelen Azad ve ailesiyle yaşadığı tüm sevinç kursağında kalmıştı.
Azad, hiç çekinmeden Berfu’yu Şahin komutanla gördüğünü ama yine de Berfu ile evlenmek istediğini,
"Ha yok, yine hayır derseniz, bütün Mardin Berfu’nun sevgilisi olduğunu duyar," diyerek tehdit etmişti.
Berfu ne kadar ağlasa da bu defa abileri de sesini çıkarmamıştı.
"Sen bizim namusumuza söz getirdin," diyerek Azad ile nişanlanmasına izin vermişlerdi.
Azad için önemli olan Berfu ile evlenecek olmaktı. Nasıl olduğu önemli değildi.
Berfu sabaha kadar ağlamış, sabah Şahin’in aramalarını görmüş ama,
"Açık ne diyebilirim ki…" diyerek telefona cevap vermemişti.
Şahin, konakta Welat Ağa’nın yanında bir süre kalıp dosyanın kapatıldığını, tekrar bir olay olduğunda bilgi verilmesi gerektiğini söyleyip konaktan ayrıldı.
Şahin, tüm aramalarına rağmen telefonlara cevap vermeyen Berfu’ya mesaj atmaya karar verdi:
"Berfu, lütfen telefonlarıma cevap ver. Seni merak ediyorum. Ne oldu, nasıl oldu bilmiyorum ama zorla olduğuna eminim. Ve ben senden vazgeçmem. Kaçalım..."