23 sene önce İngiltere
Genç Kadın ellerini havaya kaldırarak tanrıya yalvarışına devam etti.
"Tanrım ona öyle bir çocuk ver ki üzerinde ki lanetten asla kurtulamasın. Babasının bize yaptıklarının bedelini oğlu ödesin. Benim oğlumun canını almanın bedelini onun da oğlu canıyla ödesin. "
Genç adam kayalıkların üzerinde bulunan kadına biraz daha yaklaştı.
"İris kendine gel kimse senin oğlunu öldürmedi. Oğlun hastalıklı doğduğu için öldü. Neden beni ve ailemi bununla suçluyorsun. "
"Oğlumu siz öldürdünüz sen ve karın asla beni kabul etmediniz. Kocamın ölümünün ardından beni de öldürmeye çalıştınız. "
"İris, kardeşim Harward savaşta yaralandığı için öldü. Tarım, neden seni sevmeyelim. Sen ailemizin bir parçasısın. Oğlun için çok üzgünüm ama zaten doğduğunda çok hastaydı. Vücudu yara içinde doğmuştu küçük bedeni bu hastalığı kaldıramadı. "
Genç kadın delirmiş bir şekilde saçlarını karıştırarak geriye doğru yürümeye başladı.
"Yalan söylüyorsunuz benim oğlum sağlıklı doğdu. " Ağlamasını sürdürürken bağırmaya devam ediyordu.
"Kimsem kalmadı bu hayatta artık yaşamamın bir anlamı yok. "
Arkasını dönerek uçurumdan aşağıya baktı. Ölmekten korkmuyordu. Tek korkusu kocasının ve oğlunun intikamının alınmamasıydı.
Son bir kez arkasını dönerek yorgun gözlerle kendisine bakan adamı izledi.
"Dilerim senin oğlun da aynı acıyı çeker. Tanrı sana öyle bir çocuk versin ki Henry kimse onu sevmesin. Üzerinde ki lanet dilden dile dolaşsın. Dilerim ki lanet asla oğlundan uzak olmasın Henry. Oğlunun asla çocuk sahibi olmamasını diliyorum tanrıdan. Sevdiği kadının onu asla sevmemesini diliyorum. İçim ancak bu şekilde soğur. "
"Gözü yaşlı bir annenin son isteği bu. Üzerinde ki lanetin asla son bulmaması benim son tesellimdir bu dünyada. "
Genç kadın kendisini uçurumdan aşağı bırakarak arkasında öfkeden çıldırmış bir adam bıraktı.
Lord Henry uçuruma doğru koşsa da kardeşinin karısını kurtaramamıştı.
Irısss diye bağıran sesi kayalıklarda yankılanırken aklını kaçıran kadının söylediklerinin saçma sözlerden ibaret olduğunu umuyordu.
~~~~~~~~~~
Lord Henry karısının doğum yaptığı odanın kapısının önünde beklerken İrisin sözlerinin saçmalıktan ibaret olduğunu düşünerek kendisini rahatlatmaya çalışıyordu. Bebeğini eline alacağı anı beklerken tanrıdan erkek olmasını diliyordu. Bebek sesi odayı doldurduğunda Henry oğlunun sağlıklı doğmasından dolayı tanrıya teşekkürlerini sıralıyordu.
~~~~~~~~~~~
Saçları terden ıslanmış kadın yatağın içinde hızlı hızlı ıkınıyor ve aylardır heyecanla beklediği çocuğunun kucağına verileceği anı bekliyordu.
Kısa bir an sonra odayı dolduran bebek sesi herkesin mutlu olmasını sağlarken doğumun gerçekleşmesini sağlayan kadının yüzü dehşete kapılmış bir şekildeydi.
Leydi Alicia heyecanla "kız mı erkek mi "diye sordu.İki şekilde de çocuklarını çok sevecekti fakat kocası bir oğlu olmasını istiyordu. Mirasını ve soyadını bırakacak bir erkek çocuk onun için herşeyden önemliydi.
"Erkek leydim "diye cevap veren kadın gördüğü şeyleri nasıl söyleyeceğini düşünüyordu. Leydisi yıkılacaktı büyük ihtimal.
"Tanrıya şükürler olsun ! "
"Fakat leydim ! "
"Ne oldu Jenny, bir sorun mu var ? Lütfen söyle . "
"Leydim oğlunuz, oğlunuz tanrım Lord bunu gördüğü zaman dehşete kapılacak. "
"Jenny ne oluyor söyle lütfen ? "
"Leydim oğlunuz, oğlunuz bedeninde lanetin izleri ile doğdu. "
Leydi Alicia İris'in ölmeden önce söylediği sözlerin gerçekleştiği duyarak "hayır "diye fısıldadı. Kocası doğum gerçekleşmeden önce kendisine olanları kısaca anlatmıştı fakat Alicia bunun olacağına ihtimal vermişti.
"Tanrım bizi oğlumuzla cezalandırma lütfen, lütfen ! "
Henry içeri girdiği zaman ağlayan karısına bakarak bir şeylerin ters gittiğini anladı.Kadının kucağın da bulunan ve sessiz bir şekilde olanların farkındaymış gibi duran çocuğa bakarak hızla kadına doğru yürüdü.
Kadının kollarından aldığı çocuğa endişeyle baktıktan sonra Henry'de karısı gibi "Hayır " diye fısıldadı.
Lanet gerçekleşmiş olamazdı. Oğlu İris'in oğlu gibi vücudunda lekelerle doğmuştu ve hastalıklı olması gereken yerde de gayet sağlıklı görünüyordu. Bu tanrının kendilerine bir hediyesi miydi yoksa ömür boyu çekecekleri bir cezamıydı.
Çocuğu tekrar kadının eline vererek hızla odadan çıktı. Ağlayan karısı ise kollarını uzatarak çocuğunu görmek ve kokusunu koklamak istiyordu.
Kolları arasına aldığı bebeğin alnına öpücük kondurduktan sonra yaşlı gözlerini sildi. "Seni her halinle seveceğim oğlum "diye fısıldadı. "Böyle doğman senin hatan değil sen benim küçük Vincent'im olacaksın "dedi.
Vincent Charles Broderick'in doğumu heyecanla beklenirken kutlamalar için yapılan hazırlıkların derhal kaldırılması istenmişti. Lord Henry evde cenaze havası estirirken karısının ve çocuğunun halini umursamıyordu. Yaşı ilerliyordu ve tek istediği sağlıklı ve iyi görünen bir çocuktu. Karısını seviyordu fakat bu arzusu da geçecek gibi değildi.
~~~~~~~~
6 sene sonra
"Vincent buraya gel, baban seni görürse eğer bu odaya girdiğin için kızacaktır. "
Vincent başını eğerek dadısının yanına doğru ilerledi. Kütüphanede vakit geçirmek bu evde sevdiği tek şeydi.
"Herkesin benim aptal bir çocuk olduğumu düşünüyor Jenny. Kimseyle konuşmama izin verilmiyor. Böyle düşünmelerinden bıktım ben aptal bir çocuk değilim. "
"Sen aptal değilsin tabi ki Vincent. Hatta çok zeki bir çocuksun ama babanın neden böyle davrandığını biliyorsun. Seni çok sevdiği için bu kadar üzerine düşüyor. "
"Jenny zeki bir çocuk olduğumu bir tek sen ve annem söylüyor. Babamın öyle düşündüğünü sanmıyorum. Hatta beni sevmiyor bile. Hissedebiliyorum Jenny bana bakmak dahi istemiyor. "
"Neler söylüyorsun böyle Vincent baban tabi ki seni seviyor. Hadi yürü bakalım annen seni bekliyor . Bu sözleri de unut lütfen. "
Vincent dadısını takip ederken babasının kendisini gerçekten sevmediğini biliyordu. Genç adam kendisine hastalıklıymış gibi bakıyor ve sürekli bir gün aptal bir çocuk olacağını söylüyordu. Öyle ki Vincent babasını haksız çıkarmak için bulduğu her fırsatta kütüphaneye gidiyor ve okuyabileceği herşeyi okuyordu. O asla aptal bir çocuk olmayacaktı. Öyle zeki bir adam olacaktı ki babasını şaşırtacak ve pişman olmasını sağlayacaktı.
~~~~~~~~~~~
2 yıl sonra
Kenneth kalesinde bulunan herkes yas ilan etmiş ve Leydilerinin ölümününü acıyla karşılamıştı. Leydi Alicia genç yaşına rağmen yakalandığı hastalıktan kurtulamamıştı.Fakat bilinen bir gerçek vardı ki Leydi sadece hastalıktan ölmemişti. Genç kadın kocasının yıllardır kendisini aldattığını biliyordu. Hatta o kadından bir çocuğu dahi vardı. Bir erkek evlada sahip olmuştu nihayet kocası. Gayet sağlıklı görünen çocuğun şimdilik bir şeyi yoktu. İşte en çok buna üzülmüştü Alicia. Kendi öz evladını bir kenara iten adam metresinden olan çocuğuna soyadını verecekti.
Bu üzüntüyü artık kaldıramayan Alicia sonunda hastalığa yakalanmış ve son nefesini herşeyden çok sevdiği çocuğunu doğurduğu yatakta vermişti.
8 yaşında olan Vincent annesinin boş yatağına bakarak gözyaşlarının akmasına izin verdi. Daha küçük bir çocuk olabilirdi fakat herşeyin farkındaydı. Annesini öldüren şeyin ne olduğunu biliyordu. Babasının ve onun metresi yüzünden ölmüştü çok sevgili annesi.
Vincent yerinden kalkarken annesinden kalan son şeyi bir saç tokasını avucunun içinde sıktı. Tenine batması veya canını acıtması umrunda değildi.
Hafif kanayan avucuna bakarken gözyaşlarını sildi. Bundan sonra tek bir amaç uğruna yaşayacaktı. Birgün annesinin intikamanı alacak ve babasına olan nefretinin sevgisinden ağır gelmesini sağlayacaktı.
Vincent Charles o gün gözyaşlarını son kez sildi ve odadan çıktı. Bu küçük çocuk hayatı boyunca bir daha ağlamayacağına yemin ederken sevgiyle dolu kalbini ve çocuksu ruhunu da o odada bıraktığını bilmiyordu.
~~~~~~~ Bölüm Sonu ~~~~~~~