7.Bölüm

2066 Words
Poyraz abilerin gidişinin üzerinden bir saat geçmişti. Çaylarını içtikten sonra kalkmışlardı. Ne konuşmalara girebilmiş , ne gözlerimi Poyraz abiye dikip ona bakabilmiştim. Orda konuştuklarımız aklımdan çıkmıyor beni bir bilinmeze sokuyordu. Şuan yatağımın üzerinde öylece oturuyor duvara boş boş bakıyordum. Hiçbir zaman Poyraz abiyle sınırımızı geçecek birşey yapmamıştım ama artık o sınırın ilerlediğini farkına varmaya da başlıyordum. Küçükken kahramanın kim diye sorsalar onu gösterirdim. İşte o benim kahramanım. Hem bana çikolata alıyor , hem beni güldürüyor hem de düştüğümde hep yanımda oluyor. İşte o benim kahramanım.   Büyüdükten sonra birşeyler değişmişti. O değişmişti. Ben değişmiştim. İnsanlar değişmişti. Kurallar değişmişti. Ne onunla küçükken ki gibi olabilirdim. Ne o bana küçükken yaptıklarını yapabilirdi. Bizim kavramımızda elalem ne der vardı. Eğer Poyraz abi bana yakın olsa Elalem ne derdi. Herşeyin değiştiğini Ali abinin beni istemeye geldikten sonra olduğunu biliyordum.  Ruhum değişti. Kalbimin atışları değişti. Gülüşüm bile değişti.  Poyraz abi aklımdan çıkmıyordu. Kahramanım olan o adam zihnimin hep içindeydi. Gece karası gözleri hep gözlerimin önündeydi. Onun gözlerinde de bana karşı bir gariplik görüyordum bunu saklayamazdım. Ya da ben öyle olmasını istiyordum. Sanki sınırın sonundaydık ve o sonda çırpınıp duruyorduk. Bana Cennet çiçeği diyordu. Aklımı karıştırıyordu.  Eskisi gibi olmak istiyordum. Aklıma o gelmesin istiyordum. Ben kimseyi üzmek , kimsenin canı yansın istemiyordum. Poyraz abinin Gökçeye davranışları beni üzüyordu.Evine gidiyordu. Böyle davranması kafamı karıştırmasından başka bir işe yaramıyordu. Belki herşeyi görmemezlikten gelmeliydim. Hiçbir şeyi yanlışa sokamazdım. Artık sınırlarımı bilecek ve ona göre davranacaktım. Kalbime mühür vurmam gerekiyorsa ben o mührü en derinlerime vuracaktım. ? Gözlerimi yavaş yavaş açtım. Güneş yüzüme vuruyor gözlerimi kamaştırıyordu. Camın önüne gittim ve güneşi izlemeye başladım. Dün geceki düşündüğüm şeyler hala aklımdaydı.  Üstümü değiştirmeden aşağıya indim ve annemin kahvaltıyı kaldırmış olduğunu gördüm. Mutfaktan sesler gelince annemin mutfakta birşeyler ile uğraştığını anladım. "Uyandın mı Cennet kokulum. Bende akşam için birşeyler hazırlıyorum. Senin okulun falan yok mu güzel kızım ?" Anneme sarıldım ve hafifçe tebessüm ettim. Kalbimin acısını dindirecek birşey varsa oda annemin kokusuydu. Anne kokusu. "Yok Anne. Arada gibi birşeyiz. Olduğunda gidiyorum zaten biliyorsun. Ben birşeyler atıştıracağım. Kolay gelsin sana." Yanaklarından öptüm. Kendime sandviç yapmaya başladım.  Sandviçi yaptıktan sonra meyve suyu da koyarak masaya ilerledim. Telefonuma mesaj geldiğinde telefonumun ekranını açtım. Gönderen: Gülüncek ? Zilli iyi misin ? Ben okula gitmesem yanına uğrayacaktım. Dönüşte yorgun olmazsam uğrarım... seni öpüyorum❤️ Gülce her kötü olduğumda beni hissediyor gibiydi. Keyiflice gülümsedim. Gönderen: Cennet İyiyim Gülünceğim. İyi dersler. Yorgun olmazsan ben evdeyim zaten gelirsin.❤️ Telefonu kapattıktan sonra masanın üstüne koydum ve yemeğimi yemeye devam ettim. ? Gülce'nin ağzından Üstümü giyinmiş ve kendimi hızlıca dışarı atmıştım. Okula gitmem gerekiyordu. Bu yüzden de hızlı olmam lazımdı. Ahmet amcaların dükkanın önünden geçerken ayıp olmasın diye selam vermek istedim. "Hayırlı işler Ahmet amca." diye gülerek bağırdığımda Kenanabi bana baktı. Ahmet amca iste gülerek yanıma geldi.  "Hoşgeldin güzel kızım. Okula mı gidiyorsun?"  Yavaşça kafamı salladım. "Evet Ahmet amca. Hızlıca size bir merhaba diyeyim dedim. Otobüse yetişmem gerekiyor."  Ahmet amca ceketinin cebinden araba anahtarı çıkardığında boş boş baktım.  "Kenan kızı bırakıver. Otobüsle giderse geç kalır."  "Ahmet amca hiç gerek yok. Ben gidebilirim gerçekten. Kenan abiyi rahatsız etmek değil amacım." diye hızlıca konuştuğumda ikisi de kaşlarını çattı. "Saçmalama çilli yürü seni ben bırakacağım." hala ona karşı boş boş bakıyordum. Yavaşça beni itekledi. "Ee hadi geç kalıcaksın çilli ördek." dediğinde kaşlarımı çatarak dışarı çıktım. Ahmet amca raflara odaklandığından bizi pek duymamıştı. Arabaya bindiğimizde sadece nefes alış veriş seslerimizi duyuyordum.  "Çilli ördek ne alaka Kenan abi." Onun ağzından böyle lakaplar duymak beni bir hayli üzüyordu.  Kenan abinin çatık kaşları düzeldi ve sesli bir kahkaha attı. Kahkaha atınca gözleri kırıştı. Mavi gözleri ucu bucağı olmayan bir yola girdi.  "Dudaklarını büzüyorsun konuşurken buda seni ördek gibi gösteriyor. Birde çillisin ya sen şimdi çilli ördeksin işte."  Kollarımı birbirine bağladım sinirlenmiştim. "Yaaa ben çilli ördek değilim. Hem konuşurken dudağımı büzmüyorum. Çillerimden hoşlanmadığımı biliyorsun Kenan abi." Kenan abi ucu bucağı olmayan mavi gözlerini bana çevirdi. Dudaklarını birbirine bastırdı.  "Yüzüne bakarken yıldızları izlememe gerek kalmıyor çilli. Senin yıldızların çillerin. Onları hep sev. Herkesin yüzünde yıldızları yok."  Söylediği cümleyle içim içimden çıkıyor gibiydi. En ufak sözü bile kalbimin yerinden çıkmasına neden oluyordu. Ruhum , zihnim onunla doluyordu. Ruhum bedenimi terkediyor bir yerde zil çalıp oynuyordu. En içten gülümsememle ona gülümsedim ve kafamı eğdim. "Kenan abi sende hep gül. Gülüşün senin kalbin."  Kenan abi bana baktı. Ama bakışı birçok şey barındırıyordu. Şaşkınlık , mutluluk , hüzün.  Bakışları kalbimi anlatıyordu. "Ne demek istiyorsun çilli ördek." Yavaşça gülümsedim.  "Belki birgün söylerim."  Kenan abi hafif tebessüm etti. Bir müddet boyunca bakmaya devam etti sonra yola döndü. "Gökçenin dediği şu olay hani bir çocukla buluşmuşsun ? O olay tam olarak nedir ?"  Gözlerimi devirdim. Ellerimi birbirine bağladım. Nasıl unutmamıştı o konuyu. "Sadece notlar için buluştuk. Egemen çok iyi bir çocuktur Kenan abi. Ne zaman zorda olsam yanımda olur. Nota ihtiyacım olsa o orada. Kötüyümdür belki yine o oradadır. Güvendiğim ve asla pişman olmayacağım birisidir Egemen." Doğruydu. Egemen okulun başından beri benimleydi. Komik bir çocuktu. Eğlenceliydi. Ama sadece arkadaştı.  Kenan abi bana bakmıyordu. Bana bakmadığı için ne düşünüyor bilmiyordum. Gözleri yoldaydı. Elleri beyazlamıştı. Direksiyonu sıkıyor gibiydi. Belki bu hayal gücümden ibaretti. "Sana yanlışı olmuyor değil mi Gülce ? Her erkeğe böyle güvenir misin ? Ya sana o yüzle bakmıyorsa ? Ya sana birşeyler hissediyorsa ? Bak Gülce şuan kendimi zor tutuyorum. Emanetsin kızım sen bana. Siktirtme Egemen falan."  Sinirlenmeye başladım.  "Bak Kenan abi ben küçük çocuk yaşımı geçtim. Egemen bana birşey hissediyorsa bile o onun kalbiyle meselesidir. Ben ona ümit vermiyorum çünkü. Belki bir süre sonra evleneceğim. Sana emanetim doğru ama özel hayatım beni ilgilendirir. Ne sen buna müdahale olabilirsin. Ne ben seni bu konuya müdahil ederim." Kenan abi arabayı daha hızlı sürmeye başladı. Hızlı sürdükçe içim daralıyordu. Onu seven kalbim onun avuçlarında şekillenmişti yine. Kalbimi sıksam içinden o çıkardı. "Gülce beni sinirlendiriyorsun. Pezevenk bir çocuk yüzünden seninle kavga etmek istemiyorum. Özel hayatını sikerim kızım. Beni enterese etmiyor. Sen karışma desen de ben hep burnunun ucunda olacağım." Araba durdu. Okula gelmiştik. Arabadan kalktım hiçbir şey demeden. Oda indi benimle beraber. "Gülce buradayım. Hadi gelsene."  Arkamdan Egemenin sesini duyduğumda kafamı ona doğru çevirdim gülümsedim. Sonra Kenan abiye döndüm.  "Dediğim gibi Kenan abi. Birşey olursa bana engel olamazsın. Hadi sana işinde başarılar."  Ve arkamda onu bırakıp Egemene doğru ilerledim. Tutarsız davranışlarına artık katlanamıyordum.  Yüzüm düşük , kalbim yaralı.  ? Cennetten devam. Evde canım sıkıldığı için ve duvarlar üstüme üstüme geldiği için dışarı çıkma kararı aldım. Üstümü çabucak değiştirip kendimi hemen dışarı attım. Poyraz abilerin evine doğru ilerlediğimde kalbimin de hızlandığını anladım. Ellerimi kalbime koydum ve dinmesini bekledim. "Cennet." kalın bir ses duyduğumda kafamı arkaya çevirdim. Karşımda Ali abiyi gördüğümde kaşlarımı çattım.  "Efendim Ali abi."  Elleri cebinde yanıma geldi. Sarı saçları hafif kesilmiş duruyordu. İri bedeni zayıflamış gibiydi. Mavi gözleri benim için hiçbir şey ifade etmiyordu. Belki yakışıklı bir adamdı ama benim aklım onda değildi. "Nereye gidiyorsun ?"  Derin bir nefes çektim içime.  "Dolaşıyordum. Ali abi sıkılmadın mı artık. Bakma bana , seslenme bana , bırak beni."  Ali abi uzunca bir nefes aldı. Mavi gözleri gözlerimdeydi.  "Cennet ben seni bırakmak için sevmedim. Bakmasam da sen hep gözlerimdesin. Neden bir şans vermiyorsun ? Tanımıyorsun beni."  Ellerimi saçlarıma attım. Saçlarımı kulağımın arasına çektikten sonra konuşmaya başladım. "Ali abi ben seni sevmiyorum. Sevebileceğimi de düşünmüyorum." Cebindeki elleri çıkardı. Gözleri gökyüzüne değdi. "Cennet bana şans ver. Vermelisin. Ben istiyorum seni işte." deyip kollarımı sıktı. Kollarımı ondan çekmeye çalışırken Ali abinin elleri birden kolumdan sıyrıldı. "Ne yapıyorsun lan sen! Kendine gel amına sokarım senin. Ellerini alır götüne sokarım!" Poyraz abiydi gelen.  Küçüklüğümdeki gibi. Kahramanım kurtarmıştı yine beni...  Ufak bir çocuk sesi duyduğumda gözlerim o sese döndü. Derindi. Poyrazın yeğeni. "Poyraz sen karışma! Cennet şans verecekti bana. Konuşuyordu benimle."  Şaşkınlıkla Ali abiye baktığımda Poyraz abinin bakışları bana döndü. Gözleri siyahın en kara tonuydu. Sinirlenmişti.  "Ali abi ben sana olmaz dedim. Neden yalan söylüyorsun!"  Sesim yükseldiğinde Poyraz abi Ali abinin boğazına sarıldı. Derini yanıma çektiğim gibi gözlerini , kulaklarını kapadım. "Kes lan ibne! Kız sana şans verse o gün verirdi. Siktirtme kendini şimdi defol git. Çocuk var burada sana tam sokamıyorum siktir git." Gözlerimi kapattım. "Bırakın birbirinizi. Poyraz abi bırak adamı." Ali abiyi itekledi ve bizi tuttuğu gibi eve doğru yürütmeye başladı. Arkamı dönüp baktığımda Ali abi hala buraya bakıyordu. En sonunda vazgeçmiş olucak ki tersi yöne doğru yürüyordu. "Sen iyi misin Cennet ? Birşey yapmadı değil mi ? Birşey yaptıysa söyle yaptığına pişman edeyim." "Hayır birşey olmadı. Sen geldin zaten birşey yapamadı. Bu konuyu kapatalım lütfen." dedim. Onunla Ali ile alakalı konuşmak canımı yeterince sıkıyordu.  "Dayı parka gidecektik hani. Hadi parka gidelim." Derinin ince sesi geldiğinde Poyraz abi Derine eğildi. "Gideceğiz su perisi. Elimi tut sen benim şimdi."  Derin Poyraz abinin elini tuttu. Minik elleri Poyraz abinin ellerinde kayboldu. "Sende gel Cennet abla. Lütfen gel lütfen! Seni de istiyorum."  Gözlerim etrafın heryerindeydi. Gitmeli miydim ? Poyraz abiden kaçarken yine ona varıyordum.  "Tamam gelirim güzel kız."  ? Şuan bir bankta Poyraz abiyle yan yana oturuyorduk. Derin diğer çocuklarla oynuyordu. Poyraz abiyle kollarımız birbirine değiyordu. Koluma değen kolu tenimdeki tüylerin dikelmesine yardımcı oluyordu.  "Cennet dün gece olanlar için ben."  Konuşmasına fırsat vermeden lafın ortasına daldım. "Anlıktı. Yani sonuçta anlık gelişti. Anlamsızdı. Ben hiç yanlış anlamadım." Gözlerimi kapattım. Hızlıca konuşuyordum. "Hak- haklısın tabi anlıktı. Ben engel olamadım. Yani seni kırmak istemedim." Gözlerimi açamadım. Kısıkça konuşuyordu. Derince bir nefes aldım. "Ben sana kırılmadım. Sonuçta sen büyüdün ben bende büyüdüm. Normal değil mi ? Ben seni hiç yanlış anlamadım. Hem sen neden bana yanlış birşey yapasın değil mi ?" Poyraz abi yutkundu.  "Biz seninle ben küçükken çok yakındık zaten. Sen benim kahramanımdın biliyor musun ?  Poyraz abi güldü. Gözleri kısıldı. Kısılan gözlerinin yanları kırıştı. Gamzesi göz önüne çıktı. Gece karası gözleri parlıyordu. Gecenin en güzel tonu gözlerindeydi.  "Kahramanın mıydım ? Neden ?" Ellerimle oynamaya başladım. Gözlerimi parktaki çocuklara kaydırdım.  "Salıncaktan düşerdim bakardım sen ordasın. Ağlıyorum sen yine ordasın. Canım çikolata istiyordu sen yine oradaydın. Ben ne zaman zorda olsam sen hep oradaydın. Kahramanlar da öyle değil midir ? Zorda olana yardım etmezler mi ?" Sesim titriyordu. Ne kadar belli etmemeye çalışsam da beceremiyor gibiydim. "Sen küçüktün Cennet. Bunları yapmak benim için çok basitti. Sen seni anlayan birini istiyordun ben oradaydım sadece." Gözlerimi ona çeviremedim. Hala çocuklara bakıyordum. "Sen beni hep anlıyorsun Poyraz abi. Sen az önce benim ne hissettiğimi de anladın." Gözlerinin seğirdiğini hissediyordum. Bunu nasıl hissediyordum bilmiyordum. "Aliyle ne konuştun Cennet ? Şans falan diyordu. Gerçekten vermeyi düşündün mü ? Aklından geçti mi ?" Aldığım nefes zor gelmeye başladı. Gözlerimi hafifçe ona doğru döndürdüm. Gülümsemeye çalıştım ama beceremedim. "Ona onu asla sevemeyeceğimi söyledim."  Poyraz abinin elleri saçlarına değdi. Saçlarını dağıttı. Saçları nasıldı ? Yumuşak mıydılar ? Bir parça saçı alnına döküldü. Elim istemsiz kalktı ve alnına düşen o bir tutam saçı yukarı kaldırdı. Poyraz abi derin bir nefes aldı. Gözlerini kapattı.  "Rahatsız olursun diye." diye fısıldadım. Ellerimi hemen alnındaki saçtan çektim ve sahteci bir gülümsemeyle güldüm. Benimde bir tutam saçım önüme düştü. Benden önce Poyraz abi engel oldu. Elleriyle o saçımı kulağıma sıkıştırdı. Gözlerim istemsizce kapandı. İstemsizce dudaklarımı yaladım. "Rahatsız olursun diye." dediğinde gözlerimi kapattım. "Teşekkür ederim." kısıkça söyleyebildim. Kalbimin atışları gereğinden fazla hızlı ve ritmikti. Bedenim yanıyordu. Parmak uçlarım zangırdıyordu. Terliyordum.  Ne tekrar Ali konusunu açabilmiş , ne de dün geceyi tekrar konuşabilmiştik. Ne de ben ona Gökçe konusunu sorabiliyordum.  Yanımıza Derin geldiğinde hemen kendimi toparladım.  "Dayı çok güzel kaydıraktan kaydım. Salıncakta da sallandım. Böyle dünyaya yetişecek gibiydim. Hadi acıktım ben gidelim ama."  Kıkırdayarak güldüm. Poyraz abi de kısıkça gülümsedi. "Gidelim su perisi. Dünyalara da yetişmişsin zaten. O küçük karnını da doyuralım." Onlara baktığımda gülümsemem kocaman oldu. "Dayı omuz istiyorum omuz." ısrar ettiğinde Poyraz abi dayanamadı ve hemen omuzlarına bindirdi. Derin elleriyle uçak hareketi yapıyor ve vu sesleri çıkarıyordu.  Parkın çıkışına varmış eve doğru yürüyorduk. "Dayı senin çocuğun olunca benimle oynar değil mi ? Ben oyuncak kardeşi istiyorum." Benim gözlerim faltaşı gibi açıldı ve ellerim titremeye başladı. Poyraz abi durgunlaştı. "Su perisi nereden çıktı bu şimdi ?" Derin hala uçak hareketleri yapmaya devam ediyordu. Hafifçe kıkırdadı. "Çocuğun olunca onunla hemen oynayacağım. Cennet ablanın ki ile de oynayacağım."  Ayaklarım olduğu yerde durdu. Poyraz abi de durdu. Derin hala aynı hareketleri yapıyordu. "Ee hadi dayı uçağım duruyor." dediğinde Poyraz yürümeye devam etti. "Derincim Cennet ablanın çocuğu derken." diye sorduğumda Derin kafasını bana çevirdi. O güzel bal rengi gözleriyle bana gülüyordu. "Sen evde mi kalacaksın sanki Cennet abla. Poyraz abimin ve Senin çocuğun kardeş olacaklar bana."  Kıs kıs gülüyordu. Hafiften yüzüme gülümseme koydum ama içim kan ağlıyordu. "Daha erken Derincim sen çok bekleyeceksin."  Poyraz yutkundu. İç çekti en derinlerden.  Evin önüne geldiğimizde vedalaşma zamanı geldi. "İyi akşamlar Poyraz abi." Ellerim kapının kolundaydı. "Sana da iyi akşamlar Cennet çiçeği." 
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD