1.Bölüm
"Kızım uyandın mı ? Okula geç kalıyorsun?"
Annemin aşağıdan bana seslenmesiyle yeni bir güne merhaba demiş oldum. Yine hergün olduğu gibi okulum vardı. Üniversite ikinci sınıfta okuyordum. Okuduğum bölüm anaokulu öğretmenliği olduğundan gereğinden fazla yorulduğumu hissediyordum. Projeler , etkinlikler zordu. 20 yaşındaydım ve şu yaşımda hayat cidden beni çok yormuştu.
"Kalktım anne hazırlanıyorum. Geç kalmam dersim saat ikide." diyerek anneme seslendim.
Annem hala sesi yüksek şekilde benimle konuşmaya devam ediyordu.
"Kızım bugün okuldan çıktığın gibi eve gel misafirler gelecek."
Her gün neden eve misafir geliyordu cidden anlam veremiyordum ama menekşe mahallesinde oturmak böyle birşeydi. Annemin komşuları bize gelir , herkesin dedikodusu yapılır sonra da kimsenin arkasından konuşmamış gibi yüzlerine gülerlerdi. Ah ne güzel... Bir tek can dostumuz olan Ayşe teyze ve Osman amcayı çok severdim.
Üstüme siyah bir bluz ve altıma da siyah bir kot giydim. Çantamı hazırlayıp ceketimi giydikten sonra da hazırdım. Havalar henüz ısınmamıştı.
Aşağıya annemin yanına indim ve yanağından öpüp hemen ayakkabılarımın yanına ayakkabılığa gittim. Okulum bana 1 saat uzaklıktaydı. Ben ayakkabılarımı giyerken annem yanıma geldi ve yine bana birşeyler söylemeye başladı.
"Cennet bak dersin bittiği gibi direk eve geliyorsun! Hayriye teyzenler gelecek yavrum. Önemli bir konuymuş sende olmalıymışsın kızım."
Annem baya tedirgin duruyordu. Hayriye teyze ve önemli bir konu şaşırmama neden oldu.
"Anne Hayriye teyze bana , bize önemli ne söyleyebilir Allah aşkına ?" deyip göz devirdim.
"Ne biliyim ben Cennet! Hayriyenin içini mi görüyorum ? Konuşturma beni kızım bak temizlik yapacağım, yemek yapacağım. Hayriye bakar şimdi ne yapmışım ne etmişim sever biliyorsun."
Hayır madem öyleydi biz neden hala onlarla görüşüyor eve davet ediyorduk anlam veremiyordum.
"Of anne! tamam geleceğim hadi geç kalıcam kaçtım ben." diyerek yerimde sızlandım.
Annemle konuşmamı bitirdikten sonra evden çıktım ve otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Abim beni okula bırakabilirdi ama abimin centilmenliği bir bana işlemiyordu. Abim babamın yanında çalıştığından çok boş zamanı oluyordu ama o boş zaman bir bana olmuyordu.
Çarşı yolundan gittiğimden dolayı babamların ve Osman amcamların dükkanının önünden geçmiş olucaktım.
Bizim bakkala girdiğimde abimin taburede oturmuş telefonla uğraştığını gördüm. Babam da rafa birşeyler diziyordu. Babam beni gördüğü gibi güldü.
"Kızım okula mı ? Abin bıraksaydı seni?" diyerek sordu.
"Ya baba beni hiç uğraştırma gitsin işte kendi."
Abimin cevabıyla ona kaşlarımı çattım. Bana bir iyiliği dokunsa ölürdü sanki.
"Duydun babacığım, canım abim yine iş üzerinde demek ki." diye keyifsizce konuştum.
Abim bana ters ters bakmaya başladı ama ben oralı olmadım.
"Baba ben okula gidiyorum. Bugün derslerim var. Size bir Allah ısmarladık demek istedim."
"Saol kızım hadi git sen dersine yetiş. Geç kalmayasın."
Babama gülümsedikten sonra dükkandan çıktım ve az ilerdeki kuyumcu dükkanına girdim.
"Hayırlı işler Osman amca." diye bağırdığımda Osman amca bir irkildi sonra koca göbeğiyle kahkaha attı.
"Ah Cennet yavrum sen miydin? Okula mı yavrum."
"Evet osman amca dersim var bugün burdan da durağa gidiyordum bir uğrayayım dedim."
Osman amca etrafına baktı ve sonra bağırmaya başladı.
"Poyraz! Poyraz bir gel şuraya oğlum."
Poyraz abi abimin en yakını , bizimde can komşularımızın oğluydu.
İçerdeki odadan geldikten sonra "Efendim baba." dedi. Hala beni görmemişti.
Beni gördükten sonra "Cennet sen mi gelmiştin ?"
"Oğlum bizim arabayla Cenneti bir okula götürüver. Kızcağız otobüslerde sürünmesin geçte kalmasın dersine."
Poyraz abi ve ben birbirimize baktık. Oldukça durgun bir şekilde yüzüme bakıyordu.
"Osman amca ben şurdan biner giderim. Yorulmasın Poyraz abi." dedim.
Poyraz abi baktı , baktı ve sonra arabanın anahtarını alıp "Yürü Cennet babam haklı bırakırım ne olacak." dedi.
"Peki ozaman teşekkür ederim. Tekrar hayırlı işler Osman Amca."
"Saol kızım. Sana da Allah zihin açıklığı versin."
Osman amcaya güldüm çünkü üniversiteydik biz ne zihin açıklığından bahsediyordu. Kuyumcudan dışarı çıktık ve kısa süre sonra arabaya yanaştık. Poyraz abi ve ben arabaya bindik ve Poyraz abi okula doğru sürmeye başladı.
"Cennet okulun nasıl ? İyi misin ? Öğretmen olucaksın ha ?" dedi gözlerime bakmadan.
"Okulum iyi Poyraz abi , iyiyim ve evet inşallah öğretmen olacağım." diye hafif tebessüm ettim.
Poyraz abi ve ben çok konuşmazdık. Abim için bizim eve sık sık girerdi ama ailem zaten onu oğulları gibi görüyordu. Bende abim gibi görüyordum çünkü hem benden büyük hemde ailemizden biriydi.
"Ayşe teyzeyi gördüm geçen artık Poyrazın evlenme yaşı geldi diye yakarıyordu. Evleniyor musun yoksa Poyraz abi."
Patavatsızca bir soru sormuş gibi hissetsemde pişman hissetmedim. Neden bilmiyordum ama vereceği cevabı merakla bekliyordum.
Poyraz abinin direksiyon tutan elleri sıklaştı bu yüzden de kemikli yapısı kendini belli etti. kaşlarını çatarak bakmaya başladı. Bu haliyle korkutucu görünüyordu.
"Hayır evlenmiyorum Cennet ve daha ben 27 yaşındayım elbet evlenirim. Anneme bakma sen." diyerek dişlerinin arasından konuştu.
onun bu cevabına karşı gülmemek için kendimi zor tuttum. Koca adam olmuştu ama hala çocukça cevaplar veriyordu.
"Benlik birşey yok Poyraz abi. Ayşe abla çok istiyor yok mu birileri?." diyerek patavatsızlığımdan vazgeçmedim.
İlişki konularında Poyraz abi sır küpü sayılırdı. Her ne kadar eskisi gibi yakın olmasakta bana anlatmasını isterdim. Neden yakın olmak istemem ile ilgilenmek istemiyordum.
"Sanane Cennet! Kızdırma beni." diye sert bir ses tonuyla konuştu.
Mahcup olduğum için sessizce mırıldandım. Ellerim ile oynuyordum. Onu zorladığımı düşündüğümden gerilmiş hissediyordum.
"Pardon Poyraz abi."
Yüzüm düştü. Onu kırmak isteyeceğim son şeydi.
Araba durunca "Geldik." dedi.
"Getirdiğin için teşekkürler Poyraz abi." dedim ve kemeri çıkardım.
"Önemi yok Cennet git hadi." dedi.
hafifçe yüzünü bana çevirmiş haldeydi.
Arabadan indim ve kafa selamıyla okula ilerledim. Arkama döndüğümde Poyraz abinin hala beklediğini gördüm. Arkamdan beni izliyordu.
?
Onca dersten sonra kafam yerinde değildi. Ders bittiği gibi otobüse bindim ve mahalleye geldim. Eve kendimi attığım gibi koltuğa oturdum.
"Kız kalk git giyin. Sonra gel bana yardım et."
Geldiğim gibi annem yine bana bir iş buyuruyordu.
"Tamam anne , tamam sultanım geliyorum." Deyip oflayarak koltuktan kalktım.
Yukarı çıktım ve hemen banyoya girdim kendimi duşa attım. Bir süre sonra duştan çıktıktan sonra odama gittim. Saçlarım ıslak olduğundan saçlarımı kuruttum. Üstüme beyaz kazak altıma da kot pantolon giydim. Hazırlandıktan sonra annemin yanına aşağıya indim ve masa kurmasında yardım ettim.
"Babanlar gelir şimdi.Dükkanı kapatmışlardır." dedi çatalları masaya dizerken.
"Anne çok acıktım. Hayriye teyzeler ne zaman gelir."
Karnımı ovalıyordum çünkü çok fena acıkmış hissediyordum.
"Gelirler kızım hele bir baban gelsin."
Kapı çaldığında kapıya ilerledim ve kapıyı açtım. Gelenler babam ve abimdi.
"Ooo masaya bak ziyafet var ziyafet." diyen abim masaya kuruldu. Tam ağzına sarmadan atıyordu ki annem eline vurdu. Bende abimin gözlerine bakarak kah kah güldüm.
"Hayriye teyzenler gelecek Kenan. Tut kendini bekle." dediğinde annem , abim ellerini sarmaya bir daha yanaştıramadı.
Tekrar kapı çaldığında bu sefer gelenler Hayriye teyze, Kadir amca ve Ali abiydi. Ellerinde neden çiçek ve çikolata vardı. Şaşkındım.
"Bu-bu-buyurun Hayriye teyze." dedim.
Ayaklarına terlik verdikten sonra içeri geçtiler. Annem masaya davet etti ve annem ile ben mutfağa geçip yemekleri koymaya başladık.
Sessizce anneme yanaştım. "Anne çiçek , çikolata var ellerinde birşey söyle!" diye sızlanarak , keyifsizce konuştum.
Annem bana baktı. "Ne bileyim kızım ben , bana önemli bir konu dedi o kadar." diye annem sessizce fısıldadı.
Yüzüm düştü. Ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Masaya oturduk ve sessizce yemekleri yemeye başladık. Masa da kimse konuşmuyordu.
"Ee yemekleri de yediğimize göre sen bize bir kahve yap Cennet kızım." dedi Kadir amca.
"Yapayım." dedim ve istemeye istemeye mutfağa gittim.
Mutfağa gittiğimde ellerim titriyordu. Ali abi beni mi istiyordu ? Ama ben onu istemiyordum. Ağlamak da istemiyordum.
Zorlana zorlana kahveleri yaptım ve içeri girdim. Herkese yavaş yavaş kahveleri dağıtıyorken kapı çaldı ve abim kapıyı açmaya yöneldi. Abimin sinirli olduğunu ellerinden hissedebiliyordum. Çenesi seğiriyor , elleri titriyordu.
"Sen mi geldin kardeşim ? Gel poyraz." demesiyle Poyraz abinin geldiğini anladım.
Poyraz abi içeri girdiğinde birden kaşları çatılmaya başladı. Siyah dağınık saçları alnına süzülmüştü. Gece karası gözleri ve ince kirpikleri yüzünde çok uyumluydu. Küçük burnu yüzüne orantılıydı. Dudakları inceydi. Kirli sakalı yüzüne renk veriyordu. Çene hatları keskindi. Kaşları hafif kalın duruyordu. Oldukça yakışıklı bir adamdı. Beyaz bir gömlek giymiş altına da siyah bir kot giymişti. İlk defa ona bu kadar uzun baktığımı hissediyordum. Gözleri gözlerimle kesiştiğinde gözlerimi hemen çektim. Utanmıştım.
"Ee sebebi ziyaretimiz malum. Allahın emri peygamberin kavliyle kızınız Cenneti oğlumuz Aliye istiyoruz."dedi.
Üç kişiden "Ne" tepkisi çıktı. Bunlar Ben , Poyraz abi ve Abimden başkası değildi.